The Spectator: ABD'nin Batı'ya liderlik ettiği dönem sona mı eriyor?
Trump'ın olası başkanlığı Batı'da korku yaratırken, Biden'ın zayıf görünen durumu da ABD seçmenini korkutuyor. ABD'nin Batı'ya liderlik ettiği dönem sona mı eriyor?
ABD merkezli yayın organlarından The Spectator'da, ABD seçimlerine doğru giderken Biden-Trump karşılaşmasının ve iki adayın dış politika yaklaşımlarının seçimlere ve Batı dünyasına olasın etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Biden'ın, “Batı ittifakına dört yıllık bir dönem daha liderlik etmek için güvenilecek adam mı?” sorusuna yanıt aranan analizde, normalde ABD seçimlerinde önemli görülmeyen dış politika adımlarının bu seçimlerdeki büyük etkisine atıfta bulunuldu.
Analizde ayrıca; sürekli tökezleyen ve zayıf görünen bir Biden gerçeğinin ABD'nin Batı'ya liderlik ettiği süreci sonlandırabileceği tespiti yapıldı.
İşte The Spectator'da yayınlanan analiz:
Dış politika ABD başkanlık seçimlerinde nadiren önemli bir rol oynar. İç meseleler, ekonomi, istihdam, göçmenlik, seçmenlerin en çok ilgilendiği konulardır.
Ancak bu kez durum farklı olabilir. Zira Başkan Biden ve Donald Trump arasındaki ilk televizyon tartışması tek bir şeye odaklanmış görünüyordu.
Biden, Batı ittifakına dört yıllık bir dönem daha liderlik etmek için güvenilecek adam mı? Yoksa Trump'ın ima ettiği gibi, o kadar zayıf ve kırılgan ki, dünyadaki düşman liderlerin hiçbiri ondan korkmak bir yana, ona saygı bile duymuyor mu?
Görünüşe göre korku ortamı yaratmak, seçim süreci boyunca Trump'ın en büyük kozu olacak.
Trump münazarada Biden'a ve seçmenlere eğer başkan olsaydı, Vladimir Putin Ukrayna'yı işgal etmeye asla cesaret edemeyeceğini, Beyaz Saray'da olsaydı Hamas'ın İsrail'e saldıramayacağını iddia etti.
Trump'ın bu iddiaları kanıtlanamaz olsa da, Biden'ın tökezlediği, bocaladığı ve dış politika konusunda zorlandığı bir tartışmada Trump, insanların zihninde “Trump işleri halleden sert bir lider” imajı oluşturdu.
Gerçekte ise pek çok gri alan var.
Yeterli açıklık ya da sağlamlıkla ifade etmemiş olsa da, Biden'ın görevdeki en büyük başarısı, Ukrayna'nın Rusya'ya karşı mücadelesinde Batı'nın birliğini sağlamak için 50 ülkeyi bir ittifaka dahil etmek oldu.
ABD, Biden'ın gözetiminde, Şubat 2022'deki Rus işgalinden bu yana Ukrayna'ya 175 milyar dolar askeri yardımda bulundu ve Beyaz Saray'da ikinci bir dönem daha kazanırsa, Kiev'i tatmin edecek şekilde savaşı sona erdirmek için gereken süre boyunca Ukraynalıları destekleme sözü verdi.
Biden bunu Putin'in Ukrayna'da kazanmasını ve Polonya gibi bölgenin başka yerlerinde toprak ele geçirmesini önlemek için asil ve gerekli bir çaba olarak tanımlasa da rakibi Trump, daha ilk günden Ukrayna'daki savaşı sona erdirme sözü vermişken şüpheci seçmenleri bunun tek yol olduğuna ikna edebilir.
Trump bunu nasıl başaracağını açıklamadı ama açıklamak zorunda da değildi çünkü önerdiği şey muhtemelen çalışkan ve düşük gelirli bir Amerikalı seçmene, çok uzaklardaki bir ülkede vergi mükelleflerine milyarlarca dolara mal olan sonsuza kadar sürecek bir savaştan çok daha cazip geliyor.
Trump'ın Gazze'deki savaşı sona erdirmek için ise net bir cevabı yoktu. Hatta Biden ile ortak bir zemini paylaşıyor gibi görünüyorlardı.
Her ikisi de İsrail'i her zaman destekleyeceklerini belli ettiler. Ancak Trump İsrail ordusunun Hamas'ı ne pahasına olursa olsun yok etmesini istediğini söylerken, Biden bu amaca ulaşmak için kullanılan yöntemler konusunda giderek daha temkinli bir yaklaşım izledi.
Amerika'nın müttefikleri için de Biden'ın sönük performansı kayda değer bir endişeye neden oldu.
Tüm ABD müttefikleri, yeni bir Trump başkanlığını endişe ve korku karışımı bir duyguyla bekliyor olacaklar.
Öte yandan Biden ise ABD müttefikleri açısından, dinlemeye istekli bir başkan olarak görülüyor. İttifak içindeki hiç kimse Biden'dan korkmuyor. Pek çok kişi ise Trump'tan ve onun olası politikalarından korkuyor.
Biden Trump'ı NATO'yu yok etmeyi planlamakla suçladı ve Trump'ın savunma taahhütlerini yerine getirmeyen NATO üyelerine 'ne isterlerse yapmaya' davet ettiği anları hatırlattı.
Aslında NATO müttefiklerinin yüzde 70'inden fazlası şu anda GSYH'lerinin yüzde 2,5'ini savunma için harcama yolunda ilerliyor. Ancak yine de, NATO ittifakı önümüzdeki ay Washington'da 75. yıldönümü zirvesini düzenlerken, müttefik liderler bunun Biden'ın veda konuşması olup olmayacağını merak edecekler.
Tartışma boyunca dış politika konusunda yaşanan çatışmalar ne Biden ne de Trump açısından yeni bir şey ortaya koymadı. Ancak Biden'ın güçlü ve güvenilir bir lider olduğu yönündeki görüşleri zayıflattı.
Sonuç olarak, normalde ortalama bir ABD vatandaşının öncelik listesinde çok alt sıralarda yer alan dış politika yaklaşımı ve sürekli tökezleyen ve zayıf görünen bir Biden gerçeği ABD'nin Batı'ya liderlik ettiği süreci sonlandırabilir.