Suriye’de kara harekatı için konjonktür uygun mu?
💢 Türkiye Suriye'de yeni bir kara harekatı düzenleyebilir mi?
💢 Suriye'ye yönelik olası bir kara harekatı için riskler ve fırsatlar nelerdir?
💢 Olası bir operasyon için küresel ve bölgesel anlamda konjonktür uygun mu?
Terör örgütü PKK’nın İstanbul İstiklal Caddesi’nde gerçekleştirdiği terör saldırısı sonrası Pençe Kılıç Harekatı ile terör örgütüne yönelik kapsamlı operasyonlar düzenleniyor. Harekat kapsamında Irak ve Suriye’deki hedefler bombalanırken, YPG’nin Karkamış ve Kilis’i hedef alması ile süreç yeni bir boyut kazanmaya başladı. TSK’nın hava harekatları Suriye’de derinleşerek devam etti. Özellikle örgütün yasadışı finansal kaynaklarını kurutmak üzere birçok petrol sahası ve üretim merkezi imha edildi. Operasyon başarıyla icra edilmeye devam ederken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kara harekatını işaret ettiği açıklaması yeni soru işaretlerini gündeme getirdi: Jeopolitik konjonktür bir kara harekatı için uygun mu?
Jeopolitik ve uluslararası konjonktürün Suriye'de yeni bir kara harekatına uygun olup olmadığı sorusunun cevabı, Barış Pınarı Harekatı (BPH)’den bu yana neden yeni bir askeri harekatın gerçekleşmediği sorusuna verilecek cevaplarda gizlidir.
İlk olarak Rus ordusunun YPG’ye sağladığı askeri koruma, yeni bir harekata önemli bir engeldir. Bilindiği üzere, BPH’den önce YPG’yi sadece Tel Rıfat’ta koruyan Rus ordusu, BPH’den sonra Menbiç, Ayn el Arab (Kobane), Ayn İssa, Tel Temr, Dirbasiye ve Amude hattına ilerlemiş ve YPG’nin oradaki koruyucusu konumuna geçmiştir. Ancak 2021 yılına kadar Fırat’ın doğusundaki Rus askeri varlığını korumak için Rus hava kuvvetleri Amerikan hava sahasına giremiyordu. Türkiye 2021 yılında yeni bir askeri harekat düzenlemek üzereyken, ABD hava sahasını açtı ve Rus uçakları ve helikopterleri Fırat’ın doğusunda görülmeye başladı. Böylelikle, Türkiye ile Rusya arasındaki askeri denge Rusya lehine değişime uğradı.
Değinilmesi gereken ikinci husus BPH döneminde ABD Başkanı Donald Trump Türkiye’ye karşı yaptırım kararları aldı. İki ülke arasında anlaşma sağlanması ile yaptırımlar rafa kalktı ve yeni bir başkanlık kararnamesi yayınlandı. Eğer Türkiye tekrar YPG’ye (kararname Suriye Demokratik Güçleri ismini kullanıyor) karşı askeri harekat düzenlerse bu yaptırımlar otomatik olarak devreye girecektir. Başkanlık kararnamesi o günden bu yana her sene yenilenmektedir. En son geçtiğimiz haftalarda ABD Başkanı Joe Biden tarafından tekrar uzatılmıştır.
Bunların yanında ABD ve Rusya’nın Suriye sahasında Türkiye ve Suriye Geçici Hükümeti’ne karşı YPG’yi koruma için işbirliği Ukrayna savaşına rağmen devam etmektedir. Bu işbirliğine aynı zamanda İran da destek vermektedir. Nitekim yedi ay önce bir askeri harekat gündemdeyken, Rusya ve İran Suriye’nin kuzeyine ciddi askeri sevkiyatlar yapmıştı. Türkiye, İran ve Rusya arasında yapılan Tahran Zirvesi'nde, Rusya ve İran Türkiye’ye Esed rejimi ile görüşüp sorunu Şam üzerinden çözmeyi teklif etmiştir. Özellikle Rusya’nın arabuluculuk teklifi ve Esed rejimini ikna etme sözü Türkiye nezdinde kabul görmüştür ve harekat ertelenmiştir.
Rusya’nın ABD ile işbirliği içinde YPG’ye sağladığı askeri koruma, ABD’nin Türkiye’ye karşı elinde tuttuğu yaptırım tehditi ve Rusya ile İran’ın Şam’ı işaret etmesi bugüne kadar YPG’ye karşı bir askeri harekatı engellemiştir. Söz konusu üç engelden sadece birinde nisbî bir değişim mevcuttur. 2021 yılında askeri harekatı engelleyen ilk iki engel halen mevcuttur. Ancak Esed rejimi ile görüşme teklifi Türkiye’nin tüm olumlu açıklamalarına rağmen gerçekleşmemiştir. Bugüne kadar ne Esed rejimi bu açıklamalara yönelik olumlu bir açıklama yapmıştır ne de Rusya arabulucu olarak herhangi bir ilerleme sağlayabilmiştir. Ancak buna rağmen, Türkiye’nin Esed rejimine yönelik olumlu açıklamaları devam etmektedir.
