Ukrayna ekonomisi savaşa dayanacak mı?

Ukrayna ekonomisi bu savaşı kaldırır mı? Gerçekten durum Rusya propagandasının ifade ettiği kadar umutsuz mu? Savaşın ekonomik bedeli ne olur?

1. resim
06.07.2022

Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal ve savaşın ekonomik boyutları aylardır tartışılıyor. Savaşın tetiklediği ekonomik kriz tüm dünyayı tehdit ederken Meduza Haber sitesinin abonelik servisi KİT, Ukrayna ekonomisine mercek tuttu. 

Ukrayna ekonomisi bu savaşı kaldırır mı? Gerçekten durum Rusya propagandasının ifade ettiği kadar umutsuz mu? Savaşın ekonomik bedeli ne olur? 

Rus ekonomi muhabiri  Margarita Lyutova’nın kaleme aldığı makaleyi gdh.digital okurları için çevirdik: 

Putin Ukrayna ekonomik krizini nasıl gördü ve Rusya'daki benzer sorunları nasıl farketmedi?

2014 senesinden başlayarak son 8 yılda propaganda Rus toplumunu Ukrayna ekonomisini çok yakın zamanda gerçek çöküş beklediğine inandırmaya çalışıyor. En üst düzeyde de bunu sürekli tekrar ediyorlar. Hatta müdahaleden birkaç gün önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’nın çok sert sosyal-ekonomik krizden geçtiğini söylemişti. 

Krizden bahsedilirken Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki düşüş kastediliyor. 2014 ve 2015 yıllarında Rusya’nın eylemleri sonucu Ukrayna topraklarının bir kısmını kaybetti ve kendi sınırları içerisinde bir askeri çatışma ile karşı karşıya kaldı. Bu iki senede ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası gerçekten azaldı – 2014’te yüzde 10, 2015’de yüzde 9,8 olmak üzere. Ancak 2016’dan başlayarak Ukrayna ekonomisi yeniden büyümeye başladı – yılda ortalama yüzde 3. Bu büyüme 2020 koronavirüs yılına kadar sürdü.

Devletin gerçek refahı sadece GSYİH ile ölçülemez, bu nedenle de Putin Ukrayna’da toplumsal hizmetlere de dikkat çekti

“Çoğu insanın parası yok, faturalarını ödemek için kelimenin tam anlamıyla hayatta kalmak zorundalar”.

Gerçekten de Ukrayna’da toplumsal hizmetlerin ücretleri hissedilir derecede arttı. Bunda iktidarın bu hizmetleri ülkeye kredi veren Uluslararası Para Fonu’nun talebi ile reformize etmeye çalışması da etkili oldu. 

Rusya’da olduğu gibi, Ukrayna’da da insanlar yıllarca elektrik ve doğalgaza piyasa değerinin çok altında faturalar ödediler. Yani devlet sübvansiyon yoluyla halkı destekliyor, ancak bu desteğin de kendi eksileri var. Enerji şirketleri gelirlerin azlığını iş dünyası için daha yüksek tarifelerle telafi ediyor, iş dünyası ise kalkınmayı yavaşlatıyor. İş dünyasının modernizasyon, yeni teknolojiler ve enerji verimliliği için daha az parası kalıyor. 

Ukrayna, toplumsal hizmerlerde reform sürecini 2014’te başlattı. Tarifeler artmaya başladı. Ancak reform göreceli başarılarla devam etti, faturaları ödemek için çoğunluk için zorlaştı. Bu nedenle de 2021 senesinde Ukrayna iktidarı yeniden tarifeleri sınırlamak zorunda kaldı. 

Ancak bu sorun hiç de görülmemiş bir şey değil.  Devlet sübvansiyonu sistemi daha SSCB zamanında doğdu. Rusya enerji sektörü halen onun acısını çekiyor. Her geçen yıl enerji sektörü çok dikkatli şekilde piyasa fiyatlandırmasına geçmeyi öneriyor, bürokratlar da çok dikkatli şekilde “konu üzerinde çalışıyor”. 

