The Center for European Policy Analysis: Güney Kafkasya'da yeni bir dönem başlıyor
Türkiye Güney Kafkasya'daki süreçte en önemli kazanan olarak ortaya çıktı. Rusya, Güney Kafkasya'daki nüfuz kaybını artık tersine çeviremeyebilir.
Ermenistan ve Azerbaycan, bir barış anlaşmasına yakınken, Rusya bölgeden giderek uzaklaşıyor.
Ermenistan ve Azerbaycan, yıl sonuna kadar kapsamlı bir barış anlaşmasına doğru ilerliyor gibi görünüyor. Medyaya yansıyan çeşitli ipuçları aylardır ortalıkta dolaşıyor ve Ermeni liderliğinden çeşitli temsilciler, barış anlaşmasında ilerleme olasılığının yüksek olduğuna işaret ediyor.
Son açıklamalarda Ermeni tarafı netti. BM Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan, Ermenistan ve Azerbaycan'ın Aralık ayı sonuna kadar barış anlaşmasını imzalama konusunda anlaştıklarını söyledi. Uzun süredir tartışılan bir sınır anlaşmazlığı da önümüzdeki aylarda çözülebilir.
Aynı zamanda, Azerbaycan'ın kilit müttefiki Türkiye'den de benzer olumlu sesler geliyor. Türkiye'nin Dışişleri Bakanı, Azerbaycan ve Ermenistan'ın bir barış anlaşmasının ana noktaları üzerinde zaten bir anlaşmaya vardıklarını duyurdu. Ve tüm bunlar iki tarafın şiddetli çatışmalara girmesinden sadece bir ay sonra ve Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'a karşı gerçekleştirdiği 2020 savaşının yıldönümünde geldi.
Anlaşmanın tam olarak ne içereceği henüz belli değil. Ancak iki başkentin son açıklamalarına dayanarak, büyük bir başarı olan karşılıklı toprak tanımayı içermesi muhtemel görünüyor. Bu, Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan topraklarının bir parçası olarak tanıyacağı anlamına geliyor. Ermenistan karşılığında, enklavda yaşayan etnik Ermeniler için özel dil ve diğer kültürel haklar elde etmeyi umuyor.
Beklenmedik görünen bu gelişme, aslında Batı'nın öncülük ettiği aylarca süren diplomatik çabaların bir sonucudur. Ukrayna'daki savaştan bu yana ABD, Güney Kafkasya'da etkisini aktif olarak yeniden devreye soktu ve Ermenistan-Azerbaycan görüşmelerinde ilerleme sağladı.
Kısa bir süre önce ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile 11 Ekim'de ayrı ayrı görüşmelerde bulunarak, barışın gereğini vurguladı ve bir anlaşmaya yönelik pratik adımları kolaylaştırdı.
Daha da önemlisi Avrupa Birliği, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığının ardından, bölgedeki etkinliğini önemli ölçüde artırdı ve şimdi Kremlin'in iki taraf arasındaki askeri tampon gücü de dahil olmak üzere kendi çıkarlarına yönelik “barış inşası” çabalarına karşı adım atmaya çalışıyor.
Yakın tarihli bir açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Rusya'yı Ermenistan ile Azerbaycan arasında kasıtlı olarak istikrarsızlığı kışkırtmakla suçladı.
Rusya ise bütün bu gelişmelerden dolayı açıkça mutsuz. Rusya'nın dikkatinin çoğu Ukrayna topraklarını fethetmeye odaklanırken savaş bölgedeki Rus nüfuzunda ciddi bir düşüşe neden oldu.
Askeri açıdan aşırı gergin olan Rusya, yerel aktörlerin artık daha aktif bir dış politika için fırsatlar görmesiyle dalgalanma etkilerini kontrol edemiyor. Azerbaycan, Ermenistan'a karşı daha zorlayıcı bir yaklaşım kullanırken, Ermenistan büyük askeri teçhizat alımları için Hindistan'a yöneldi. Türkiye ise Güney Kafkasya'daki süreçte Ermenistan'a baskı yaparak en önemli bir kazanan olarak ortaya çıktı.
Güney Kafkasya'daki güç boşluğu artık bir gerçek ve Batı bu fırsatı değerlendirirse kazanacağı çok şey var.
Ekim ayı başlarında AB, iki ülkenin sınırına özel bir misyon göndermeyi kabul etti. Bu misyonun, güven inşa etmenin ve hatta belki de sınır belirleme sürecini kolaylaştırmanın ötesinde, pratik açıdan ne başarabileceği kesin değil. Ancak hareket, Rusya'dan AB aracılı çabalara geçişi işaret ettiği için yine de dikkate değer.
Bu yıl boyunca Ermeni ve Azerbaycan devlet başkanlarının arasındaki tüm zirveler neredeyse AB himayesinde yapıldı. Savaş esirleri takası da çoğunlukla Amerikan, Avrupa veya Gürcü arabuluculuğunun sonucuydu.
Rusya tüm bu süreçlerde devre dışı kaldı ve bu Kremlin'i endişelendiriyor. Ancak Rusya, kenardan öfkeli açıklamalar yapmaktan biraz daha fazlasını yapabilir. Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zahoroca geçtiğimiz günlerde AB'nin Moskova'nın sürece yardım çabalarını baltalamaya çalıştığını söyledi.
Ancak bütün bu gelişmeleri Sovyet sonrası dönemin ve Rusya'nın bölgesel hegemonya kavramının sona ermesiyle birlikte yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
Yeni bir barış anlaşması, 2025'te mevcut anlaşmanın sona ermesiyle birlikte Azeri topraklarında Rus "barışı koruma birliklerine" olan ihtiyacını da ortadan kaldıracaktır.
Yine de, bir anlaşma barışı tam olarak garanti etmeyecek. Bunun olabilmesi için hem Ermenistan'ın hem de Azerbaycan'ın "taviz verme sanatını" öğrenmesi gerekecek. Ayrıca, Azerbaycan'ın genellikle zorlayıcı stratejisi istikrarlı bir barışa ulaşmayı zorlaştıracaktır. Bu arada Ermenistan, savunma harcamalarını artırarak ve Rusya dışındaki devletlerle askeri bağlantılar kurarak mevcut askeri dengesizliğe meydan okumayı düşünecektir.
Yine de, sözkonusu olan potansiyel anlaşma oldukça umut verici. Rusya askeri açıdan aşırı gergin durumdayken, Güney Kafkasya'daki nüfuz kaybını artık tersine çeviremeyebilir.