Her ne kadar YPG’yi 2019’tan beri koruyan üç temel sebepten ikisi varlığını korusa da, Türkiye’nin elini güçlendiren yeni jeopolitik dengeler oluşmuştur. Türkiye’nin YPG’ye karşı eli belki de hiç olmadığı kadar güçlenmiştir:
Evvela Rusya, Ukrayna Savaşı'nda ciddi şekilde yıpranmıştır. Rusya’nın kısmı seferberliği ve Ukrayna Savaşı'nda zedelenen caydırıcılığı, Rusya’yı Türkiye karşısında zayıflatmaktadır. Örneğin, Rusya tahıl koridorundan çıkma kararının ardından Türkiye tahıl koridoru mekanizmasını devam ettirmiş ve Rusya geri dönmek zorunda kalmıştır. Buna ilaveten Türkiye’nin Ukrayna’ya sağladığı askeri desteğe rağmen, Rusya Türkiye ile ilişkilerini olumlu bir zeminde tutmayı arzulamaktadır. Dolayısıyla Suriye’deki olası bir kara harekatını engellemek için Rusya’nın eli daha zayıf durumdadır.
Diğer bir faktör ise İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma süreçleridir. Türkiye’nin veto hakkı Ankara'nın elini güçlendirmektedir. Örneğin İsveç, Pençe Kılıç Harekatı’na yönelik açıklamalarında Türkiye’ye kınamamıştır. Türkiye’nin bu veto hakkı ve İsveç ile Finlandiya’nın diğer NATO ülkeleri üzerindeki baskısı, olası bir kara harekatında NATO ülkelerin daha çekimser kalmasını sağlayacaktır.
İran faktörü her ne kadar engelleyici bir unsur olacak kapasiteye sahip olmasa da, maliyet artırma kapasitesine sahiptir. İran’da devam eden iç karışıklık ve halk gösterileri de Türkiye’nin elini rahatlatan faktörlerdendir.
Bir diğer husus Katar’da devam eden Dünya Kupası'dır. Dünya Kupası, özellikle uluslararası kamuoyunun Suriye’deki olası bir kara harekata ilişkin duyacağı ilgiyi ve merakı azaltan bir unsur olacaktır.
Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır ile normalleşme süreci, olası bir kara harekatında Arap medyası ve Körfez fonlu medya organları, düşünce kuruluşları ve lobi yapılarının Türkiye aleyhindeki çalışmalarını kısıtlayacaktır. Örneğin BPH döneminde Körfez’in Türkiye karşıtı birçok çalışmada rolü büyüktü. Ayrıca Mısır, BAE ve Suudi Arabistan’ın YPG ile kurmuş oldukları Türkiye düşmanlığı üzerinden şekillenen ilişkileri de normalleşme süreçleri ile zedelenmiştir.
BPH dönemin aksine, TSK’nın envanterindeki Akıncı ve Aksungur SİHA ile hava savunma sistemlerinde ciddi bir kapasite artışı bulunmaktadır. SİHA’ların Rus ve Amerikan hava sahasını delip girebildikleri göz önünde bulundurulduğunda, Akıncı ve Aksungur ile YPG’ye karşı ciddi bir askeri etki oluşturulabilir. Bayraktar TB2’lere ek olarak daha fazla faydalı yük taşıyabilen bu SİHA’lar, kara harekatına ciddi hava desteği sağlayabilir. Özellikle Rusya ve ABD’nin hava sahasını kapattığı ve savaş uçaklarının hava harekatı gerçekleştirmesinin zorlaştığı bir denklemde Akıncı ve Aksungur öne çıkabilir.
Kısaca, Türkiye’nin Suriye’de YPG’ye karşı düzenleyeceği olası bir kara harekatı için engelleyici faktörler varlıklarını korurken, Türkiye’nin elini güçlendiren Ukrayna savaşı, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma süreci, İran’daki iç karışıklık, Dünya Kupası, Arap ülkeleri ile normalleşme ve Akıncı ile Aksungur’un sağladığı yeni kabiliyetler Türkiye’nin elini güçlendirmektedir. Engeller ortadan kalkmamış olsa da, artan imkanlar ve kolaylaştırıcı unsurlar Türkiye’nin olası kara harekatını sınırlı bir maliyet ile mümkün kılmaktadır. Yani konjonktür YPG’ye karşı düzenlenecek olası bir kara harekatı için 2019’tan beri hiç olmadığı kadar uygundur.