Osmanlı'dan Bizans'a ilk büyük darbe: Bapheus Savaşı
Osmanlı ile Bizans İmparatorluğu arasında tarihte yaşanan ilk silahlı çarpışma olan Bapheus Zaferi (Koyunhisar Savaşı), Halil İnalcık gibi pek çok tarihçi tarafından Osmanlı Devleti'nin resmi kuruluş tarihi olarak kabul edilmektedir.
Kısa zamanda aşiretten cihan imparatorluğuna dönüşen Osmanlıların tarihî misyonunu gerçekleştirmesi, hiç şüphesiz içinde bulunduğu coğrafya ve gaza ruhuyla alâkalıydı.
Zira aşiretin alp beyleri Ertuğrul Gazi ve Osman Beyler, Bizans’ın bugünki İzmit, İznik, Bursa, Bolu havalisini içinde alan Bithinia bölgesinde teşekkül etmiş, tarih sahnesine çıkmalarından itibaren karşılarında Bizans’ı bulmuşlardı.
XII. yüzyıl Anadolusu’nun hiyerarşik devlet yapılanmasında bir uç beyliği olarak teşekkül eden Kayı aşireti, Selçuklu Devleti’ne tâbi yarı otonom bir idareyi deruhte ediyordu. Aşiretin başına geçen Osman Bey kısa zamanda Karacahisar, Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ü fethetmiş ve aşireti beyliğe dönüştürmeyi başarmıştı.
Osman Bey’in bu son fetihleriyle Bursa ile İznik arasındaki kara ulaşımı Türklerin eline geçmiş ve temayüz eden bu Türk alpi, beyliğin merkezini iki şehrin tam ortasına yani Yenişehir’e taşımıştı.
Uğur Altuğ’un belirttiği üzere
“Osman, Çobanoğlu ve Germiyanoğlu toprakları arasında sıkışmış bulunan Söğüt ucundan Batı’ya doğru önünde açılan Sakarya Nehri ve çeşitli dağ silsileleriyle çevrelenmiş dar koridoru genişleterek, kendisine Marmara bölgesine doğru bir çığır açmaya ve gazâ faaliyetlerini bu büyük ve ilerlemeye elverişli alana taşımaya çalışıyordu.”
Şimdi hedefte İznik vardı. İznik kısa bir müddet Bizans’a başşehirlik yapmış, meşhur 321 tarihli Hristiyanlık “Konsil”i burada toplanmıştı. Ayrıca Anadolu Selçuklularının ilk başşehriydi ve Birinci Haçlı Seferi sırasında kaybedilmişti. Gerek Selçuklular gerekse diğer Anadolu beylikleri İznik’i Bizans elinden almaya muvaffak olamamıştı.
Bunun için evvela Köprühisar fethedildi ve gazilerin bölgeye tertip ettiği akınlarla İznik, hinterlandında bulunan köy ve kasabalardan izole edilerek muhasara başlatıldı. Bu minvalde Halil İnalcık, Pachymeres’in anlatımı ve Giese’nin neşrettiği Anonim Tevârih-i Âl-i Osmân’ı karşılaştırmış ayrıca saha çalışmalarıyla Bapheus (Koyunhisar) Savaşı’na giden safhayı açıkça ortaya koymuştur.
İznik, çevresi bataklık olduğundan her cihetiyle kuşatılması ihtimal dâhilinde değildi. Bilhassa göle açılan kapısı İstanbul ile irtibat hâlinde bulunuyordu. Osman Bey, bu muhasaranın uzayacağını tahmin ettiği için kaleyi ablukaya aldı. Böylelikle kale halkını açlığa mahkûm edecek ve teslim alacaktı. Bunun için dağ tarafına bir havale kulesi inşa edip buraya Dıraz Ali kumandasında kırk kişilik bir garnizon yerleştirdi.
İyiden iyiye sıkışmış vaziyette olan İznik, Bizans imparatoru II. Andronikos’tan yardım istedi. Şayet yardım edilmezse daha fazla bu ablukaya dayanamayacaklarını bildirdi. Bunun üzerine İmparator, güvendiği generallerinden Leon Mouzalon komutasında bir donanmayı derhâl bölgeye gönderdi.
Mouzalon’un kuvvetleriyle karaya çıktığını öğrenen Osman Bey birlikleriyle onun üzerine harekete geçti. Bizanslı tarihçi Pachymeres evvela Mouzalon’un askerlerine Osman Bey’in öncü birliklerinin bir gece baskını tertip ettiğini, ganimet elde edip çekilirken peşlerinden Bizans askerlerinin gelmesi üzerine bir tepeden kendilerini oklarla müdafaa ettiklerini anlatır.
Osmanlı Anonim’i ise Bizans ordusunun denizden yaptığı çıkartma neticesi başlayan Bapheus Savaşı ile bu baskını birleştirmiştir.
