gdh'de ara...

The Atlantic: Dünya savaşı olmasa da savaştaki bir dünyayı ne bekliyor?

Dünya, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük çatışmalara sahne oluyor. Gazze, Ukrayna, Dağlık Karabağ, Kosova, Libya, Sudan, Tigray, Etiyopya, Suriye, Yemen, Haiti ve hatta Tayvan. Peki dünyadaki çatışmalar neden tetiklendi? 

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından The Atlantic'de, dünyanın çeşitli noktalarında yaşanan çatışmaların sebeplerinin incelendiği bir analiz kaleme alındı.

2. Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyanın en çok çatışma yaşadığı dönemin son 24 aydır geride bırakıldığı belirtilen analizde, çatışmaların artmasının nedeni ise iki teröiye dayandırıldı.

Analizde ayrıca, yaşanan çatışmaların hiçbirinin üçüncü dünya savaşı seviyesine yükselmese bile dünyayı saracak şekilde devam edeceği tespitinde bulunuldu.

İşte The Atlantic'de yayınlanan analiz:

Geçtiğimiz iki yıl, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana en fazla çatışmanın yaşandığı dönem oldu.

Dünyada sadece geçtiğimiz 24 ay içinde şaşırtıcı sayıda fazla silahlı çatışma başladı.

Bu çatışmalardan bazıları tamamen donmuş durumdaydı. Yani taraflar yıllardır doğrudan çatışmaya girmemişti. Diğerleri ise uzun süredir kaynıyordu ve düşük seviyeli çatışmalar aralıklı olarak patlak veriyordu.

Ancak şimdi hepsi aktif hale geldi.

Liste sadece Gazze ve Ukrayna'daki savaşlardan oluşmuyor. Dağlık Karabağ'da Ermenistan ile Azerbaycan, Kosova ile Sırbistan, Libya, Doğu Kongo, Sudan, Tigray, Etiyopya, Suriye, Yemen, Haiti ve hatta Meksika. Ve tüm bunlara ek olarak, Çin'in Tayvan adasını işgal etme ihtimali.

1945'ten bu yana küresel çapta savaşları takip eden Uppsala Çatışma Verileri Programı, 2022 ve 2023 yıllarını Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana dünyanın en çatışmalı yıllarının yaşandığını açıkladı.

Neden?

İki teori, bu durumu makul bir şekilde açıklayabilir ve bunlardan hangisi doğru olursa olsun, çatışmaların bir süre daha çoğalmaya devam edeceğini göstermektedir.

İlk teoriye göre; silahlı çatışma furyası daha derin bir anlam taşıyor. Bu teoriye göre dondurulmuş çatışmalardan bazılarının alevlenme zamanı gelmişti. Diğer bir deyişle, 1945 yılından bu yana geçen uzun sessizlik döneminde bekletilen bu düşmanlıklar için tarflar kendisini hazırladı.

İkinci teoriye göre ise; uluslararası sistemde yaşanan büyük sorunlar, yeni bir düzeni ve dolayısıyla da bu çatışmaları tetikledi. Diğer bir ifade ile bu teoriye göre Pax Americana dönemi sona ermiş gibi görünüyor.

Yani Amerika Birleşik Devletleri birçok potansiyel çatışmayı çözmeye ve kontrol altına alma kabiliyetini yitirdi.

Özellikle Çin, ister Kuşak ve Yol Girişimi'nin ekonomik cazibesinden yararlanarak isterse de bölgesindeki statükoyu askeri olarak revize ederek uluslararası sistemi etkilemeye çalışan büyük bir güç olarak ortaya çıkmıştı. Rusya ise, Çin'in ekonomik gücüne sahip değil ancak o da bölgesine hakim olmak, kendisini etkili bir küresel oyuncu olarak kabul ettirmek ve uluslararası düzeni revize etmek istiyor.

Rusya ya da Çin'in henüz ABD ile ekonomik ya da askeri açıdan aynı seviyede olup olmamasının pek bir önemi yok. Her ikisi de küresel Güney ülkeleriyle paylaştıkları revizyonist duyguları kullanarak ABD liderliğindeki uluslararası düzene meydan okuyabilecek kadar güçlü bir pozisyona geldi.

Sonuç olarak, büyük güçler birbirleriyle savaşmaktan kaçınsalar bile, eylemleri başka yerlerde devam ettirerek çatışmaları körükleyebiliyor.

Küresel sorunlar işbirliğine dayalı çözümler gerektirir. Ancak büyük güçler işbirliği yapmak ve paylaşmak yerine rekabet etmeyi tercih ettiği için bu çatışma süreçleri tetiklenmiş görünüyor.

ABD hegemonyasının düşüşü çok kutupluluğun artmasına neden oldu ve büyük güç rekabeti kesinlikle Rusya'nın saldırganlığını ve Batı'nın tepkisini tetikledi.

Bunun sonucu olarak bundan sonra da diğer ülkeler, ya büyük güçlerin çapraz ateşine yakalanacak ya da kendi sorunlarını kendileri çözmek için kendi ateşlerini yakmaya çalışacaklardır.

Bu savaşların hiçbiri üçüncü dünya savaşı seviyesine yükselmese bile dünyayı saracak şekilde devam edeceğini göstermektedir.

Kaynaklar

Tartışma