"Touda’yı Herkes Seviyor" filminin başrol oyuncusu Nisrin Erradi: "Touda’nın hikayesi hayat gibi"
Cannes Film Festivali’ndeki gösteriminin ardından Türkiye’deki ilk gösterimini Ayvalık Film Festivali’nde gerçekleştiren "Touda’yı Herkes Seviyor" filminin başrolü Nisrin Erradi, Türkiye’deki gösterime katıldı. gdh dijital Kültür Sanat editörü Deniz Ali Tatar’a konuşan Erradi, "Touda karakteri, yas sürecimde benimle arkadaş gibi oldu ve hayatımı da değiştirdi" diye anlattı.
Fas asıllı aktris Nisrin Erradi, başrolünde yer aldığı ve Nabil Ayouch’un yönettiği "Touda’yı Herkes Seviyor" filmiyle Türkiye’ye geldi. 77. Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştiren film, Fas tarafından, 97. Akademi Ödülleri'nde En İyi Uluslararası Uzun Metraj Film dalında aday adayı oldu. Türkiye’de ise ilk olarak Ayvalık Film Festivali’nde gösterilen Fas, Fransa, Belçika, Danimarka, Hollanda ve Norveç orta yapımı film, olumlu eleştiriler aldı. Film, geleneksel bir Fas halk şarkıcısı olmayı ve oğlu için daha iyi bir yaşam için Kazablanka'ya taşınmayı hayal eden Touda’nın hikayesi anlatılıyor. gdh dijital Kültür Sanat editörü Deniz Ali Tatar ile Ayvalık’ta filmin gösteriminin ardından bir araya gelen Nisrin Erradi, film hakkında değerlendirmelerde bulundu.
"Kariyerimde önemli bir yere sahip Touda"
Morocco’da doğduğunu ve uzun süredir oyunculuk yaptığını söyleyen Erradi, asıl işinin oyunculuk olduğunu ve öncesinde şarkı söylemediğini belirtiyor. Touda’yı Herkes Seviyor filmi için şarkı söylemeyi öğrendiğini belirten Erradi, "Filmde yalnızca ben şarkı söylemiyorum. Benim sesime benzeyen bir sese sahip olan başka bir hanımefendinin de söylediği kısımlar var. Ve şarkıları da beraber çalıştık aslında. Yalnızca filmde acapella yani arkadan hiç müzik gelmeyen kısımlarda, ben şarkı söylüyorum. Geri kalan sahnelerde benim sesim ve onun sesinin birleşimi var diyebiliriz" diye belirtiyor. Touda’yı Herkes Seviyor filminin kendi özel hayatını da etkilediğini söyleyen Erradi, süreci şu şekilde anlatıyor: "Babamın ölümünden sonra bu filmi çektik ve benim kariyerimde önemli bir yere sahip. Touda karakteri, yas sürecimde benimle bir arkadaş gibi oldu aslında. Yasın ardından bu film, benim hayatımı da değiştirdi. Bu karakteri canlandırmayı bekliyormuşum ve hayatımın karakterlerinden bir tanesi oldu" diye anlattı.
"Touda ile hayallerimi gerçekleştirebileceğim bir alan açıldı"
Filmin yönetmeni Nabil Ayouch ile film sürecinden önce tanıştıklarını ve arkadaş olduklarını söyleyen Erradi, "Filmin çekiminden yaklaşık bir buçuk sene önce, film üzerine çalışmaya başlamıştık. Bu film bizi aslında daha yakınlaştırdı ve arkadaşlığımız daha da gelişti Nabil ile. Nabil bana büyük bir alan sundu ve yapabileceğim her şeyi de verdi. Hem kendi hayallerimi gerçekleştirebileceğim hem de Touda’nın hayallerini gerçekleştirebileceğim bir yer açtı. O yüzden iyi ki onunla çalışmışım" dedi.
Filmde Touda karakterini eril erkek dünyasında verdiği yaşam savaşını da değerlendiren Erradi, Touda’da kendinden parçalar bulduğunu ve benzeştiklerini yönetmenle de konuştuklarını söyledi. Bir oyuncu olarak bu sektörde benzer şeyler yaşadını belirten Erradi, şu şekilde değerlendirme yapıyor: "Touda’nın yaşadığı benzer zorbalıkları ben de kendi sektörümde yaşadım. Ben de Touda kadar güçlü olduğumu düşünüyorum. Birbirimize çok benziyoruz."