2021 sonbaharında Rusya’nın toplumsal hizmetlerin tarifeleriyle ilgili reformları görüştüğü ortaya çıktı. Aynen Ukrayna’da olduğu gibi – tarifeleri “ekonomik olarak gerçekçi” düzeye çıkartmak ve ihtiyacı olanlara tazminat ödenmesini gözden geçirmek önerildi. Başbakan Yardımcısı Marat Husnullin bakanlıklara ve kurumlara bu konuyu ele almaları yönünde talimat verdi, ancak halen daha nasıl ele alındığına ilişkin bir bilgi yok. 

Tabi buradaki dikkatlilik politik olarak anlaşılabilir. Rusya’da tarifeler çok eski bir sorun. Hatta devletin kontrolü altında bile sürekli tarifeler artıyor ve faturaları ödemekte zorlanan insanların şikayetleri hatta Devlet Başkanı ile canlı görüşmelerde bile dillendiriliyor. Levada Center’ın yaptığı ankete göre, Rusya Vladimir Putin’in mevcut başkanlık süresinde tarifelerin düşeceğini umuyorlardı. Ancak beklentiler gerçekleşmedi – yükseliş savaş zamanında da devam ediyor. 

Ukrayna’ya dönelim. Putin’e göre, Ukrayna’nın ekonomik çöküşünün en önemli nedeni yolsuzluktur: “Sadece Sovyet döneminde değil, Rusya İmparatorluğu zamanında da elde edilen, verilen tüm varlıklar çarçur edilerek ceplere atıldı”. Ancak uluslararası değerlendirmelere bakılırsa, bu konuda Rusya ile Ukrayna çok da farklı değil. Hatta Ukrayna’da durum daha iyi. 

Transparency İnternational  yolsuzluk algısı endeksine göre, Rusya 29 puanla 136’ıncı sıradayken Ukrayna 32 puanla 122’inci sırada.  Yolsuzluk algısı endeksi ne kadar yüksekse, yolsuzluk o kadar azdır. Rusya’da bu endeks son 10 yılda hiç iyileşmedi. Ukrayna’da ise az da olsa iyileşti – 2012’deki 26 puandan 2021’deki 32 puana çıktı. 

Putin’in Ukrayna ekonomisine koyduğu nihai teşhis de size çok tanıdık gelebilir: “Yoksulluk, umutsuzluk, sanayi ve teknoloji potansiyelinin kaybı…”

Bütün bunlar Rusya için de söylenebilir, savaşın başlamasından ve yaptırımların uygulanmasından sonra ise hiçbir zaman olmadığı kadar güncellik arz ediyor

Ukrayna ekonomisi işgalden önce gerçekten de yoksulluktan, sanayi ve teknolojik kalkınmanın yavaşlığından eziyet çekiyordu, ancak Rusya’dan farklı olarak umutsuzluk söz konusu değildi…

Ukrayna ekonomisinda savaştan önce ne oldu?

Ukrayna ekonomisi vatandaşlar için acılı olan uluslararası reformların durumu bir şekilde düzeltebileceğinin bariz örneklerindendir. Tabi burada parantez açmak gerekiyor. Reformlar etkili kurumlar tarafından gerçekleştirilmezse, çok yavaş ve toplumun mukavemeti ile devam ederse, ekonomik kalkınmadaki yavaşlama ile başa çıkmak çok zordur. Okuduklarınızı daha net hale getirmek için biraz teoriye başvuralım. Kurumlar derken toplumun yaşadığı yazılmış ve yazılmamış kurallar ve normlar kastediliyor. Yazılı kuralların en basit örneği trafik düzenlemesidir. Trafik kurallarını yerine getirmek için yaptırım mekanizmaları uygulanıyor – parasal, idari cezalar ve hatta hapis.  Ancak bu, bütün devletlerde etkili şekilde çalışmıyor. Örnek vermek gerekirse, ihlalin cezası çok değilse ve ondan kolay kaçmak mümkünse, insanlar kuralları kolayca gözardı edecekler. Bu nedenle de yazılı kurallar yazılmamış normlarla desteklendiği zaman etkili oluyor. Yani insanlar alkollü araç kullanımını veya trafik müfettişinin rüşvet almasını kabul edilemez olgu olarak kabul edeceklerse,  resmi cezaya kamusal kınama da eklenecek. Böyle sistemlerde vatandaşlar daha çok kanunlara uyuyorlar. 

