Noel Baba’nın geyikleri ve Milli Eğitim Bakanı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in okullarda yılbaşı kutlaması yapılmamasına yönelik tamimi sonrası ilginç bir tartışmadır koptu. Gürültüyü gören, memlekette hakikaten Batılı hayat tarzına bir müdahale varmış da her köşede baskılanıyormuş zannedecek.

1. resim

İnanan Hristiyanların Noel yortusunu kutlarım. Dün gece, Ortodoks Hristiyanlar hariç dünya Hristiyanlarının büyük bölümü inandıkları tanrının insan suretinde dünyaya gelişini kutladı. İnançları açısından son derece önemli bir gece. Saygılarımızı sunarız.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in okullarda yılbaşı kutlaması yapılmamasına yönelik tamimi sonrası ilginç bir tartışmadır koptu. “Size ne bizim kutladığımız yılbaşından?” diyenler bir tarafta, “Bizim çocuklarımıza bu adeti okullarda aşılıyorlar.” diye destekleyenler diğer tarafta. Daha ilginç çıkışlara da denk geldim; “Bırakın yılbaşını bunlara inat Noel kutlayacağım” diyen bir ahbabım var.

Hakikaten bir tarafıyla doğru, kim ne kutlayacaksa kutlasın, kimle kutlayacaksa kutlasın. Bundan bize ne? Fakat bu tartışmalar esnasında biraz da kasıtlı olarak gözden kaçırılan detay şu: Tamimi gönderen Milli Eğitim Bakanı, kararın muhatabı ise okullar. İçişleri Bakanı bir tamim yayınlayarak parkta, bahçede, meydanlık yerlerde, barda, pavyonda, restoranda, evde, barda kutlanmasına mani olmuş değil.

Tekrar kelimelerin altını çizelim, Milli Eğitim Bakanı okullara yazıyor. Yani sizin kutlamanıza, evinize çam koymanıza, camınızı keyfinizce süslemenize bir şey söylemiş değil Milli Eğitim Bakanı. Kaldı ki söyleyebilir de. Bu anlamsız alınganlığı sergileyenlerin gerçekten alınmadıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta pek çoğu karşımıza her Kurban Bayramı arifesinde bizim bayramımıza dil uzatırken çıkıyor. Ne vahşetimiz kalıyor ne Arapperestliğimiz ne görgüsüzlüğümüz ne de geri kalmışlığımız.

Burada tartışma hakikaten bireysel özgürlüklerden, yaşam tarzından ya da anlık taleplerden kaynaklanmıyor; o bildiğimiz, hepimizin tanıdığı dağlı jakoben bir kültürü hâkim kılmak ve bir diğerini tedricen yok etmek istiyorlar. Kopan vaveylayı gören, memlekette hakikaten Batılı hayat tarzına bir müdahale varmış da her köşede baskılanıyormuş zannedecek. Suni, sanal bir alınganlık ile beslenen ilginç bir zorbalık var ortada. Hakikaten baskılanan, yokmuş sayılan, hor görülen alaturka hayat tarzıdır.

Hegemonya zihinlerde birini terviç ederken diğerini tukaka ederek kuruluyor. Ve buradan bir siyasal zihin üretiliyor, dünyada ait olduğumuzu iddia ettikleri bir yerde konumlanmamız talep ediliyor. Yılbaşı kutlanmasına kim ne diyebilir? Çok isteyen kutlasın. Ki kutlayacak da zaten bizim müsaademize gerek yok. Meydanlarda kutlayacak, parklarda kutlayacak, evlerde, restoranlarda kutlayacak. Sanki çok kutlanacak şey varmış gibi kutlayacak. Ona da karışmayız o da kendi tercihi. Fakat Milli Eğitim Bakanı da ülkenin genel politikasının bir parçası olarak, zihni hegemonyaya müheyya çocuklar yetişmesi diye bir duruş ortaya koyacak. Hadise aslında bu kadar basit, tartışma bu kadar anlamsız.

Yedi-sekiz-dokuz yaşlarındaki Türk çocuklarına, Noel Baba’nın geyiklerine el sallamadıkları, alaturka bir yılbaşı kutlama teklifi sundunuz da Bakan Bey bunu mu size çok gördü? Soru bu kadar basittir.

İnanan Hristiyanların yortusunu bu vesileyle bir kez daha tebrik ederim.

Tartışma