Savunma sanayiinin geleceğini şekillendiren trend: İnsansız sistemler
Bugün yoğun olarak kullandığımız teknolojilerin büyük çoğunluğunun ilk olarak savunma ve askeri ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirildiği daha sonra sivil alanda kullanılmaya başlandığı biliniyor. Ülke ve vatandaşların güvenliğinin sağlanması, ülke bütünlüğü ve egemenliğin korunması adına görev yapan güvenlik kurumları ve askeri kurumlar, teknolojik gelişmeleri en yakından takip eden, kimi zaman da bu gelişmeleri ortaya çıkaran lokomotif olarak görülüyor.
2. Dünya Savaşı'nda ABD'nin nükleer silah kullanması, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin savaşların karakterinde yarattığı etkiyi ciddi bir biçimde gözler önüne serdi. Soğuk Savaş döneminde silahlanma yarışı hız kazanırken, teknolojik ilerlemeler bu yarışta önemli bir etki doğurdu. Soğuk Savaş sonrası dönemde silah ve savunma araçlarının üretilmesi yavaşladı ve savunma alanındaki projelere gösterilen önem Soğuk Savaş dönemine kıyasla azaldı.
11 Eylül saldırıları sonrası savunma ihtiyaçlarının dönüşümü
11 Eylül saldırıları ardından Dünya, savaş ve savunma paradigmalarını yeniden ele almaya başladı. Terörle mücadele konsepti üzerinden başlayan tartışmalar ve buna mukabil savunma sanayiinde yeni arayışlar öne çıkmaya başladı. Zira 11 Eylül Saldırıları, muharebe alanlarında artık devletlerin yüksek ekonomik maliyetlere göğüs gererek doğrudan müdahalesini değil; terör gruplarının, vekil örgütlerin yahut paralı milislerin eliyle yürütülecek mücadelelerin habercisi olmuştu.
11 Eylül saldırıları sonrasında muharebe alanlarındaki aktörlerin, kuralların ve koşulların dönüşümü savunma sanayiinde yeni ihtiyaçlara kapı araladı. Bu kapsamda öne çıkan teknolojiler bu yeni koşul ve ihtiyaçlara yönelik geliştirilmeye devam ediyor. ABD başta olmak üzere birçok devlet bu yeni teknolojilere gittikçe artan miktarlarda yatırımlar gerçekleştiriyor. Dünya çapında endüstriye yön veren bilişim firmaları savunma alanındaki faaliyetlerini hızla artırıyorlar. Bu kapsamda Microsoft, Google ve Oracle gibi bilişim şirketlerinin savunma sanayiindeki üretim yelpazelerini daha önce derlemiştik;
Savunma sanayiinin gelişimine yön veren oldukça geniş bir yelpazede ürün ve hizmet skalası olsa da, en çok öne çıkan yönelimlerin başında insansız sistemler geliyor.
Modern orduların vazgeçilmezi; insansız sistemler
İnsansız sistemler, günümüzde muharebe alanlarında insanlı sistemlerin yerini hızla almaya başlıyor. Birbiriyle koordine şekilde çalışabilen insansız hava, deniz ve kara araçlarının gelecekte modern orduların vazgeçilmez envanterinden olacağı öngörülüyor.
Muharebe alanında can kaynı olasılığını ortadan kaldırması ve keşif ve gözetlemeden lojistiğe, istihbarattan vurucu bir güç olabilmesine kadar geniş bir yelpazede hizmet verebilmesiyle geleceğin savaşlarında başrol oynayacağı düşünülen insansız sistemler, uzaktan yahut otonom şekilde kontrol edilebiliyor.
İnsansız Hava Araçları
Türkiye'nin çevre coğrafyasındaki kriz alanlarında ve terörle mücadelede etkin bir şekilde kullanılan İnsansız Hava Araçları esasen Türk kamuoyunca yakından tanınıyor. Türkiye'nin önde gelen savunma şirketleri, insansız hava araçları yatırımlarını artırıyor ve günden güne büyüyen ihracat olanaklarıyla dünya liderliğine oynuyor.
Son dönemde Etiyopya krizinde kullanılarak çatışma sahalarındaki denklemi ne ölçüde şekillendirdiği tekrar gözler önüne serilen insansız hava araçları 30 yıldır süren Karabağ işgalinin sonlandırılmasında da kritik rol oynadı. İnsansız hava araçlarının muharebe ortamlarında etkin bir şekilde kullanıldığına en etkili örnek 2. Karabağ Savaşı oldu. Karabağ'da geçtiğimiz yıl kasım ayında Ermenistan saldırıları neticesinde operasyon başlatılmış ve kısa süre içerisinde Karabağ toprakları işgalden kurtarılmıştı.
İnsansız Kara Araçları
İnsansız sistemlerin etkili bir diğer örneği ise insansız kara araçları. Aslında insansız kara araçlarının tarihçesi insansız hava ve deniz araçlarına kıyasla daha eski. Zira 1928’de Elmer E. Wikersham'ın hedefe patlayıcı göndermeyi amaçlayan İnsansız Kara Aracının patentini aldığı biliniyor. Bu araç bir prototip olarak kalmış olsa da mayın önlemlerine, mevzi savaşlarına ve siperden sipere savaş taktikleri için alternatif bir çözüm arayışı olarak öne çıkıyor.
Seneler içerisinde geliştirilmeye ve farklı amaçlarla kullanılmaya devam eden İnsansız Kara Araçları, lojistik, arama ve kurtarma, patlayıcı imha gibi birçok alanda kullanılıyor.
Türkiye'de insansız kara aracı çalışmaları da tüm hızıyla devam ediyor. ASELSAN, insansız kara aracı geliştirme çalışmalarında Türkiye'de sektöre öncülük ediyor.
İnsansız Deniz Araçları
İnsansız sistemlerin gelişmesi deniz kuvvetlerinin de bu yeni teknolojilere adapte olması sürecini beraberinde getirdi. İnsansız muharip deniz araçları dünyada sayılı ülke tarafından kullanılıyor. Başka insansız sistemlerle eşgüdümlü operasyon yapabilme, İHA, SİHA, TİHA’lar ve insanlı hava araçları ile müşterek harekât kabiliyetleri, yapay zekâ ve otonom davranış özellikleri ile geliştirilebilen insansız deniz araçlarının yakın zamanda daha yoğun şekilde kullanılması bekleniyor.
Türkiye, insansız hava ve kara araçları geliştirme çalışmalarının yanında insansız deniz aracı geliştirme çalışmalarına da süratle devam ediyor. Bu kapsamda milli imkanlarla geliştirilen ve Türkiye'nin ilk silahlı insansız deniz aracı olan Ulaq, Mayıs ayında ilk atışını gerçekleştirerek dikkatleri üzerine çekmişti.
Savunmada teknoloji ile gelen devrim
Savunma sanayiinde öne çıkan teknolojiler sadece insansız sistemler değil. Gelişen GPS sistemleri, nesnelerin interneti, yapay zeka, makine öğrenmesi gibi teknolojilerle savunma endüstrisi, baş döndüren bir gelişim içerisinde. Birbiriyle eşgüdümlü olarak çalışabilen sistemlerle birlikte değerlendirildiğinde, insansız kara araçlarının gelişen diğer teknolojiler ile birlikte geçmişteki tecrübelerin çok ötesinde bir önem kazanacağı görülebilir.