Tanınmaya giden yol: Kıbrıs Türk Devleti hamlesinin arka planı
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ve Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Uzmanı Hazel Çağan Elbir, Kıbrıs Türk Devleti hamlesini gdh'a değerlendirdi.
Son dönemde hem Türkiye’nin hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) üst düzey yetkilileri, KKTC’nin isminin Kıbrıs Türk Devleti olarak değiştirileceğini belirten açıklamalar yaptı. Bu gelişme, adadaki statü tartışmalarında yeni bir aşamaya geçişin habercisi olabilir.
gdh.digital Özel Haberler ekibi de Kıbrıs Türk Devleti hamlesini Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli ve Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Uzmanı Hazel Çağan Elbir ile görüştü.
KKTC’den Kıbrıs Türk Devleti’ne geçiş vurgusunun son derece mühim olduğunu belirten Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli şunları söyledi:
Bu, öncelikle Kıbrıs’ta artık yeni bir statü kurulacağına ilişkin güçlü bir mesajdır. Devlet isminin değişmesi pek çok yönden önemli işlevlere sahip olacak ve Kıbrıs Türkünün sosyal ve politik statüsü açısından büyük kazanımlara kapı aralayacaktır. Türk devleti; yani Kıbrıs Türk Devleti vurgusu, bu statünün devlet ismine evrimleşen yeni siyasi düzeni güçlü bir şekilde ifade ediyor.
Kıbrıs’ta Türklerin egemen varlığının meşrulaştırılması amacını güden kritik bir adım atıldığını vurgulayan Gözügüzelli, sözlerine şu şekilde devam etti:
Devlet isminde Türklük vurgusu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) yarattığı adanın tek sahibi Rumlar şeklindeki algıya karşı stratejik bir yanıt olarak yorumlanabilir. Bu hem Türk kimliğini hem de Kıbrıs Türklerinin haklarının korunması anlamına gelir. Bu, devletin ortaya koyduğu uluslararası politikayı da meşrulaştırıcı bir hamledir. Kıbrıs’ta Türk egemenliğinin ve varlığının teyidine dönük stratejik bir girişimden bahsediyoruz.
İsim değişikliğinin hukuki boyutuna da değinen Gözügüzelli, şu cümleleri kurdu:
Devletin isim değişikliğiniin önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Dünyada isim değişikliğine giden çok sayıda devlet örneği var. Buna Benin, Burkina Faso, İtalya ve hatta Yunanistan’ın adını tam beş kez değiştirmesini örnek göstermek mümkün. Benzer bir şekilde 1946’da Japonya İmparatorluğu adını Japonya olarak değiştirmiştir. Fransa ve Macaristan da benzer adımlar atmıştır. Dolayısıyla Kıbrıs Türk halkı isterse, mecliste alınacak kararlarla bunun referanduma taşınmasıyla KKTC’nin adının Kıbrıs Türk Devleti olması mümkündür.
Son olarak Kibris’ın bir Rum adası-Yunan adası gibi tanıtılma girişimine karşı ciddi bir yanıt verildiğini söyleyen Gözügüzelli, bu gelişmenin Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci statüden resmi üyelik statüsüne geçişe ve daha sonra da resmi tanımaya gidecek bir sürece kapı aralayacağını iddia etti.
AVİM Uzmanı Hazel Çağan Elbir ise bu adımın dış politikada bir paradigma değişikliğine işaret ettiğini belirterek şunları söyledi:
Kıbrıs Türk Devleti vurgusu ile amaçlanan Türklerin de adada Rumlar kadar eşit haklara sahip olduğunu ifade etme gayesi gütse de iki devletli çözüm fikri ile ters düşmekte hatta ifade Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) iddialarına benzerlik göstermektedir. Bu bir paradigma değişikliğidir.
Yaşanan değişimin tanınma amacıyla ilişkil iolduğunu dile getiren Elbir, sözlerini şu şekilde tamamladı:
1974’ten önce adada Türklerin yaşadığı zorluklar biliniyor. GKRY’nin AB ve Yunanistan tarafından güçlü bir şekilde desteklendiği düşünülürse, KKTC’nin böyle bir söylemle başta Azerbaycan olmak üzere diğer Türk devletleri tarafından da tanınmasına giden yoldaki çalışmalarında ve girişimlerinde somut sonuçlar doğurabilecek bir hamle yaptığı ifade edilebilir.