Narin Güran cinayeti davasında 3. gün

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına devam ediliyor.

1. resim

Diyarbakır'da Narin Güran cinayeti davasında tutuklu 4 sanığın yargılanması 3. gününde devam ediyor.

8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde önceki gün görülmeye başlayan davanın 3. gününde tutuklu sanıklar, Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.

Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.

Davada 3. gün

Tutuklu sanıklar amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını soruşturma aşamasında itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Duruşma kamerayla kayıt altına alınıyor. Davanın 3. gününe tanıkların dinlenmesiyle başlandı.

Muhabir Rojda Altıntaş'ın aktardığına göre, Tanık Cahit isimli kişi Nevzat Bahtiyar ve Arif Güran arasındaki araba meselesini anlattı:

Nevzat ile Arif Güran araba meselesi yüzünden beni çağırdı. Önce Nevzat anlattı, sonra Arif Güran anlattı. Araba Nevzat’a aitti. Nevzat’a para ödemesi gerektiğini söyledim. Ödemeyeceğini söyledi.

Mahkeme Başkanı: Nevzat, 'yakacağım ortalığı, ödemeyeceğim' dedi mi?

Tanık Cahit: Salim Güran, '10 bin lira ben, 10 bin Arif ödesin, 50 bin Nevzat ödesin' dedi.

Mahkeme Başkanı: Nevzat kabul etti mi?

Tanık Cahit: Önce param yok dedi, sonra kabul etti.

Mahkeme Başkanı: Yani çıkarken, 'ben bu paranın hesabını sorarım' dedi mi?

Tanık Cahit: Ben görmedim, günahını alamam, gördüğümü anlatıyorum.

Mahkeme Başkanı: Ben de gördüğünü anlattığın için teşekkür ederim.

Mahkeme Başkanı: Siz neden aile meclisi kurup olaya el attınız?

Tanık Cahit: İkisi de bizim akrabamızdır.

Mahkeme Başkanı: Yani sizi bu olayı çözün diye mi çağırdı?

Tanık Cahit: Evet, Arif Güran çağırdı.

Mahkeme Başkanı: Siz aile meclisindeki toplantılara katıldınız mı?

Tanık Cahit: Yok, katılmadım.

Arif Güran ve Nevzat Bahtiyar arasındaki araba meselesi

Veysel Subatan, Mahkeme Başkanı'na “araba” meselesini anlattı: Arif ve Nevzat arasında araba problemi vardı. Akşam Salim'in evine gittim.

Mahkeme Başkanı: Seni kim çağırdı?

Veysel Subatan: Arif Güran çağırdı.

Mahkeme Başkanı: Tamamdır.

Veysel Subatan: Nevzat'ı çağırdılar o da geldi. Nevzat’ın verdiği araba Çakınlı çıkmış, 80 bin ödeme yapması gerekiyordu. Arife haksızlık yapıyorsun dedik. '80'i gibi ödemezsen mahkemede avukat masrafı daha fazla olacak' dedim. Aranızda anlaşın dedim. Nevzat Bahtiyar yanaşmadı. Ben bu parayı ödemiyorum dedi. Soy isimleri Kaya olan kişileri de çağırdı. Nevzat Bahtiyar kabul etmedi. Ben arabayı satmışım, gitmiş dedi. Nevzat’a da bir haksızlık olmasın diye orta yolu bulmaya çalıştık. Salim Güran da dedi, 'Madem bizim evde toplanmışsınız, bu meseleyi çözelim.' Nevzat ödemesi gerekeni kabul etmişti. Nasıl etti bilmiyorum.

Narin Güran
Narin Güran

Mahkeme Başkanı: Nasıl kabul etti?

Veysel Subatan: Zorla kabul etti gibi.

Mahkeme Başkanı: Normal, Nevzat sizi tehdit etti mi?

Veysel Subatan: Hayır. Biz oradan kalkınca, problem çözüldü diye düşündük.

Mahkeme Başkanı: Tamam, herkes ödediğini söylüyor zaten. Bu olay ne zaman oldu?

Veysel Subatan: Aşağı yukarı 2 ay var.

Mahkeme Başkanı: Bu olaydan sonra Güran ile Bahtiyar ailesi arasında gerilim oldu mu?

Veysel Subatan: Şahit olmadım.

Rubbettin Kaya, Mahkeme Başkanı'na anlattı: 'Bizim evimize gelebilir misin?' dedi. Gittim, Nevzat, Salim, Arif oradaydı. 'Dava nedir?' dedim. Araba konusunun nedenini sordum, Arif Güran, Nevzat Bahtiyar'ın kendisine araba getirdiğini söyledi. 80 bin liralık bir araba meselesinden bahsettiler. Orada biraz ağız dalaşı oldu. '10 bin lira Salim, 10 bin lira Arif verecek' dendi. Nevzat, 'Bizim aramızda dava olmaz' dedi.

Tanık: Doğru mu Nevzat?

Mahkeme Başkanı uyardı: Tamam, bana bak, Nevzat'a bakma.

Tanık: Tamam.

Mahkeme Başkanı: Siz aile meclisinde yapılan toplantılara girdiniz mi?

Tanık: Hayır.

Tanık İbrahim Halil Güran, Mahkeme Başkanı'na anlattı.

Mahkeme Başkanı: Tanıklık yapacak mısın?

Tanık: Yaparım.

Mahkeme Başkanı: Yap, sorun anlatayım.

Tanık: Ben ne bileyim, 'getir' dediler, getirdik. Ben ve küçük oğlum bakkala gittik, oradan buzlaç aldık.

Mahkeme Başkanı: Kaç paraya aldınız?

