İzleyicisini bayıltan film: Kürtaj

Venedik Film Festivali'nden Altın Aslan Ödülü’nü kazanan "Kürtaj" filmi vizyona giriyor. Filmi izlerken bazı izleyicilerin bayılmasıyla gündeme gelen film, 1963 yılının Fransa'sında geçiyor.

1. resim
05.02.2022

Bazen büyük olay yaratan filmler, hayal kırıklığı ve beklentinin bir tık altında sonuçlarla karşımıza çıkabiliyor. Filmlerin ödül alması, sansasyonel sahneleri olması veya bir beklentiyle izlenmesi çok da önemli değil. Aslında sizin izlerken filmden ne çıkardığınız ve bitince üstüne konuştuğunuzda fikrinizin olup olmaması daha değerli sanki…

Venedik Film Festivali'nden Altın Aslan Ödülü’nü kazanan, yönetmenliğini Audrey Diwan’ın üstlendiği “Kürtaj” filmi, izleyicinin merakla beklediği ve nihayet vizyona merhaba diyen filmler arasında yer aldı. Ülkemizde İstanbul, Antalya, Ankara ve Eskişehir gibi festivallerde de gösterilen film, Venedik’ten bu yana yarattığı olayla konuşuluyor. Venedik’teki gösterimi sırasında bir izleyicinin bayılmasının ardından; Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de bayılma vakaları yaşanmıştı. Hatta gösterim devam ederken bayılmalar nedeniyle sürekli gösterimin kesilmesi, kameralara yansımış ve haberlerde yerini almıştı. Bu nedende ‘izleyicisini bayıltan lanetli film’ olarak anılmaya başlayan “Kürtaj” filmi izleyeceklere şimdiden tavsiyem, sarsıcı sahneleri izleyebilecek kişilerin izlememesi olacaktır.

Kaderini baştan yazan Anne’in hikayesi

Eskişehir Film Festivali’nde izlediğim “Kürtaj”, 1963 yılının Fransa'sında izleyicilere gergin bir ortam sunuyor. Kürtaj olmanın yasak olduğu bir dönemde geçen film, okulunda başarılı genç bir kızın hamile kaldığını öğrenmesiyle tepetaklak olan hayatına odaklanıyor. Anne’nin hamile olduğunu öğrenmesi, hayatında büyük bir travma yaşamasına neden oluyor. Bu zor dönemde savsaklayan Anne, eğitiminde yaşadığı büyük problemler sonucunda sosyal kaderinden kaçmaya karar veriyor. Bu nedenle yasa dışı yollarla kürtaj yapmaya karar veren Anne’nin başına bu süreçte, türlü türlü olaylar geliyor.

Anne’nin yalnız başına ve kendi kaderini kendisinin yazmasına şahit olduğumuz “L'Evénement” yani “Kürtaj” filmi, aslında anlatım dili ve görüntüsüyle başarılı bir yol ilerletiyor. Gerginlik içinde bir izlemeyle başladığınız Kürtaj, sarsıcı ve bayılma unsuru bir sahneyi içerisinde vermiyor. Tabii herkesin ne yaşadığını bilemeyiz, ama benzer yollardan geçmiş kişileri etkileyen bir yönü de yok değil. Bu konuyu ilginç bir gerginlikte anlatan film, özellikle bahsettiğimiz bu sahnelerin gerekli olup olmadığı konusunda kafamızda düşünceleri dolduruyor. Filmin ana hikayesinde odaklandığı şey, aslında genç bir kızın yaşadığı çıkmaz… Çünkü Anne kimden yardım istese, kimde ona destek olmuyor ve sorunu tek başına halletmesi gereken çok yapayalnız bir sürecin içinde kalıyor. Sosyal çevreden uzaklaşma, yabancılaşma ve oradan oraya sürüklenen bir hayata geçiş gibi aslında.

Anamaria Vartolomei’den muazzam performans

Çok naif bir şekilde bir büyüme ve bu süreçte yaşanan talihsizlikler üzerine bir düşünme seansı sunan ‘Kürtaj’, Aslında izleyiciyi çok da o gergin hale sokmadan, başladığı naif yönüyle sürdürebilirmiş kendini. Sürükleyici bir hava da yakalayan filmin tek sıkıntısı, ortak bir ton yakalayamamış olması olmuş. Hayatımızda yaşadığımız bazı sorunlar, çaresizce çözmeye çalıştığımız ilginç bir süreçle ilerleyerek çözülmeye çalışılsa da sonuca varılamayabiliyor. Filmin ruhuyla görüntü dili de güzel bir uyum yakalamamış aslında. Yönetmen Audrey Diwan oldukça iyi bir çalışma ortaya koymuş aslında. Ama tabi filmin tonu ve dokusuyla uymayan kürtaj sahnelerinin ayrıksı durduğu konusun da diretmeyi sürdüreceğim. Filmin başrolü Anamaria Vartolomei’nin parlayan muazzam bir oyuncu olduğunu söylemek mümkün. Vartolomei’nin ortaya koyduğu performans, filme güçlü bir artı koyarken kimi zaman filmden kopma hissi yaşasanız da sizi filme geri getiren unsurlardan bir tanesi olarak öne çıkıyor.

Naif dokusuyla izleyicisini yakalayabilen, yanlış yollara düşen ama hayatta yol alırken büyüyen bir hikaye sunan “Kürtaj”, gergin sahneleri dışında güzel bir film. Filmdeki ‘kürtaj’ olayına benzer şeyler yaşamış kişilerin sarsılabileceği, ama benim açımdan kimsenin ayılmasına gerektirecek herhangi bir ‘kan’ unsurunun bulunmadığı bir film olduğunu belirtebilirim.