"Touda bıkkınlığını, şarkılarla haykırıyor"
Touda’nın sağır ve dilsiz bir oğlu olduğuna da dikkat çeken Erradi, "Özel bir öğretmenimiz vardı ve işaret dilini ayrıca çalıştık. Filmdeki çocuk da aslında sağır ve dilsiz değil, o da bu eğitimi alarak çalıştı. Ayrıca sahnelerimizi de beraber çalıştık çocukla. Aslında hep beraber çok çalıştığımız ve dışarıdan da yardım aldığımız bir süreç geçirdik. Oynadığım karakterler üzerine çok çalışırım. Bu güzel bir his veriyor bana, çalışmak için inancım ve gücüm olduğunda o karaktere daha çok bağlanıyorum." Touda’nın öncelikli amacının oğluna bakmak olduğunu söyleyen Erradi, bu yüzden Casablanca’ya gitmek hedefi olduğunu ve daha çok kazanç elde edip daha iyi şartlarda yaşamak istediğine dikkat çekiyor.
Erradi, "Touda’nın objektifi, daha çok para kazanıp oğluna iyi bakabilmek aslında. Aynı zamanda şeyha olmanın da hayalini kuruyor. Ama bunu herkesin onu onurluğu gördüğü bir şekilde bir ’şeyha’ olmayı istiyor. "Ayli Ayli" şarkısını sahnede söylediği esnada da bu düzene dayanamadığını görüyoruz. Aslında herkesten kurtulmak istediğini haykırıyor Touda. Kaçmak istiyor bir şekilde ve istediğini bulamadığı için bıkkınlığını şarkı yoluyla dile getiriyor. Ve bir başkaldırı gösteriyor, kendi düzenini oluşturmak istiyor. Film de aslında hayat gibi ilerliyor bence. Her zaman sadece güzel şeyler yaşamıyoruz, zaman zaman zorluklardan da geçiyoruz. Böyle olunca güzellikler de gerçekçi oluyor. Sinema da öyle bence, hayatın inişini çıkışını sunuyor izleyene. Touda’nın hikayesi de böyle bir bakıma." Filmde Touda’nın ağabeyi ile ilişkisinde de sert bir nokta olduğuna ama insancıl bir durumun da yaşandığında dikkat çeken Erradi, "Ağabey, Fas toplumunu temsil ediyor. Fas toplumu da şeyhaları kötü kadın olarak değerlendiriyor. O yüzden aralarında gizli bir çekişmeye şahit oluyoruz. Filmde bence bu hikayedeki en güzel şey, Touda’nın ağabeyinin Touda’nın oğlunu sevmesi. Touda ile farklı çocuğuyla farklı bir ilişki kuruyor ağabey ve karakterin şaşırtıcı kısmı da bu aslında. Bu noktada da daha insancıl ve gerçekçi bir duygu hissediyorum ben" diye özetliyor.
"Butik festivallerde daha çok yakınlık kuruluyor"
Everybody Loves Touda’nın 2024 Cannes Film Festivali'nde prömiyer yaptığını söyleyen Erradi, süreci şöyle özetliyor: "Cannes’daki ilk gösterim harika geçti ve çok güzel geri dönüşler aldık. Herkes filmi çok beğendiğini söyledi. Ama benim için en önemli şey filmin Cannes’da gösterilmesi değil, bir sürü insana ulaşması aslında. Tabi ki Cannes bunun için de çok önemli bir yer, gerçekten büyük bir kitleye ulaşmak konusunda önemli bir sinema merkezi. Daha önceki filmlerimle de Cannes’a gittim, ama benim için bu fiilmin daha fazla insana dokunabilmesi daha önemli." İlk defa Türkiye’de bir film festivaline katıldığını söyleyen Erradi, Ayvalık’ta bulunmaktan dolayı memnun olduğunu belirtti. Erradi, "Bu tarz butik festivalleri çok seviyorum, çünkü insanlarla daha yakın olabildiğimiz festivaller oluyor. Cannes, Berlinale ya da Venedik daha yüksek ve şatafatlı festivaller olduğu için yoğun geçebiliyor. Bu tarz butik festivallerde daha çok yakınlık kuruluyor. Filmin gösteriminden sonra salonda da bunu hissettim aslında, insanlarda o yakınlığı ve sıcaklığı gördüm" değerlendirdi.
"Farklı karakterlerle seyirciyi şaşırtmayı seviyorum"
İki tane daha film çektiğini ve onların da yakın zamanda seyirciyle buluşacağını söyleyen Nisrin Erradi, iki filmde de çok farklı karakterler olduğunu söyledi. Erradi, "Sinemada asıl amacım, her filmde farklı bir karakteri canlandırabilmek. Aslında tüm istediğim bu, her seferinde farklı bir insan olabilmek. Touda’nın ardından iki farklı karakterle izleyici şaşırtmak, heyecan verici olacak" diye anlattı.