Tanık: Hatırlamıyorum, sufi bakkal, 1 kuruş için gece yarısı bakkalı açan birisi. Ben bu yaşıma kadar o bakkalın hiç kapandığına şahit olmadım.

Mahkeme Başkanı: Süheyla'nın orada kaç kişi vardı?

Tanık: Bedirhan… (Anlaşılmadı.)

Narin Güran
Narin Güran

Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren araya girdi: Çocuğunla gittiğin saati söyler misin?

Tanık: 17.35 sıralarıydı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı sordu: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı: Narin kaybolduktan sonra yangın oldu, neden biliyor musunuz?

Tanık İbrahim Halil Güran: Elektrik tellerini birbirine nasıl çarpacaklar, çok mantıksız.

Savcı: Bakkala gittin mi?

Tanık İbrahim Halil Güran: Evet.

Savcı: Bakkal bizzat orada mıydı?

Tanık İbrahim Halil Güran: Evet, Sofi oradaydı.

Savcı: Kendisi ameliyat olduğunu söylüyor, ne ameliyatı?

Tanık İbrahim Halil Güran: Raporlara bakabilirsiniz.

"Narin'in kaçırıldığını düşündük"

Sanık avukatı, tanık İbrahim Halil Güran'a sordu: Balkonda Narin’e ait olabileceği bir yazma görmüşsünüz. Siz bu ailece ne düşündünüz?

Tanık İbrahim Halil Güran: Biz hep diyorduk, bu çocuğun tepeye çıkma durumu varsa da eve girmeden, onu birinin kaçırdığını düşündük. Hiçbir zaman bizim köy tarihinde çocuğun öleceğine dair söylenti çıkmadı.

Sanık avukatı: Yani siz yazma ile geldiğini mi düşündünüz?

Tanık İbrahim Halil Güran: Evet.

Tanık Süleyman Kaya geldi. (Kendisi zihinsel ve bedensel engelli).

Mahkeme Başkanı: Süleyman nasılsın?

Süleyman Kaya: İyiyim.

Mahkeme Başkanı, Süleyman Kaya'nın yanına giderek, "Rahat ol, heyecan yapma" dedi ve ona su getirdi.

Mahkeme Başkanı: Süleyman biz seninle tanışmak istedik sadece.

Mahkeme Başkanı: Siz Enes’le bakkala gittiniz mi?

Süleyman Kaya: Gittik.

Mahkeme Başkanı: Ne aldınız?

Süleyman Kaya: Enerji.

Mahkeme Başkanı: Enerji içeceği mi?

Süleyman Kaya: Evet.

Mahkeme Başkanı: Bakkaldaki yaşlı mıydı, genç miydi?

Süleyman Kaya: Yaşlı.

Yüksel Güran
Yüksel Güran

Tanık Muhammet Yakut, mahkeme başkanına anlattı.

Mahkeme Başkanı: Salim Güran neyin olur?

Muhammet Yakut: Bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Boşver o zaman.

Mahkeme Başkanı: Muhammet niye geldin, hayırdır?

Muhammet Yakut: 'Tanıklık yapacakmışım' dediler.

Mahkeme Başkanı: Saat 17.30 gibi Enes geldi. Sen ne yapıyordun?

Muhammet Yakut: Araba yıkıyordum, Muhammet Kaya vardı. 'Beni caminin yanına bırak, üvey babaannem beni görür, iş yaptırır, ben eve gideyim' dedi.

Diyarbakır Barosu avukatı sordu: Orada başka kim vardı?

Muhammet Yakut: Muhammet Kaya ve… Kaya.

Diyarbakır Barosu Avukatı: Sohbet ettiniz mi?

Muhammet Yakut: Evet.

Diyarbakır Barosu Avukatı: Ne kadar sürdü?

Muhammet Yakut: 15 dakika falan.

Diyarbakır Barosu Avukatı: Başka sohbetiniz oldu mu? Yanınızda kim vardı?

Muhammet Yakut: Muhammet ve Süleyman Kaya.

Diyarbakır Barosu Avukatı: Bir daha o gün görmediniz mi?

Muhammet Yakut: Hayır, görmedim.

Sanık avukatı dahil oldu, isim hatası olduğunu söyledi.

Nahit Eren sordu: Eve gittiğinde saat kaç olduğunu hatırlıyor musun?

Muhammet Yakut: Hayır.

Nahit Eren: Sizin ev ile cami arasında ne kadar mesafe var, 200 metre kadar tarif eder misin, 200 metre ne kadar?

Sanık Avukatı araya girdi: Zorlama sorular soruluyor.

Nahit Eren devam etti: Öğle yemeği yedin mi?

Muhammet Yakut: Evet.

Nahit Eren: Kaçta işten çıktığını hatırlıyor musun?

Muhammet Yakut: Hatırlamıyorum, ama 12 buçukta evdeydim.

Sanık Avukatı araya girdi: Çapraz sorgu yapılıyor.

Mahkeme Başkanı: Devam edin.

Saat konusundan devam edildi. Sonuç elde edilmedi.

"Enes o gün sakindi"

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı sordu: Enes’in öfke problemi var mıydı o gün?

Muhammet Yakut: Her zamanki gibiydi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatı: Ne demek 'her zamanki gibi'?

Muhammet Yakut: Yani sakindi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatı: Hava sıcaktı, kısa kol giymiştir, kolunda iz bir şey var mıydı? (Isırıktan bahsediyor.)

Muhammet Yakut: Hayır, yoktu.

Muhammet Kaya, Mahkeme Başkanına anlattı.

Mahkeme Başkanı: Olay günü Enes’i gördün mü?

