Real Clear World: ABD'nin Esad sonrası Suriye politikası nasıl şekillenecek?
ABD'nin 13 yıllık iç savaş boyunca izlediği Suriye politikası ve istihbari faaliyetleri büyük oranda başarısız oldu. Peki ABD'nin Esad sonrası Suriye politikası nasıl şekillenecek?
ABD merkezli yayın organlarından Real Clear World'de, ABD'nin Suriye konusundaki 13 yıllık politikalarının ve Esad rejiminin düşmesinin ardından ülkede atabileceği olası adımlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD'nin 13 yıllık iç savaş boyunca Suriye'de uyguladığı politikaların büyük ölçüde başarısız olduğu belirtilen analizde, ABD istihbaratının da neredeyse son ana kadar Esad'ın düşüşünü öngöremediğine dikkat çekildi.
Analizde ayrıca; ABD'nin bundan sonrası için de Suriye konusunda DEAŞ'ın yeniden faaliyete geçmesi riski dışında harekete geçmeyeceği ve bekle gör anlayışı izleyeceği tespiti yapıldı.
İşte Real Clear World'de yayınlanan analiz:
Suriye konusunda yaşanan son gelişmeler büyük oranda ABD istihbaratının neredeyse son ana kadar öngöremediği bir bir durumdu.
Hatta yaşanan bu gelişmeler, Washington'un Esad'a çok fazla kredi verdiğini ortaya çıkardı.
Zira sahaya yansıyan saldırı bilgilerinden sadece sekiz saat gibi kısa bir süre sonra, yüz binlerce mahkumu ülkenin dört bir yanındaki zindanlara kapatan ve iktidarda kalmak için kendi halkına karşı birçok kez kimyasal silah kullanan bir rejim tarihin kül yığınına doğru ilerliyordu.
Suriye ordusu çok kısa bir sürede pes etti. Askerleri üniformalarını attı ve Şam neredeyse savaşmadan düştü. Beşar Esad ise canını kurtarmak için Moskova'ya uçtu.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın Esad ailesinin devrilmesinden günler önce söylediği gibi, on yılı aşkın bir süredir Rusya ve İran tarafından desteklenen Esad rejimi için kimse ağlamayacaktı.
Ancak yine de tüm kusurlarına rağmen Washington tarafından Esad, belki de ABD ve Orta Doğu için daha da fazla soruna neden olacak gruplara karşı bir denge unsuru olarak görülüyordu.
Sullivan Kaliforniya'da yaptığı son konuşmada, Esad sonrası Suriye'de DEAŞ'a hayat verebileceği endişesini dile getirdi. Obama yönetimi de yıllar önce benzer bir görüşe sahipti. Başkan Barack Obama'nın Esad'ın Şam banliyölerini gaza boğmasının ardından meşhur kırmızı çizgisini uygulayıp Suriye hükümetine ait tesisleri bombalamamasının nedenlerinden biri de bölgedeki silahlı grupların bundan fayda sağlayacak olmasıydı.
Dolayısıyla ABD bundan sonra DEAŞ sözkonusu olmaz ise bekle ve gör yaklaşımını benimseyecektir.
Nitekim Biden yönetimi son iki gün boyunca nispeten sessiz kaldı ve Başkan'ın durumla ilgili brifingler aldığına dair basmakalıp açıklamalar yaptı.
ABD'li yetkililer Esad'ın düşüşünün bu ilk saatlerinde ne yapacaklarını şaşırmış gibiydiler. Suriye en başından beri zor bir sorundu ve bunu yönetmek için hiçbir zaman kolay bir 'made in America' çözümü olmayacaktı.
Uluslararası toplum da daha iyi durumda değildi.
Birleşmiş Milletler, Suriye'de Esad'ın kontrolü dışındaki bölgelere yardım paketlerini müzakere etmenin dışında, karşıt tarafları destekleyen ABD ve Rusya arasındaki yoğun anlaşmazlıklar nedeniyle Suriye'deki iç savaşı çözemedi.
Geçici bir ulusal birlik hükümetinin kurulması, yeni bir anayasanın yazılması ve serbest seçimlerin yapılması yoluyla savaşı sona erdirmeyi amaçlayan BM Güvenlik Konseyi Kararı işe yaramaz bir belge olarak tozlanıp gitti.
Sonuçta bu durum Esad ve merhum babası Hafız'ın 1970'lerin başında kurduğu rejim için ölümcül oldu. Esad'ın, daha büyük sorunlarla uğraşan ve nankör bir ortağı desteklemekten bıkmış iki ülke olan Rusya ve İran'a duyduğu güven, kendi bekası için tehlikeli olduğu kadar yersizdi de.
Suriye şu anda bir geçiş döneminde. Geçişler iyi ya da kötü gidebilir. Şu anda Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) hareketinin lideri Ebu Muhammed el-Jolani doğru şeyler söylüyor. Başına hala 10 milyon dolar ödül konan Cevlani, Şam'daki Emevi Camii'nde yaptığı konuşmada Esad'ın devrilmesini tüm mezhep, din ve bölgelerdeki Suriyeliler için bir zafer olarak nitelendirdi.
Suriye için en iyi senaryo, bir nebze istikrarlı ve IŞİD'in yeniden aktif olmamasına odaklanmış bir Suriye'nin ortaya çıkmasıdır. En kötü senaryo ise isyancılar arasındaki çatışmaların mezhep temelli kantonlara, anarşiye ve cihatçı faaliyetlerin artmasına yol açması olacaktır.
ABD'nin yıllar içerisindeki Suriye politikası başarısız olmuştur. Ancak bundan sonra Suriye'nin geleceğini daha yakından takip edeceği ise kesin bir gerçek.