İstiklal Şairi: Mehmet Akif Ersoy

Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi İstiklal Marşı'nın yazarı, milletvekili, şair ve mütefekkir Mehmet Akif Ersoy'un vefatının üzerinden 85 yıl geçti.

1. resim
27.12.2021

Kosova'nın Suşitsa köyünden İstanbul'a göç etmiş bir ailenin oğlu olan Ersoy, Fatih'te 20 Aralık 1873'te dünyaya geldi.

Ersoy, Fatih'te bulunan mahalle mektebinde iki sene boyunca Kur'an eğitimi gördükten sonra 1879'da Fatih Emir Buhari Mahalle Mektebine başladı, 1882'de Fatih Merkez Rüştiyesinde orta öğrenimine devam etti.

"Ne biliyorsam kendisinden öğrendim" dediği babası Fatih Camisi medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'den Arapça dersi alan Ersoy, aynı zamanda Fatih Camisi'nde Farsça derslerini de takip etti.

Babasının "Ragif" adını verdiği, ancak annesi ve arkadaşlarının daha kolay telaffuz ettikleri "Akif" adıyla çağırmasıyla bu ismi benimseyen Ersoy, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde gösterdiği üstün başarıyla ön plana çıktı.

Rüştiye yıllarında şiire merak duymaya başlayan ve şiir kitaplarına yönelen Ersoy'un okuduğu ilk manzum eser ise Fuzuli'nin "Leyla ve Mecnun"u oldu.

Ersoy, rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. Burada Muallim Naci Bey'den edebiyat dersleri aldı.

Babasını verem hastalığı nedeniyle 1888'de kaybeden Ersoy, ertesi yıl büyük Fatih yangınında evleri yok olunca ailesiyle maddi açıdan zor durumda kaldı.

Usta şair Ersoy, öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. Yeni açılan veteriner yüksekokulunda "Ziraat ve Baytar Mektebi"ne başlayan Ersoy, 1893'te baytarlık bölümünü birincilikle bitirdi.

Okul yıllarında spora da ilgi gösteren Ersoy, başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı.

İlk matbu eseri 1893'te yayımlandı

Eğitim hayatının son iki senesinde şiire ilgi duymaya başlayan Ersoy, Divan edebiyatına merak sardı ve okuduğu eserlerin etkisiyle arkadaşlarına manzum mektup denemeleri kaleme aldı.

Mehmet Akif Ersoy'un, daha sonra çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri yayımladı. Bilinen ilk matbu eseri ise "Hazine-i Fünun" mecmuasında 1893'te yayımlanan bir gazel oldu.

"Tophane-i Amire" veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım'la 1898'de evlenen ve 3 kız, 3 erkek çocuğu olan Ersoy'un oğullarından biri, henüz 1,5 yaşındayken vefat etti.

Şiir yazarak ve öğretmenlik yaparak edebiyat alanındaki çalışmalarına devam eden Ersoy'un neşriyat dünyasına girişi, daha çok 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla başladı.

Ersoy, arkadaşları Eşref Edip ve Ebül'ula Mardin'in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan "Sırat-ı Müstakim" dergisinin başyazarı oldu.

Bütün şiirlerini Safahat'ta topladı

Şiirlerini 7 kitaptan oluşan "Safahat" adlı eserinde toplayan Ersoy, 1911'de yazdığı ilk bölümde Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini, 1912'de yazdığı "Süleymaniye Kürsüsünde" adlı ikinci kitapta da Osmanlı aydınlarını anlattı. "Halkın Sesleri" adlı üçüncü bölümü 1913'te kaleme alan Ersoy, "Fatih Kürsüsünde" isimli eserini ise 1914'te yazdı.

Ersoy, 1917 tarihli "Hatıralar" ile Birinci Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli "Asım"ın ardından 7. bölüm olan "Gölgeler"i 1933'te tamamladı.

Yoğun ısrarlar sonucu Kur'an-ı Kerim'i Türkçe'ye tercüme etmeyi kabul eden Ersoy, 6-7 sene üzerinde çalışmasına rağmen sonuçtan memnun kalmayarak imzaladığı anlaşmayı feshetti.

Mehmet Akif Ersoy, Türk milletine armağan ettiği için İstiklal Marşı'nı, "Safahat" isimli eserine koymadı.

Vefatının ardından "Safahat" eserini Ömer Ziya Doğrul ve M. Ertuğrul Düzdağ yeniden bastı. Ersoy'un, "Kur'an'dan Ayet ve Hadisler" ile "Mehmet Akif Ersoy'un Makaleleri" adlı çalışmaları da hayatını kaybettikten sonra okuyucuyla buluştu.

Birinci Meclis'e Burdur milletvekili olarak girdi

Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisi'ne seçilen Ersoy, 1921'de Ankara Taceddin Dergahı'na yerleşti.

İstiklal Marşı yarışmasına 500 lira ödül verileceği için katılmayan şair, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası ve arkadaşı Hasan Basri Bey'in teşvikiyle kalemi eline aldı ve yazmaya başladı.

Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hakimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey'in Meclis'te okuduğunda ayakta alkışlanan İstiklal Marşı, 12 Mart 1921'de "Milli Marş" olarak kabul edildi. Ersoy, ödül olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı.

Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır'da Türkçe dersleri veren Ersoy, orada uzun bir dönem kaldı.
1925'te kısa bir süre İstanbul'a gelen ve Sebilü'r-Reşad Dergisi'nin tamamen kapatıldığını öğrenen Ersoy, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kur'an'ın tercümesi için yaptığı teklifi reddetti.

Mısır dönemi ve vefatı

Abbas Halim Paşa'nın vefatından sonra kendisi de rahatsızlanan Ersoy, 1935'te Lübnan'a gitti. Ersoy, burada sıtmaya yakalanınca 1936'da Antakya'ya geldi. Aynı yıl yeniden Mısır'a geçen ve sonrasında17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a dönen Ersoy, Abbas Halim Paşa'ya ait Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nın dördüncü katındaki daireye yerleşti.

Nişantaşı'nda bir klinikte tedavi görmeye başladı.

Ve 27 Aralık Pazar günü… Ersoy, akşam saat 19.45 sularında son nefesini verdi. Ertesi gün gazetelerde vefat haberi yer aldı. Dostlarına, öğrencilerine kara haber verildi. Cenaze, Beyazıt Camii'nden kaldırıldı.

Tevetoğlu, cenazede yaşananları şöyle anlatıyor: Onu cenaze arabasına koyup götürmek isteyen görevlilere izin vermedik. Tipi altında ağır ağır yürüyen on binler, onu asla eller üstünden omuzlara indirmediler."

İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un her yıl binlerce kişinin ziyaret ettiği kabri, Edirnekapı Şehitliği'nde bulunuyor.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında "2018 Yılı Vefa Ödülü"ne layık görülen Akif, "vatan şairi" ve "milli şair" olarak da Türk insanının kalbindeki yerini koruyor.