Selçuk Bayraktar: Kurucuları tarafından dünya düzeninin çivisi çıkartılıyor
Uluslararası Girişimcilik Zirvesi Take Off İstanbul 2023 zirvesinde yaptığı çarpıcı konuşmayla günümüzde insanlığın yaşadığı devrimi ve çıkmazlarını özetleyen Selçuk Bayraktar bir de yapay zeka müjdesi verdi.
Uluslararası Girişimcilik Zirvesi Take Off İstanbul 2023 zirvesinde konuşan Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti başkanı Selçuk Bayraktar yerli yapay zeka müjdesi ile birlikte bugün teknoloji dünyasında yapılan büyük tartışmaları da, katılımcılara detaylarıyla değerlendirdi.
Yapay zeka müjdesi
Selçuk Bayraktar Uluslararası Take Off 2023 zirvesinde, T3 Vakfı öncülüğünde, Baykar ve Cezeri’den de bir ekibin desteği ile yerli yapay zeka projesinin başlatıldığını açıkladı.
Tamamıyla açık kaynak olarak geliştirilen proje Türkçe merkezli olacak ve bütün dilleri kapsayacak.
Projenin adını T3 AI olacağını ifade eden Bayraktar:
T3 aile, ai-le demeyi düşünüyoruz. Ai, tabii o yapay zekayı ifade ediyor. Özellikle spesifik uygulamalarının çok faydalı olacağını değerlendiriyorum.
Yani düşünün ki bir hakimsiniz, hukuk içtihatlarını okumanız gerekiyor. Geçmiş bütün kararları hepsini size sıralayabilir.
Hatta bazı sorular sorup hakikaten özellikle spesifik uygulamalarıyla birlikte hayatı her yönden çok kolaylaştıracak meslek alanlarında da iş hayatında da normal kamusal hayatta da kolaylaştıracak birçok uygulamanın da buradan gelişebileceğini düşünüyoruz.
Düşünün ki tıp alanından, hukuk alanından mühendislik alanına özel uygulama yapmak isteyenler için de büyük bir kaynak olacaktır.
İnancımız bize dosdoğru yolu gösterir
Konuşması sırasında, büyük ideal sahiplerinin yüksek paralar ve maaşlarla değil, bir anlam bir amaç ile motive olduğuna değinen Bayraktar “ne maksatla yeryüzünde var olduğuna baktığımızda inancımız bize zaten dost doğur yolu gösterecektir” dedi.
Kapitalizm aynı zamanda şunu söylüyor; birebir ilk öğretisi, "bir ferdi müteşebbis veya bir kurum ticari bir kurum asla kârı dışında başka bir maksatla üretim yapmamalıdır."
Hatta hayır için bunu yapacağım diyorsa aslında daha büyük kötülük yapıyor topluma. Dolayısıyla kârı maksimize etmek birinci prensip olmalı.
Şimdi bunun da aslına bakarsanız birkaç yüzyıllık yaşadığımız tecrübede çöktüğünü görüyoruz.
Bugün dünya dünyada dev teknoloji tekellerinin bile, özellikle bu yüksek teknolojiyi geliştirecek insanları motive etmek için yüksek paralar, yüksek maaşlar değil de -bu arada bu bilimsel olarak da araştırması yapılmış bir husus. Yani dünyadaki top en tepe üniversitelerde bilimsel olarak araştırılıyor- onun ötesinde bir anlam bir amaç, bir inanç koymanız gerekiyor.
Elbette bunu dönüp insanlık üzerinde böyle bir deney yapıp sonuçlarını görmemiz gerekmiyordu.
Kadim medeniyetimizin ve inancımızın dönüp, aslında insanoğlunun ne maksatla yeryüzünde var olduğuna baktığımızda inancımız bize zaten dost doğur yolu gösterecekti.
Dolayısıyla bugün de girişim ekosisteminin en büyük eksiği nedir diye sorsanız. Bir teknolojist olarak hayatını milli iha ve siha'ları geliştirmeye vakfetmiş, Milli Teknoloji Hamlesi’ne vakfetmiş bir kardeşiniz olarak şunu söylerim:
En başta insanoğlu zaten hep kendini önceleyen bir varlık, yaratıcı gereği böyle kendinden öte ailesini ailesinden öte cemiyetini, cemiyetinden öte toplumun toplumundan öte milletini milletinden de öte ne yapıyorsa insanlığın faydasını düşünerek yapmalı ve birinci cümle, girişim ekosisteminde para kazanmak değil de insanlığın faydası olmalı.
Elbette elbette para kazanacak. Çünkü bu kaynaklara daha fazla. Faydalı olmak için insanlığa eserler üretebilmek için ihtiyaç duyacak.
Peki diğer türlü oynattığımızda, yani bugün olan standartlarla oynattığımızda ne oluyor? İşte sosyal medya mecralarında kendi narsist duygularımızı çok daha iyi bir şekilde tatmin edebileceğimiz görsel filtrelere sahip olmuş oluyoruz.
