Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Bodnar: Türkiye ile insani koridor oluşturma çalışmamız var
Ukrayna Büyükelçisi Bodnar, Euronews'e verdiği özel röportajda, olası bir ateşkesin 'Rusya'nın yeteneklerini güçlendirmek ve Ukrayna'ya saldırılarını yenilemek için güçlerini takviye etme süresi kazanması anlamına geleceğini' söyledi.
Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar, Rusya'nın Ukrayna’da işgal ettiği topraklardan çekilmeksizin yapılacak bir ateşkesin karşı tarafa saldırılarını sürdürmek için güçlerini takviye etme imkanı vermek anlamına geldiğini belirtti.
Euronews'e özel röportaj veren Bodnar, Rusya-Ukrayna Savaşı, Kiev’in NATO’ya katılma hedefi ve Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik sürecinin yanı sıra Türkiye ile ikili ilişkilere dair değerlendirmelerde bulundu.
Bodnar, Ukrayna’da iki yılı aşkın süredir devam eden Rus işgaline yönelik çözümün uluslararası hukuk çerçevesinde Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunmasından geçtiğini vurgulayarak, "Başka herhangi bir çözüm önerisi dikkate alınmamalı ve biz de bu sebeple reddettik" ifadelerini kullandı.
"Birçok ülke ateşkes fikrini önerdi ama bu ne anlama geliyor kimse bunu düşünmüyor." diyen Bodnar, ateşkesin "Ukrayna topraklarının yüzde 25'inin Rus kontrolü altında kalması" ve "Rusya'nın yeteneklerini güçlendirmek ve Ukrayna'ya saldırılarını yenilemek için güçlerini takviye etme süresi kazanması anlamına geldiğini" belirtti.
Ateşkese yönelik mesafeli duruşlarının saldırgan tarafın galip gelmesini istemediklerinden kaynaklandığını belirten Bodnar, “Barışı sağlama yöntemlerimiz çok basit; Rus güçlerinin geri çekilmesi ve uluslararası hukukun korunmasıdır, sonrasında diğer olasılıklar hakkında konuşmaya başlayabiliriz.” dedi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın yakın dönemde Kiev ziyaretinde yaptığı ateşkes çağrısına da değinen Bodnar, Orban’ın ateşkes önerisinin herhangi bir ayrıntı içermediğini belirtti.
Rusya’nın Ukrayna'yı işgali: "Soykırım Savaşı"
Rusya’nın 2022 yılının şubat ayında Ukrayna topraklarında başlattığı işgali “soykırım savaşı” olarak nitelendiren Bodnar, boyutları itibariyle, işgalin dünyanın İkinci Dünya Savaşı’ndan beri gördüğü “en korkunç” savaş olduğunu söyledi.
Bodnar, Rusya’nın yakın komşularına yönelik izlediği saldırgan politikanın devamı olduğunu vurguladığı savaşın, Gürcistan, Moldova ve Çeçenistan’da görülen çatışmalar ve savaşların uzantısı olduğunu savundu.
Bodnar, Rusya’nın dünyadaki konumunu yeniden güçlendirmek için yürüttüğü “saldırgan girişiminin” şimdiki hedefinin Ukrayna olduğunu belirtti.
İşgalin başlamasıyla hem uluslararası kamuoyunda hem de iç kamuoyunda Ukrayna’nın bu denli büyük bir orduya direnecek kadar güçlü olmadığı algısının yaygın olduğunu belirten Bodnar, “Gerçekten güçlü bir irade ve direniş yeteneği gösterdik.” dedi.
İşgale karşı verilen mücadeleyi Türkiye’nin yüzyıl önce yürüttüğü İstiklal Harbi’yle mukayese eden Bodnar, “Şimdi biz aynı konumdayız. Bağımsızlığı savunuyoruz, toprak bütünlüğümüz, halkımız ve dünyadaki konumumuz için savaşıyoruz.” dedi.
NATO'nun Ukrayna için anlamı: "Kalıcı barış"
Rusya'nın saldırı düzenlediği Ukrayna'daki Okhmatdyt Çocuk Hastanesi'nde kanser tedavisi gören çocukların gidecek hiçbir yeri yok. https://t.co/ptjhBOgpWC pic.twitter.com/ar3RKyR1JU
— gdh (@gundemedairhs) July 8, 2024
Büyükelçi Bodnar, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) Ukrayna için “kalıcı barış” anlamına geldiğini belirterek, transatlantik ittifakına katılma hedefleriyle Rusya’yı tahrik etmek veya jeopolitik boyutta değişimler yaratmak niyetini taşımadıklarının altını çizdi.
