Middle East Eye: Erdoğan'ın zaferi Türkiye'nin geleceği için ne anlama geliyor?
Deprem ve artan fiyatlar gibi zorluklara rağmen Erdoğan'ın iktidarda kalabilmesi, Türkiye'deki seçmenlerin muhalefete güvenmediğini gösteriyor. Erdoğan'ın önümüzdeki beş yıl boyunca daha güçlü bir liderlik göstermesi bekleniyor.
İngiltere merkezli yayın yapan Middle East Eye'de, Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaferi ile biten seçim sürecinin değerlendirildiği bir analiz yayımlandı.
Analizde, özellikle Türkiye'deki muhalefetin seçim öncesi ve seçim süreci boyunca halkı ikna etmekte zorlandığı tespiti yapılırken, "Deprem ve artan fiyatlar gibi zorluklara rağmen Erdoğan'ın iktidarda kalabilmesi, Türkiye'deki seçmenlerin muhalefete güvenmediğini gösteriyor." ifadelerine yer verildi.
Ayrıca, muhalefetin seçimin kaybedilmesinin ardından sessizliğe büründüğü belirtilen analizde, muhalefet partilerinin muhtemelen değişimleri gelecek yıl yapılacak olan yerel seçimlerin sonrasına erteleyeceği iddia edildi.
İşte Middle East Eye'de yayımlanan analizin tamamı:
Türkiye'de Pazar günü yapılan seçimler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir zaferiyle daha sonuçlandı.
14 Mayıs'taki ilk turda yüzde 49,5 oy alan Türk lider, iktidardaki Cumhur İttifakı'nın meclis çoğunluğunu da kullanarak yüzde 52'ye ulaştı.
Dünya liderleri, Erdoğan'ı otuz yılı aşkın bir süredir devam eden siyasi kariyerinin son zaferinden dolayı tebrik etmek için acele ederken, Erdoğan'ın da Türkiye'nin siyasi tarihine geçtiğini söylemeye gerek yok.
Genel olarak bir kampanya dehası olarak görülen Türkiye cumhurbaşkanının hem parlamento hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının ardından, önümüzdeki beş yıl boyunca daha güçlü bir liderlik göstermesi bekleniyor.
Erdoğan son günlerde depremzedeler için yeni evler de dahil olmak üzere çeşitli projeleri Türk halkının beğenisine sundu ve seçim gecesi de bu maratonunun bitmediğini ilan etti
Seçim sonuçları ile 85 milyonluk Türkiye'nin tamamının kazandığında belirten Erdoğan, AK Parti ve destekçilerine yeni hedeflerinin gelecek yıl yapılacak olan belediye seçimlerini kazanmak olduğunu söyledi.
Diğer yandan, birbirine zıt görüşlere sahip siyasi partilerin yer aldığı bir “büyük koalisyon” oluşturan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Pazar günkü seçimlerde, oyların sadece yüzde 48'ini alması, açık bir yenilgi olarak görülmelidir.
Bu arada, Erdoğan'ın yirmi yıl iktidarda kaldıktan sonra, son deprem ve büyük şehirlerde yükselen konut fiyatları gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmasına rağmen beş yıl daha iktidarda kalabilmesi, Türkiye'deki seçmenlerin muhalefete güvenmediğini gösteriyor.
Oylar nasıl bölündü
Yedi cumhurbaşkanı yardımcısından oluşacak yeni bir hükümet kurma sözü veren Kılıçdaroğlu, kendisini Türkiye'nin acil sorunlarını çözebilecek bir siyasetçi olarak gösteremedi. Ayrıca, Pazar günkü oylama öncesinde politika değiştirerek aşırı sağcı argümanları benimsedi. Ancak sonuç alamadı.
Kılıçdaroğlu'nun aşırı sağcı Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ile anlaşması Kürt seçmeni görünürde bir hayal kırıklığına uğrattı.
Yeşil Sol Parti, Kılıçdaroğlu adına oy almak için elinden gelen her şeyi yapsa da, ülkenin Kürt ağırlıklı bölgelerinde katılım oranı ve Kılıçdaroğlu'nun halk desteği, ikinci turda gözle görülür şekilde azaldı. Buna karşılık, Erdoğan ikinci turda biraz daha fazla oy aldı.
Erdoğan cumhurbaşkanlığı yarışını yüzde 4 farkla kazanırken, rakibi İstanbul ve Ankara'da üç puan öndeydi. Bu da Türkiye cumhurbaşkanı ve partisini alarma geçirmelidir. 2024 belediye seçimlerini her iki şehirde de kazanmak için Erdoğan'ın büyükşehir ilçelerinde yaşam maliyetini düşürmeye yönelik politikalara odaklanması gerekecek. Bir diğer önemli konu da Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönüşlerinin hızlandırılması olacaktır.