Muhammet Kaya: Evet. Enes, Muhammet Yakut ve Yağmur gittiler.

Mahkeme Başkanı: Enes sinirli miydi?

Muhammet Kaya: Hayır, sakindi.

Muhammet Kaya: Muhammet, Yağmur ve Enes arabaya bindiler.

Mahkeme Başkanı: Neden?

Muhammet Kaya: Muhammet Yakut, 'Ben eve gideceğim, Enes beni de bırak' dedi.

Mahkeme Başkanı: Sen de bütün hayatına devam ettin sonra?

Muhammet Kaya: Evet.

Mahkeme Başkanı: Süheyla'nın evini biliyor musun?

Muhammet Kaya: Biliyorum.

Mahkeme Başkanı: Oraya gittin mi?

Muhammet Kaya: Gitmedim.

Mahkeme Başkanı: Enes'in yüzünde morluk var mıydı?

Muhammet Kaya: Hayır.

Mahkeme Başkanı: Kıyafetini hatırlıyor musun?

Muhammet Kaya: Hayır.

Mahkeme Başkanı: Nereden hatırlayacaksın, doğru.

Sanık Avukatı araya girdi: Süleyman Kaya o gün yanında mıydı?

Muhammet Kaya: Ben gittiğimde Enes, Muhammet ve Yağmur oradaydı, bakkalın ön tarafında. Enes yeni geldiği için birbirimizle sarıldık.

Salim Güran
Salim Güran

Mahkeme Başkanı: Bakkal orada mıydı?

Muhammet Kaya: Bakkalın oğlu oradaydı.

14 yaşındaki tanık M.T.K. salona getirildi. Ancak, yaşının küçük olması nedeniyle dinlenmemesi gerektiğine karar verildi ve tanık salondan dışarı çıkarıldı.

Mahkeme Başkanı: O gün ne yapıyordunuz?

Hasan: Ben elektrikçiydim, Salim ile görüştüm. 1 saat beraber kaldık.

Mahkeme Başkanı: İkindi ezanı okunmuş muydu?

Hasan: Bilmiyorum, okunmuş olabilir.

Mahkeme Başkanı: Nerede görüştünüz?

Hasan: Tarlada.

Mahkeme Başkanı: Neden görüştünüz?

Hasan: Elektrik işleri vardı.

Mahkeme Başkanı: Kim vardı?

Hasan: Mehmet Atasoy ve Ramazan Atasoy vardı.

Mahkeme Başkanı: Ne yaptınız?

Hasan: Karpuz yedik, muhtarlarla elimizi yıkadık.

Mahkeme Başkanı: Başka yere gittik mi?

Hasan: Tahmini, 16.00 gibi Salim’in yanından ayrıldım.

Mahkeme Başkanı: Daha önceki ifadenizde başka bir saat vermiştiniz.

Hasan: ...

Mahkeme Başkanı: Salim’in kıyafetlerini hatırlıyor musun?

Hasan: Hayır.

Mahkeme Başkanı: Salim ile nasıl haberleştiniz?

Hasan: Gittiğimiz zaman oradaydı.

Mahkeme Başkanı: Doğaçlama mı gittiniz?

Hasan: Doğrudan gittim.

Diyarbakır Baro eski Başkanı Nahit Eren, Hasan'a şu şekilde sordu: Az önce 'Ramazan Atasoy ve Mehmet Selim Atasoy orada' dediniz.

Hasan: Doğrudur.

Nahit Eren: Siz 15 dakika karpuz yediniz, sonra işi yaptınız. 17.30 gibi birbirinizden ayrıldınız, doğru mu?

Hasan: Evet.

Nahit Eren: Ramazan ve Mehmet Selim Atasoy 17.30 gibi orada mıydı?

Hasan: Hayır, değillerdi.

Tanık Abdulsamed Yeşildağ, Mahkeme Başkanı'na ifade verdi: Narin'in kaybolduğu gün Hasan Bey'le nasıl konuştunuz?

Abdulsamed Yeşildağ: Mehmet Şerif Güran bana telefon açtı, bir arızadan bahsetti. Tamir için gittim, sonra bu kadar paraya yapacağımı söyledim.

Mahkeme Başkanı: Ne kadarsa anlaştınız?

Abdulsamed Yeşildağ: 3 bin TL'ye anlaştık.

Mahkeme Başkanı: Çok hızlı konuşuyorsun, işini de böyle hızlı mı yaparsın?

Abdulsamed Yeşildağ: Evet.

Mahkeme Başkanı: Maşallah. Kaç gibi Mehmet Şerif Güran ile konuştunuz?

Abdulsamed Yeşildağ: 16.00 gibiydi.

Mahkeme Başkanı: Tarlada ne yediniz?

Abdulsamed Yeşildağ: Karpuz yedik.

Mahkeme Başkanı: Menemen de yemişsiniz?

Abdulsamed Yeşildağ: Evet.

Mahkeme Başkanı: Kim kim yediniz?

Abdulsamed Yeşildağ: Çocuk var mıydı?

Abdulsamed Yeşildağ: 2 çocuk vardı.

Mahkeme Başkanı: Kız erkek?

Abdulsamed Yeşildağ: Valla bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Ramazan Atasoy orada mıydı?

Abdulsamed Yeşildağ: Çevredeydi.

Mahkeme Başkanı: Babası orada mıydı?

Abdulsamed Yeşildağ: Babası yoktu.

Mahkeme Başkanı: Oradan kaçta ayrıldınız?

Abdulsamed Yeşildağ: 17.40 gibi.

Mahkeme Başkanı: Karpuz yediğiniz yerde başka kim vardı?