Bodnar, daha önce Rus işgalinden ve saldırganlığından muzdarip olmuş pek çok Orta Avrupa ülkesinin transatlantik ittifakına başvurma gerekçesinin, 1990'larda ve 2000'lerde kendini gösteren "Rus tehdidinin" söz konusu ulusların bilinçaltında yer etmesi olduğunu söyledi.
Orta Avrupa ülkelerinin NATO ittifakının bir parçası olma yönündeki ısrarının irdelenmesi gerektiğini vurgulayan Bodnar, “Var olan tehditlere karşı direnmenin doğal yolu buydu.” dedi.
18 Şubat 1952’de NATO’ya katılan Türkiye’nin de benzer tehdit algılamalarına maruz kaldığını hatırlatan Bodnar, “Türkiye de NATO'ya kendi isteğiyle değil, o dönemde Sovyetler Birliği'nin baskısı altında katılmıştır.” ifadelerini kullandı.
Bodnar, “Bugünün dünyasında güvenlik ihtiyaçlarına cevap verebilecek, en azından kağıt üstünde, tek kurum NATO'dur.” dedi.
Ukrayna’ın NATO’ya üye olması durumunda, diğer ittifak üyesi ülkeler ile Rusya arasında doğal sınır olacaklarını belirten Bodnar, “Doğal olarak Rusya’nın saldırgan girişimlerini askeri veya politik olarak tüketeceğiz ve buna hazırız.” dedi.
Ayrıca Bodnar, Ukrayna’nın NATO hedefinin “gerçekçi” olduğunu ancak üye ülkelerin tam desteğine muhtaç olduğunu da vurguladı.
Bu bağlamda Türkiye’ye ayrı bir parantez açan Bodnar, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına ilişkin Ankara’nın açıkladığı desteğe minnettar olduklarını dile getirdi.
NATO içinden yükselen aykırı sesler
Büyükelçi Bodnar, Kiev’in NATO’ya üyeliğine yönelik itirazlara ilişkin, Washington yönetiminin Ukrayna’nın NATO’ya üye olmasını kabul etme kararı alması durumunda kimsenin itiraz etmeyeceğini savundu.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Almanya’nın Ukrayna’nın NATO’ya katılması konusunda net tavır ortaya koymamasının söz konusu ülkelere manevra kabiliyeti kazandırdığını vurgulayan Bodnar, NATO üyeliğine ilişkin tüm üye ülkelerle Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy öncülüğünde diplomatik temaslarının sürdüğünü de sözlerine ekledi.
NATO içinde Ukrayna’nın üyeliğine ilişkin aykırı sesler de duyuluyor.
Bu sene başında Slovakya Başbakanı Robert Fico, Ukrayna’nın NATO’ya kabulünün 3. Dünya Savaşı’na yal açacağı endişeleriyle üyeliği onaylamayacaklarını duyurmuştu.
AB müzakereleri: "Umut ışığı"
Büyükelçi Bodnar, Avrupa Birliği üyeliği yolunda kaydedilen ilerlemenin "bu kötü günlerde", Ukrayna halkı için bir umut ışığı olduğunu değerlendirmesinde bulundu.
Bodnar, üyelik müzakerelerinin başlatılmasını "hiç kimsenin beklemediği bir karar” olarak yorumladı.
AB'nin kendi içinde bir dönüşüm yaşadığını ve liderlik rolünün güçlenmeye başladığını vurgulayan Bodnar, blokun Rusya'dan yönelen tehdidi "gerçekten anladığını" vurguladı.
Ukrayna için AB üyelik sürecinin, "bazı başkentlerden gelen resmi engellemelere rağmen", çok hızlı bir şekilde başladığına değinen Bodnar, fasılların yıldan yıla açılmasıyla iyimser bir tahminle on yıllar değil yalnızca yıllar içinde üye olabileceklerini savundu.
Rusya'nın 24 Şubat 2022 yılında başlattığı işgalden yalnızca 4 gün sonra AB üyelik başvurusu yapan Ukrayna, adaylık statüsünü aynı yılın 23 Haziran'ında almıştı.
AB-Ukrayna arasında katılım müzakerelerinin ilk aşaması olan hükümetlerarası konferansı 25 Haziran’da düzenlenmişti.