Ama bir pandemi vurduğunda insanlığı, çok temel seviyede bir solunum cihazı dahi yapamayıp, en akıllı çocuklarımızı nerede kullandık çünkü o filtreleri yapmakta, narsist duygularımızı tatmin etmek için kurduğumuz, kurguladığımız yazılımlarda kullandık.
Ama insanlar ölüyor, binler ölüyor, 10 binler ölüyor, 100 binler ölüyor, solum cihazı yapacak kimse yok.
Niye? Çünkü burada çok para kazanıyorlar. Dolayısıyla bu sistemin zaten kendi kendine kendi üzerine çöktüğünü görüyoruz.
Bu okyanus dev köpekbalıklarıyla dolu
Konuşmasının bir bölümünde genç girişimcilere seslenen Selçuk Bayraktar en büyük sermayenin maddi varlık olmadığı ve paranın ancak metâyı satın alabileceği vurgusu yaparak gençlere gayret ve takım ruhunuzu koruyun çağrısı yaptı.
Sevgili arkadaşlar şimdi sözüm girişimci genç kardeşlerime;
Tüm dünyada girişim ekosisteminin size dayattığı ezbere uymayın, inancınızın eşsiz ideallerinizin ve benzersiz vizyonunuzun peşinden koşun, maddi varlığın, paranın peşinden koşmayın.
Size öğretildiği gibi en büyük sermayeniz bu olmayacaktır. Para ancak metâyı satın alır. En büyük sermayeniz inanç ve ideallerinizi sarmalladığınız değerleriniz, erdemleriniz gayretiniz ve takım ruhunuz olacaktır. Bunları inşa edin, bunları büyütün.
Geriye dönüp baktığınızda en kalıcı ve yıkılmaz eşsiz varlığınız, inançla, ahlakla, erdemle, gayretle inşa ettiğiniz maddi anlam dünyasını aşan bu eserler olacaktır.
Bir yandan da unutmayın. Dünya tekno kapitalist sistemi, sizi yutmaya çalışan bu okyanus dev köpek balıklarıyla dolu.
Hatta yutulmak yutulabilmek bu âlemin en büyük erdemlerinden bile sayılabiliniyor.
Yutulduğunuzdaysa muhakkak sizi sindirecek ve dönüştürecek, sizlerin yeni okyanuslara yüzüp, insanlığa huzur, barış, tüm insanlık için adil olacak bir düzen inşa etmeniz gerekiyor.
Mevcut düzen, dünyanın en büyük maddi varlığına sahip dahi olsanız, mevzu gazze'de bebeklerin, çocukların hunharca katledilmesine itiraz edenlerin sesini duyurmak olduğunda sesinizi kesebilir.
Hastaneleri. Kiliseleri camileri, ibadethaneleri yıkmaya, eşi benzeri görülmemiş riyakârlıkla türlü gerekçeler de üretebilir.
Hatta daha da ötesine geçip önünüze koreografisi milim milim kurgulanmış bir mizanseni oynamayı da şart koşabilir. Kim olursanız olun bunu size dayatabilir.
Tarih boyunca insanın, düşüncenin, ifadenin, hakkın, hukukun hürriyetine kavuşması hep büyük bedeller ödenerek oldu.
Bu çarpık, canavarca düzen, sizi ancak yutar ve hiç olmak istemediğiniz şeylere dönüştürür.
Bunun için sizler yeni okyanuslara yüzüp, kendi okyanuslarınızı keşfedip, kadim medeniyetimizin ve inancımızın değerleriyle harmanlanan kurallarla oyunu oynayıp, adaleti iyiliği gözeten medeniyetimizin deryasının balıkları olmalısınız.
Şimdi canavarların zamanı
Konuşmasında dünya düzeninin kurucuları tarafından çivisinin çıkartıldığına da vurgu yapan Bayraktar, Antonio Gramsci’ye ithaf ile “Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için çabalıyor. Şimdi canavarların zamanı” vurgusu yaptı.
Şu gün yaşadığımız dünya meşhur filozof Antonio Gramsci'nin ikinci dünya savaşının hemen öncesinde tariflediği bir duruma çok benziyor.
Eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için çabalıyor. Şimdi canavarların zamanı…
Bugün, hepimizin kınadığı, lanetlediği soykırımlar gerçekleşiyor. Hatta bu soykırıma varlığına borçlu olanlar, bugün bunun çok daha alçakçasını gerçekleştirmeye tenezzül ediyorlar.
Tenezzül ettikleri gibi, bunu ifşa ettiğinizde, gösterdiğinizde, sizi aynı suçla suçluyorlar.
Bebekleri öldürmeyi emreden bir din olabilir mi? Ama bunu bile meşru göstermeye çalışan bir gayret olduğunu görüyoruz. Dünya maalesef bu ahvalde, tam da canavarların zamanı olan bir halde.
