İklim aktivisti Greta Thunberg neden Türkiye’yi hedef alıyor?
İklim aktivisti Greta Thunberg, Türkiye’nin İsrail’e petrol ihracatı gerçekleştirdiği yalanını gündeme getirerek boykot çağrısı yaptı.
Türkiye’nin İsrail’e petrol ihracatı gerçekleştirdiği yalanına dünyaca ünlü iklim aktivisti Greta Thunberg de katıldı. Son dönemde Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde düzenlenen Filistin’e destek gösterilerinde adından sıkça söz ettiren ve gözaltına alındığı görüntülerle gündem olan Thunberg, Türkiye’nin boykot edilmesi çağrısında bulundu. Peki, iklim aktivistliğiyle başladığı yolda Türkiye karşıtı duruşuyla gündeme gelen Thunberg neden bu yalanın savunuculuğunu yapıyor?
2003 yılında İsveç’te dünyaya gelen Thunberg, obsesif kompulsif bozukluk ve asperger sendromu tanısı olan bir kişi. Bu yüzden de sosyal iletişim sorunları yaşadığı çocukluğu boyunca çevresi tarafından çok konuşmayan bir şahıs olarak bilindi. Kendisini dünyaca ünlü bir iklim aktivistine dönüştüren yıl ise 2018 oldu. Bu dönemde İsveç hükümetini karbon salınım oranlarını düşürmeye çağırarak okula gitmeme eylemi başlatan Thunberg’in ünü kısa sürede ülke geneline yayılmış ve 270 şehirde 20 bin öğrencinin desteğini almıştı. Bu eylemler, Thunberg’in Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de dikkatini çekmesini sağlıyor ve Thunberg’e Belçika, İngiltere ve Avrupa Parlamentolarında konuşma fırsatı sunuyordu.
İklim değişikliğiyle mücadele emperyalizmin bir dayatması mı?
Bir yıl içerisinde The Guardian’a analizler yazan, Time dergisi tarafından “Yılın En Güçlü Genci” seçilen Thunberg, dünyaca ünlü bir iklim aktivistine dönüşmüştü. Bu da Thunberg’in kurucusu olduğu Fridays for Future hareketine küresel bir görünürlük kazandırdı. Fakat bu hareketin bağışçıları arasında George Soros’a bağlı olan One Foundation yer alıyor. Bir hak arama mücadelesinin veya toplumsal hareketin arkasında Soros’un olması ise o mücadeleye ve dolayısıyla Thunberg’e şüpheyle bakılmasını zorunlu kılıyor. Bu noktada iklim değişikliğiyle mücadele söyleminin yeni emperyalizme hizmet ettiği tezini savunan kesimlerin görüşlerini göz ardı etmemek gerek.
Bilindiği üzere son yıllarda ABD’nin öncülüğünde devletleri karbon salınımını azaltmaya teşvik eden bir propaganda yürütülüyor. İklim değişikliğiyle mücadele söylemi çerçevesinde yeşil enerjiye geçiş teşvik ediliyor. Bu projenin ekonomi-politiğine bakıldığında ise sanayi devrimini erken gerçekleştiren ve devasa teknolojik seviyelere ulaşan ülkelerin artık yeni bir atılım yapmaya hazırlandıkları ve bu esnada karbon salınımına dayalı ekonomilerle kendilerine meydan okuyan devletleri durdurmaya çalıştıkları söylenebilir.
Anlaşılacağı gibi ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler iklim değişikliğiyle mücadele üzerinden küresel sistem üzerindeki ekonomik güçlerini koruyacak bir devrimin ilk adımlarını atarken Hindistan, Çin ve Rusya gibi devletlerden gelen meydan okumaları da sınırlandırmaya çalışıyorlar. Böylesi bir ortamda Thunberg gibi isimlerin Sorosçu kuruluşların desteğiyle popülerlik kazanması da tesadüf olmasa gerek.
Soros’un en önemli meziyeti haklı mücadeleleri suiistimal etmek
Sorosçu kuruluşların geneline bakıldığında, dünyanın çeşitli ülkelerindeki demokratikleşme taleplerini suiistimal ettikleri ve etki ajanları üzerinden haklı mücadeleleri Amerikan çıkarlarına uygun bir noktaya devşirmeye çalıştıkları görülüyor. 2000’li yıllarda post-Sovyet ülkelerde gerçekleşen renkli devrimler bunun en bilindik örneği.
Son bir yıldır dünya halklarının duyarlılık gösterdiği ve uluslararası kamuoyunun vicdanını ortaya koyduğu en önemli protestolar ise Filistin’e destek gösterileri. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ediyor. Buna karşılık insanlık, protesto gösterileri yoluyla “soykırımı durdurun” çağrısı yapıyor. Avrupa ülkelerinde gerçekleşen Filistin’e destek gösterilerine katılan isimlerin başında ise Soros tarafından desteklenen iklim aktivisti Greta Thunberg geliyor.
Thunberg, İngiltere’de katıldığı bir protesto gösterisinde gözaltına bile alındı. Sorosçu grupların mantığı, haklı mücadeleleri etki ajanlarıyla yönlendirerek kontrol altına alma ya da kitleleri farklı hedeflere yönlendirme hassasiyeti üzerinden işliyor. Bu realiteyi göz önünde bulunduranlar açısından One Direction tarafından fonlanan Fridays for Future’un kurucusu Thunberg’in Filistin’e destek gösterilerinde popülerleşmesinin arkasından ne çıkacağı da merak konusu olmuştu. Thunberg, ağzındaki lokmayı Türkiye’nin İsrail’e petrol ihracatı yaptığı yalanını gündeme taşıyarak çıkardı.
Etki ajanlığı işlemiş, Filistin’e destek gösterilerine katılan bir aktivist, nihayetinde Filistin davasına uluslararası düzeyde en fazla sahip çıkan ülkeyi hedef tahtasına oturtmuştu. Üstelik Türkiye’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda yürütülen soykırım davasına taraf olduğu gerçeğine rağmen.
Thunberg’in Türkiye karşıtlığı
Thunberg’in Türkiye karşıtlığı, İsrail’e petrol ihracatı yalanından ibaret değil. Thunberg, geçen yıl Fridays for Future’un Türkiye temsilciliğinin yaptığı 10 Kasım paylaşımını sildirmeye çalışmış ve bu hareket, Atatürk’ü Hitler ile karşılaştırma hadsizliğinde de bulunmuştu.
Diğer taraftan PKK terör örgütünün Avrupa’da en rahat faaliyet gösterdiği ülkelerin başında gelen İsveç’te 2022’de düzenlenen bir iklim eyleminde de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağı açılmış ve Thunberg de bu eylemi #bijikurdistan etiketiyle X/Twitter hesabından paylaşmıştı.
ABD ve Soros’un PKK/YPG’ye desteği herkesin malumu. Thunberg de bu furyaya uymuş ve 2019’da terör örgütü PKK/YPG’yi destekleyen twitler atmıştı. Kısacası Türk bayrağıyla aynı fotoğrafa girmeme konusunda hassasiyet gösteren iklim aktivisti, terör örgütleriyle yan yana anılmakta hiçbir beis görmüyordu.
Sonuç olarak Thunberg’in Türkiye’yi hedef alan açıklamaları ve boykot çağrısı şaşırtıcı değil. Bilakis kurucusu olduğu iklim hareketinin fonlandığı yerin yansıması.