Abdulsamed Yeşildağ: Çocuk vardı.

Mahkeme Başkanı: Ne yapıyorlardı?

Abdulsamed Yeşildağ: Oyun oynuyorlardı.

Mahkeme Başkanı: Salim’in olay günü kıyafetlerini hatırlıyor musun?

Abdulsamed Yeşildağ: Valla hatırlamıyorum.

Narin’in erkek kardeşinin pedagog eşliğinde alınan ifadesinin görüntüsü mahkeme salonunda izlettirildi.

Mahkeme Başkanı: Tanıklar bitti. İsteyen duruşmayı izleyebilir.

İfadesi biten tanıklar için, isterlerse kalabilecekleri söylendi. Kayıt açıldı. Görüntü hazırlandı.

Narin’in 6 yaşlarındaki erkek kardeşi E.G., pedagog eşliğinde ifade verirken, mahkemeye şu şekilde anlattı: Odada kim vardı, kim uyuyordu?

E.G.: Abim ve annem koltukta, Muhammed abim yerde yatıyordu.

Mahkeme Başkanı: Hediye yengen nasıl geldi, ilk gelişinde?

E.G.: Onu bilmiyorum. İlk gelişinde bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: İkinci gelişinde neden gelmişti?

E.G.: Annem çamaşırları ona bırakmıştı, ondan.

Mahkeme Başkanı: Peki, acele ediyor muydu?

E.G.: Normaldi.

Mahkeme Başkanı: Bu arada baba Arif Güran salona geldi, hoş geldiniz.

Arif Güran: Hoş bulduk.

Pedagogun sorduğu Narin’in 6 yaşlarındaki kardeşi E.G.’nin verdiği cevaplar, mahkeme salonunda dinletildi.

Pedagog: Narin nereye gitti?

E.G.: Camiye gitti. Saat 3’te çıktı (15.00) çıktı, daha gelmedi.

Pedagog: Narin camiye gidince siz ne yapıyordunuz?

E.G.: Karpuz yiyorduk.

Pedagog: Sonra ne yaptınız?

E.G.: Teyzemgile gittik.

Pedagog: Annen evdeyken ne yapıyordu?

E.G.: Uyuyordu.

Pedagog: Annen nerede uyuyordu?

E.G.: Klima odasında uyuyordu.

Pedagog: Sonra yengen geldi mi?

E.G.: Evet, ikinci defa geldi.

Pedagog: Peki yengen ilk geldiğinde sana kızdı mı?

E.G.: Kızmadı.

Pedagog: Sinirli, mutsuz oldu mu hiç?

E.G.: Normaldi.

Pedagog, Narin’in erkek kardeşine sordu. Kayıtları izletildi.

Nevzat Bahtiyar
Nevzat Bahtiyar

Pedagog: Peki o yengen gelmişti, çamaşırları sana bıraktı sonra ne yaptı?

E.G.: Bıraktı, gitti.

Pedagog: Peki böyle telaşlı mı gitti?

E.G.: Sakin gitti.

Pedagog: Peki o gün ne oluyor, 'bunlar niye böyle konuşuyor' diye düşündün mü?

E.G.: Sadece Narin yoktu.

Pedagog: Sana bir şey dedi mi abilerin?

E.G.: Demedi.

Pedagog: Peki baban sormadı mı sana? Sen de evdeydin, Narin evde miydi?

E.G.: Babam evde değildi.

Pedagog: Sonra geldi ama değil mi?

E.G.: Geldi.

Çocuğun 2 kısım olarak dinlettirilen ifadesinin kaydı tamamlandı. Dara-2 kamera kaydının görüntüleri mahkeme salonunda izlettirildi.

Mahkeme Başkanı: Arif Bey, ısrarla üzerinde durduğunuz videolar Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından izlenmiş ve bir husus olmadığı için es geçilmişti.

Arif Güran: Dara-2 mi?

Mahkeme Başkanı: Evet. Dediğiniz bu değilse, başka kamera varsa onu da alırız.

Mahkeme Başkanı: Kamera görüntüleri ile ilgili bir değerlendirme yapacağız. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na telefonla arayıp, hangi kayıt olduğunu soracağız. Yanlış anlaşılmasın.

Mahkeme heyeti dışarıya çıktı.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in talebi üzerine, dün tanık olmak istemediğini belirtip ve cezaevine geri götürülen 15 yaşındaki R.A’nın, Salim Güran ile gerçekleştirdiği bir telefon görüşmesinin Kürtçe olarak kaydedilen diyaloğu da dinletilecek.

Heyet salona geri döndü ve hareketlilik başladı. Sanık avukatları görüntülerle ilgili soru sormaya başladılar.  Mahkeme başkanı, klasörler içerisinde görüntünün arandığını belirtti. Görüntülerin alındığı bilgisinin kesin olduğunu vurguladı.

Kürtçe ses kaydı dinletildi. Kürtçe bilen avukatlar, kelime kelime çeviri yaptı.

Bahsedilen ses kaydı: Salim’in ‘O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey, sondaki yamaçta. Yamacın köşesi taş’

R.A ve Salim Güran arasındaki bu konuşmaya ilişkin salonda tartışma sürdü.

Salim Güran konuştu: Ben orada R.A'ya 'Gel, fıskiyen düşmüş' diyorum.

Nahit Eren, Enes Güran’ı çağırdı. Kolunu nasıl ısırdığını göstermesini istedi. Enes kolunu nasıl ısırdığını canlandırdı. Narin’in ailesi salondan çıkarıldı. Diyarbakır Eski Baro Başkanı Nahit Eren konuşma yaptı. Salonda sadece Nevzat Bahtiyar kaldı.

