Türklere Anadolu'nun kapılarını açan zafer: Malazgirt

Türk tarihinde millet şuurunu geliştiren ve dünya tarihinde kırılma noktası olarak sayılabilecek pek çok önemli savaş yaşanmıştır. Bu savaşların arasında Mohaç Savaşı gibi bazıları Avrupa’nın kadim bir devletini (Macaristan) ortadan kaldırmış ve uzun yıllar Macar milletinin devletsiz kalmasına yol açmıştı. Bazı savaşlar ise dünyanın en büyük İmparatorluklarından birisi olan Doğu Roma İmparatorluğu’nun çöküşe götürmekle kalmamış, aynı zamanda Anadolu’nun Türklerin anavatanı haline gelmesine de yol açmıştı.

1. resim
22.08.2022

Dandanakan Savaşı sonrasında kurulan Büyük Selçuklu Devleti, dünya hakimiyeti hedefi ile bir fetih hareketine giriştiler. Özellikle batı yönünde yapılan seferler ile o zaman Doğu Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olan Anadolu ile keşfedilmiş, hatta Sivas’a kadar ilerlenerek bazı kaleler tahrip edilmişti. Türklerin akın akın Anadolu’ya geldiğini fark eden Doğu Roma İmparatoru IV. Romanos Diogenes, farklı milletlerden devşirdiği büyük bir ordu ile 1068 yılının Mart ayında Anadolu topraklarında sefere çıktı. Bu harekatta Maraş’a kadar ilerleyen İmparator, Türklerin Anadolu’daki hareketlerine engel olamadan geri dönmüştü.

İmparatorun İstanbul’a dönüşünden sonra Selçuklu akınları tekrar başlamış ve Türk ordusu Konya’yı almıştı. Yeniden sefere çıkan İmparator bu defa da başarılı olamadı.

En nihayetinde Selçuklu tehlikesini tamamen ortadan kaldıracak büyük bir harekat başlatmaya karar veren İmparator Romanos Diogenes, 13 Mart 1072 günü Ayasofya’da düzenlenen büyük bir ayin ve törenden sonra Anadolu’ya doğru sefere çıktı. Bu sefer, bundan önce düzenlenen hiçbir sefere benzemiyordu. Toplam mevcudunun 200 bin olduğu tahmin edilen bu kalabalık orduda Doğu Roma İmparatorluğu askerlerinden başka Slav, Bulgar, Alman, Frank, Ermeni, Gürcü gibi gibi milletlerle birlikte Peçenek, Kıpçak, Hazar ve Uz Türkleri’nden paralı askerler de bulunuyordu. Bu harekatın başladığı sıralarda Selçuklu Sultanı Alparslan da Halep’i kuşatmıştı. Kalenin teslim olmasıyla birlikte Mısır üzerine sefere yönelen Alparslan’ın Romanos Diogenes’in elçileri geldi ve kendisinden Ahlat, Menbiç ve Malazgirt’in iadesini isteyerek, aksi takdirde ordunun harekete geçeceğini bildirdi. Doğu Roma İmparatorluğu ordusunun aslında harekata başladığını daha önceden haber almış olan Alparslan, Mısır seferini yarında kesti ve Diyarbakır’a yöneldi. Buraya vardığında ise Roman Diogones’in Malazgirt Kalesi’ni ele geçirdiğini ve Müslüman halkı katlettiğini öğrendi ve Ahlat’a doğru yola çıktı. Yolda kendisini durdurmaya gelen İmparatorluk öncü birliklerini de yenen Alparslan, savaştan önce yaşanan ufak çatışmaları da kazanmış oldu.