Her iki konunun da tamamen farkında olan Erdoğan'ın, partisinin yerel seçim kampanyasını bu sonbaharda bu zorluklarla ilgili yeni politikalar açıklayarak başlatması beklenebilir.
Yeni dönem
Cumhurbaşkanlığı seçiminin geride kalmasıyla birlikte, Türkiye cumhurbaşkanı muhtemelen kabinesini kurduktan sonra uluslararası gezilerle diplomasiye öncelik verecek.
Bu yeni dönemde Erdoğan bölgesel normalleşmeye devam edebilir ve seçim sonuçlarını Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini onarmak için bir fırsat olarak görebilir.
Nitekim ABD Başkanı Joe Biden'ın Pazartesi günü Erdoğan'ı tebrik eden telefon görüşmesi, ikili ilişkilere yeni bir ivme kazandırılması yolunda ilk adım olarak görülebilir. Yine de Washington'un Ankara'dan, Türkiye'ye F-16 satışı karşılığında İsveç'in NATO hedefini onaylamasını talep etmesi, Ankara'nın ittifak içindeki rolünü pekiştirmenin bir yolu değil.
Bu arada, Türkiye cumhurbaşkanı seçim kampanyası sırasında Rusya ile birçok alanda daha yakın işbirliğine gideceğini duyurdu ve Batı ile Rusya arasında mevcut denge politikasından vazgeçmesi için hiçbir neden yok.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un kutlama mesajında değindiği gibi, Türkiye Avrupa'nın güvenliğine önemli katkılarda bulunabilir. Ancak bunun için Türkiye'nin özerk dış politikasına saygı duyulması ve çıkarların örtüşmesi için karşılıklı çaba gösterilmesi gerekiyor.
İnsanlar, seçim sonuçlarının politikacılar için bir mesaj işlevi görmesi gerektiğine inanma eğilimindedir. Bazıları, Pazar günkü seçimlerin sonucunun ülkenin siyasi arenasında değişim rüzgarları estirmesini bekleyebilir. Bu anlamda Türk halkı, muhalefetin Erdoğan'a karşı aldığı son yenilgiden ne gibi dersler çıkaracağını merak ediyor.
Aynı zamanda, Millet İttifakı içinde çözülebilecek iç çekişmeler ve ilgili siyasi partilerin yakında istifa edeceği yönünde spekülasyonlar yapıldı.
Muhalefetin sessizliği
Millet İttifakı bozulmadan kalacak ve gelecek yıl yapılacak belediye seçimlerine odaklanacak. Özellikle, Kılıçdaroğlu'nun İstanbul ve Ankara'da Erdoğan karşısında liderliği, muhalefeti bir arada kalmaya teşvik edecek. Bu nedenle, ittifakın dağılmasından hiçbir siyasi parti veya politikacı nihai olarak fayda sağlamayacaktır.
Seçim gecesi Kılıçdaroğlu, seçim sonuçları nedeniyle istifa etme olasılığını reddederek, mücadeleye devam edeceği konusunda bir mesaj vermek için kameraların karşısına çıktı.
Ana muhalefet liderinin aksine İYi Parti'den Meral Akşener, Erdoğan'ı seçim zaferinden dolayı kutlayarak muhalefetin durum değerlendirmesi yapması gerektiğini öne sürdü. Millet İttifakı'nın geri kalan üyeleri sessizliklerini bozmayı reddederken, muhalefet yanlısı medya hemen seçimin adil olmadığını savundu ve Türk liderin bir “Pirus zaferi” kazandığını ileri sürdü.
Muhalefet mensupları Türkiye'nin ekonomik sıkıntılarına işaret ederken, Millet İttifakı'nın üst düzey üyeleri olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti parti kongrelerini yapacak. Her iki parti lideri de, partileri içerisindeki delegelerini sıkı bir şekilde kontrol ettikleri için, sorunsuz bir şekilde yeniden seçilmeleri muhtemeldir.
Batı demokrasilerindeki muadillerinin aksine Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanlığından istifa etmesi pek olası değil. Mevcut görevinde çok sayıda seçim kaybetmesine rağmen Kılıçdaroğlu, Pazar günü oyların yüzde 48'ini aldığı için muhtemelen görevde kalması gerektiğini savunacak.
Sonuç olarak muhalefet, Türkiye'nin sorunlarını çözmek için ortak bir vizyon geliştiremediği ve bu planı etkili bir adayın yardımıyla anlatamadığı tartışmasını belediye seçimleri sonrasına erteleyecek gibi görünüyor.
Ayrıca muhalefet liderleri, ittifak ve ilgili partileri içindeki muhalefete baskı uygularken, taraftarlarına Pazar günkü seçimleri unutturmak için Erdoğan'ı şiddetle eleştirecekler.
Muhalefetin, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu öncesinde başvurduğu mülteci karşıtı söylemi bir kez daha benimseme olasılığı, Türk demokrasisine ciddi bir meydan okuma olmaya devam edecek.