gdh'de ara...

Tahran’da üçlü zirvenin kodları

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye, İran ve Rusya arasında düzenlenecek üçlü zirveye katılmak üzere Tahran'a gitti. Üç ülke arasında düzenlenecek zirve esasen uzun bir süre önce hayata geçirilen ve Astana formatı olarak adlandırılan zirvelerin bir yenisi olacaktır.

1. resim
18.07.2022

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye, İran ve Rusya arasında düzenlenecek üçlü zirveye katılmak üzere Tahran'a gitti. Üç ülke arasında düzenlenecek zirve esasen uzun bir süre önce hayata geçirilen ve Astana formatı olarak adlandırılan zirvelerin bir yenisi olacaktır. Ancak uzun bir aradan sonra düzenlenen bu zirve diğerlerinden bir takım farklılıklar arz etmektedir. Zira İran’ın Türkiye’deki suikast girişimleri, Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye’nin Suriye’deki olası askeri harekatı dolayısıyla zirveye tüm taraflar ellerini güçlendirerek girmeye çalışmaktadır. Üçlü müzakerelerin yerine ikili pazarlıkların belirleyici olması beklenen zirvede bölgemiz için yeni ve önemli kararlar alınacağı öngörülmektedir.

Öncelikle, söz konusu zirve İran’ın Türkiye sınırları içerisinde İsrail vatandaşlarına yönelik düzenlemeye çalıştığı suikastların ardından gelmesi zirveye ikili ilişkiler ve bölgesel politikalar açısından ayrı bir önem katmaktadır. İran’ın Türkiye'deki suikast girişimleri MİT ve Mossad’ın koordineli çalışması sonucunda engellenmiş olsa da suikastları düzenlemekle görevli ekip içerisinde Türk vatandaşlarının da bulunması, aslında İran’ın Türkiye ile İsrail arasında devam eden normalleşme sürecini baltalamaya yönelik bir adım olduğunu gözler önüne sermektedir. Ancak İran'ın bu hamlelerinin başarısız olması sonrası İran Dışişleri Bakanı Haziran ayının sonunda Türkiye’ye gelerek ikili ilişkilerdeki krizin derinleşmemesi yönünde adım atmıştır.

İran’ın bu çabaları aslında Ortadoğu’da kendisi aleyhine bir bloğun kurulmasını engellemeye yöneliktir. Türkiye’nin hem BAE, hem İsrail hem de Suudi Arabistan ile olumlu yönde gelişen ilişkileri, Irak’ta PKK’ya karşı operasyonlarla bölgenin terörden arındırılarak alan kazanılması ve Suriye’de YPG’ye karşı Türkiye'nin olası harekatı İran’ı telaşlandırmıştır. Nitekim İran’daki karar alıcılar Ortadoğu’nun altın kuralını bilmektedir: Türkiye neredeyse, İran orada olamaz. Bu iki ülkenin etki alanları yağ ve su misali ayrışmaktadır. Irak’taki seçimlerde İran yanlısı siyasi yapıların zayıflaması ve Türkiye’ye yakın Sünni Araplar ve Kürtlerin güçlenmesi İran’ı tedirgin etmiştir. Bunun üzerine Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkeleri de arkasına alması İran'ın ciddi düzeyde tehdit algılamasına yol açmıştır. Bu yüzden İran, PKK üzerinden Türkiye’yi sınırlandırmaya çalışmaktadır. Irak’ta kendisine yakın milisler üzerinden Türkiye’yi tehdit etmektedir. Ayrıca kendisine unsurlara Türk askerini havan ve füzeler ile hedef aldırmaktadır. Suriye’de ise YPG’nin konumlandığı Tel Rıfat bölgesine ciddi miktarda milis, silah ve mühimmat göndermektedir. PKK’yı kendisine tampon yapmaktadır.

İran’ın bir yandan Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkeler ile ilişkilerini bozmak, diğer yandan da PKK üzerinden sınırlandırma üzerine kurulu bu politikası Tahran’daki üçlü zirvede de devam edecektir. Ancak güçlü olan taraf Türkiye’dir. Türkiye sadece İran’ın suikast girişimlerini başarılı bir şekilde engellememiş, Irak’ta PKK’ya karşı askeri başarılarını sürdürmüş ve Suriye’de yeni bir harekat planlamasını sürdürmektedir. İran’ın Tel Rıfat bölgesine milis göndermesi Türkiye veya Suriye Geçici Hükümeti açısından bir sorun teşkil etmemektedir. Zira Tel Rıfat’taki İranlı milisler ve Esed rejimine bağlı unsurlar TSK ve SMO için meşru ve kolay hedeflerdir. Tahran’daki yöneticiler bunu bildikleri için, Türkiye’yi Rusya ile dengelemeye çalışacaklardır.