Arif Güran
Arif Güran

"Cesedin bazı kısımları karada kalmış"

Nahit Eren: Babayı dün üzdüysem özür dilerim tekrardan. Sayın Başkan, Nevzat'ın yer göstermesi sırasındaki kaydı ekrana yansıtmanızı rica edeceğim. Üzülerek söylüyorum, vücut üzerindeki larvalar, canlılar İstanbul Adli Tıp’a gitti.

Nahit Eren:  Raporu okuyorum: 'Bu haliyle cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmektedir'

Nahit Eren: Su içinde olan ceset nasıl olur da karasal larvalar taşır?

Bu sırada, Nevzat Bahtiyar’ın jandarma eşliğinde yer teşhisi yaptığı görüntüler izletildi. Nevzat Bahtiyar, ayakta ekrandan kendi görüntülerini izledi. O görüntüler daha önce basına düşmüştü.

Nevzat Bahtiyar’ın Narin’in cansız bedenini bıraktığı yeri gösterdiği görüntüler ekrana yansıtıldı. Görüntüler izlendi.

Mahkeme Başkanı: Bu küçük alan, Narin kızımızın bırakıldığı yer. Buyurun Nahit Bey, sorunuzu alalım.

Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a döndü ve sordu: Bu raporu anladın mı?

Nevzat Bahtiyar: Anlamadım.

Nahit Eren: Bu rapor diyor ki, Narin’in naaşından, ceset diyemiyorum, Adli Tıp Kurumu dedi ki, 'bulunduktan 19 gün önce öldürülmüş.' Bunu nereden elde ediyorlar? Böceklerden, larvalardan, Narin’in bedeninde bunlardan çok vardı ve buradan tarih çıkarıyorlar. Şimdi rapor diyor ki, bu naaş tamamen suyun içerisinde, bu böcekler yaşamaz. O yüzden sana bir kez daha soruyorum, Nevzat Bahtiyar, sen daha önce başka yere gömdün mü?"

Nevzat Bahtiyar: Kesinlikle hayır.

Mahkeme Başkanı: Çuvalın tamamı su altına girdi mi, taş ıslandı mı?

Nevzat Bahtiyar: Taş hepsi ıslanmadı, ben de çok hatırlamıyorum.

Nahit Eren: Sen arama faaliyetlerinden dolayı DSİ suyunun oraya yönlendirildiğini biliyorsun değil mi?

Nevzat Bahtiyar: Evet.

Nahit Eren: Az önce 'bir kısmı dışarıda kaldı' dedin, senin yol mesafen bilemedin 7 dakika. Orada sen başka ne yaptın?

Nevzat Bahtiyar: Orada ip aradım.

Nahit Eren: Dışarıda kalan kısmı bildiğimiz kadarıyla bacağı...

Nevzat Bahtiyar: Bacağını hatırlamıyorum.

Nahit Eren: O kısmın toprağa mı, yoksa suyun üstünde mi kaldı?

Nevzat Bahtiyar: Suyun üstünde kaldı.

Mahkeme Başkanı cübbesini çıkarttı

Mahkeme Başkanı: Nevzat Bahtiyar dön etrafına bak. Bu kadar insan burada, kaç gündür buradayız. Duygu sömürüsü yapmıyorum. Bir birey olarak soruyorum.

(Mahkeme Başkanı üzerindeki cübbeyi çıkarttı.)

Mahkeme Başkanı: Senin geçen celse verdiğin beyanlar doğru mu, iftira mı? Bak yeni kamera kayıtları çıkabilir.

Nevzat Bahtiyar: Bilmiyorum, hatırlamıyorum.

Mahkeme Başkanı: Hatırlamıyorum değil, sakladığın bir şey var mı?

Nevzat Bahtiyar: Yok.

Duruşma, verilen aranın ardından saat 15.00’te başladı. Nevzat Bahtiyar, 4 jandarma eşliğinde duruşma salonuna getirildi. Yüksel Güran, Enes Güran, Salim Güran da getirildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı talebi üzerine Savcı konuştu: Bu kadınlar kavgasına ilişkin her şey yerine oturdu, mahkeme huzurunda çözülmeyen durum kalmadı. Ek olarak soru işareti kalmaması için tanık 'Oya'yı getirdik. Adli Tıp Kurumu’nda kendisinin görüntüleri vardı, kavga olmuştu. Kendisini dinleyelim.

Mahkeme Başkanı, Arif Güran’ı yerinden kaldırarak şöyle dedi: Duruşma düzeni sabittir, herkesin yeri bellidir.

Tanık Oya Yorulmaz getirildi.

Mahkeme Başkanı: Oya Hanım, niye geldiniz?

Oya Yorulmaz: Benim bir ilgim yok. Benim dayımgiller, biz oraya gittik, Adli Tıp Kurumu'na gittik. Basın arkamdan geliyordu. Annem şeker hastası, arkadan gelirken kardeşim bana 'abla sus' dedi, kafamı böyle yaparken yumruk bana geldi.

Mahkeme Başkanı: Kardeşiniz kim?

Oya Yorulmaz: Taner... (anlaşılmadı)

Mahkeme Başkanı: Orada ne söylediniz?

Oya Yorulmaz: 'Gidin yalan haber yapın' dedim.

Mahkeme Başkanı: Kime?

Oya Yorulmaz: Basına.

Mahkeme Başkanı: Ciddi misiniz?

Oya Yorulmaz: Evet.

Mahkeme Başkanı: Tekrarlıyorum, 'gidin yalan konuşun' diye bağırdın mı?

Oya Yorulmaz: Evet, çünkü yalan haber yapıyorlardı.