Ekonomi için devlet düzenleme enstitülerinin, kolluk kuvvetlerinin ve mahkeme sisteminin nasıl çalıştığı büyük önem arz ediyor. Ancak ekonomiyi siyasetten ayırmak da mümkün değil, dolayısıyla, iktidarın değişebilirliği, toplumun çeşitli gruplarının çıkarlarının parlamentodaki temsili, basın, toplanma ve diğer özgürlükler de ekonomiyi etkiliyor.  Hem de direkt olarak. 

Bu nedenle kurumlar etkisiz ve yanlış çalışmaya başladığı zaman bu, tüm toplumun refah düzeyine zarar veriyor. 

Ukrayna ekonomisi 2014-2015’teki resesyonun ardından çoğunlukla Uluslararası Para Fonundan kredi almak için gerçekleştirilen reformlar hesabına toparlanmaya başladı.  Reformlar kredinin ana şartı idi. İlk başta gelişme çok olmadı. 2016 senesinde Ukrayna’da GSYİH Polonya’nın verilerinin yüzde 30’unu oluşturabildi (Bu iki ülkenin ekonomisi çok benzer, o yüzden karşılaştırıyoruz).  Bu uçurumu ciddi ölçüde ortadan kaldırmak mümkün olmadı. İMF uzmanlarının 2021 baharındaki değerlendirmesine göre, Ukrayna ekonomisinin kalkınmasının karşısındaki en önemli fren rolünü etkisiz kurumlar oynadı.  Bazı piyasa enstitülerinin gelişmesine rağmen devletin ekonomi üzerindeki etkisi halen çok yüksek. Devlet ülkenin en önemli şirketlerini kontrol ediyor. Ukrayna’nın en büyük altyapı şirketleri – enerji devleri Naftogaz, Ukrenergo, Ukrhidroenergo, Energoatom da dahil olmak üzere – kısmen veya tamamen devlete aittir.  Devlet bankaları ise tüm Ukrayna bankacılık sistemi varlıklarının yüzde 56’sını oluşturuyor. 

Ancak bu da hepsi değil. Ukrayna’da özel mülkiyet haklarının korunması halen daha oligarkların ve siyasi liderlerin büyük etkisinden zarar gören yargının zayıflığı nedeniyle sınırlıdır. Ülkede yolsuzluk devam ediyor ve çok güçlü piyasa rekabeti oluşmuş değil. Ekonominin bazı sektörleri ise tamamen tekelde – seçkinler zenginleşirken ekonominin gerçekten ihtiyaç duyduğu dış yatırımların çekilmesinde zorluklar yaşanıyor. 

Ukrayna ekonomisinin son on yıllarda karşılaştığı sorunlar Rusya ekonomisini çok andırıyor. Ancak iki önemli farkı vurgulamak gerekiyor. Birincisi, Ukrayna’da daha 2014 senesinden itibaren reformlar başladı ve bu sorunların bir kısmı aşıldı, Rusya’da ise böyle bir şey olmadı. İkincisi, Kırım’ın işgali ve Donbas’daki savaş Ukrayna’nın ekonomik kalkınmasını bütünlükle azalttığı gibi reformların hızını da etkiledi.  Ancak orada yavaş olsa dahi, hiç olmazsa reformlar başladı. Sonra ise savaş başladı…

Sadece savaş tehdidi Ukrayna'yı yeni krize; işgal ise ekonomik çöküşe nasıl götürdü?

