Şeyh Bedreddin’in beş şehri

Samet Altıntaş, Osmanlı'nın 14. yüzyılına büyük damga vuran Simavna Kadısı Şeyh Bedreddin'in zihin dünyasının şekillendiği, hatıralarını bıraktığı şehirleri anlatıyor.

1. resim

‘Şeyh Bedreddin’ dendiğinde akla gelen imgelerin başında tasavvuf ve isyan gelir. Ben Şeyh Bedreddin/Derviş-Devlet-İsyan adlı monografide hem Simaveni’nin hayatını hem de onun ismi etrafında örülen kalkışmanın kodlarını göstermeye çalıştım.

Şimdi meraklısı için meselenin elektrik yüklü bu tarafını, kitaba havale edelim. Ve Bedreddin Simavî’nin zihin dünyasının şekillendiği, hatıralarını bıraktığı şehirleri hatırlayalım:

Simavna (Günümüzdeki adıyla Kyprinos)
Simavna (Günümüzdeki adıyla Kyprinos)

Şeyh Bedreddin Mahmud, torunu Hafız bin İsmail’in kaydettiğine göre, 1359 yılında bugün Yunanistan topraklarında kalan Simavna’da dünyaya gelir. Bedreddin’i 14. yüzyılın pasaportsuz ve vizesiz zamanlarında, Edirne-Bursa-Konya-Kudüs-Kahire-Mekke-Tebriz-Rumeli havalisinde görüyoruz.

Ülkemiz sınırlarındaki şehirleri Bedreddin eşliğinde gezmek istediğimiz için yazıyı coğrafî olarak birazcık daraltacağız, bilginiz olsun.

Edirne: Çocukluğunun vatanı

Edirne 2. Beyazıt Külliyesi
Edirne 2. Beyazıt Külliyesi

Bedreddin, daha küçük bir çocukken, 1362’de Sultan I. Murad zamanında Edirne alınır ve bu şehir, İmparatorluğun ikinci başkenti olur. Babası Kadı/Gazi İsrail ve annesi Rum Melek Hatun, yeni hükümet merkezine yollanır. Simavenî, Balkanlar’a açılan bir üs olarak tasarlanan Edirne’de büyür, aynı zamanda Avrupa’da doğan birinci jenerasyon Türklerdendir, not düşelim.

‘Edirne’ dendiğinde Mimar Sinan’ın II. Selim adına yaptığı Selimiye Külliyesi düşer gözlere. Yine Abdülmecid zamanında yaptırılan ve 19. yüzyıla tarihlenen Meriç Köprüsü’nün çizgili yüzüyle karşılaşırsınız.

Edirne Mecidiye Köprüsü
Edirne Mecidiye Köprüsü

II. Bayezid devri işlerinden, yani 15. asır eseri olan ve bugün Sağlık Müzesi olarak hizmet veren II. Bayezid Darüşşifa, Fatih’in babası Sultan II. Murad saltanatına tesadüf eden Üç Şerefeli ile Muradiye Camileri, Muhteşem Süleyman’ın damadı ve sadrazamı Rüstem Paşa’nın adıyla anılan kervansaray, Ali Paşa Çarşısı, Büyük Sinagog ve daha birçok yer listenin başında gelir. Ancak Bedreddin’in çocuk gözlerinde Edirne’de az önce saydığım yerler görülmez.

Edirne Eski Camii
Edirne Eski Camii

Onun sokaklarında koştuğu, babasından ilim öğrendiği Edirne, daha yeni mamur hâle gelen bir küçük kasabadır çünkü. Bedreddin Mahmud’a, “Edirne’de neyi hatırlıyorsun?” diye sorma imkânımız olsa ihtimal babasıyla bayram namazına gittiği mahalle mescidini ve sonrasında yine muhtemelen Cuma namazlarını kıldığı Eski Cami’yi söyleyecektir.

Ha Edirne, Bedreddin’in Şeyh olduktan sonra da gelip kaldığı baba toprağıdır. Yıldırım Bayezid’in oğlu Musa Çelebi’nin ricası üzerine (Manâkıb-ı Şeyh Bedreddin’de öyle diyor) kazaskerliği kabul ettiği, magnum opus’u Camiü’l-Fusuleyn’i, yani

Yargılama Usulüne Dair adlı hukuk kitabını kaleme aldığı şehirdir. Onun bu eseri, İmparatorluk tarihinde 1868-1876 yılları arasında hazırlanan ve daha çok yargılama hukuku, eşya ve borçlarla alakalı esasları içeren Mecelle’ye kadar bir tür hukuk kodu vazifesi görecek, kadılar tarafından yaygın olarak kullanılacaktır, diyelim ve soralım:

Edirne’ye bir Şeyh Bedreddin büstü ya da heykeli yapılsa, yakışıklı olmaz mı?

Bursa: Zihin taslağını şekillendiren başkent!

Bursa Genel Görünüm
Bursa Genel Görünüm

Orhan Bey’in 1326’da Bursa’yı alıp, devletinin birinci başkenti ilan etmesi tarihin dönüm noktalarından şüphesiz. Darü’l-ulema, yani ulema yurdu diye anılması bir pr malzemesi değil, hakikat. İşte, Bedreddin de bu âlimlerden Bursa Kadısı Koca Naip’ten ders görür.

