Venezuela'da Guaido'ya veda
💢 Ne kitlesel eylemler, ne sokak çatışmaları ne de ambargolar umduğu iktidarı getirmedi.
💢 Siyasi kariyerinin tabutuna son çiviyi yine Venezuela muhalefeti çaktı.
💢 ABD destekli ve 50’ye yakın ülke tarafından Venezuela’nın meşru devlet başkanı olarak tanınan Juan Guaido sessiz sedasız görevine veda etti.
Latin Amerika, küresel ekonominin yarattığı kaostan payına düşeni alıyor. Meksika’da uyuşturucu kartelleri devlete savaş açtı, Brezilya’da seçimi kaybeden eski Başkan Bolsonaro yanlıları parlamentoyu bastı, Peru’da Cumhurbaşkanı Pedro Castillo “kongre diktatörlüğü kurma girişiminde bulunma” suçlamasıyla tutuklandı.
Bunlar yalnızca 2022 yılının Aralık ayı ve yeni yılın ilk günlerinde yaşananlar. Güney ve Orta Amerika ülkelerinde derinleşen yoksulluk nedeniyle Meksika üzerinden akın akın ABD sınırlarına dayanan göçmenlerin sayısındaki artışı hatırlatmaya gerek bile yok.
Tüm bu karmaşanın içerisinde ise 2018 yılında bir başka Latin Amerika ülkesi Venezuela’ya “ABD’nin demokrasi” getirme girişimi en azından 2024’e kadar sessiz sedasız tarihe karıştı. ABD’nin desteğiyle geçici hükümet kuran ve 50’ye yakın ülke tarafından Venezuela’nın meşru devlet başkanı olarak tanınan Juan Guaido’nun geçen hafta görevine veda ettiğinden kimselerin haberi olmadı.
Guaido’nun siyasi kariyerinin tabutuna son çiviyi yine Venezuela muhalefeti çaktı. Her ne kadar görev süresinin dolması gerekçe gösterilse de ortada başarısız bir “renkli devrim arayışı” olduğu muhakkak.
ABD’nin 2013 yılında yaşama veda eden eski Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez ile yıldızı hiçbir zaman barışmadı. 14 yıl süren “Bolivarcı” yani emperyalizm karşıtı siyaseti ve “21’inci yüzyıl sosyalizmi” olduğunu iddia ettiği ekonomi programı Washington’u fazlasıyla rahatsız etmişti. ABD yönetimi Soğuk Savaş dönemi alışkanlıklarıyla Chavez’i askeri darbeyle de devirmeyi denemiş ama başarılı olamamıştı. Chavez için Emr-i Hak vaki olup, halefi Nicolas Maduro koltuğu devralınca, Washington şansını yeniden denemeye karar verdi.
Maduro 2013 yılındaki seçimi az bir farkla kazansa da, 2015 yılında muhalefeti biraraya toplayan “Demokratik Birlik Koalisyonu” parlamentonun kontrolünü ele geçirdi. Maduro’nun Yüksek Mahkemeyi kullanarak parlamentoyu yeniden kontrol etme girişimi uluslararası toplumun tepkisi ve sokaklardaki şiddet olaylarıyla yanıt buldu.
2018 yılında gergin bir atmosferde gidilen seçimi Maduro kazansa da ABD ve Latin Amerika ülkelerinin çoğu sonuçlara tepki gösterdi. 2019 yılının Ocak ayında muhalefetin adayı Juan Guaido devasa kitlesel sokak eylemlerinin desteğinde geçici bir hükümet kurduğunu duyurdu ve Venezuela’nın meşru devlet başkanı olduğu iddiasıyla yemin etti.
Amerika Birleşik Devletleri 1 ay sonra Venezuela devletinin kendi topraklarındaki varlıklarının tasarruf yetkisini Guaido’ya ve onun geçici hükümetine verdi. 7 Avrupa Birliği ülkesi de Guaido’yu Venezuela’nın meşru devlet başkanı olarak tanıdıklarını duyurdu. Ancak Venezuela ordusu Guaido’ya destek vermemekte direniyordu. Birkaç yüz asker komşu ülkelere firar etse de ne ordunun komuta kademesi ne de alt kadroları Maduro’ya bağlılıklarından vazgeçmedi.
Bu süreçte Guaido’ya en fazla destek verenlerin başında dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton geliyordu. Tam bir “Soğuk Savaş artığı” olarak nitelenen Bolton, Venezuela ordusuna taraf değiştirmesi için defalarca çağrıda bulundu. Trump tarafından 2018 yılının Nisan ayında getirildiği Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinden 2019 yılının Eylül ayında alınan Bolton’un kariyerinin sona ermesinde Venezuela’daki süreci yönetememesi önemli rol oynadı.
Ne kitlesel eylemler, ne sokak çatışmaları ne de ambargolar Guaido’ya umduğu iktidarı getirmedi. Venezuela halkı ilaç ve gıda bulamaz hale gelirken hiper-enflasyon altında ezildi.
Beklentileri karşılayamayan Guaido’nun geçici hükümet projesi ve başkanlığı 2021 yılındaki seçimleri muhalefetin boykot etmesi ile fiilen sona erdi. Buna rağmen bir kez bu maceraya atılmış olan Latin Amerika ve Avrupa ülkeleri ile ABD geri adım atmak istemediler. Lakin yapacak bir şey yoktu. 2021 yılında Biden’ın Beyaz Saray’ı devralmasının ardından ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in yaptığı önemli açıklamalardan biri ülkesinin artık “darbeler ve renkli devrimler süreçleri” ile hükümetleri değiştirme teşebbüslerinden uzak duracağı yönünde idi.
Nitekim Covid-19 salgını ile Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin küresel ekonomi üzerindeki etkileri ABD’yi daha gerçekçi politikalar izlemeye itti. Bunun ilk belirtisi de küresel enerji krizinin göğüslenebilmesi için 2022 yılının Kasım ayında ABD’nin Venezuela petrol sektörüne yaptırımları hafifletmesi oldu.
Rüzgarın tamamen değiştiğini gören Venezuela muhalefeti de gerek geçici hükümetin gerekse Guaido’nun devlet başkanlığının Venezuela halkının yararına olmadığına hükmetti. 5 Ocak’ta muhalifler Guaido’nun yerine İspanya’da sürgünde bulunan milletvekili Dinorah Figuera’yı meclis başkanı olarak belirlediklerini duyurdular. Venezuela muhalefeti şimdi çareyi 2024 yılında yapılacak seçimle sandıkta arayacak.
Venezuela muhalefetinin geçici hükümet ve Batı tarafından tanınan “meşru devlet başkanı” macerası, küresel jeopolitiğin katı gerçekleri karşısında zamana yayılarak tükendi. Ordu eliyle darbe girişimlerinin, ülke dışından kontr-gerilla operasyonları organize etmenin, dronla suikast planlarının bir çıkış yolu olmadığı anlaşıldı. Ancak geçen 3 yılda olan Venezuela halkına oldu. Hiper enflasyon döngüsüne maruz kalan toplum dünyanın en büyük kanıtlanmış petrol rezervlerinin üzerinde yaşarken, tahammül edilemez bir yoksulluğa mahkum edildi.