gdh'de ara...

Yaptırımlar Rusya’nın ekonomisini neden çökertmedi?

Yaptırımlar Rusya’yı nasıl etkiledi, nasıl etkiliyor ve nasıl etkileyecek? Rusları nasıl bir gelecek bekliyor?

1. resim
05.09.2022

Rusya Ukrayna’ya topyekûn saldırısıyla birlikte beklemediği ölçekte Batı yaptırımları ile karşı karşıya kaldı. Çoğu uzman bu yaptırımların çok geçmeden Rusya ekonomisinde ciddi bir krize, hatta çöküşe neden olacağını tahmin ediyordu. Ancak Rus makamları beklentilerin gerçeğe dönüşmediğini ifade etti. Peki bu gerçek mi? Yaptırımlar Rusya’yı nasıl etkiledi, nasıl etkiliyor ve nasıl etkileyecek? Rusları nasıl bir gelecek bekliyor? 

Meduza, ünlü ekonomi uzmanlarına sordu. Yaptırımların Rus ekonomisine etkilerini gdh.digital için çevirdik.

Rusya Ekonomi Okulu Rektörü Ruben Enikolopov 

Yaptırımlar Rus ekonomisine hükümetin sunmaya çalıştığından çok daha büyük bir darbe vurdu. Yaptırımların birçoğunun etkisi ise daha uzun süre sonra ortaya çıkacak. Yaptırımların etkisi gelecek sene daha fazla görülmeye başlayacak ve bu olumsuz etki birkaç yıl sürecek. 

Mevcut durumda Rusya’da mal, hizmet ve üretimin kalitesi inanılmaz şekilde düşüyor. Gelecek birkaç yılda bunun nasıl düzeltileceği de belli değil.

Çin, Hindistan ve diğer ülkeleri üzerinden ithalatın devam edeceğine yönelik umutlar var, elbette devam edecek, ancak bu bizi kalite olarak ciddi şekilde geriye itiyor. 

En önemli hususlardan biri de mamul ithalatıdır. Fabrika var, yedek parça almak gerekiyor, ancak almak zor. Şimdilik bu yaygın bir durum olmadığı için sorun yokmuş gibi görünüyor. Ancak gayet normal durum olan aşınma ve yıpranma nedeniyle çok miktarda ekipman bozulunca yerine yenisini koyamayacağız. Bunu Çin’den gelecek alternatiflerle telafi etmek mümkün değil, çünkü tamamen farklı teknolojiler söz konusu. 

Bu bağlamda en çok tartışılan şey uçaklardır. Şimdilik uçaklar parçalarına ayrılmadı, ancak hazırlanıyor. Bu, iPhone’ların kaybolması gibi belirgin bir durum değil belki, ancak etkileri daha güçlü olacak.

Bazı ekipmanlar piyasadan silinecek, üretim azalacak. Tabi mal arzı açısından da sorunlar olacak. 

Ben halkın büyük kısmının bunları anlamayacağını düşünüyorum. Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi: herkes iki-üç çeşit salam görerek yaşamaya alışmıştı, sadece yurtdışına gittiklerinde 50 çeşit salam olabileceğini anladılar. Yani böyle bakınca her şey normal gibi, ancak başkalarının nelere sahip olduğunu görünce diğer ülkeler için norm olanın büyük kısmından yoksun olduğunuzu anlıyorsunuz.

Küresel ekonomi ile daha çok entegre olanlar yaptırımlardan daha çok zarar görüyor. Yani en gelişmiş endüstri alanları ve en zengin Ruslar. Rusya’nın taşrasında yaşıyorsanız, büyük olasılıkla zaten bu ithal mallardan haberdar bile değilsiniz. Yani siz hissetmiyorsunuz, ancak fiyatlar yükseliyor. Moskova’da, Petersburg’da, iyi giyim, iyi akıllı telefon tercihi yapmaya alışmışsanız, pahalanmayı hissedersiniz. İşte yaptırım etkisi bu.

Gri ithalatın geleceği bu açıdan çok sınırlı. Biz zaten az sayıda olan lüks ürünlerden bahsediyorsak, elbette onları getireceklerini ve sorunların çözüleceğini biliyoruz. Ancak daha yaygın ürünler söz konusu olunca gri ithalat bunun üstesinden gelemez. 

Yaptırımların etkisi kurbağanın ısınmasına benzer: her şeyin normal olduğu sanılır, ancak süreç uzundur. Değişiklikler yavaş gittiğinde insanlara onlara çok sert tepki vermiyor, oysa uzun vadede değişikliklerin korkunç olacağını ve Rus ekonomisinin büyük ülkelerin ne kadar gerisinde kalacağını görüyoruz. 

Savaş başladıktan sonra biz bir kobra ile karşılaştığımızı ve Rus ekonomisinin zehirden hızla öleceğini sanıyorduk. Ancak boa yılanının kollarına düştük ve o bizi yavaş yavaş sıkıyor. Sonuç benzer, süreç farklı. 