Ol Koca Naip ki uzun yaşadığından ve ilmine hürmeten herkesçe ulu kişidir. I. Murad, Balkan seferi nedeniyle Edirne’dedir. Koca Mahmud da padişahla beraber ikinci başşehre gelmiştir. İlim âşığı Bedreddin, bu karizmatik bürokrattan nasiplenmek ister ve onunla Bursa’ya gelir.

Bursa Orhan Camii
Bursa Orhan Camii

İlginçtir Simavenî’nin ders arkadaşlarından biri de Koca Naip’in torunu Musa’dır. Böyle yazınca anlaşılmadı sanırım: Bedreddin’in sınıf arkadaşlarından biri de matematikçi ve astronom Kadızâde-i Rumî’dir ki bu kişi, Semerkant’a gidecek, Timurlu hükümdarı Uluğ Bey’le tanışacak, rasathanenin başına geçecek, Ali Kuşçu gibi bilim insanları yetiştirecek, onun kaydettiği defterler, Kopernik’in ‘devrim’i ile Kıta Avrupası’na uzanacaktır.

Bursa’da; Bedreddin’e ses veren bir kişi daha var: Abdurrahman Bistamî. Türbesi bugün, Üftâde Cami’ne giderken eskinin Sadi, halk arasındaki adıyla Dondurma Tekkesi’nde bulunuyor.

Bursa Dondurma Tekkesi
Bursa Dondurma Tekkesi

Bursa Kütüğü’nden bilgiler de olsun: Şeyh’in Yeşil civarında, eski tarife göre kahvelerin batı tarafında bir evde oturduğu, Işıklar mevkiinde bir cami yaptırdığı, evladından bazılarının Bursa’da yaşayıp öldüğü kayıtlı. İşte oğullarından Ahmet Paşa da burada metfun. Bahsettiğim yer kafanızı karıştırmasın. Bursa’da Hisar’dasınız, şehrin içdenizindesiniz. Sağınız solunuz mekân, önünüz arkanız zaman…

Konya: Atalarının yurdu!

Konya (Osmanlı Dönemi)
Konya (Osmanlı Dönemi)

Konya, Bedreddin’in Şeyh olmadan önce de sonra da uğradığı bir şehir. Atalarının Selçukî oluşu, soyunun II. İzzeddin Keykavus’a dayanması, yine geçmişinde Mevlevî desenlerin olması sebebiyle Konya, Bedreddin için önemli bir durak.Mevl

Mevleviler
Mevleviler

Öyle ki ahali, Kahire dönüşü uğradığı bu şehirde Bedreddin’in tekke kurup kalmasını bile ister. Amma velakin Simavenî, bunu kabul etmez. Bu isteksizlikte, Karamanoğlu II. Mehmed’in sarayda Şeyh’e karşı gösterdiği lakayt tavır var mıdır bilinmez ama Bedreddin, Somuncu Baba’yla halvete girdikten sonra atalarının şehrini terk eder.

İznik: Bedreddin’in sessiz evi

İznik Yeşil Camii
İznik Yeşil Camii

1413 tarihi Fetret Devri’nin bittiğini söyler bize. Düşman kardeşler Mehmed ile Musa arasındaki son savaşı Mehmed Çelebi kazanır. Osmanlı’nın beşinci padişahı, kroniklere geçen adıyla devletin ikinci kurucusu olarak Osmanoğulları’nın macerasını sürdürür.

Musa’nın ölümüyle Rumeli ütopyası bitmiş olur. Kazasker Bedreddin de ilmine hürmeten İznik’e sürülür. Bence İznik; Şeyh Bedreddin’in sessiz ev’i. Burada yazdığı bir kuran tefsiri Nûru’l-kulub, diğer hukuk kitabı Letaifu’l İşarat’a şerh düştüğü et-Teshil var. Bir de Şeyh’in en sansasyonel eseri Vâridât’ın İznik sürgünü dönemi mahsulü olduğu yönündeki görüşleri de kaydedelim.

İznik Doğu Roma Dönemi
İznik Doğu Roma Dönemi

Nâzım, tam da burada nasıl demişti Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Destanı’nda: “Ve iznik kapısından/Dizlerinde çırılçıplak bir kılıç/Heybelerinde el yazma bir kitapla çıktılar…Kitaplarının adı: Vâridât’dı.” İznik için dört kapı/dört medeniyet denir, kentin Roma-Bizans-Selçuklu-Osmanlı geçmişi nazara verilerek. Siz de bir ikindi sonrası İznik gölüne bakarken tarihin sekanslarını düşünürsünüz belki.

İstanbul: Yolların başlangıcı mı, her şeyin sonu mu?

Şeyh Bedreddin'in Mezarı
Şeyh Bedreddin'in Mezarı

Ve geldik yine İstanbul’a… Şeyh Bedreddin’in kemikleri, müritleri tarafından 1924’teki mübadelede, idam edildiği Serez’den Türkiye’ye getirilir. Tekirdağ, Edirne’den sonra nihayet İstanbul’a ulaşır Bedreddin. 27 Mayıs 1960 sonrası kurulan hükümetin bakanlar kurulu kararıyla fani bedeninin son kırıntıları, Çemberlitaş’taki II. Mahmud haziresine sessizce defnedilir.

Şeyh Bedreddin, Edirne ve Bursa’dan sonra İmparatorluğun son payitahtına da mührünü vurur. Son soru: Geçmiş zaman ve mekânlar, geçip gitmiş midir gerçekten, yoksa hatıralarıyla her zaman konuşurlar mı?

Tartışma