10 yıl sonra Mısır Rabia Katliamı

Mısır'da 2012'de ülkenin demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi deviren askeri yönetim, Rabia Meydanı'nda kadınlar, çocuklar ve yaşlılar da dahil olmak üzere binlerce masum insan hedef aldığı katliamın üzerinden 10 yıl geçti. 

1. resim

Olayların Başlangıcı

Mısır, 2011 yılında yaşanan Arap Baharı ile birlikte tarihi bir değişim sürecine girdi. Ülkenin 30 yıl iktidarda kalan lideri Hüsnü Mübarek, halkın yoğun protestoları sonucunda görevden ayrıldı.

Ardından yapılan seçimlerde, Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadı olan Hürriyet ve Adalet Partisi’nin adayı Muhammed Mursi, Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu.

Haziran 2012’de seçimleri %51,73 oyla kazanan Mursi’nin iktidarı sadece 1 yıl sürdü.

3 Temmuz 2013’te, ordunun başındaki Abdülfettah El-Sisi’nin yaptığı darbe ile Mursi görevden alınarak ceza evine alıkonuldu.

Milyonlarca kişi, Yapılan darbeye karşı çıkmak ve Mursi’nin serbest bırakılması için sokaklara ve meydanlara çıktı. Protestocuların en yoğun olarak bulunduğu meydanlardan biri de başkent Kahire'deki Rabia Meydanı oldu. Protestocular, Darbe girişiminden vazgeçilmesine kadar meydanlarda kalmaya karar verdiler.

Protestocular, Rabia meydanında çadırlar kurarak adeta hayatlarını oraya taşımışlardı. Tam 45 gün kalan protestocular 46. günde şoke eden görüntülerle karşılaştı.

Modern tarihin en büyük toplu katliamı

Tarih 14 Ağustos 2013, yer Rabia meydanı. Protestocular Sabah namazını kıldıktan sonra uyumak için çadırlarına doğru geçerken, Mısır’ın ordusu adeta bir savaşa doğru gidermişçesine meydana saldırmak için hazırlıklarda bulunuyordu.

Saat 06:30, zırhlı araçlar, paletli araçlar meydana giriş yaptı, göz yaşartıcı gaz bombaları etrafa yayıldı, keskin nişancılar evlerin çatılarında yerlerini aldı ve savaş uçakları meydanın üzerinden uçmaya başladı.

Bir süre sonra Ordu ve polis grupları meydanın giriş ve çıkışlarını kapattı ve Meydana doğru ilerledikten sonra Gerçek mermilerle, kadın, çocuk, yaşlı demeden tüm protestocuları hedef aldı. Sanki bir savaş muharebesi başlamış gibiydi, ölüm kokusu yayıldı, topraklar sallandı, sokaklar kalabalıktan geçilmez hale geldi.

Bazı protestocular, alanda bulunan sahra hastanesine sığındı, bazıları ise Rabia Camii'ne yönelerek korunmaya çalıştı. Ancak ölüm her taraftan geldi. Saldıran kuvvetler hastanede bulunan yaralı ve sağlık görevlilerine saldırdı.

Daha sonra askerler, ölüleri imha etmek için hastaneyi, içinde sağlık görevlileri, yaralılar ve ölüler olmasına rağmen yaktı. Hastanede sağ olanlardan kaçabilen kaçtı. Kaçamayanlar ise diri bir şekilde yakıldı. Sahra hastanesinde bulunan birçok doktorlar ve sağlık görevlisi bile saldırıdan kaçamadı.

Akşama kadar devam eden katliamda, keskin nişancıların da işaretlenen bazı şahısları vurduğu gözlendi. İhvan'ın Genel Sekreteri Dr. Muhammed el-Biltaci'nin 17 yaşındaki kızı Esma el-Biltaci de bu şekilde şehit edildi.

Akşam saatlerinde ise katliam sona erdikten sonra, çok sayıda İhvan lideri ve üyelerinden yüzlerce kişi gözaltına alındı. Mahkemeye çıkarıldıktan sonra birçoğuna idam ve müebbet hapis cezaları çarpıtıldı.

Ölü sayısı

Katliamdaki ölü ve yaralı sayısı hakkında net bir veri bulunmuyor. Fakat, Rabia sahra hastanesi ölü sayısının 2600 olduğunu açıklarken, darbe yönetimindeki Mısır Sağlık Bakanlığı, 670 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

Öte yandan İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) ölü sayısını bini aştığını açıkladı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) yayımladığı ayrıntılı bir raporda, bu olayı modern dünya tarihinde tek bir günde barışçıl protestocuların en büyük toplu katliamlarından biri" olarak nitelendirdi.

Örgüt, yaşananların "sadece aşırı güç kullanımı veya yetersiz eğitimden kaynaklanan bir vakadan ziyade, Mısır hükümetinin en üst düzeylerinden organize edilmiş bir katliam olduğunu" ifade etti.

Katliamın sonuçları

Rabia Katliamı, sadece Mısır için değil, bütün Arap dünyası için de büyük bir travma oldu. Darbeciler, bu katliamla birlikte, halkın iradesini yok sayarak iktidarı ele geçirdi. Ülkede otoriter bir rejim kuruldu. Muhalifler baskı altına alındı, insan hakları ihlalleri arttı, basın özgürlüğü kısıtlandı, adalet sistemi çöktü. Ve Mısır’da demokrasi umudu söndü.

Rabia Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen katliamın sorumluları hala hesap vermedi. Mısır halkının adalet arayışı ise hala devam ediyor.

Tartışma