Savcı araya girdi: Ben kendim izledim, sana yumruk atıyorlar.

Oya Yorulmaz: Basına söyledim.

Savcı, tutukluların tutukluluk halinin devam etmesini talep etti. Mahkeme Başkanı, Dara-2 kamerasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Görüntülerin oldukça fazla olduğunu ve bunların ayırt edilip getirileceğini belirtti.

Arif Güran’ın avukatı konuştu: Arif Güran, kamera kayıtlarından bahsediyor. Bugün alınmış olan kayıtların incelemesinde hata olduğunu biliyoruz. Kızı öldürülmüş bir babanın bu talebini çok görmemek gerek. Kulaktan dolma bilgilerle hareket edilmemeli. 5 Kasım’da Arif Güran ifadeye alındı. Arif Güran’ın acısı es geçiliyor.

Mahkeme Başkanı: Dara-2 görüntüleri hazırmış

Savcı: 15.05- 15.11’den arası var

Arif Güran’ın talep ettiği Dara-2 görüntüleri dakikalar içinde izlettirildi. Salondaki ekranlar hazırlandı.

Savcı: Sizin istediğiniz görüntünün iyileştirilmişi var. Açıdan eksiklik var mı, farklı açılardan bakabildiniz mi?

Nahit Eren: Bunu ilk defa izleyeceğiz.

Savcı: Görüntü 2’ye girelim.

Mahkeme Başkanı: İddia makamı tarafından en net görüntü bu. Bize gönderilen bu.

Sanık avukatı: Araç hareketleri var mı?

Mahkeme Başkanı: Bize de yeni geldi. Arif Güran, emin misiniz, istediğiniz görüntü bu mu?

Arif Güran: (Şahingöz… Anlaşılmadı)

Mahkeme Başkanı: Şahingöz dediğiniz kamera kayıt yapmıyor, anlık izleniyor müdahale için.

Arif Güran: Askeri bölgeye herhangi bir saldırı olsa orada kayıtlı olmuyor mu?

Mahkeme Başkanı: Yazılı talep edeceğiz.

Diyarbakır Barosu'ndan bir avukat konuştu: Tutukluluk devamı talebine katılıyoruz. Birsen Güran, 4 ayrı ifade verdi ve eski beyanlarını kabul etmedi. 23 Ekim'de verdiğiniz ifade gerçek iradenize uygun muydu? Birsen Güran’ın ifadesinde, 'Narin 17:40’ta evimize geldi' şeklinde çok net bir açıklama var. Salim Güran’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz. Mantık şu: Bir terlik bulsam ve bunun Narin'e ait olduğunu düşünsem, kolluk kuvvetlerine teslim ederim. Muhammet Kaya aracına alıyor, fakat Muhammet Kaya, bu terliğin Narin'e ait olduğunu düşündüğü halde nasıl olur da vermiyor?

Diyarbakır Barosu avukatı konuştu: Aile neden toplantıları gizliyor? Bir kısmı yapıldığını, bir kısmı yapılmadığını söylüyor. Güran ailesinin telefon kayıtlarını silmesi ise ayrı bir konu. Buradakilere soruyorum, en son ne zaman telefon kayıtlarınızı sildiniz? Eğer sadece Salim Güran silseydi, tesadüf olabilir diye düşünebilirdik. Ancak eğer birden fazla kişi bunu yapıyorsa, bu durum şüphe uyandırır.

Diyarbakır Barosu avukatı, Mahkeme Başkanı'na konuştu: Salim Güran, olay günü birçok görüşme yapıyor. Bir görüşmede saat 15:16 diyor, bir sonraki görüşmesinde ise 'Çingeneler kaçırmış olabilir' diyor. Sayın Başkan, Salim bu saati nereden biliyor? Salim Güran, kendi beyanıyla karşıdakine 15:16 demesi kuşkuludur. Peki, çingenelere yönelik bir adım atıldı mı? Ben böyle bir şeye rastlamadım. Sayın Başkan, Salim Güran mahkemede ısrarla 'kıyafet değiştirmedim' diyor ama daha önce kıyafet değiştirdiğini söyledi. Biz hangisine inanacağız? Narin’in DNA’sının çıktığı araç peki? Birazdan sanık avukatları savunma yapacak ama sayın başkan, araçta bulunan tek DNA o. Dolayısıyla bir şekilde aylar önceki nişan konusuyla DNA oraya gitmemiştir.

Diyarbakır Barosu avukatı, Mahkeme Başkanı'na konuştu: Yüksel Güran’ın bu eylemde fail olduğuna inanıyoruz, daha önce verdiği röportajlar var. Annenin Enes’i korumaya yönelik davranışları garip. Nihayetinde jandarma görevlisinin kendisiyle bir husumeti yok, ancak Enes ile ilgili 'ne yapabilirim' diyorsa, bu doğru tespit edilmiştir. Enes’in beyanında ise şu çelişkiler var: 'Ben 17.30’da eve gittiğimde Hediye’yi görmedim, ama Hediye çıkarken ben Enes’i gördüm' diyor. Bu çelişkiler nelerdir?

Diyarbakır Barosu avukatı konuştu: Koldaki diş izinin Enes tarafından kendi kendine yapıldığı iddia ediliyor. Sayın başkan, çöl araştırdım, birçok makale okudum. Vücut belli bir dereceye kadar acıya dayanabilir, ağzınızı ve burnunuzu kapatın; bir süre sonra kendinizi boğamazsınız. Bu da böyle bir şey. Belli bir acı seviyesinden sonra vücut eyleme izin vermez. Enes’in diş izi 3 gün geçmesine rağmen çok net izler bıraktı. Enes sinirlendiği için bunu meydana getiremez.