Yani devletin bir şekilde var olması mümkündür, hatta Venezuela bile yaşıyor. Elbette, biz Venezuela değiliz, İran’a daha yakınız. Dolayısıyla orta vadede hiçbir şey eskisi gibi iyi olmayacak. 

Bloomberg Ekonomics Rusya Merkez ve Doğu Avrupa Uzmanı Aleksandr İsakov 

Yaptırımların etkisinin 2014-2015’teki ilk büyük yaptırım dalgasındaki ile hemen hemen aynı olduğu ortaya çıktı. Veya Güney Afrika yahut İran gibi ülkelere uygulanan finans yaptırımlarında olduğu gibi. Bu tür yaptırımlar yapısal büyümeyi yavaşlatıyor, ancak dengeli, düşük borcu ve pozitif cari hesabı olan devletler için ani etki vermiyor. 

Ünlü ekonomi uzmanlarının çoğunluğu 1990-2000’li yılların başlarında profesyonel şekilde kuruldukları için büyük bankacılık krizi bekliyorlardı. Bankalar arasında güven kaybı, piyasada durgunluk, kredilerin sonlandırılması gibi beklentiler vardı. Bu hipoteze göre finans sektörü duracak, arkasından ekonominin geri kalanında da kriz başlayacaktı. 

Ancak bu tahminlerin yanlış olduğu ortaya çıktı. Bankacılık sektörünün temizlenmesi ve Merkez Bankasının finansal istikrar olarak adlandırdığı şey – bireyler için değişken faizli borç verme konusundaki sınırlamalar güvenin kaybolmamasını sağladı.

Biz 2013-2019 yıllar arasında doğru olanı yaptık. Bu süreçte zayıf oyuncular bankacılık piyasasından gitti. Ayrıca, 2018 senesinde emanet hesap sistemine geçtik, şimdi Çin’de olduğu gibi inşaat sektörünün finansmanı daha istikrarlı hale geldi. 

Bankacılık sektörünün istikrarı için bunlar önemli şeyler. Sermayeyi geri toparlamak için henüz zamana ihtiyaç var, ancak bankalar için kötü zamanlar geçti. 

PF KAPİTAL Baş Ekonomi Danışmanı Eski Ekonomik Kalkınma Bakanı’nın Danışmanı Yevgeni Nadorşin

Petrol ve petrol ürünleri ile ilgili yaptırımların sonuçlarını büyük olasılıkla 2022 sonunda göreceğiz. Bu nedenle ben iktidarın düşüşün zirvesinin arkada kaldığına ve bu sene ekonomik küçülmenin yüzde 3 olacağına ilişkin iyimser yorumlarına katılmıyorum. 

Bana göre, 2023 senesi hiçbir şekilde büyüme yılı olmayacak.  Hatta 2023 senesinde ekonomik gerileme 2022’den çok daha fazla olacak. 

Şimdilik yabancı yatırımcıların Rusya’dan gitmesiyle ilgili işten çıkartma risklerinin bir kısmı gerçekleşmiş değil. Örneğin, Ericsson ve Nokia çıkışı yıl sonuna kadar uzatmayı planlıyor ve hala bu çıkışın ne kadar kapsamlı olup olmayacağı belli değil.  Görünüşe bakılırsa, bu çıkışların piyasaya etkisi uzayacak. Ayrılma kararı alan şirketlerin çoğunun çalışanları ya yarı zamanlı çalışıyor, ya da ücretli izindeler. 

Öte yandan, işsizlikte artış görülmemesinin sebebi de net olarak Ukrayna’daki “özel operasyon” için toplanan “gönüllüler“ ile ilgilidir. Bu insanlar Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzaladıkları için işsiz sayılmıyorlar. Covid’den ölenleri de dikkate almamak olmaz. Bu insanların büyük kısmı çalışan insanlar idi ve onların yerine yenileri işe alındı, dolayısıyla bu da işsizlik rakamlarının büyümemesini etkiliyor. 

Hem haberler, hem de ekonomik göstergeler mal ihracatında – örneğin, nakliye ile lojistikte ciddi bir kötüleşme var. İthalat beklenenden daha kötü toparlanıyor, iç piyasada ise mal çeşitliliği ile ilgili sorunlar var. Yerel fiyatlar gereksiz yüksek. 

Öte yandan, iç piyasada alıcının kendi üretmediği ve nasıl davranacağını bilmediği ve kimsenin de garanti vermediği ürünler varsa, sorunların olacağı kaçınılmazdı. Bir cihaz bozulacak ve sen sebebini bile bilmeyeceksin. 

İthal ikamesine gelince, hatırladığım kadarıyla Merkez Bankası bir zamanlar bu konudaki ilerlemeyi anlatmıştı. 2015 veya 2016 senesinde bankanın hazırladığı raporlardan birinde şöyle bir ifade vardı: ithal ikamesinin olmadığını söylemek mümkün değil, ancak aynı zamanda ithal ikamesinin Rusya ekonomisinin ticari faaliyetlerini önemli ölçüde etkilediği söylenemez. 