Rusya içinse bu zirvenin birkaç farklı amacı bulunmaktadır. Birincil amaç hem iç hem de uluslararası kamuoyuna Rusya’nın yalnız kalmadığını göstermek olacaktır. Bununla beraber Türkiye üzerinden NATO’nun bütülüğünün sorgulanmasına yol açmayı ve NATO’da Türkiye aleyhinde bir algının hakim olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Rusya'nın bir başka hedefi ise Türkiye’nin Ukrayna’ya sağladığı desteği kesmek ve özellikle Bayraktar TB2 SİHA’ları engellemektir. Ayrıca Rusya’nın Suriye’ye daha kolay bir lojistik ikmal hattı kurabilmesi için Türkiye’nin tekrar hava sahasını açmasını talep edecektir.

Türkiye’nin Suriye’deki olası harekatını istemeyen Rusya, Türkiye’nin YPG’ye yönelik endişelerini anladığını ifade edecek ve bu endişeleri gidermek için Esed rejimi üzerinden bir çözüm bulunabileceği argümanını savunmayı sürdürecektir. Böylelikle Rusya Türkiye’ye Esed rejimi ile görüşme ve ilişkileri düzeltme alternatifini sunarak, Suriye’de siyasi bir çözümü kenara iterek askeri çözüme ulaşmayı hedefleyecektir. Ancak bu teklifin Türkiye tarafından kabul edilmesi imkansızdır. Nitekim Esed rejiminin YPG’yi sahada nasıl koruduğu ve YPG ile yaptığı işbirliği bilinmektedir.

Rusya ve İran’ın pozisyonları birbirine yakın olması ve ikisi de Türkiye’yi sınırlandırmak ve engellemek istediği için üçlü zirvede iyi polis kötü polis stratejisini izlemeleri olasıdır. İran Türkiye’ye karşı her zamankisi gibi sert bir tutum benimseyecektir. Rusya ise Türkiye ile uzlaşmaya çalıştığına dair görüntü verip, Türkiye’den istediğini almaya çalışması beklenmelidir. İki ülkenin aynı amaç için çalışması üçlü zirveyi – önceki üçlü zirvelerde olduğu gibi – aslında 2’ye karşı 1 formatına büründürecektir.

Türkiye açısından Suriye’de bir harekatın son derece önemli olduğunu bilen Rusya, İran’ı kullanarak Türkiye’den Ukrayna konusunda ve Suriye’deki siyasi süreç konusunda tavizler koparmaya çalışacaktır. 

Ukrayna’ya saldırması sonucunda ağır bir yükün altına giren Rusya için yaptırımlar, boğazların kapatılması ve Türkiye’nin hava sahasını kapatması ciddi sorunlardır. Bu sorunlar Türkiye ile Rusya arasında kurulan dengeyi Türkiye lehine çevirmiştir. Bu durumun farkında olan Rusya, İran’ı kullanarak Türkiye’yi dengelemeye çalışacaktır. Masaya olduğundan güçlü oturacak olan Putin, Türkiye’den Suriye karşılığında Ukrayna için politika değişiklikleri talep etmesi ve bu talepler yerine getirilmezse Suriye’de olası bir harekatı engellemesi beklenmelidir.

Uluslararası İlişkiler literatüründe ‘chicken game’ olarak da bilinen bu durumda, taraflar ya anlaşma sağlayacak (A), taraflardan birisi geri adım atacak (B ve C) yada iki taraf çarpışacak (D).

Rusya’nın olası bu tutumuna karşı Türkiye için üç farklı seçenek bulunmaktadır:

(A) Suriye’deki olası bir harekat için Ukrayna bağlamında Rusya’nın taleplerini karşılamak;

(B) Rusya’nın taleplerini reddedip, Suriye’deki harekattan vazgeçmek;

(C ve D) Rusya’nın taleplerini reddedip, Suriye’deki harekatı gerçekleştirmek.

Üçüncü seçenekte ya Rusya geri adım atacak ya da Suriye’de iki ülke arasında ciddi bir gerilim ve eskalasyon yaşanacaktır. Türkiye Bahar Kalkanı Harekatı’nda bu eskalasyonu gerçekleştirmişti.

Şimdi sorulması gerekn soru ise; Ukrayna ile meşgul olan Rusya şuan böyle bir eskalasyon riskini alabilir mi?