Yatırımcının en büyük düşmanı belirsizliktir. Silahlı çatışmalar ise belirsizliğin en güçlü kaynaklarından biridir. 

2010’lu yılların başlarında – Kırım’ın işgali ve Donbas’taki savaş fonunda Ukrayna’ya direkt yatırımlar azalmaya başladı – 2012 senesinde 8,4 milyar dolar iken 2014 senesinde 410 milyon dolara düştü. İki sene sonra yatırımlar yeniden gelmeye başladı, ancak önceki düzeyine ulaşamadı. 

Elbette, Donbas’taki savaşın bedeli sadece kaybedilen yabancı yatırımlar da değildi. Öncelikle insan kayıpları idi. 2014 senesinden 2022’nin başlarına kadar Ukrayna’da 14 bin kişi savaşın kurbanı oldu. Savunma bütçesi 2013’teki  yüzde 1,6’dan 2020’de yüzde 4,1’e yükseldi. Bunun diğer bütçe kalemlerini etkilememesi imkansızdı.  Yani bütçede altyapı, eğitim, sağlık, kültür, sosyal güvenlik ve diğer alanlar için daha az para kaldı. 2021 senesinin sonunda – Rusya Ukrayna sınırlarına ordu toplamaya başladığında reformları gerçekleştirmek imkansız hale geldi. Hatta bu yıllar içerisinde Ukrayna’ya yatırım yapmayı sürdüren yatırımcılar bile aceleyle kendi paralarını çıkartmaya başladılar. Bu, daha kapsamlı müdahale başlamadan savaşın Ukrayna ekonomisine vurduğu ilk darbe idi. 

Ukrayna Merkez  Bankası finansal çöküş tehdidiyle mücadele etme zorunluluğu ile karşı karşıya kaldı. Grivna hızla değer kaybetti. Yabancı yatırımcılar iki ay içerisinde Ukrayna devlet tahvillerinin yüzde 20’sini sattı. Ukraynalılar toplu döviz alımına başladı. 

Durumu biraz da olsun düzeltmek için Ukrayna Merkez Bankası uluslararası rezervlerini satarak döviz müdahalelerinde bulunmak zorunda kaldı. Banka,  ülkenin yeterli rezerve ve döviz likiditesine sahip olduğu konusunda insanlara ve piyasaya güvence vermeye çalıştı.  Ancak savaşın ilk günlerinden itibaren hiçbir güvence iknaedici olmadı. Merkez Bankasının sert döviz sınırlamaları getirmesi kaçınılmaz oldu. Bundan sonra Ukrayna Merkez Bankası dalgalı kurdan sabit kura geçti. 

Mart başında Ukrayna Uluslararası Para Fonundan finansal istikrarın korunması için ayrılan acil yardımın 1,4 milyar dolarlık ilk kısmını aldı. Mayıs ayında durum nispeten istikrara kavuştu – gerçi savaş zamanında bunu söylemek de doğru değil. Merkez Bankası hatta aylık ekonomi bültenlerini bile yayınlamaya başladı. Ancak bu arada, söz konusu bültenlerle ilgili durum da ilginç. Savaş şartlarında ekonomistlerin geleneksel istatistiklerin büyük kısmına erişmesi mümkün değil, bu nedenle de Twitter’ın Ukrayna sektörünün analizi de dahil, alternatif verilere başvurmak gerekiyor.  Uzmanlar ülkenin farklı bölgelerinden atılan fotoğraflı ve  yer bildirimli tweetleri sayıyor.  Araştırmalara göre, belli bir bölgeden gelen tweetlerin payı bu bölgenin ülkenin GSYİH’ine katkısı ile ilişkilidir. Yani tweet sayısına göre her hangi bir vilayette ekonomik aktifliğin savaş öncesi duruma gelip gelmediğini belirlemeye çalışıyorlar. 

