gdh'de ara...

Middle East Eye: Rusya-Ukrayna savaşı Orta Doğu'daki savunma dengelerini nasıl değiştirdi?

Türkiye ve İran'ın Avrupa'daki bir savaşa silah göndermesi modern tarih için benzeri görülmemiş bir gelişme oldu. Rusya-Ukrayna savaşı Orta Doğu'daki savunma dengelerini nasıl değiştirdi?

1. resim

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin üzerinden bir yıl geçti ve Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en büyük çatışmanın Ortadoğu için de çok büyük sonuçları oldu.

Çatışmanın geçen Şubat ayında patlak vermesinden bu yana Rusya, İran'la askeri-teknik ilişkilerini eşi görülmemiş bir dereceye kadar genişletti ve bunun da, daha geniş bir bölge için önemli stratejik yansımaları olabilir.

Ek olarak, iki büyük Orta Doğu gücü olan Türkiye ve İran, bu Avrupa savaşının iki tarafını da kendi ürettikleri yerli askeri insansız hava araçlarıyla aktif olarak silahlandırdı.

Risk ve istihbarat şirketi Rane'de kıdemli Orta Doğu ve Kuzey Afrika analisti olan Ryan Bohl, Middle East Eye'a çatışmanın iki ana dinamik yarattığını belirtti.

Ryan Bohl; "Rusya'nın ileri teknoloji sistemlerinin birçoğunun Ukrayna'da ne kadar zayıf performans gösterdiği ve İran-Rusya askeri gelişiminin artması göz önüne alındığında, Rus askeri teçhizatının NATO teçhizatına karşı güvenilirliğinin ciddi bir şekilde sorgulanması sonucunu ortaya çıkardı." ifadelerini kullandı.

Bohl'a göre buna ek olarak, Batı eğilimli Ortadoğu devletleri artık Rusya'yı savunma ihtiyaçları için uygun bir "yedek" olarak göremiyorlar.

Orta Doğu, Avrupa savaşını silahlandırıyor

Savaştan önce Türkiye, Ukrayna'ya yaklaşık 20 adet Bayraktar TB2 uçağı sattı. İşgalden bu yana Ankara, Kiev'e en az 50 tane daha TB2 daha satarak bu sayıyı ikiye katladı.

İran, Rusya'ya yüzlerce uygun maliyetli Shahed tipi aylak mühimmat (tek kullanımlık kamikaze insansız hava araçları) sağladı. Ancak Tahran, savaşın patlak vermesinden bu yana Rusya'ya herhangi bir insansız hava aracı sağladığını sürekli olarak reddediyor.

Ayrıca İran ve Türkiye, insansız hava araçlarını Rusya ve Ukrayna'da yerel olarak üretecek fabrikalar kurmayı planlıyor.

Bohl, Ankara ve Tahran'ın bu çatışma için insansız hava aracı tedarikini "modern tarihte eşi benzeri görülmemiş" olarak nitelendiriyor. Bu, tarihsel açıdan dikkate değer olsa da, tedarik edilen insansız hava araçları, savaşı körüklemek için kullanılan silah sistemlerinin sadece bir parçası.

İran insansız hava araçlarının Ukrayna'nın altyapısını mahvetmesine ve Türk TB2'lerinin Kiev'e bazı taktiksel avantajlar sağlamasına rağmen Bohl, hiçbir sistemin oyunun kurallarını tam olarak değiştirdiğini kanıtlamadığına dikkat çekiyor.

Bohl; "Savaş artık ağır ağır, 1. Dünya Savaşı tarzı muharebelere saplanıp kalmışken, dronlar her iki tarafın stratejik dinamiklerinin yalnızca bir parçası ve kendi başlarına stratejik değişikliklere katkıda bulunma olasılıkları pek mümkün olmadı." ifadelerini kullanıyor.

Yine de Ankara, Tahran ve çok sayıda uzman, Türkiye ve İran'ın ürettikleri insansız hava araçlarının bu modern konvansiyonel savaşa katılmasının faydalı olduğuna inanıyor.

Washington düşünce kuruluşu New Lines Institute'un kıdemli strateji ve yenilik direktörü Nicholas Heras, İran'ın en büyük yararının silah sistemini bir savaş senaryosunda sahada test etme fırsatı olduğunu söylüyor.

Nicholas Heras; "İranlılar, Rusya'nın Ukrayna'daki deneyiminden öğrendikleri dersleri İsrail'e karşı savaş alanında kullanabilirler. Ukrayna'daki savaş, İran ve Türkiye için bir showroom haline geldi." ifadelerini kullanıyor.

Rusya ve İran

Ukrayna savaşının Orta Doğu için en önemli stratejik sonuçlarından biri, Rusya ile İran arasında derinleşen stratejik ilişkileri artımış olması olmuştur.

Rusya'nın hassas güdümlü cephane ve füze kıtlığı olduğu bildirilen İran'ın Rusya'ya insansız hava araçları tedarik etmesi bunun bir örneğidir.

Bohl, "Rusya-İran askeri işbirliği, iki ülke arasında daha tutarlı bir stratejik askeri bloğun ortaya çıkması açısından oldukça dikkate değer" tespitinde bulunuyor.

Bohl, iki ülkenin insansız hava aracı ve balistik füze teknolojilerinde bağlarını geliştirmeye devam edeceğini ve muhtemelen bu programlar için batı yaptırımlarından kaçınmanın yolları üzerinde işbirliği yapabileceğini de sözlerine ekledi.

Öte yandan, devam eden iç protestolar nedeniyle İran'ın Ukrayna'ya önemli bir sefer gücü konuşlandırması pek olası değil ve Rusya'nın da İran'ın güvenliğinin açık bir garantörü haline gelmesi de aynı derecede olası değil.

Rusya, Tahran'ın stratejik bir ortak olup olmadığına bakılmaksızın, İran'ın nükleer silah geliştirme olasılığını da hoş karşılamayacak.

Bohl, "Yani NATO'nun yakın askeri işbirliğine benzer bir şey yerine, iki ülke arasında insansız hava araçları ve füze ittifakı olacak." ifadelerini kullandı.

Bununla birlikte, bu tür bir işbirliği özellikle İsrail'in gizli İran karşıtı kampanyası göz önüne alındığında, Körfez ülkeleri ve İsrail için büyük bir sorun olmaya devam ediyor.

New Brunswick'teki Mount Allison Üniversitesi'nde siyaset ve uluslararası ilişkiler bölümünde doçent olan James Devine, Middle East Eye'a “İran ve Rusya arasındaki işbirliği düzeyi gerçekten eşi benzeri görülmemiş hale geldi." değerlendirmesinde bulundu.

James Devine ayrıca; "1988'de Ayetullah Humeyni, İran'ın ne Doğu'ya ne de Batı'ya katılması gerektiğini, bunun yerine bağımsızlığını koruması gerektiğini söyledi. O zamandan beri İran, Moskova ile bir dizi konuda işbirliği yaptı, ancak iki taraf arasında her zaman bir dereceye kadar güvensizlik oldu ve ikisinin işbirliğinin sınırları vardı. Gelinen noktada ise durum artık çok farklı." açıklamasında bulunuyor.

Savaşın birinci yılını doldurması ile ilgili yeni bir süreç başladığına dair beklentiler, bütün bu gelişmelerin de daha keskin çizgilerde şekillenmesine neden olacaktır.

Tartışma