Rusya-Ukrayna savaşının birinci yılı: gelecek senaryoları

💢 Bir yılı geride kalan Rusya-Ukrayna Savaşı, uzun yıllar devam edebilir.
💢 Anglosaksonlar, savaşın bir yıpratma savaşına dönüşmesini tercih ediyor.

1. resim

24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nda bir yıl geride kalırken; Moskova yönetimi, savaşın başlangıcında arzuladığı kısa sürede Kiev’de rejim değişikliği yaşanacağına ilişkin beklentisine ulaşamamıştır. Batı içerisindeki farklılıkları olduğundan fazla gören Rusya, karşısında güçlü bir Batı ittifakı bulmuştur. Buna bağlı olarak Batılı devletlerin Ukrayna’ya yönelik askeri ve insani yardımlar, Kiev’in direncini arttırmıştır. Ayrıca Rusya’yı hedef alan yaptırımlar da Moskova’yı ciddi ekonomik zorluklarla yüzleştirmiştir.

Bahse konu olan durumun yansıması olarak Rusya, savaşın başlangıcında Ukrayna’nın tamamını işgale odaklanırken; süreç içerisinde ülkenin doğusuna ve güneyine yoğunlaşmıştır. Buradaki en kilit gelişme ise Rusya’nın Luhansk, Donetsk, Zaporijya ve Herson’u ilhakı!

Anlaşılacağı üzere Kremlin, uluslararası hukuka aykırı bir biçimde devletlerin egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine müdahalede bulunmuş ve nihayetinde savaş yoluyla toprak kazanımı yoluna 2014 senesindeki Kırım örneğinin ardından bir kez daha başvurmuştur. Fakat buna rağmen Rusya’nın Herson’da kısmi çekilme kararı alması, Ukrayna Ordusu’nun Kerç Köprüsü’nü vurması ve Kırım’daki Rus üssünün hedef alınması gibi hadiseler, Rusya açısından işlerin yolunda gitmediğini gözler önüne sermiştir

Böylesi bir ortamda Kremlin, Rus halkına zafer olarak sunacağı bir netice elde etmenin yollarını aramakta. Bu yüzden de Rusya, kendi yenileceği bir savaşın tüm dünyanın kaybedeceği bir sürece evrileceğinin mesajını vermekte. Bunu da nükleer güç olduğunu hatırlatarak yapmakta. Nitekim savaş esnasında enerji kartına başvuran Rusya, Kuzey Akım I-II Doğalgaz Boru Hatlarında meydana gelen patlamaların ardından büyük ölçüde bu kozdan yoksun kalmış ve nükleer silah kullanabileceği yönündeki açıklamalarını arttırmıştır.

Son olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Şubat 2023 tarihinde Federal Meclis’te yaptığı konuşmada Moskova yönetiminin nükleer silahsızlanma yolundaki mühim bir eşik olan START Antlaşması’na katılımını askıya aldığını açıkladı. Her ne kadar Rus karar alıcılar, nükleer kartına başvurabileceğini belirtse de bunun blöften ibaret olduğunu vurgulamak gerekir.

Her şeyden evvel Rusya’nın kendi nükleer doktrininde nükleer silah kullanımına dair belirlenen koşullar oluşmamış vaziyette. Ukrayna’daki savaş nedeniyle de oluşması beklenmiyor. Dolayısıyla sıkışmış durumda olan Rusya, yalnızca nükleer güç olduğunu hatırlatarak elini yükseltmekte ve kuyruğu dik tutmaya çalışmakta.

Öte yandan savaşın mevcut durumu, belirli bir stabiliteye kavuşmuşsa da ilkbahardan itibaren çatışmaların şiddetleneceği öngörülebilir. Burada ise hem kara hem de hava gücünün önem arz edeceği aşikar. Çünkü iki taraf da savaşın tırmanacağı ve alanının genişleyeceği şeklinde yorumlanabilecek ilişkiler tesis etmekte.

Bu noktada Rusya’nın savaşın başlangıcında olduğu gibi Belarus’u çatışmalara dahil etmek istediği söylenebilir. Putin’in Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukaşenko’yla temaslarının sıklaşması da buna işaret ediyor. Yani Rusya, Belarus’u bir cephe ülkesine dönüştürmek suretiyle hem Ukrayna Ordusu’nun direnişini farklı coğrafyalara kaydırmak ve böylece Kiev’in odağını dağıtmak istemekte hem de Belarus üzerinden yeniden Kiev’i de hedef alan hava operasyonları planlamakta. Minsk’in buna istekli olmadığını ifade etmek mümkünse de ne kadar direnebileceği muamma.

Buna karşılık Ukrayna da Kırım dahil olmak üzere işgal altındaki topraklarının tamamını kurtarma arzusunu net bir şekilde dile getirmekte. Kiev’in bu konuda müzakereye kapalı olduğu aşikar. Bu yüzden de Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski, Batılı liderlerle bir araya gelmekte ve ülkesine yapılan askeri yardımların arttırılmasını talep etmekte. İlk aşamada Ukrayna’ya tank tedariki meselesine odaklanan Zelenski’nin bu konuda istediğini aldığı ifade edilebilir. Halihazırda Almanya’nın Leopard, İngiltere’nin Challenger ve ABD’nin de Abrams tanklarını Ukrayna’ya tedarik edeceği açıklanmıştır. Bu da Ukrayna’nın kara boyutunda taarruza hazırlandığının habercisi.

Çatışmaların hava boyutunda ise ABD’nin Kiev yönetimine Patriot tedarik edecek olması oldukça mühim. Ayrıca Zelenski, Yunanistan’ın da S-300 vermesini bekliyor. Fakat Atina’nın bu konuda istekli olmadığı görülmekte. Buna ek olarak Zelenski’nin Batılı devletlerden bilhassa Almanya’dan savaş uçakları tedarik etmek istediği söylenebilir. Bu da yalnızca Rusya’nın değil; Ukrayna’nın da hava gücünü arttırmaya odaklandığını teyit eder nitelikte.

Kuşkusuz savaşın uzamasındaki etkenlerden biri de Batı’nın tutumu. Burada yekpare bir Batı olduğunu söylemek mümkün olmasa bile Almanya ve Fransa gibi savaşın en kısa sürede sona ermesini arzulayan aktörlerin aradığını bulamadığı ve savaşın uzamasını isteyen ABD ve İngiltere’nin yanında konumlandığı görülmektedir. Açıkçası Çin ve Hindistan gibi müttefiklerinden bile beklediği desteği alamayan Rusya’nın Almanya ve Fransa’dan destek görmemesi de şaşırtıcı değil. Çünkü Rusya, her geçen gün uluslararası toplumdan daha fazla tecrit edilmekte ve kimse, kaybedenin yanında yer almak istemez.

ABD-İngiltere ikilisi ise bir yandan Rus tehdidi varlığı üzerinden Trans-Atlantik ilişkileri onarmak ve ABD’nin Avrupa’daki hegemonyasını pekiştirmek isterken; diğer taraftan da savaşın uzaması vesilesiyle Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin 1979 yılında Afganistan’da yaşadığı sendromu yaşamasını arzulamakta. Yani Anglosaksonlar, savaşın bir yıpratma savaşına dönüşmesini tercih etmekte. Bu da savaşın uzaması demek. Nitekim Ukrayna’ya yapılan askeri yardımlar, Rusya’yı durdurmaya yetse de yenmeye yetmeyecek gibi gözüküyor. Dolayısıyla bir yılı geride kalan Rusya-Ukrayna Savaşı, uzun yıllar devam edebilir.

Tartışma