Ukrayna Merkez Bankası en yeni analizinde mayıs ayında ülkede ekonomik aktifliğin artmaya başladığını, mayıs sonunda ülkede işletmelerin sadece yüzde 14’ünün çalışmadığını duyurdu. Tabi burada da tam kapsamlı çalışma söz konusu değil – savaş öncesi durumun yüzde 40’ı oranında bir çalışmadan bahsediliyor.  Ancak Merkez Bankasına göre,  ekonominin tüm sektörlerinde toparlanma gözlemleniyor.  Örneğin, sanayi sektöründe bazı metalürji işletmeleri üretimi yeniden başlatmayı, lojistik sorunlarını çözmeyi ve ihracatı başlatmayı başardı.  Hizmet ve perakende ticaret sektörü mültecilerin geriye – evlerine dönmeye başlamasıyla canlanıyor – Ukrayna’yı terkeden 7,3 milyon insandan 2,3 milyonu geri döndü. İhtiyaçlar arttıkça, ticaret merkezleri geçici olarak kapattıkları mağazaları açmaya başladılar. 

Ancak tabi ki, Ukrayna ekonomisi çok büyük sorunlarla karşılaşmaya devam ediyor – silahlı çatışmalar, altyapının zarar görmesi ve ürünleri ihraç etmekle ilgili karşılaşılan büyük zorluklar…

Ukrayna ekonomisi için ihracat kritik önem arz ediyor, ancak şimdilik onu yeniden başlatmak mümkün değil. Merkez Bankası verilerine göre, nisan sonunda ihracat hacmi mart düzeyindeki ile sınırlı kaldı. Savaş nedeniyle ihracatçıların bir kısmı üretim yapamıyor, üretimi sürdürenler ise ciddi lojistik sorunları ve deniz limanlarının bloke edilmesi de dahil ciddi  problemlerle karşılaşıyor. Savaşa kadar Ukrayna kendi ihracatının yüzde 70’ini Odessa limanı başta olmak üzere deniz üzerinden gerçekleştiriyordu. 

İhracat gelirlerindeki düşüş nedeniyle Ukrayna’nın döviz gelirleri de azaldı. Döviz ise her ülkeye ithalat ödemeleri için gereklidir.  Merkez Bankası açıklamasına göre, Ukrayna’ya ithalat ihracattan daha çabuk toparlanmaya başladı. Bu ise ödemeler dengesinde sorunlar oluşturuyor. Şimdilik bu sorunları yabancı kaynaklar hesabına aşmak mümkün. Zira Haziran ayının başında sadece Ukrayna finans sistemi için gelen yardım 30 milyar doları geçti. 

En zorlu konulardan birisi Ukrayna’ya askeri yardım konusudur, zira bu, ülkenin ekonomik dayanıklılığı ile direkt ilişkilidir.  Savunma harcamaları hazla, sivil harcamalar az olduğunda kriz derinleşir. 

Berkeley California Üniversitesi Profesörü Yuri Gorodniçenko’ya göre, bu nedenle savaşın sadece silahlı kuvvetlerin çatışması olduğunu düşünmemek gerekiyor. 

Gorodniçenko, en ünlü Ukrayna kökenli ekonomi uzmanlarındandır ve son on yılda ekonomi-bilim dünyasında en çok alıntılanan isimlerden birisidir. Gorodniçenko’ya göre, savaş büyük ekonomik yarıştır. Kim daha çok silah ve araç temin edecek? Kimin kaynakları fazladır? Yurtdışından gelen yardımlar sayesinde Ukrayna bu savaş için kaynakları kendi başına aramak zorunda değil. Mesela, para basmak zorunda değil. Bu, ciddi destektir, ancak ekonomi uzmanı, dış yardımın savaş yürütmek için kalıcı kaynak olmadığı konusunda uyarıda bulunuyor. Yıpratma savaşını kazanmak için Ukrayna’nın çalışan ekonomiye ve sürekli dolan bütçeye ihtiyacı var. 