200 bin kişiden oluşan Doğu Roma İmparatorluğu ordusu karşısında asker mevcudu 50 bin  kişiden oluşan Selçuklu ordusu, Alparslan’ın komutasında Ahlat ile Malazgirt arasındaki ovaya yerleşti ve karargah kurdu. Daha sonra da İmparatora bir elçi heyeti yolladı ve barış teklifinde bulundu. Burada asıl gaye İmparatorluk ordusunun durumunu keşfetmekti. Kuvvetlerinin fazlalığına ve donanımına güvenen Romanos Diogenes barış teklifini reddetti. Bunun üzerine savaşın kaçınılmaz olduğunu gören Alparslan ise ordusuna savaş düzeni aldırdı. 25 Ağustos günü savaş hazırlıklarıyla geçti ve her iki ordu a artık savaşa hazır bir duruma geldi.

26 Ağustos 1071 Cuma günü öğlen vaktine kadar ordusunu denetleyen Alparslan askerleriyle birlikte Cuma namazını kıldı. Daha sonra “Ölürsem kefenim olsun” diyerek beyaz bir elbise giyen Alparslan, askerlerine hitap ettikten sonra saldırıyı başlattı. Hassa askerlerinin saldırısı ile başlayan savaşın devamında Türkler hilal taktiği ile sahte bir geri çekilme yaptılar. Buna aldanan Doğu Roma ordusu merkez kuvvetleri ise atağa geçtiler. Bu yanlış hareket ile de pusuda bekleyen Türk askerlerinin önünde ve hedefinde kaldılar. Pusudaki askerler, İmparatorluk ordusunun etrafını çevirmeye başladığında ise sahte geri çekilmede olan Türk merkez kuvvetleri de aniden geri döndü ve saldırıya geçti. Bu sırada Doğu Roma ordusunda bulunan Türk kökenli askerler de Selçuklu tarafında geçince Roman Diogones’in ordusunda panik ve dağılma başladı. İmparator son bir hamle ile askerlerini karargâhın arkasında toparlayarak yeniden saldırıya geçme planı yaptıysa da ordusunda bulunan paralı askerler bunu kaçma gibi anladı ve orduyu terk etti.

Gece vaktine kadar devam eden savaş bittiğinde Doğu Roma İmparatorluğu ordusu büyük bir yenilgiye uğramış oldu. Ordunun büyük bir kısmı öldürüldü, İmparator ve pek çok büyük general esir edildi. Savaş sonrasında esir edilen İmparator Romanos Diogenes’e Alparslan esir değil misafir gibi davrandı. Devamında ise iki hükümdar arasında bir barış anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre:

1. İmparator kurtuluş akçesi olarak 1,5 milyon altın verecek. 

2. Doğu Roma İmparatorluğu her yıl Selçuklular’a 360.000 altın vergi ödeyecek. 

3. Doğu Roma İmparatorluğu’nun elinde bulunan bütün İslâm esirleri serbest bırakılacak. 

4. Doğu Roma İmparatorluğu gerektiğinde Selçuklular’a askerî yardımda bulunacak. 

5. İmparator kızlarından birini sultanın oğluna nikâhlayacak. 

6. Antakya, Urfa, Menbiç ve Malazgirt Selçuklular’a bırakılacak.

Anlaşmadan sonra Alparslan, İmparatoru yanına kendi muhafız askerlerini katarak İstanbul’a yolladı. Ancak bu arada İstanbul’a ulaşan mağlubiyet haberi sonrasında Doğu Roma İmparatorluğu Senatosu İmparatoru tahttan indirip yerine VII.Mikhail Dukas’ı İmparator ilan etmişti. Kütahya’dan kendisini karşılayan askerler tarafından eski imparatorun gözlerine mil çekildi ve İstanbul’a götürülüp Kınalıada’ya kapatıldı. Sabık İmparator ertesi yıl Kınalıada’da öldü.

İslam dünyasında da büyük ses getiren bu zafer sonrasında Türkler artık kesin olarak Anadolu’nun kapılarını açmış oldular. Bu zafer sonrasında Doğu Roma İmparatorluğu’nun artık Türkleri Anadolu’dan atma niyeti ortadan kalktı ve savunma durumuna geçtiler.