Mahkeme Başkanı: Teşekkür ederim Avukat Bey.

Diyarbakır Barosu adına başka bir avukat konuşmaya başladı. Mahkeme başkanına doğru konuştu: Dosyada ifade verenler, yakınlarını korumaya yönelik davranıyor. Evet, köy yerinde kimse saate bakmaz ama karıştırılmayacak durumlar vardır; bir insanın biriyle kaç defa görüştüğü, görüldüğü zaman yanında kimlerin olduğu gibi. Melike, Maşallah Güran ile ilgili dikkat çekmek istiyorum. Saati karıştırmış olabilirler ama daha önce, 2 kez Narin’in geldiğini belirtmişler. Bu farklı anlamlara gelmektedir. Melike Güran, '14.00’te uyandım, Narin 17.40’ta geldi' diyor. Bu, karıştırılabilecek bir husus değil. Şimdi yeni ifadelerle 'Mina geldi' diyorlar. Bunlar neden önemli? Bunların hepsi senaryo halinde ortak ifade verdiğini gösteriyor.

Diyarbakır Barosuna bağlı avukat konuştu: Kadınlar arasındaki kavga çok konuşuldu; Mişar Yasemin ve kızları arasındaki kavgadan bahsediyoruz. Yasemin, Yüksel’in kardeşi, dolayısıyla Narin’in vefatını öğrendiğinde verdiği tepki diğerlerine göre daha samimi. Gayet açık bir şekilde 'doğruyu konuşsaydınız, bu durum buraya gelmezdi' demiş. Şu an çarpıtılarak, birine beddua edildiği söyleniyor, değiştiriliyor. Enes bile 'Ben teyzemi aldım ve oradan uzaklaştırdım' derken, teyze 'Enes’i görmedim' diyor. Melek Güran ve çocuklarıyla ilgili de bir çeşit çelişki var.

Diyarbakır Barosu’ndan başka bir avukat Mahkeme Başkanı’na konuştu: Nevzat Bahtiyar, Vecdi Bahtiyar’ı arıyor, o da Salim Güran’ı arıyor. Vecdi Bahtiyar, kaybolan Narin için endişelense de, esasen kendisinin de haberi olduğu çok net bir şekilde anlaşılıyor. Vecdi Bahtiyar, 24 Ağustos’tan sonra Diyarbakır’a geliyor ve 8 Eylül tarihi, hepimizin canını acıtan Narin’in cansız bedeninin bulunduğu bir tarih. O gün, Vecdi, 06:34’te Nevzat’ı arıyor, aralarında işbirliği yaptıkları burada açıkça görülüyor. Ramazan Atasoy ise gözcülük yapmaktadır. Ramazan Atasoy’un ne için dilenmesi gerektiğini de size açıklayacağım.

Diyarbakır Barosundan bir avukat Mahkeme Başkanı’na doğru konuştu: Ramazan Atasoy'un kendi beyanını okuyorum: 'Senin yüzünden başımız belaya girdi (Salim’e diyor) komutanım, Salim her ayak bileğine kadar suyun içerisine girmiş gibiydi.' Ramazan’ın da bu organizasyondan haberdar olduğu burada açıkça anlaşılıyor."

Diyarbakır Barosu avukatı devam etti: Vecdi Bahtiyar, Ali Rıza Güran dolaylı olarak haber göndermiş, Nevzat suçu üstlensin diye. Bu maddi gerçeği ortaya çıkaracağımıza inancımız tam. Mahkemenizden bir kez daha teşekkür etmek isterim. Adil bir yargılama yürütüldüğü için teşekkür ederim.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Mahkeme Başkanı'na konuştu: Dosyada önemli bir aşamaya geldik. Narin'e bunu yapanların, buna göz yumanların ya da bulunmasını geciktirenlerin adalet önünde cezalandırılması gerektiği üzerine çalışacağız. Diyarbakır Barosu olarak, Türkiye’de çok benzerine rastlamadık ama önceki başkan olarak Diyarbakır Barosu'nun katılmasına yer verilmesini kutluyorum. Bu anlamda kıymetli, bir şey daha ifade ederek dosyaya geçeceğim.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren konuşmasına devam etti: Şu an öldürmekten 4 sanık var. Öldürmeye iştirak alanında yeni faillerin çıkacağı anlamında eklemeler olabileceği kanaatindeyim. Benim en çok dosyada şaşırdığım konu şu; belki hayatınızın en değerlisini kaybediyorsunuz ve dönüp baktığınızda o günü ilmik ilmik hatırlarsınız. 'Ben o gün ne yaptım?' deriz. Narin'in daha erken bir iddianame ile faillerinin getirilmesini maalesef yaşayamadık. Köydeki çevredeki şüpheler keşke daha erken fark edilebilseydi. Bir şekilde gecikti. Ama dediğim gibi, hayatlarında hiçbir şekilde unutmayacakları, saniye saniye söylemeleri gereken Narin’in çevresinin ifadeleri bir günü bir günlerine uymuyor.

Mahkeme Başkanı ayakta, elleri bağlı şekilde dinledi.