Bu nasıl sağlanacak? Mesela, vergiler hesabına. Mayıs sonunda Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko, savaş sırasında geçici olarak durdurulan vergilerin yeniden başlatılacağını açıkladı.  İthalatta rekabet eden Ukraynalı üreticileri desteklemek için İthal mallar için katma değer vergisi ve ithalat vergileri yeniden alınacak. Bakanın belirttiğine göre, zamanla ülkedeki tüm vergiler savaş öncesi durumuna dönecek. 

İnsanlara ne oldu?

Savaş ne kadar uzun sürerse, sonra ülke ekonomisini yeniden canlandırmak için gereken para miktarı da o kadar çok olur. Büyük olasılıkla siz b u baharda Ukrayna ekonomisinin yıl sonunda yüzde 30-45 küçüleceğine yönelik tahminleri duydunuz. Kulağa çok ciddi geliyor, ancak durum gerçekten çok daha ciddi. 

Genellikle ekonomideki büyük düşüşler ciddi krizlerin sonucunda gerçekleşir. İnsanların ekonomik aktifliği böyle dönemlerde azalır. Bu da çok anlaşılır bir durum – insanlar gelirlerini hızla kaybediyorlar ve harcama yapmaktan korkuyorlar. Ekonomi yeni bir döngüye girdiğinde ise işletmeler üretimi yeniden başlatır, çalışanlar iş yerlerine döner ve ekonomi büyümeye başlar. 

Savaşın uzun vadeli sonuçları GSYİH’deki basit bir düşüşten daha tehlikelidir. Savaş altyapıyı ve üretim gücünü yok ediyor, bu nedenle de sonrasında sadece geri dönüp işe başlamak mümkün olamıyor – her şeyi yeniden kurmak gerekiyor. Bunun için çok sayıda insan gerekiyor. Ancak savaş insan sermayesini de yok ediyor. Binlerce ölü ve yaralı, milyonlarca mülteci var. 

İnsan sermayesinin kaybı bununla da sınırlı değil. Savaş yüzünden çok sayıda insan eğitim alamıyor, yani meslek sahibi olamıyor. Bazıları ise fiziksel ve psikolojik travmalar nedeniyle ya hiç çalışamıyor, ya da uzun süre çalışamıyor.

Haziran ayında Yuri Gorodniçenko, New York Federal Rezerv Bankasından Marianna Kudryak ve Austin’deki Texas Üniversitesinden Ayşegül Saşin, Ukrayna’nın insan sermayesi kaybını değerlendirmeye çalıştılar. Uzmanların değerlendirmesine göre, Ukrayna halkının yüzde 60’ı artık savaştan etkilenmiş. Bu rakama askerler dahil değil. 

Felaket sadece insan sermayesine vurulan darbenin büyüklüğünde de değil, hem de bu darbenin olumsuz sonuçlarının uzun yıllar sürme olasılığındadır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Mayıs ayı değerlendirmesine göre, Ukrayna’da istihdam savaş öncesine göre yüzde 30 azaldı, yani 4,8 milyon çalışan azaldı.   Savaş bugün sona ererse, bu insanlardan 3,4 milyonu hızla (araştırmayı yapan uzmanlar ne kadar hızla olabileceğini belirtmemiş)  geri dönebilir.  Ancak savaş ne kadar uzarsa, sorun o kadar büyür. Zira sonra sadece iş yerini değil, çalışan kişiyi de bulmak çok zor olacak.  Uzun süre işsiz kalan insanlar kendi meslekleri ile bağlarını ve hatta o mesleğe geri dönme arzusunu kaybediyorlar. Özellikle de emeklilik öncesi yaşta olanlar. Öte yandan, savaş uzadıkça başka ülkelerde iş fırsatı bulan mültecilerin bir kısmı da Ukrayna’ya geri dönmeyecek. 