"Türkiye ile insani koridor oluşturma çalışmamız var"
Büyükelçi Bodnar, Türkiye’nin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iradesi ve diplomatik çabalarla ne kadar çok şeyin başarılabileceğini pratik olarak kanıtladığını" belirtti.
Bodnar, savaş başladıktan yalnızca bir ay sonra Antalya’da yapılan “Türkiye-Rusya-Ukrayna Üçlü Dışişleri Bakanları Toplantısı”, aynı yıl Ukrayna ve Rusya müzakere heyetlerinin İstanbul görüşmeleri, tahıl anlaşması ve esir değişiminde oynadığı rolün "Türk diplomasisinin başarısı olduğunun" altını çizdi.
"Türkiye’nin barış yolunda atılan adımların önemli bir parçası olduğunu" dile getiren Bodnar, “Rusya ile müzakerelerde tecrübe kazanmış” Türkiye’nin, Küresel Güney ülkeleri dahil olmak üzere "pek çok ülkeyle iletişim kurabildiğini" sözlerine ekledi.
Bodnar, “Ayrıca, Türkiye üzerinden işgal altındaki topraklardaki sivilleri ve esirleri geri getirmek için insani koridor oluşturma konusunda da çalışmalarımız var.” dedi.
Türkiye ile savunma sanayi alanında işbirliğine değinen Bodnar, “Fabrikanın kurulması da dahil olmak üzere farklı boyutlarda Baykar Makina ile çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Güvenlik gerekçesiyle Ukrayna’da kurulması planlanan fabrikaya ilişkin detay vermeyen Bodnar, ancak bu konuda ilerlemenin gözle görülür düzeyde olduğunu söyledi.
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) ile de işbirliği yaptıklarını hatırlatan Bodnar, Baykar ile kuracakları fabrikanın savaşın sona ermesiyle tamamen faaliyete geçeceğini sözlerine ekledi.
Rus işgalinin arka planı
Ukrayna’nın ayrılıkçı Donbas ve Luhansk bölgeleri ile Kiev yönetimi arasında 2014 yılında çatışmalar patlak verdi. Savaşı durdurmak amacıyla Ukrayna ordusu ile Rusya yanlısı ayrılıkçılar arasında aynı yıl Minsk anlaşmaları imzalandı.
Anlaşmalar bölgede ateşkes ve esir takasının yanı sıra Ukrayna'nın Donbas bölgesine özel statü verecek bir anayasa değişikliği yapılmasını da içeriyordu.
Öte yandan Rusya yanlısı ayrılıkçıların silahlarını Ukrayna-Rusya sınırından çekmeleri gerekiyordu, ancak iki tarafın birbirini ateşkesi ihlal etmekle suçlaması nedeniyle anlaşmaların uygulanması sekteye uğradı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2022'nin Şubat ayında yaptığı bir açıklamada "Minsk anlaşmalarının artık var olmadığını" belirtmişti.
Bu açıklamadan bir ay sonra, Türk hükümetinin diplomatik girişimleri sonucunda Rusya ve Ukrayna, İstanbul'da bir dizi barış görüşmesi gerçekleştirdi ve hatta gelecekteki barış antlaşmasının taslağı üzerinde anlaşmaya vardı. Ancak Kiev yönetimi, daha sonra tutumunu değiştirerek görüşmelerden çekildi.
Aynı yılın Ekim ayında Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, "Putin devlet başkanı olduğu sürece" Rusya ile her türlü barış görüşmesini yasaklayan bir kararname imzaladı.
Rusya, ilk olarak 2014 yılında Ukrayna'nın Karadeniz kıyısındaki Kırım yarımadasını işgal etti.
Kırım'ın işgalinden kısa sonra, Donbas'ta yer alan, nüfusu etnik Rus ağırlıklı olan Luhansk ve Donetsk oblastları da Rusya'nın desteğiyle Ukrayna yönetimine savaş açtılar ve tanınmayan iki cumhuriyet kurdular. Sonrasında Rusya, Ukrayna işgali kapsamında bu iki cumhuriyeti de ilhak etti.
2022 yılının Şubat ayına gelindiğinde ise Rusya, Ukrayna'nın "Nazilerden arındırılması gerektiğini" öne sürerek ülkeye karşı geniş çaplı bir işgal başlattı ve bilhassa Ukrayna'nın doğusunda çatışmalar hala sürüyor.