Çünkü eski dünya ölüyor. Yenisi de doğmaya zorlanıyor ama muhakkak doğması gerekecek. Çünkü insanlık çok büyük bir buhrana doğru sürükleniyor.
İkinci dünya savaşından sonra inşa edilen, dünya düzeni tesis eden tüm kuralların ihlal edildiğini görüyoruz.
Tüm müesseselerin, hukukun, uluslararası hukukun, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin, Cenevre konvansiyonunun, fikir ve ifade hürriyeti dahil olmak üzere hepsinin teker teker ihlal edildiğini görüyoruz.
Dünya düzeninin kurucuları tarafından çivisi çıkartılıyor adeta.
Batı dünyası, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki düzeni kuran dünya, hepsini hiçe sayıyor.
İnşa edilmesi gereken bir dünya var. Bunu hep birlikte tüm insanlık için bizler inşa edeceğiz. Başka da çıkış yolu yok gibi gözüküyor.
İnsanlığın soyunu yok edebilecek teknolojiler çoktan geliştirildi
Konuşmasının yapay zeka ile ilgili bölümünde insanlığın bugüne kadar geliştirmiş olduğu teknolojilerden de bahseden Bayraktar, yapay zeka insanlığın sonunu mu getirecek tartışmalarına da geniş bir perspektif sundu. Bayraktar, İnsanlığın kendi soyunu yok edecek teknolojileri, yapay zekadan çok daha önce geliştirdiğine vurgu yaptı.
Bir kere öncelikle bu yapay zekanın ne olduğunu tam bir yerine koymak gerekir diye düşünüyorum.
Baktığınızda muhteşem, hakikaten insanı etkileyecek bir papağanla karşı karşıyasınız. Papağan kadar bile değil ama ama hakikaten çok etkiliyor ve gerçekten mucize gibi.
Ama şöyle düşünün, televizyon ilk icad olduğunda, binlerce kilometre ötedeki insanı yanınıza getirmişti. Bu da mucizeydi.
Biraz geçmişe gidelim, buhar makinesi de böyleydi. İnsanın eliyle yaptığı işlerin hepsini makine çok daha kolaylaştırdı.
Bilgisayarlar çok hızlandığından şimdi önümüze böyle mucizevi gözükecek sonuçlar koyuyor. Muhakkak bir tarafı var ki hayatımızı çok hızlandıracak unsurlarla donatılmış bir şey.
Yani matbaa nasıl öyleydi ise, buhar makinesi nasıl hayatımızı çok kolaylaştırdıysa ve muhakkak geçilmesi, kullanılması gereken bir teknolojiyse, bu günkü yapay zekada öyle.
Dünyada süregelen felsefi tartışmaları inceleme şansım oldu. Yapay zeka insanları öldürecek mi, ulusları yok edecek mi tartışmalarında hep merkezde şunu gördüm; insanları yok edebilecek insanlığın soyunu yok edebilecek teknolojileri insanoğlu çoktan geliştirdi. Hatta bunları kullandı bile.
İkinci Dünya Savaşı'nda nükleer bombalar kullanıldı insanlar üzerinde. Dolayısıyla insanoğlunun bu kapasiteye sahip olması çok daha eskiye dayanıyor. Yani kendi soyunu türünü yok edecek o silahları çoktan üretti, kullandı bile.
Hatta kullanma tehdidi ile tehdit eden ülkeler var. Bunlar işte kimi zaman Ortadoğu'daki tek demokrasi biziz diyenler, kimi zaman başkaları ve diplomatik olarak da sizin sürekli önünüze gelen konular bunlar.
Şunu yaparsan işte nükleer silahları kullanabiliriz. Belki halkın önünde söylenmiyor her şey ama artık onu da çok umursamıyorlar. Toplumların önünde söylenebiliyor şimdi.
"Yapay zeka varoluşsal bir tehdit oluşturuyor mu?" sorusunu sorduğumuzda çok daha tehlikeli şeyler insanoğlu yaptı zaten. Dolayısıyla bunları kontrol altında tutacak bir düzende ortaya koydu.
Yani daha çok benim tartışmalardan anladığım şu; bu teknolojiye biz sahip olalım da ulus olarak dünyaya ilk biz yok edelim veya başkalarına karşı ilk biz kullanalım. Bütün bu tartışmalardan anladığım; merkezde insanlığın iyiliği falan yok.
Kim daha önce buna sahip olacak, kim dünyayı bu güçle domine edecek ve karşı tarafa bir bir anlamda şantaj aracı olarak kullanacak bu var. Böyle bir aldanmışlık da var.
Selçuk Bayraktar'ın Uluslararası Girişimcilik Zirvesi Take Off İstanbul 2023'de yaptığı sunumun tamamını BURAYI TIKLAYARAK izleyebilirsiniz.