The Spectator: Çağrı cihazı saldırıları topyekün bir savaşa mı yol açacak?
İsrail ve Hizbullah arasındaki olası bir kara savaşında hangi dengeler öne çıkacak? İsrail, ABD'nin fiili desteği olmadan böyle bir savaşa girişebilir mi?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından The Spectator'de, İsrail'in Lübnan'da iletişim cihazlarını patlatarak gerçekleştirdiği saldırıların sonuçlarına dair öngörülere yer verilen bir analiz kaleme alındı.
Bu saldırıların hem İran hem de Hizbullah'ın zayıf noktalarını ortaya çıkardığına dikkat çekilen analizde, gelinen moktada hem diğer suikastlerin hem de çağrı cihazı saldırılarının topyekün bir savaşı tetiklediği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; olası bir kara savaşında İsrail ordusunun gücünün yeterli olamayabileceği ve mühimmat dahil olmak üzere büyük oranda ABD'nin desteğine ihtiyacı olacağı belirtildi.
İşte The Spectator'da yayınlanan analiz:
Lübnan'da son iki gün içerisinde 5,000 çağrı cihazının aynı anda patlatılmasıyla aralarında çok sayıda Hizbullah üyesinin de bulunduğu 12 kişinin ölmesi ve binlerce kişinin yaralanması İsrail için açık bir taktik zafer olarak görülebilir.
Zira; İran destekli grubun üyelerinin sıradan günlük işlerini yaparken aniden acı içinde yere yığılması, hareketin bölgedeki pek çok düşmanı tarafından büyük bir zafer olarak karşılandı.
Bu operasyon İsrail'in Hizbullah'ın içerisine ne kadar derinlemesine nüfuz ettiğini göstermektedir.
Askeri uzmanlara göre örgüt artık; geçtiğimiz birkaç ay içinde Fuad Şükr ve Muhammed Kasım el Şaer gibi üst düzey örgüt yetkililerinin öldürülmesinde sergilenen kabiliyetlerin, şimdiye kadar tanık olunandan çok daha kinetik şekillerde harekete geçirilebileceğinin farkında olacaktır.
Bu olay Hizbullah'ın zayıf noktalarını ortaya çıkarmıştır ve İsraillilere güvenlik yapılarının taktiksel yetenek ve kapasitelerinin devam ettiği konusunda güvence verecektir.
Şu an itibariyle İsrail, Hizbullah'ın sınır boyunca her gün gerçekleştirdiği füze ve insansız hava aracı saldırıları sonucunda İsrail-Lübnan sınırı boyunca uzanan yaklaşık üç mil derinliğindeki bölgenin kontrolünü fiilen kaybetmiş durumda.
Daha önce bu bölgede ikamet eden yaklaşık 60,000 İsrailli evlerini terk etti. Eğer silahlar susar ama Hizbullah sınır hattında konuşlanmaya devam ederse, bu kişilerin ve ailelerinin büyük bir kısmının eski ikamet yerlerine dönme ihtimali çok düşük.
Bu İsrail tarihinde emsali olmayan bir durum ve bunun kaygı verici sonuçları var.
Sınırın öte tarafındaki değişimlerde ise İsrail açık bir üstünlüğe sahip. Mevcut bilançoya göre, çatışmaların başladığı geçen yıl 8 Ekim'den bu yana yaklaşık 460 Hizbullah savaşçısı öldürüldü. İsrail ise 20 askerini ve 26 sivilini kaybetti.
Bölge sakinlerinin kuzey sınırındaki topluluklarına geri dönmeleri artık İsrail tarafından bir savaş amacı olarak tanımlanıyor. Ancak bu bir dizi ikilemi de beraberinde getiriyor.
Bu hedefe ulaşabilecek tek araç İsrail'in kara kuvvetleridir. Ancak böyle bir görev için ihtiyaç duyulacak kara birliklerinin çoğu Gazze'de bir yıl süren çatışmaların ardından şu anda tükenmiş durumda.
Şu anda hızlı ikmal çabaları devam ediyor ancak bu zaman alacak. Daha da önemlisi, böyle bir operasyonu başarıyla yürütmek için ABD'nin yeniden silah ikmali yapması gerekecek.
Ancak tüm göstergeler Washington'un Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesinde çatışmadan kaçınmaya kararlı olduğunu gösteriyor.
Peki yaşadığı travmaların ardından İsrail toplumu böyle bir girişime yeterince hazır mı?
İsrail'in 1985-2000 döneminde böyle bir bölgeyi korumaya çalıştığı son zamandan bu yana teknoloji oldukça ilerledi Ancak yine de İsrail'de akıllardaki soru şu: İsrail'in 2000 yılında IDF birliklerinin nihai olarak çekilmesine yol açan başarısız isyanla mücadele performansının tekrarlanması nasıl önlenebilir?
İsrail'de kara harekatına ilişkin son günlerde yükselen sesler tüm zorluklara rağmen artık ciddiye alınmalıdır.
Hizbullah'ın kendi ikilemleri var. Patlayan çağrı cihazları olayı, her zaman yetkinlik ve tehdit imajı vermekle övünen bir örgüt için derin bir aşağılanmadır.
Örgüt kesinlikle intikam peşinde olacaktır.
Ancak hem Hizbullah hem de İran, geçtiğimiz yıl boyunca İsrail'le topyekûn bir çatışmadan kaçınmaya çalıştılar. İran, en önemli varlığı olan Hizbullah'ıi Hamas'ı desteklemek için kullanmak istemiyor.
Şimdi Hizbullah için ikilem, çok başarılı bir yanıtın getirebileceği topyekûn bir savaştan kaçarken, destekçilerini ve patronlarını tatmin edecek bir düzeyde nasıl misilleme yapılacağı olacaktır.
Hizbullah'ın önünde şimdi bir başka zorluk daha var. O da örgüt mensupları arasındaki iletişimi kolaylaştıracak yeni bir yol bulmak.
Askeri uzmanlara göre; bir kara savaşına şahitlik edebileceğimiz nokta artık çok uzak değil ve İsrail'in Lübnan'daki çağrı cihazı saldırıları gösterdi ki; bu savaşın sonucunu sadece kara savaşındaki gelişmeler belirlemeyecek.