Bu baskından cesaret alan Osman Bey, Büyük Menderes bölgesinden gelen Türk kuvvetleriyle birleşip büyük bir sayıya ulaşmıştır. Büyük hesaplaşma yakalamıştır artık. Muharebe, tarihlerimize her ne kadar Bapheus (Koyunhisar) ismiyle geçse de harbin cereyan ettiği mevki hakkında farklı bilgiler mevcuttur.
Kaynakların Yalak Ova dediği ve İnalcık’ın Yalova ile Karamürsel arasını işaret ettiği mevki, muhtemelen İznik’i kıyı ovasına bağlayan karayolunun bulunduğu bir yerde İzmit körfezinin güneyindeki kıyı ovası olmalıdır.
Utanç verici firar
Takvimler 27 Temmuz 1302’yi göstermektedir. Osman Gazi dağ geçidini aşarak vardığı muharebe meydanında yanına Kastamonu dolaylarından gelen Türk unsurları da almıştı. Mouzalon komutasındaki Bizans ordusu ise Bizans, Alanlar ve ücretli Slav askerlerinden mürekkep 2000 kişiden oluşuyordu.
Pachymeres muhtemelen Bizans’ın bu yeni temayüz eden Türk beyliğine karşı aldığı fecî mağlubiyeti hafifletmek için Osman Bey’in aldığı yardımla 5000 kişiyi bulduğunu söylemektedir. Zira Osmanlı Bey, bu savaşta sıradan bir Rum beyini değil doğrudan doğruya imparatorluğun hassa ordusunu yenmişti.
Pachymeres’in verdiği 5000 rakamı devrine göre fevkalâde mübalağalı olduğu gibi Neşrî Tarihi’nin verdiği bilgiye göre bu askerî destek henüz ulaşmadan savaş çoktan patlak vermişti. Mehmed Neşrî gazilerin Osman Gazi’ye asker sayılarının az olduğunu, Sultan III. Alâaddin Keykubad’dan yardım istendiğini, Selçuklu sultanının Afyon Karahisar’dan askerî destek gönderdiğini fakat bu destek varmadan savaşın cereyan ettiğini yazmaktadır.
Savaş başladığında bilhassa Alanlar’a at ve para yardımı yapmak durumunda bırakılan Bizans askeri gevşeklik gösterdi. Osmanlı gazileri ise oldukça hevesli ve cesur bir biçimde düşmanın içine daldı. Kısa zamanda Rumların çoğu harp meydanında kalmıştı.
Fakat çoğu Bizans kaynağının da ifadesiyle “utanç verici şekilde” İzmit Kalesi’ne doğru firar etti. Bu esnada Alanlar, Bizans piyade kitlelerinin kontrollü çekilmesi için ileri bir hücum başlatıp daha büyük bozgunun önüne geçtiler. Bu harpte Osman Gazi’nin kardeşi olan Gündüz Alp’in oğlu Aydoğdu şehit düştü.
Bapheus zaferiyle Osman Gazi’nin şöhreti Batı ve Orta Karadeniz bölgesini içine alan Paflagonya’ya kadar yayılmış ve gaziler Osman’ın sancağı altına koşmaya başlamışlardı. Diğer taraftan Osman Bey, bu zafer neticesinde eşitleri olan diğer Türkmen beyliklerinden üstün bir konuma yani “primus inter pares = eşitler arasında birinci” statüsüne yükselmiştir.
Bu sebeple İnalcık, Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak 1299’u değil, bu zaferin kazanıldığı 1302 tarihini göstermektedir. Bu hüküm her ne kadar tartışmaya açık olsa da Bizans gibi düzenli orduları olan büyük bir askerî varlığı mağlup etmenin Osman Bey’e kazandırdığı itibar tartışmasızdır.
Böylelikle Bitinya bölgesinde Bizans hâkimiyetini tehdit eden siaysî ve askerî bir gücün inkârı gayr-ı kabil varlığı ortaya çıkmıştı. II. Andronikos bu duruma bir çare bulmak için kız kardeşi Maria’yı İlhanlı hükümdarına vermek suretiyle Moğolların desteğini almaya çalışsa da bundan bir netice hasıl olmayacak, yükselen yeni Türk beyliği karşısında gitgide zayıf bir vaziyete düşecektir.
- Altuğ, Uğur, Cihan İmparatorluğunun Kurucusu Osman Beg, İstanbul 2020.
- Anonim Tevârih-i Âl-i Osman, Friedrich Giese Neşri, haz. Nihat Azamat, İstanbul 1992.
- İnalcık, Halil, “Osman I”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), XXXIII, İstanbul 2007.
- “Osman Gazi’nin İznik Kuşatması ve Bafeus Muharebesi”, Osmanlı Beyliği (1300-1389), ed. Elizabeth A. Zachariadou, çev. Gül Çağalı Güven, İsmail Yerguz ve Tülin Altınova, İstanbul 1997.
- Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler, İsatnbul 2017.
- Mehmed Neşrî, Kitâb-ı Cihânnümâ, haz. Necdet Öztürk, İstanbul 2014.
- Pachymeres, Georges, Bizanslı Gözüyle Türkler, çev. İlcan Bihter Barlas, İstanbul 2009.