Rusya-Ukrayna Savaşının müzakere analizi

Bir savaş patlak verdiğinde, diplomasinin başarısız olduğunu varsayma eğilimine girilir. Fakat aslında çoğu devlet, güç ve diplomasiyi aynı anda kullanır. Siyasi ve askeri koşullar değiştikçe, hükümetler hedeflerine ulaşmak için mevcut araçları ve stratejileri yeniden değerlendirir.

1. resim
12.03.2022

Müzakere süreci, “her koşulda bir anlaşmanın mümkün olduğu” varsayımıyla başlamaz. Belirli koşullar altında bir anlaşmanın “olasılığı” üzerine başlatılır ve devam ettirilir.

Müzakere edilmiş bir anlaşma olasılığının değerlendirilmesi

Müzakere edilmiş bir anlaşmanın olasılığı iki temel değişkenden etkilenir.

İlki; tarafların “rezervasyon noktaları” tarafından yaratılan olası anlaşma çerçevesi veya ZOPA'dır.

(ZOPA: Tarafların kabul etmeye istekli olacağı, ne kadar korkunç olursa olsun, olası en kötü anlaşmayı ifade eden bir terim.)

İkincisi; her iki tarafın da “müzakere edilmiş bir anlaşmaya en iyi alternatif” veya BATNA olarak da bilinen “anlaşmasız sonuç” seçeneğidir.

(BATNA: Tarafların bir anlaşmaya varmaması durumunda alınacak sonucu ifade eder. Masadan ayrılırsanız ne yapacaksınız?)

Ukrayna ile Rusya arasındaki olası “anlaşma çerçevesi” son derece dar. Bu tespit; Ukrayna perspektifinden mümkün olan en kötü anlaşma ile Rusya perspektifinden mümkün olan en kötü anlaşma karşılaştırılmasından dolayı ortaya çıkmaktadır.

Tabii ki çoğu müzakereci böyle durumlarda, kendilerini çok aşan taleplerde bulunurlar. Bu nedenle, Ukraynalıların veya Rusların kabul edebilecekleri “en kötü anlaşmalar” olarak gördüklerinin ne olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Ancak son açıklamalarından yola çıkarak en iyi tahminleri yapabiliriz.

Örneğin, Ukrayna Devlet Başkanı Viladimir Zelensky, “tarafsız bir anlaşmayı” tartışmaya istekli olması önemlidir. Aynı zamanda, Zelensky'nin Genelkurmay Başkan Yardımcısı Ihor Zhovkva, Ukrayna'nın NATO üyeliği arayışına devam etmesi konusunda ısrar etmeyeceğini belirtti. Bu durum Ukrayna'nın olası anlaşma alanını biraz genişleten bir taviz verdiğini gösteriyor.

Rusya artık Ukrayna'nın tarafsızlığının, imkansız bir hedef olmadığını biliyor. Bununla birlikte, Ukrayna'nın tarafsızlığı kabul edeceği koşullar belirsiz olduğundan, Ukrayna'nın çekince noktaları ise Rusya tarafından tam olarak bilinmiyor.

Ukrayna açısından en kötü anlaşmanın nasıl görünebileceğine dair bir örnek verelim.:

Diyelim ki; Ukrayna kendine empoze edilen tarafsızlığı kabul ediyor, Kırım'ın Rusya Federasyonu tarafından ilhakına ve Luhansk ve Donetsk'in bağımsızlığına rıza gösteriyor ve Rus “barış güçlerinin” Donbas'ta kalmasına izin veriliyor. Buna karşılık Rusya, Ukrayna'daki tüm birliklerini geri çekiyor ve uluslararası güvenlik garantileri, Ukrayna'yı gelecekteki saldırganlık ve egemenliğine yönelik saldırılara karşı güvende tutuyor.

Açık olmak gerekirse: aslında böyle bir anlaşma öngörmüyoruz. Sadece Ukrayna perspektifinden mümkün olan en kötü anlaşmayı tahmin ediyoruz.

Şimdi de mümkün olan en kötü anlaşmayı Rus perspektifinden örneklendirelim:

Diyelim ki; Rusya, Donbas'takiler de dahil olmak üzere Ukrayna'daki tüm birliklerini geri çekiyor. Moskova; Donetsk Halk Cumhuriyeti'ni ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin tanınmasını iptal ediyor. Kırım, Rusya'nın bir parçası olmaya devam ediyor, ancak askerden arındırılmış durumda. Ukrayna AB'ye katılıyor ancak NATO'ya katılmıyor. Rusya'ya yönelik yaptırımlar kaldırılıyor ve ABD ve NATO, Avrupa güvenlik mimarisi konusunda Moskova ile ciddi bir güvenlik diyaloğu üzerinde anlaşıyor.

Bir müzakere analizi için, tarafların rezervasyon noktaları (mümkün olan en kötü anlaşmalar), tarafların hedef noktalarından (mümkün olan en iyi anlaşmalar) daha önemlidir. Ancak yine de her iki taraf açısından en iyi anlaşma örneklerine de bakalım.

Ukrayna açısından bakıldığında mümkün olan en iyi anlaşma: Tüm işgal birliklerinin çıkarılması, Rusya'nın tazminat ödemesi, Ukrayna'nın NATO ve AB'ye derhal kabul edilmesi ve ayrıca Donbas ve Kırım'ın tam olarak yeniden Ukrayna ile entegrasyonunun sağlanmasıdır.

Rusya açısından, mümkün olan en iyi anlaşma: Ukrayna'nın egemenliğinin sona ermesi (fiili veya hukuki), Ukrayna'nın iç siyaseti ve dış politikası üzerinde Rusya'nın tam kontrol sağlaması ve ABD ve NATO'nun Rusya ile güvenlik anlaşmaları imzalaması olabilir.