Bütün bunlarla birlikte iyi haberler de var – ekonominin yeniden canlandırılması ve yenilenmesi evresinde muhtemelen talepler yeni meslekler doğuracak. Tabi tersi de olacak – çoğu eski meslek talep görmeyecek. Mesela, modern olmayan sanayi tesislerinin çalışanlarına talep olmayacak, ya da onların yeniden ve ileri eğitime ihtiyaçları olacak.  Şimdi savaşan insanların ise sivil hayata döndükten sonra rehabilitasyon ve uyuma ihtiyacı olacak. Öte yandan, ülkede engelli sayısı gözle görülür ölçüde artıyor ve onlar için de özel altyapı oluşturmak gerekecek. 

Bütün bunlar Ukrayna ekonomisinin Build Back Better ilkesine dayalı olarak eski haline getirme yaklaşımlarının bir parçasıdır ve dünyanın önde gelen ekonomi uzmanları Kiev’e bunları öneriyor.  

Ukrayna ekonomisini yeniden inşa etmek mümkün mü?

Nisan ayında dünyanın çok sayıda ekonomi uzmanlarını bir araya getiren etkili sivil toplum kuruluşlarından Centre for Economic Policy Research (CEPR) “Ukrayna’nın yeniden kurulması” adlı raporunu yayınladı.  Raporla ilgili çalışmalara Ukraynalı ekonomi uzmanı Yuri Gorodniçenko başkanlık etti.  İMF’in iki eski uzmanı da dahil, dünyanın onlarca önemli uzmanı raporu hazırlayan ekipte yer aldı. Onların hazırladığı senaryo Ukrayna için Marshall Planı adlandırılıyor. 

Uzmanlar, Ukrayna ekonomisinin yeniden kurulması için gereken miktarı ortalama 200-500 milyar dolar Euro olarak değerlendirdiler.  Paris Sciences Üniversitesi profesörü Sergey Guriyev’in değerlendirmesine göre, bu,  Marchall Planı’nın orijinalinden çok daha büyük bir rakam. 

Marshall Planının en önemli bağışçısı ABD idi.  Uzmanlara göre, Çağdaş Ukrayna için ise bu bağışçının Avrupa olması gerekiyor. Planın ana fikirlerinden birisi Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne üyelik yolu ile ayağa kaldırılmasını öngörüyor. 

24 Haziran’da AB liderleri Ukrayna’ya aday statüsünün verilmesini onayladılar. Bundan sonra Ukrayna, yasal olarak AB’ye üyelik müzakerelerini başlatma hakkı elde ediyor. Bunun için ise etkili kurumlar, piyasa ekonomisi oluşturma ve üye ülkenin tüm taahhütlerini yerine getirme kabiliyeti elde etme gibi kriterleri yerine getirmesi gerekiyor. 

Avrupa Birliği’ne üyelik yıllarca, hatta on yıllarca sürebilir. Örnek vermek gerekirse, Türkiye 1990’lardan beri üye olamadı. Bununla birlikte Yuri Gorodniçenko, Ukrayna’ya adaylık statüsünün verilmesinin sadece sembolik olay olarak değerlendirilmemesi gerektiğini savunuyor: “Bu, Ukrayna’nın Avrupa ailesinin bir parçası olduğunun itirafıdır ve şimdi onun için Avrupa Birliği’ne üyelik yolunu açıyor”. 

Uzmana göre, adaylık statüsü Ukrayna için yeni imkanlar açıyor, zira ülke ciddi danışmanlık ve finans yardımı almaya başlayacak. Avrupa Birliği, Ukrayna’ya destekten resmi olarak sorumlu olacak. 

Avrupa Birliği artık Ukrayna’ya 9 milyar Euro yardım vaadinde bulundu. Bu rakam Ukrayna’nın yakın iki ay içerisinde bütçesini canlandırmasına yardımcı olacak. G7 ülkeleri liderleri ise Ukrayna’ya gerektiği kadar yardım edeceklerinin sözünü verdiler. 

