Umut hakkı nedir? Abdullah Öcalan umut hakkından yararlanacak mı?

Devlet Bahçeli partisinin grup konuşmasında konuştu. Teröre ilişkin açıklamalarda bulunan MHP lideri Devlet Bahçeli, “Bu kararlılığı gösterirse umut hakkı için yasal düzenlemenin önü açılsın." dedi.

1. resim

Açıklamalarıyla gündemi derinden sarsan Devlet Bahçeli’den Abdullah Öcalan’a açık çağrı geldi. Bahçeli, "Teröristbaşının tecriti kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grubunda konuşsun, terörün tamamen bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın.” dedi. Peki, Bahçeli’nin bahsettiği umut hakkı nedir, Abdullah Öcalan umut hakkından yararlanacak mı?

Umut hakkı nedir?

Umut hakkı, hapis cezasına mahkum edilenlerin kanunla belirlenen sürelerde iyi halinden dolayı koşullu salıverilmesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesine denir.

Abdullah Öcalan umut hakkından yararlanacak mı?

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin İkinci Bölümü’nün 18 Mart 2014 tarihinde verdiği Öcalan (No.2) – Türkiye kararında “umut hakkı” değerlendirilmiş ve Öcalan’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşullu salıverilme hakkı olmaksızın infaz edilmesi ile ceza infaz kurumunda yalnız tutulma koşullarının (tecritin), Sözleşmenin 3. maddesini ihlal ettiğine karar verilmiştir. Mahkeme; Abdullah Öcalan’ın, Sözleşmenin 3., 7. ve 8. maddeleri kapsamına giren ihlal iddialarını ise reddedip, 5., 6., 13. ve 14. maddelerin ihlaline ilişkin olanlar hakkında karar vermeye gerek olmadığı sonucuna varmıştır. Böylece, Öcalan’ın tutulduğu İmralı Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun 17.11.2009 tarihinden itibaren şartlarının kötü olduğuna dair başvuruyu reddedip, sağlık konusunda yaşandığı söylenen zehirlenme iddiasını ise dayanaktan yoksun bulmuş ve esastan incelemeye değer görmemiştir.

Devlet Bahçeli'den çok net çağrı

Türkiye'de terörün çözümü için silahlı mücadelenin önemine değinen MHP lideri, bugün grup toplantısında Abdullah Öcalan'a açık çağrı yaptı. Öcalan'ın örgütü lağvetmesi halinde TBMM'de DEM Partisi'ne katılmasının önünün açılması çağrısında bulundu.

Bahçeli,

"Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM'de DEM Parti grubunda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu kararlılığı gösterirse umut hakkı için yasal düzenlemenin önü açılsın."  

"Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere sesleniyorum. Terörist başının tecridi kaldırılırsa Meclis'e gelsin ve DEM Parti Grup Toplantısında konuşup PKK'nın tek taraflı lağvedildiğini söylesin. Biz her şeye varız." ifadelerini kullandı.

Abdullah Öcalan'ın cezası nedir?

15 Şubat 1999 tarihinde yakalanan Abdullah Öcalan, Yerel Mahkemenin 28 Nisan 1999 tarihli kararı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 25 Kasım 1999 tarihli onama kararı ile Devletin ülkesine ve egemenliğine karşı suçu düzenleyen mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle idam cezasına mahkum edilmiştir. Vatana karşı işlenen bu suçun 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı, cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak gösterilen Devletin birliğini ve Ülke bütünlüğünü bozma suçu olarak tanımlanmıştır.

Öcalan’ın idam cezası, Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. Mahkumiyet kararından sonra 2005 yılında yapılan yasal düzenlemelerle Öcalan’ın koşullu salıverilmeden yararlanamayacağı öngörüldü. Esas itibariyle Öcalan’ın idam cezası infaz edilmediğinden, bu ceza yürürlükten kaldırıldığından ve mülga TCK, mülga Ceza İnfaz Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 1999 yılında yürürlükte olan döneminde suç işlediğinden, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının 36 yıl olarak hesaplanması gerekirdi. Öcalan; mülga TCK m.125 dışında taammüden insan öldürme, öldürmeye azmettirme ve yaralama suçlarından ayrıca yargılanıp cezalandırılmamıştır. Devletin ülkesine ve egemenliğine karşı suç işleyen failin cezası idam olduğundan, başka bir suçtan yargılanmasına da gerek görülmemiştir.

Anayasa m.38, mülga TCK m.2 ve yeni TCK m.7’de, hapis cezasının infazına ilişkin koşullu salıverilme konusunda da failin lehine olan kanunun uygulanması kabul edilmiştir. Öcalan’ın cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olduğundan, esas itibariyle infazın 36 yıl olarak yapılması gerekmektedir.

Bununla birlikte; Öcalan’ın işlediği suçtan dolayı koşullu salıverilmesinin mümkün olmadığını ve eski adı ile müebbet ağır hapis, yeni adı ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ölünceye devam edeceğine ilişkin düzenleme ilk olarak, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5218 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. maddesinde yapılan değişiklikle kabul edilmiş, benzer hüküm 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesinin 16. fıkrasında düzenlenmiş ve son olarak da bu hükümler 18.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5532 sayılı Kanunun 12. maddesi ile korunmuştur.

Görüleceği üzere, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı ölünceye kadar devam edecektir. Ancak bu değişiklik, Öcalan’ın işlediği suç tarihinden sonra yapıldığından, “failin lehine uygulama” prensibine aykırı düştüğü sonucuna varılabilir. Her ne kadar Öcalan’ın idam cezasının Anayasa ve Kanunda yapılan değişiklikle kaldırılıp lehe düzenleme yapıldığı ve dolayısıyla ölünceye kadar hapiste kalmanın idam cezasından daha lehe olduğu ileri sürülse de, ölüm cezasının kaldırılması yalnızca Öcalan için gerçekleşmemiş ve Öcalan’ın idam cezasının infazının yapılmamasına dair kanun da çıkarılmamıştır. Bu sebeple; ölüm cezasının kaldırıldığı ve yerine müebbet ağır hapis (şimdiki adı ile ağırlaştırılmış müebbet hapis) cezasının kabul edildiği, dolayısıyla bu hapis cezasının infazının aleyhe yapılan değişiklikle koşullu salıverilme kapsamının dışına çıkarılamayacağı ileri sürülebilir.

Tartışma