İsveç'in stealth Visby sınıfı korvetlerini CAMM füzeleri koruyacak

Böylece bu savaş gemilerinin kabiliyetlerindeki önemli bir boşluk doldurulmuş olacak.

Deniz füzelerinin satışı, üretici firma olan Avrupalı füze firması MBDA için bir destek anlamına geliyor ve Polonya'nın kısa bir süre önce daha uzun menzilli CAMM-ER için milyarlarca dolarlık bir anlaşma imzalamasıyla CAMM'in karada konuşlu versiyonunun elde ettiği başarıyı takip ediyor.

MBDA Sweden CAMM siparişini dün duyurdu. Sözleşme MBDA ile İsveç Savunma Malzeme İdaresi ya da İsveççe kısaltmasıyla FMV arasında imzalandı.

Sözleşme, İsveç Donanması'nın Visby sınıfı korvetlerinin beşi için CAMM sağlayacak. MBDA bu sistemlerin ne zaman kurulacağı ve faaliyete geçeceği konusunda bir zaman çizelgesi vermedi.

İsveç Donanması uygulamasında CAMM füzeleri, bir başka MBDA ürünü olan Sea Ceptor deniz hava savunma sisteminden konuşlandırılacak.

Sea Ceptor 2018 yılında Birleşik Krallık Kraliyet Donanması'nda hizmete girdi ve o zamandan beri Brezilya, Kanada, Şili, İtalya, Yeni Zelanda, Pakistan, Polonya ve Suudi Arabistan tarafından sipariş edildi veya seçildi.

MBDA kendi basın bülteninde Sea Ceptor'u "360 derecelik tehdit ekseninin tamamında doygunluk saldırıları da dahil olmak üzere eşzamanlı saldırılara karşı güçlü bir öz ve yerel alan hava savunması sağlayan son nesil bir deniz hava savunma sistemi" olarak tanımlamaktadır.

“Süpersonik gemisavar füzelerinden saldırı helikopterlerine ve mürettebatsız hava araçlarına kadar geniş bir hedef kitlesine sahip olan sistem, gelişmiş tehditlere karşı koymak üzere tasarlanmıştır."

Bu arada, MBDA'nın daha önceki ASRAAM havadan havaya füzesinin bazı unsurlarından yararlanan CAMM füzesi, İngiliz Ordusu tarafından Sky Sabre sisteminin bir parçası olarak karada da kullanılıyor.

Bu arada daha uzun menzilli CAMM-ER versiyonu hem kara hem de deniz uygulamaları için geliştirilmektedir.

CAMM-ER, 100'den fazla fırlatıcı için 1.000'den fazla CAMM-ER füzesinin tedarik edileceği Narew kara tabanlı hava savunma sisteminin bir parçası olarak Polonya'dan yakın zamanda 4,9 milyar dolarlık bir sipariş aldı.

CAMM füzesinin temel özellikleri yumuşak bir dikey fırlatma sistemi (füzenin roket motorunun fırlatma tüpünün dışında ateşlendiği) ve aktif bir radar güdümlü arayıcı başlıktır.

Son derece çevik olan CAMM füzelerinin her biri 218 pound ağırlığında, 10 feet 6 inç uzunluğunda, 6.5 inç çapında ve 15.5 milden fazla menzildeki hedefleri vurabilmektedir.

Visby sınıfındaki spesifik kurulumla ilgili olarak MBDA ayrıntıları açıklamadı, ancak bu haberin başında görüldüğü gibi şirket tarafından sağlanan resimde görünüşe göre 36 füze kapasiteli dokuz hücreli bir dikey fırlatma sistemi içeriyor.

Sea Ceptor ve CAMM füzesinin 640 ton deplasmanlı Visby sınıfına eklenmesi, zaten güçlü olan bu gemileri çok daha esnek hale getirecek ve tamamen yeni bir hava savunma kabiliyeti sunacaktır.

Hem ana gemiyi hem de diğer dost gemileri korumak için tasarlanan CAMM, örneğin çoklu gemisavar füzeleri veya insansız hava araçlarının saldırılarını bertaraf etmek için optimize edilmiştir.

Ayrıca sabit kanatlı ve döner kanatlı uçaklara da müdahale edebilir. Radar arayıcısı, daha yüksek isabet ve tek atışta öldürme olasılığı için orta rota güncellemeleri sağlamak üzere bir veri bağlantısıyla birleştirilmiştir.

