gdh'de ara...

Putin nükleer silah kullanmaya cesaret edebilir mi?

Amerika Birleşik Devletleri ve NATO'nun Putin'in risk algısını yeniden şekillendirmesi gerekiyor.

1. resim
30.08.2022

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali altıncı ayını geride bırakırken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in zihninde eşi görülmemiş bir hamle olabilir.

Ukrayna'daki ölüm ve yıkım görüntüleri yüreleri burksa da, Putin'in Ukrayna'yı işgal etmesine ve nükleer silah kullanımıyla tehdit etmesine neden olan psikolojiyi anlamak için biraz zaman ayırmak gerekiyor.

Putin'in nükleer tehditlerini caydırmak NATO'nun en önemli önceliklerinden biridir. Bunu yapmak içinse NATO öncelikle Putin'in karar alma sürecini etkilemelidir. Çoğu insan nükleer silahları caydırıcılığın tezahürü olarak düşünür, ancak gerçekte caydırıcılık psikolojik bir arayıştır. Caydırıcılık bilişsel alanda, düşmanın zihninde meydana gelmektedir.

Putin'in eylemlerini inceleyen çok sayıda analist beklenti teorisini tartışıyor.

Freakonomics veya Nudge okuduysanız, davranışsal ekonomiye aşinasınızdır. Beklenti teorisi ile aslında analistlerin ne düşündüklerini de ortaya koymaktadır.

Soğuk Savaş boyunca, Amerikan başkanları ve karar alıcılar, Sovyet liderlerinin rasyonel aktörler olduğunu varsaydılar ve rasyonel seçim teorisinin, Sovyetlerin ABD'nin nükleer silah konuşlandırmasına nasıl tepki vereceğine dair yeterli bir veri sunduğuna inanıyorlardı.

En basit haliyle, rasyonel seçim teorisi üç temel varsayıma sahiptir.

İlk olarak, tüm aktörlerin tercihleri vardır. İkincisi, aktörler tercihlerini sıralar. Üçüncüsü ise aktörler sıralı tercihlerini sırayla takip ederler. Bu süreçte, aktörler herhangi bir eylemin maliyetlerini ve faydalarını etkin bir şekilde hesaplarlar.

Rasyonel seçim teorisi herhangi bir aktörün neye değer vermesi gerektiğini belirtmese de, analistler doğal olarak Sovyetlerin ve diğer dünya halklarının yeterince benzer değerlere sahip olduğunu, yani benzer bir nükleer savaş korkusuna sahip olacaklarını varsayıyorlar.

Soğuk Savaş sırasında rasyonel seçim teorisine meydan okunduğunda, akademisyenler, insanların neden sıklıkla kötü kararlar verdiğini anlamaya yardımcı olmak için alternatifler olarak sınırlı rasyonellik ve beklenen fayda teorisini sundular.

Beklenti Teorisi

Nobel ödüllü Daniel Kahneman ve Amos Tversky ilk olarak 1979'da insanların temelde mantıksız olduklarını deneylerle göstererek, insanların karar verme süreçlerindeki yerleşik görüşülere meydan okudu. Beklenti teorisi, aktörlerin, potansiyel riskleri aşırı değerlendirmelerine ve potansiyel kazançları küçümsemelerine neden olan irrasyonel bir kayıp korkusuna sahip olduklarını öne sürer.

Vladimir Putin, ABD ile savaşın nükleer Armagedon'a yol açacağına dair mantıksız bir korkuya sahipse, caydırılır ve hepimiz daha güvende oluruz. Bununla birlikte, bir aktör kesin bir kayıpla yüzleştiğinde kaybı telafi etmek için alacağı riski yüksek oranda kabul edecektir.

Bu iki kavram borsada ve kumarda kendisini göstermektedir. İlk durumda birçok yatırımcı, düşen bir hisse senedini satarak para kaybetmekten korkar ve bunun yerine, fiyatın düzeleceğini ve zararın önleneceğini umarak hisse senedini ellerinde tutar. Rasyonel bir aktör ise satar ve kaybı kabul eder.