İthal ikamesiyle ilgili projelerin – varsa böyle projeler - büyük çoğunluğunun ne ileri ne geri hareket etmediğini dikkate alırsak, yarım yılda her şeyi değiştirecek kadar hızlanmasını beklemek gerçekçi değil. Benim bugüne kadar her hangi başarılı ithal ikamesi projesi konusunda bir bilgim yok ve yerel üretimin de durumu düzeltecek miktarda olacağından şüpheliyim. 

Kaliforniya Ekonomi Üniversitesi Profesörü Oleg İtshoki

Çok üzücü, ancak ne yazık ki, Ukrayna’ya askeri yardım gerçek ekonomik yaptırımlardan daha kolay göründü. ABD Avrupa’ya Rusya petrol ve doğalgazından vazgeçmesi için güçlü baskı yapmama kararı aldı – petrol fiyatlarının 200 dolara ulaşabileceğinden korktular. Avrupa ekonomisinde her hangi felaket yaşanmasını istemediler. 

Ekonomi uzmanlarına göre, bu hataydı. Özelikle de Fransız ve Alman ekonomi uzmanları arasında petrol ve doğalgaz yaptırımlarının hemen – martta başlaması gerektiği görüşü vardı. Bu, Rusya’da ekonomik durumu temelden değiştirirdi. Mart ayında enerji yaptırımlarının uygulanmasının Avrupa ülkelerine maliyeti elbette olacaktı, ancak ekonomi uzmanlarına göre bu maliyet 6 ayı geçen savaşın yükünden daha fazla olmayacaktı.  Ancak Avrupa’daki sanayi lobisi ekonomi uzmanlarından güçlü çıktı. Bu nedenle tam kapsamlı yaptırımlar yapılmadı; tam tersi, Rusya mart ve nisan aylarında petrol ve doğalgaz ihracatından rekor gelir elde etti. Altın ve döviz rezervlerinin dondurulmasına rağmen bütçe için mali yastık oluşturan sebep buydu. 

Mevcut aşamada yaptırımların anlamı Rusya’nın devlet bütçesinin mali savaşta ciddi sorunlarla karşılaşmasını sağlamaktır.  Artık şimdiden yıl sonunda bütçe açığı öngörülüyor. Bu açığı Ulusal Refah Fonu’ndan karşılayacaklardır, ancak açığın ölçeği ve Ulusal Refah Fonu’ndan ne kadar harcama yapıldığı belli değil. 

Bu arada Rusya’da nüfusun nominal gelirleri yüzde 1 oranında azaldı. Bu çok büyük rakam değil belki, ancak hayat pahalılığı da yüzde 14 arttı. Yılın ilk yarısında ekonomideki düşüş yüzde 5’ten biraz az olsa da, yaşam standartlarındaki düşüş yüzde 14-15 civarındaydı. 

Rusya ekonomisi son 10 yılda kazandığını 6 ayda kaybetti. Şimdi ise iki olası senaryo var. Birinci senaryoya göre, Rusya’nın görülebilir gelecekte yeterli kaynağı var ve bu durumda durgunluk senaryosu gerçekleşecek. İkinci senaryoya göre ise kaynaklar sınırlanacak  - bunu savaşın ilk altı ayında gördük. Bu durumda soru ortaya çıkıyor: devlet ekonomiyi desteklemiyorsa, bu, işsizliğin kriz düzeyinde artmasına neden olabilir mi? 

Kimse öngörülebilir gelecekte bir anlık sert kriz beklemiyor – şu an yaptırımlar farklı şekilde çalışıyor. Hatta Avrupa Rusya petrol ve gazını almasa bile Rusya bunları Hindistan, Çin ve Endonezya’ya satacak. Büyük olasılıkla bu tedarik hacminde kayıpla gerçekleşecek, ancak çoğunlukla ikame gerçekleşecek. 

ABD Maliye Bakanlığının amacı dünya piyasalarına arzda keskin düşüş görmek, petrol ve doğalgazı dünyadaki diğer müşterilerin ve çok indirimli fiyatlarla almasına zemin oluşturmak değildi. Mesela, Hindistan Rusya petrolünü yaklaşık 25-30 dolarlık indirimle alıyor. En önemli soru indirimlerin dünya piyasasına göre ne kadar olacağıdır. 

Uzmanların değerlendirmelerine göre, savaşta bir gün Rusya’ya 500 milyon dolara mal oluyor. Bu, Rusya’nın bu dönemde Avrupa’ya ihraç ettiği enerji karşılığında aldığı miktara yakındır. Dolayısıyla, Avrupa Rusya’nın savaş giderlerini karşıladı. Ancak artık böyle olmayacak: bu gelirler azalıyor ve savaşı eski ölçekte finanse etmek artık imkânsız olacak.