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, mahkemeye şunları söyledi: Biz bu karanlıkla bu dosyanın içerisindeydik ama her ortaya çıkan delil, maalesef aile bireyleri açısından yeni bir stratejiye götürdü. Kolluk soruşturma aşamasında Narin’in kaybolduğu tarihi 18.00 olarak biliyorlar. Bu yüzden kamerada 18.00 görüntüleri var. Neden diyorsunuz? Çünkü bulunduktan sonra yeniden görüntüler incelendi, kırmızı araç tespit edildi ve bir şekilde Nevzat Bahtiyar, kırmızı aracın sahibi olarak tespit edildi. Aylardır Narin’e çalışan bir avukat olarak, Narin’in evden çıktıktan sonra aracın görüldüğü saati 15.40 olarak belirledik. Narin’in kesin bilgi vermiyor. Biz Narin’in öldürüldüğü saati 18.00’den sonra biliyoruz. Neden? Çünkü kurgu düzeni var. Yani bir şekilde 15.11’de eve doğru giderken, o okulun tesadüfi kamerası olmasa biz gerçekten Narin’in nereden nereye gittiğini bilmeyeceğiz. Patika yoldan yukarıya gidiyor, kendisiyle birlikte olan akranları, Narin’in kendisine tepeden el salladığını söylüyorlar. Bu bize ne zaman söylendi?

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, konuşmaya devam etti: Bunu bilen insanlar 17.40’a yönelik inanılmaz bir kurgu yaptılar. Arif Güran da bilsin, bu dosyaya giren her şeye vakıf olmak için inanılmaz mücadele gösterdik. Bu dosyadaki tek bir bilgiyi tek bir gazeteciye vermedim. Bu şüpheliler dışarıdayken, içerideki ifadeler yayınlandı.

Müşteki avukatı, Narin adına konuştuğunu belirterek, devam etti: Yüksel Güran gerçekten evinde bir gün önce oğlu uzun yoldan gelmiş, kalkmış sabah bamya toplamaya gitmiş, kahvaltılarını hazırlamış, baba Batmana götürüyor. Düşünün, yeğeninin düğünü için Batmana davetiye götürüyor, ne kadar kıymetli bir şey ama muhtar köyde, o ne yapıyor? Çocuklarını alışverişe götürüyor, geri geliyorlar. Peki… Devam edeyim. Narin… Müşteki avukatı olarak konuşuyorum, Narin'in adına konuşuyorum. Enes Güran evde diyorsunuz, tamam, ama uyuyor diyorsunuz, ispat? Bunları evde uyurken gören birine ihtiyaç var. Kim? Hediye Güran. Eğer Salim Güran, eşi ve çocukları mahkemedeki ifadeleri doğruysa, o aracı görmemelerinin şansı yok. Hediye Güran eve gittiğinde Salim kendi evindeyse, neler oluyor? Ama geldiğimiz nokta şu; Hediye Güran gidiyor, eğer sen 15.00’te çamaşırlarını bırakıp gittiysen, iddialara göre 15.00’te de 16.00’da da Salim evde. Bu araba nasıl görülmez?

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren devam etti: Organizasyon şöyle devam ediyor: 'Bizim Enes’i evden çıkarmamız lazım' diye düşünülüyor. Ama Enes aslında evin içerisinde. Elimizde bilimsel anlamı olan daraltılmış baz istasyonu verisi var, belki bunu tartışacağız. Savcı hanım sordu. Osman Güran’a, Dicle Üniversitesi'nin Salim’in verdiği bazdan bahsettiniz. Bu dosyada inanılmaz bir avantajımız vardı, surdan, bağlardan, Çarıklı’ya kadar olan alanı kapsayan bir baz istasyonu verisi var. Alıyor. Yani şunu anladım: Hareketlilik, değişen baza göre size yer belirtiliyor. Bu dosyayla birlikte şunu anladım: Bu cep telefonu, benim ayak izim. Birçok uzmana sordum, evet HTS kayıtları kesin olmayabilir ama baz istasyonu verisi, sağlıklı bilimsel anlamda, kesik bir delil olarak kabul edilebilir.

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren konuştu: Enes, tek kız kardeşin kaybolmuş. Telefonu 16.13’te okulun yanında kapanıyor, peki telefon şarjdaydı da nasıl şarj bitti? Ve ne zaman açılıyor bu telefon? Gece sabaha karşı 04.00’te. Enes o evden çıkarıldı, getirildi bakkala kondu. (Plana göre anlamında diyor) Orada tanıklardan biri konuştu. Eğer Enes dışarı çıktıysa, Muhammet Yağmur’un arasına bindi. 200 metreyi tarif et dedim, edemedi. Çok yakın bir nokta. Enes’in evde uyuduğuna dair beyanlar verildi. Peki organizasyonda bir ihmal de var. Furkan bize ne söylüyor? Ufuk’un ağabeyi, eve geldim kardeşimi tek başına gördüm dedi. Çıktım baktım, Ufuk yoktu, Enes’le evde oturuyordu."

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, cezaevi görüntüleri hakkında konuştu: O görüntülerde Enes her defasında raporları ve belgeleri soruyor. Sorguda da söyledim, diş fırçası ve camiye giderken kendisini öpme konusu gibi detaylar var. Bir şekilde kaygılı bir hali vardı. Bir narinin kimler tarafından ve nasıl öldürüldüğüne dair şüphelerimiz var. Sanıkların mahkumiyet alacağına kesinlikle inanıyoruz. Bu cinayetten dördünün de sorumlu olduğuna inanıyorum. Bu nedenle sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Diyarbakır Barosuna bağlı avukat konuştu: R.A'nın daha önceki beyanları nedeniyle burada tanık olarak dinlenilmesini yineliyoruz. Süheyla Özkan’ın da dilenmesini talep ediyoruz. (Süheyla Özkan, Narin’in üvey babaannesi)

Mahkeme Başkanı: Ara veriyoruz, 15-20 dakika.

Ne olmuştu?

Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan Narin Güran'ın 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılmıştı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı.

Salim, Yüksel ve Enes Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim'de kabul edilmişti.

Tartışma