Ancak mesele sadece parada değil. Aday statüsü Ukrayna’da yeni reformlar için önemli itici güç olacak ve ülkenin yasal mevzuatı giderek Avrupa mevzuatına benzeyecek. Bu, ekonomik kalkınmayı teşvik edecek ve paralel olarak Avrupa teknolojileri ve kurumları (hem de yolsuzlukla mücadele tesisatları) “ithal edilmeye” başlayacak. Avrupa Birliği’ne üyeliğin kendisi ekonomik büyümeyi önemli ölçüde hızlandırabilir. Mesela, Polonya’da ilk tam olmayan üyeliğin 15 yılında yüzde 80 büyüdü. 

Ukrayna Avrupa Birliği’ne ne kadar hızla üye olabilir? Gorodniçenko’ya göre, 5 sene içerisinde üyelik gerçekleşebilir ve bu, ulaşılabilir bir hedef: “Türkiye adaylık statüsünde yıllardır bekleyen bir ülke örneğidir. Ancak başka örnekler de var. Mesela, Baltık ülkeleri ve topraklarındaki savaştan kısa süre sonra Avrupa Birliği’ne katılan Hırvatistan.  Bu olumlu örneklere bakmak ve onların tecrübesini öğrenmek gerekiyor”. 

Bunun yanı sıra Gorodniçenko, 5 yıllık sürenin savaşın bitişinden itibaren başlayabileceğini söylüyor. Bu nedenle de uzmana göre her şey Ukrayna’nın kendisine değil, daha çok Rusya’ya bağlı: “Biz sizinle konuşurken Rusya Kremençuk’ta ticaret merkezini vuruyor. Bu şartlarda ekonomiyi desteklemek çok zor”.

Bu arada, Rusya’ya dönelim. Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için gereken paranın bir kısmının Kremlin’de aranılması öneriliyor. Ukraynalı ekonomi uzmanı Viktor Tsırennikov Ukrayna’nın Kırım’ın işgali, Donbas’daki savaş ve mevcut işgalden kaybının 1,36 trilyon dolar olduğunu söylüyor. Ekonomi uzmanının değerlendirmesine göre, Kremlin petrol ve doğalgaz gelirlerinin yüzde 25’ini Ukrayna’ya aktarırsa, dolayın 100 dolar olması durumunda Ukrayna’ya borcunu 15 yıl içinde ödeyebilir. Yaptırımlar sırasında dondurulan 300 milyar dolarlık uluslararası rezervine el konulursa da, 11 yıl içinde ödeyebilir. 

Özetle, farklı reçeteler öneriliyor. Ancak ekonomi uzmanı Guriyev’e göre, bu ölçekte bir ekonomik felaketten nasıl çıkılacağı konusunda halen net bir fikir yok.  Her halükarda Ukrayna’nın yeniden inşası yıllarca sürecek: “Bu, emsali olmayan bir durum. Ben bu risklerin nasıl ortadan kaldırılacağı konusundaki anlayışlarımızı abartmayacağım. Ancak umut her zaman var. Zira zamanla Ukrayna ekonomisi sadece savaş öncesi durumuna dönmeyecek, hatta yeni reformlarla daha modern, daha rekabetçi ve hatta daha çevre dostu bir hale gelecek”.

Guriyev’e göre, yakın yıllarda Ukrayna yine fakir ülke olarak kalacak, hatta  Rusya’dan bile daha fakir. Fakat Gorodniçenko’ya göre,  bu iki ülkenin gelecek kalkınma vektörleri temelde farklıdır: “Ukrayna’da durum ne kadar zor olursa olsun,  yolu ileriye dönüktür ve tünelin sonunda ışık var. Rusya ise iktidarı sayesinde giderek daha derin izolasyona sürükleniyor, bu ise ülke ekonomisini teknolojik açıdan geri kalmış bir ekonomiye dönüştürecek”.

Ancak insan bu üzücü sonucu nihai ve geri dönüşü olmayan durum olarak kabul etmek istemiyor. Belki de bir gün yeni Ukrayna’nın yeniden inşa ye kalkınma tecrübesi yeni Rusya için de faydalı olabilir.