Washington Post: Erdoğan'ın yenilgisi dünya çapında bir zaferin işareti olacak

Kılıçdaroğlu, Trump dönemindeki bölünmüşlüğü sona erdirmek için çalışan Biden'a benzer bir figür olabilir. Erdoğan'ın yenilgisi, Türkiye ile Batı arasında sağlıklı ilişkilerin ve dünya çapında bir zaferin işareti olacak.

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından Washington Post'da, pazar günü gerçekleşecek olan seçimlerin ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.

Ishaan Tharoor imzalı analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarda olduğu süre boyunca Türkiye'nin çehresini değiştirdiği ve yönetim tarzının başka ülkelerde de etkin bir şekilde kendisini hissettirdiği tespitine yer verildi.

Kılıçdaroğlu'nun seçilmesinin Batı ve Türkiye ilişkilerinde yeni pencereler açacağı ve İsveç'in NATO üyeliğinin önünün açılacağı belirtilen analizde ayrıca, "Kılıçdaroğlu, Trump dönemindeki bölünmüşlüğü sona erdirmek için çalışan Biden'a benzer bir figür olabilir." ifadeleri kullanıldı.

İşte Washington Post'da yayımlanan analizin tamamı:

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21. yüzyılın ilk yarısının en belirleyici lideri olabilir.

Yirmi yıllık yönetimi, ülkesinin çehresini değiştirdi ve başka ülkelerde de çok sayıda milliyetçi demagogun yükselişinin habercisi olan bir siyasi tarzı pekiştirdi.

Erdoğan'ın iktidara geldiği 2003 yılında, Freedom House düşünce kuruluşu kendinden emin bir şekilde, "özgürlüğün dünya çapında yayıldığını" yazdı ve Erdoğan'ın dindar Adalet ve Kalkınma Partisi'nin zaferini selamladı. Ancak Freedom House'un son yıllık raporu, bu defa Türkiye'yi on yılı aşkın bir süredir devam eden küresel “demokratik durgunluğun” merkezine yerleştirdi.

Erdoğan'ın son 20 yıldaki evrimi, küresel siyasetin gidişatı hakkında bize bir hikaye anlatıyor. Erdoğan, bu yüzyılın ilk on yılında başbakan olarak ekonomik yükselişi destekleyen liberalleştirici bir reformcuydu. Ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılma hayalleri söndükçe ve mali krizler Batı'yı sarstıkça, Erdoğan güneye ve doğuya yöneldi ve onlarca yıllık Kemalist laik mirası, kararlı ve dindar bir milliyetçi rolüne doğru çevirdi.

2011 Arap Baharı ayaklanmalarının ardından, Türk demokrasi modelini bölge için bir örnek olarak gösterdi ve bunun için İslamcı nüfuzunu kullandı.

Arap karşı-devrim dalgasının ortasında, Erdoğan'ın “neo-Osmanlı” duruşunun neredeyse hiç şansı yoktu. Ve görevde kaldığı süre uzadıkça, tek görevinin gücü pekiştirmek ve elinde tutmak olduğu netleşti.

2020'lere gelindiğinde ise artık Erdoğan yönetimindeki Türk modeli, dünyaiçin tamamen farklı bir şeyi temsil ediyordu. Bölücü kültür savaşları, Batı karşıtı yaklaşım ve iç ve dış komplolar hakkındaki paranoya üzerine inşa edilmiş belirsiz bir seçim otokrasisi planı.

Bu hafta sonu, Türkiye'nin hikayesi önemli ölçüde değişebilir. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde seçmenler ilk tur için sandık başına gidiyor. Erdoğan ve AK Parti, iktidarlarına karşı şimdiye kadarki en çetin sınavla karşı karşıya.

Kamuoyu yoklamaları seçmenin, muhalefet partileri bloğu tarafından aday gösterilen 74 yaşındaki Kemal Kılıçdaroğlu'nun arkasında olduğunu gösteriyor. Laik Cumhuriyet Halk Partisi'nin lideri olan Kılıçdaroğlu hedefini, Türk demokrasisini yeniden tesis etmek ve Erdoğan'ın 2017'de referandum yoluyla başlattığı başkanlık sistemini kaldırmak olarak belirledi.

Erdoğan'ın güç manivelaları üzerindeki hakimiyeti ve medya üzerindeki nüfuzu göz önüne alındığında, ihtimaller hala onun yönünde. Ancak muhalefetin cazibesi, Erdoğan'ın görevde olduğu yıllarda hiç bu kadar güçlü olmamıştı.

Büyük bir Türk seçmen grubu, değişim için seferber oluyor gibi görünüyor. Bazı analistler Kılıçdaroğlu'nu, Trump döneminin kin ve bölünmüşlüğünü sona erdirmek için kampanya yürüten Başkan Biden'a benzer bir figür ve yeni bir siyasi nesle köprü olarak gösteriyor.

Türk muhalefetinin zafer kazanması halinde, Türkiye'nin ekonomi politikasında büyük bir değişiklik görülebilir. Önceki seçimlerde Erdoğan ekonomik siciline dayanan bir kampanya yürütebilirdi, ancak uyguladığı aykırı ekonomi politikaları, hayat pahalılığı krizine katkıda bulundu.

Erdoğan'ın yenilgisi dünya sahnesinde de Türkiye ile Batı arasında daha sağlıklı bir ilişkiye yol açabilir. Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya katılımı üzerindeki blokajını çözebilir ve Türkiye'nin Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş konusundaki belirsiz tutumunu NATO mutabakatına yaklaştırabilir.

Erdoğan hükümeti, bazı önemli siyasi muhalifleri ve eleştirmenleri düzmece suçlamalarla hapse attı veya atmaya teşebbüs etti. Ancak muhalefet hala, iktidarı alma umudu olan demokratik bir sistem içerisinde seçimlere girecek.

Diğer yandan zafer coşkusu kısa ömürlü olabilir. Türkiye'nin muhalefet partileri, bu seçimler öncesinde farklılıklarını örtmeyi başarmış olsalar da Kılıçdaroğlu'nun kazanması onu, milliyetçileri, İslamcıları, laikleri ve liberalleri içeren çatı ittifakı içindeki çatışan çıkarlarla mücadele etmeye zorlayacak.

Böyle bir koalisyon tutmayabilir veya işlevsiz olabilir. Ve böyle bir durumdan sonra Erdoğan'ın seçimler yoluyla geri dönme olasılığı her zaman olacaktır.

Tartışma