CAMM özel izleme veya atış kontrol radarlarına/aydınlatıcılarına ihtiyaç duymaz, bunun yerine ihtiyaç duyduğu tüm hedefleme verilerini modern bir 3D hedef gösterme ve gözetleme radarından alır.

Visby sınıfında bu radar, pasif elektronik taramalı dizi (PESA) teknolojisine sahip çok yetenekli Saab Sea Giraffe AMB 3D radarıdır.

İlki 2002 yılında hizmete giren Visby sınıfında bulunan diğer silahlar arasında tek bir Bofors 57mm Mk 3 deniz topu, sekiz adet RBS 15 Mk 2 gemisavar füzesi, dört adet 400mm torpido fırlatıcısı, ayrıca mayınlar ve derinlik bombaları bulunmaktadır.

Hangar olmamasına rağmen gemiler üst güvertede bir helikopteri de barındırabilmektedir.

Ancak geçmişte de incelediğimiz gibi, bu yeni savaş gemilerinin asıl göze çarpan özelliği, düşük gözlemlenebilir tasarım unsurlarını yoğun bir şekilde kullanmalarıdır; bu da görünüşe göre oldukça düşük bir radar kesitine neden olmaktadır.

Aslında bazı senaryolarda Visby sınıfı neredeyse tamamen radardan kaybolabilir ya da küçük bir şamandıra gibi görünebilir veya basitçe arka plan karmaşasında kaybolabilir. Bu durum özellikle İsveç kıyılarındaki karmaşık littorallerde, yani her zamanki ortamlarında çalışırken geçerlidir.

Visby sınıfı aynı zamanda kompozit malzemelerden de geniş ölçüde yararlanmakta ve bu da geminin radar izinin büyük ölçüde azaltılmasına yardımcı olmaktadır. İç sistemlerin akustik olarak yalıtılması ve gemilerin termal ve akustik izlerinin azaltılması için de çaba harcanmaktadır, bu da gemilerin sonar ve kızılötesi sensörler kullanılarak tespit edilmesini zorlaştırmaktadır.

Yukarıda bahsi geçen silahlara gelince, bunlar da stealth işlemine tabi tutulur ve 57 mm'lik ana top kullanılmadığı zamanlarda radar saptırıcı bir kupolanın içine gizlenir.

RBS 15 gemisavar füze rampaları ve torpido kovanları gövdenin içine yerleştirilirken, genel radar izini daha da azaltmak için bazı antenler aynı hizada monte edilmiştir.

Ancak Sea Ceptor ve CAMM'in gelişinden önce, Visby sınıfının farklı türdeki hava hedeflerini vurma kabiliyeti kesinlikle sınırlıydı.

Gemiler halihazırda Rheinmetall Multi Ammunition Softkill System (MASS) ile donatılmıştı, ancak adından da anlaşılacağı üzere bu sistem düşman füzelerini ve sensörlerini tamamen yok etmek yerine kafalarını karıştırmaya yardımcı olacak tuzaklar fırlatmaktadır.

Gemideki elektronik harp ve elektronik destek tedbir sistemleri de potansiyel tehditlerle başa çıkma ya da bunlardan kaçınma konusunda daha fazla beka kabiliyeti ve durumsal farkındalığa yardımcı olmaktadır.

Sea Ceptor/CAMM kombinasyonu Visby sınıfının kendisini, diğer gemileri ve hatta yerel kıyı bölgelerini veya adaları havadan gelebilecek tehditlere karşı çok daha iyi koruyabilmesini sağlayacaktır. Şimdi entegre etme kararı büyük olasılıkla İsveç'in şu anda karşı karşıya olduğu değişen güvenlik ortamını yansıtmaktadır.

Baltık bölgesinin stratejik önemi hala büyüktür ve bu bölge düzenli ve bazen düşmanca Rus askeri faaliyetlerine sahne olmaktadır; denizden, havadan ve ayrıca 'gri bölge'de - siber saldırılar, (yanlış) bilgilendirme kampanyaları, gizli sabotaj operasyonları ve savaş eşiğinin altında kalan diğer baskı biçimlerini içerebilen hibrit savaş türü.

İsveç'in NATO'ya katılmaya hazırlandığı şu günlerde, bu durum Rusya ile gerilimi arttırma potansiyeli taşımaktadır. Yeni hava savunma sistemlerine kavuştuğunda, Visby sınıfı Baltık bölgesinde ya da başka yerlerde her türlü beklenmedik durumla yüzleşmeye daha da hazırlıklı olacaktır.