İkinci durumda ise kaybetme serisindeki kumarbazlar, rasyonel kumarbazın tercihi olan çekip gitmek yerine, kayıplarını geri almak için bahislerini ikiye katlama eğilimindedir. Kumarbaz, daha fazla risk almak mantıksız olsa da, kaybetmemek için riski artırmayı kabul eder hale gelir.

Beklenti teorisinin bu çok kısa tanımını göz önünde bulundurarak şimdi Vladimir Putin'e dönelim.

Beklentiler ve Putin

Putin, Ukrayna'nın işgalini onayladığında, büyük olasılıkla bunun yüksek bir ödül vaat eden düşük riskli bir hareket olduğuna inandı. Bu yanlış çıktı, ancak işgal sırasında Putin'in bilişsel modeli, Rusya'nın yaşamaya devam ettiği kayıpları öngörmedi. Rus başarısızlıklarının açıklamaları çok fazla, dolayısıyla bu noktaların üzerinde durmaya gerek yok.

Önemli olan, Putin'in önemli bir kayıp aldığına göre Ukrayna'daki bahsini ikiye katlamasının muhtemel olduğudur.

Putin bu kaybı telafi etmeye çalışıyor. Putin, Ukrayna'yı teslim almaya zorlamak veya daha fazla tırmanma korkusuyla NATO'yu çatışmanın dışına çıkarmak için, Ukrayna'da az sayıda düşük verimli nükleer silah kullanarak bahisini ikiye katlayabilir.

Kahneman ve Tversky'nin “bağış etkisi dedikleri” şey, Putin'in kendi mülkiyeti olmamasına rağmen “kazanmak için aşırı değer verme” kararına dönüşebilir. Ve Putin, daha fazla kaybı önlemek ve zaten kaybedileni yeniden kazanmak için daha büyük riskler alacaktır. Bu, Putin'in nükleer konusunda can alıcı kararlar alabileceğini göstermektedir.

Böyle bir ihtimal belirirse dünya ne yapmalı?

Öneriler

Bu tartışmaya dayanarak, iki ana seçenek akla geliyor. Birincisi, Amerika Birleşik Devletleri ve NATO'nun Putin'in risk algısını yeniden şekillendirmesi gerekiyor.

İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği, NATO güçlerini Rusya'nın daha yakınlarına konuşlandırarak Putin'in dikkatini yeniden odaklamak için bir fırsat sunuyor. Bu duruma Baltık ülkeleri de eklendiğinde büyük bir caydırıcılık oluşturulabilir. Burada itiraz, “böyle bir hamle Putin'in daha fazla risk almasına neden olur mu? sorusunu akla getirecektir. O zaman da Putin'in kendi halkının da nükleer riskle karşı karşıya kaldığını hatırlatmak gerekecektir.

Unutmayalım ki Putin'in işgaline en başta yol açan Batı yönelimli bir Ukrayna korkusuydu. Ukrayna'nın Avrupa Birliği'nin ve belki de NATO'nun müstakbel üyesi olarak ciddi şekilde tartışılması, Putin'i harekete geçiren şeydi. Ve Putin şimdi Ukrayna'dan daha fazlası ile karşılaşırsa bu durum onu, bahsi yükseltmemeye itebilir.

İkincisi, Putin'in Ukrayna'daki kayıp algısını yeniden şekillendirmek önemlidir. Putin'in Ukrayna'daki çatışmadan çıkışı bir kazanç olarak görmesi için bir yol yaratmak gerekiyor. Bölgesel tavizler, yaptırımların kaldırılması veya diğer birçok seçenek ile Putin'e kaybetmediği algısı verilebilir.

Mesele, Vladimir Putin'in kazanç ve kayıp algısını etkin bir şekilde yönetmektir. Bu zor olabilir ama kesinlikle mümkün.

Real Clear Defence'da yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.