Ancak müzakare masasındaki pazarlık aralığı, “mümkün olan en kötü anlaşma” seçenekleriyle tanımlanır.

Analizimiz üç varsayıma dayanmaktadır:

Birincisi, doğrudan müzakereler iki tarafı (Rusya ve Ukrayna) kapsasa da, aslında müzakereler Rusya, Ukrayna ve NATO'yu içeren üç taraflı bir sürece tanık oluyor. (“NATO” dediğimizde basitleştiriyoruz çünkü ABD ve Avrupa ile NATO üye devletlerinin çıkarları tam olarak uyumlu değil, ayrıca Finlandiya ve İsveç gibi önemli roller oynayan ancak NATO üyesi olmayan Avrupa ülkeleri var.) NATO'nun tüm çıkarlarının yanı sıra diğer tarafların (Çin gibi) Rusya ve Ukrayna'nın hesaplarını etkilemede oynadıkları rolü de hesaba katılmalıdır.

İkincisi, Ukrayna'ya sürdürülebilir barış getirmek için farklı müzakerelerde ele alınması gereken farklı mesele katmanları var: Bunlar acil olanlardan (Rusya ve Ukrayna arasındaki ateşkes şartları gibi ) daha önce Minsk anlaşmalarında yer alan tartışmalı daha küçük ölçekli meselelere kadar uzanıyor. (Donbas'taki seçimler ve bölgenin özerkliği gibi)

Üçüncüsü, Rus liderliğinin şimdilik temel, rasyonel maliyet-fayda değerlendirmeleri yapabildiğini varsayıyoruz.

Müzakerelerde kazanmak ve kaybetmek

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, birçok ülke ve analist gibi Ukrayna'nın kontrolünü hızla ele geçireceğini ve muhtemelen müzakere masasındaki gücünün ezici olacağını tahmin etmişti.

Böyle bir "müzakere" masasında kaybetmiş olan bir Ukrayna liderliği; "Askerden arındırma", Rus yanlısı bir hükümetin kurulması, Rus "barış gücü birlikleri" ve Ukrayna'nın doğu bölgelerinin bağımsızlığı gibi Rusya'nın tüm taleplerini kabul edecekti.

Askeri hamleleri planlandığı gibi ilerlemeyen Putin, aniden müzakere stratejistlerinin kaybet-kaybet durumu denilen gerçeği ile karşı karşıya kaldı.

Bu pratik açıdan ne anlama geliyor?

Birincisi, artık ortada Putin'in dikkate alması gereken bir kaybet-kaybet senaryosu var:

Rusya, Kiev de dahil olmak üzere Ukrayna'yı tamamen işgal ederse, uzun vadede bölgenin kontrolünü sürdürmesi çok zor olacaktır. Moskova, neredeyse tüm Ukrayna'da yerel nüfusa karşı bir mücadeleye girmek zorunda kalacaktır.

Rusya; Çeçenya'daki savaşa benzer ancak daha büyük ölçekte, belirsiz bir süre boyunca ve Rusya'nın ekonomi ve ordusuna önemli bedeller ödetecek bir süreç yaşayacaktır.

Rusya zaten, Minsk anlaşmaları ile oluşan mevcut düzenden memnun olmadığı, Ukrayna'ya istediklerini yaptıramadığı ve Rusya ile Batı arasındaki daha geniş bir Avrupa güvenlik mimarisine ilişkin müzakerelerde ilerleme olmadığı için askeri güç kullandı.

Ancak Kremlin'in bu güç kullanımı, istediği sonuçları elde etmesini sağlayamadı.

Bu nedenlerle Putin'in, nükleer silah kullanma yönündeki tehdidini tekrarlaması muhtemeldir. Putin NATO'yu, kendi isteklerine göre bir Ukrayna anlaşmasını kabul ettirmek için Batı'nın en iyi alternatifinin Rusya ile doğrudan bir askeri, hatta muhtemelen nükleer bir çatışma olduğuna ikna etmeye çalışıyor.

ABD Başkanı Joe Biden ise, “Putin'in bildiğini bildiğinden”, şimdiye kadar nükleer tehdide karşılık vermeyi reddetti ve Ukrayna ile NATO toprakları arasına sağlam bir çizgi çekti.

Diplomasi Savaşı Bitirebilir mi?

Bu durumda Rusya ile Ukrayna arasında müzakere edilen bir ateşkes anlaşması olasılığının artması için, birçok etkinin kökten değişmesi gerekiyor: Taraflardan en azından birinin taleplerini düşürmesi ayrıca iki tarafın da bir anlaşmayı kabul etmeye istekli olmaları gerekiyor.

NATO, Ukrayna'ya doğrudan askeri destek seçeneğini masadan kaldırdığı için Moskova, istediği askeri sonuçlara ulaşamamış olsa da, müzakere masasında Kiev'e karşı avantaja sahip.

Ancak Ukrayna direnişi aktif kalırsa, Batı daha fazla askeri destek verirse, Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımlar yoğunlaşırsa, Rus kamuoyu savaşa karşı çıkarsa ve Ukrayna halkı dünya çapında giderek daha fazla insanın “kalbini ve zihnini” kazanırsa durum değişebilir.

Rusya kendisini gün geçtikçe silahlı çatışmayı kendi lehine çeviremeyecek bir durumda bulabilir. Bu imkansız olmayan senaryoda, Ukrayna'nın başarılı müzakereler için bir pencere açma şansı var.

Russia Matters'da yayımlanan analiz gdh.digital tarafından derlenmiş ve çevrilmiştir.