Kılıçdaroğlu mu Akşener mi? Hangisi yaman?
Tüm oklar adaylık için Kılıçdaroğlu’nu gösteriyor ancak 6’lı masanın adayı henüz belli değil.
6’lı masa toplanıyor. Herkes birbirinin yüzüne gülüyor. “Ortak aday çıkacağız” deniyor. Tam “Kılıçdaroğlu artık aday” diye düşüneceğiz, bir başka açıklama geliyor. Ortalık toz duman.
Bazen hayıflanıyorum. Rahmetli Süleyman Demirel’den ülke olarak yeterince istifade edemedik. 28 Şubat’ta takındığı tavırla kendi imajının üstüne beton dökmüştü ama olsun. Ben şahsen Demirel’in siyasi tecrübesini, ufkunu, bakış açısını ders gibi dinlemek isterdim. Ne hazindir ki Türkiye’de devlet adamlığı yapmış kişiler biriktirdikleri tecrübeleri kitap yazma ya da üniversite ve çeşitli kurumlarda öğrenci ya da araştırmacılara ders vererek aktarma yolunu seçmiyorlar. Af buyurun, ölene kadar siyasetten kopamadıkları için tecrübelerinin demlendiği o kıymetli anları kavga ve gürültüyle geçiriyorlar.
Rahmetli Demirel’in Türk siyasetine damgasını vurmuş birçok veciz sözü var. O sözlerden birisi de “
Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir”
şeklindeydi. Rahmetli bu sözü siyasette her şeyin her an olabileceği, kimsenin aklına gelmeyen sürprizlerin bir anda ortaya çıkıverebileceği durum ve zamanları anlatmak için kullanırdı.
Bu sözün kıymeti halen baki.
6’lı masa toplantısı ve öncesinde yaşananları dikkate alarak bu satırları yazıyorum.
Ne olduğunu kısaca hatırlatayım:
CHP lideri Kılıçdaroğlu büyük bir iştahla Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor. Bunun haklı nedenleri var. Kılıçdaroğlu bu ekonomik krizde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi kazanamayacağını düşünüyor ve talihin Cumhurbaşkanı olabilmek için önemli bir fırsatı altın tepsi üzerinde kendisine sunduğuna inanıyor.
Bu yönde ciddi çaba harcıyor Kılıçdaroğlu. “Helalleşme” buluşmaları adı altında toplumun farklı kesimlerine ulaşmaya çalışıyor, kimi zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sert söylemlerle hedef alarak gündemde öne çıkmaya çabalıyor. 6’lı masada oturan parti genel başkanlarının kendisiyle ilgili olumsuz düşüncelerini büyük bir olgunluk ve sabırla dinliyor. 6’lı ittifak içinde kendisine rakip olabilecek isimleri oyun dışı bırakmak için de büyük bir gayret sarfediyor. Kılıçdaroğlu’nun İBB Başkanı İmamoğlu’nun hatalarını kullanarak onu nasıl kontrol altına aldığını hatırlayın.
Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığına CHP içinden de çok güçlü bir destek var. Bir çok CHP’li bugüne kadar çok sayıda açıklama yaparak Kılıçdaroğlu’nu doğal aday olarak gördüklerini açıkça belirttiler. Hatta Kılıçdaroğlu’nun bile özel görüşmelerinde adaylığı yönünde açık ifadeler kullandığı ileri sürülüyor.
Tüm oklar adaylık için Kılıçdaroğlu’nu gösteriyor ancak 6’lı masanın adayı henüz belli değil.
Çünkü iki kişi bu konudaki görüşünü bir diğerine ve kamuoyuna net bir şekilde açıklamıyor. Sessiz kalıyor. Bu iki kişiden biri Kılıçdaroğlu. Diğeri ise Meral Akşener.
Kılıçdaroğlu sessizliğini koruyor çünkü Akşener dahil 6’lı masanın tüm paydaşlarının olurunu almadan adaylığını resmen açıklamak istemiyor. Son tahlilde adaylığını açıklayıp sonra da ortada kalma tehlikesi var.
Akşener’in suskunluğu ise Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkmasından. Akşener’in gönlünün Ekrem İmamoğlu’dan Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’a kaydığı biliniyor.
Bugün gerçekleşen 6’lı masa toplantısı öncesinde tablo böyleydi. Genel Başkanlar bu bozulmamış statüko çerçevesinde bir araya gelecek ve fikir alış verişinde bulunacaktı. Ancak görüşmeden bir gün önce önemli bir şey oldu.
Akşener sessizliğini bozdu diyebiliriz.
Nasıl mı? Anlatalım.
İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu Akşener’e çok yakın bir isim. Kavuncu 6’lı masa toplantısından bir gün önce Habertürk’te gazetecilerin karşısına çıktı. Yayına çıkmadan önce Akşener’le görüştüğünü ve yayın oluru aldığını biliyoruz. Muhtemelen bu görüşmede Akşener ve Kavuncu yayında hangi mesajların verileceği konusunda da kafa yormuştur, fikir alışverişinde bulunmuştur.
Böylesine kritik bir süreçte Akşener’e yakın bir ismin TV’ye çıkıp açıklama yapması rastlantı ya da öylesine bir karar olamaz.
Kavuncu’ya gazeteciler Kılıçdaroğlu’nun adaylığını sordu. İYİ Parti İl Başkanı bu soruya sahadan geldiğini iddia ettiği verilerle yanıt verdi.
“Şubat ayından bu yana yaptığımız çalışmalarda sahada en çok duyduğumuz isim Mansur Yavaş”
dedi.
Yani aslında Meral Akşener’in adayını açıklamış oldu.
İYİ Parti’nin Mansur Yavaş’ı aday olarak görmek istediğini ima etti.
Ortalığı bir hayli karıştırması gereken bir açıklama değil mi?
Bu açıklama Kılıçdaroğlu ile ilgili hangi ihtimalleri doğurdu: 1. Ya Kılıçdaroğlu tek başına aday olacak, 2. Ya adaylığı Akşener’in istediği Mansur Yavaş’a bırakacak, 3. Ya da Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladığında İYİ Parti de Mansur Yavaş’ı aday gösterecek ve “İlk turda en çok oy alan adayı ikinci turda birlikte destekleyelim” diyecek. Kılıçdaroğlu için büyük bir risk bu.
Bu açıklamanın 6’lı masa toplantısında gündeme gelip gelmediğini henüz bilmiyoruz. Ancak toplantı sonrasında yapılan açıklamadaki bir vurgu oldukça önemliydi. Kılıçdaroğlu’nu rahatlatmak ve üçüncü ihtimali ortadan kaldırmaya dönük bir sigorta mahiyetindeydi. Açıklamada “Cumhurbaşkanı adayının ortak aday olacağı” özellikle vurgulanmıştı. Yani çoklu aday seçeneğinin gündeme gelmeyeceği 6’lı masada imza altına alınmıştı.
Adayın belirlenmesine sıra geldiğinde genel başkanlar bu imzaların arkasında duracak mı bilmiyoruz. Son tahlilde siyasette 24 saat çok uzun bir süredir. Fikirler, kararlar değişebilir. İmzalar geri çekilebilir.
Gördüğümüz şey Akşener’in ilk kez Kılıçdaroğlu’nun dışındaki bir adayın ismini açıkça tedavüle soktuğudur.
Aday belirleme mücadelesi başlamıştır.
Hangisi daha yaman? Kılıçdaroğlu mu Akşener mi? Göreceğiz.