gdh'de ara...

5 soruda Trans-Dinyester sorunu

💢 Rusya'nın Ukrayna'dan sonraki hedefi, Trans-Dinyester mi olacak?

💢 Moldova'nın NATO üyesi olan Romanya'yla birleşme eğilimi düşünüldüğünde, Rusya'nın Trans-Dinyester'e müdahale etmesi, Üçüncü Dünya Savaşı'na kapı aralayabilir.

1. resim

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tartışmaya açtığı sorulardan biri de “Moskova yönetiminin bir sonraki hedefi, Trans-Dinyester mi olacak?” suali oldu. Kremlin yönetimi, her ne kadar Türkiye’nin arabuculuk diplomasisiyle imzalanan Tahıl Koridoru vesilesiyle Odessa’ya saldırmayacağına güvence vermişse de Rusya’nın 17 Temmuz’da Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesi, denklemin değişmesine yol açtı. Son günlerde Rusya’nın Trans-Dinyester sınırında yer alan Odessa’yı vurduğu görülüyor. Peki, Rusya’nın savaşın alanını genişletmek için Trans-Dinyester’e müdahale etmesi ihtimal dahilinde mi?

gdh.digital özel haberler ekibi, 5 soruda Trans-Dinyester sorununu inceledi.

1. Trans-Dinyester sorununun tarihsel arka planı nedir?

Trans-Dinyester meselesi, Soğuk Savaş sonrasında tartışma konusu olmaya devam eden donmuş çatışma bölgelerinden birini içeriyor. Esasen bu sorun, henüz Sovyetler Birliği dağılmadan önce gün yüzüne çıkmış bir ihtilaftan kaynaklanıyor. Zira 1988 yılında Moldova’nın Sovyetler Birliği’nden ayrılma fikrini tartışmaya açması nedeniyle 1989 senesinde Trans-Dinyester’de Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden özerklik elde etme gayesiyle bir referandum düzenlenmiş ve referandum sürecini çeşitli protestolar takip etmiştir. 25 Ağustos 1991’de de bölge, “Transdinyester Moldova Cumhuriyeti” adıyla Moldova’dan ayrıldığını duyurmuştur.

27 Ağustos 1991’de bağımsılzığını ilan eden Moldova ise bölgedeki egemenliğini sürdüreceğini deklare etmiştir. Buna istinaden Trans-Dinyester’deki ayrılıkçılar, Kasım 1991’de referandum düzenlemiş ve bu da 1991 yılının Aralık ayında Moldova yönetiminin bölgeye müdahalesini beraberinde getirmitşir. Mart 1992’de ise Rusya’nın bölgeye müdahalesi gerçekleşmiştir.

Devam eden süreçte çeşitli ateşkes görüşmelerine ve zaman zaman yaşanan sıcak çatışmalara tanıklık edilse de kriz dondurulmuş çatışma bölgesine dönüştürülmesine rağmen kalıcı bir çözüme ulaşılamamıştır.

2. Trans-Dinyester sorununda güncel durum ne?

Mevcut durumda söz konusu bölge, Moldova’nın toprak bütünlüğünün bir parçası olsa da Rus yanlısı ayrılıkçı bir yönetimi barındırıyor. Bögledeki ayrılıkçı yönetimin Moldova’dan bağımsızlığını alma ve Rusya’ya bağlanma gibi bir eğilimi var. Üstelik bölgede Rus Barış Gücü de görev yapıyor. Bu da Moskova-Kişinev hattındaki münasebetlerin ve Moldova-Batı ilişklerinin seyrinde belirleyici rol oynuyor.

Kremlin’in Trans-Dinyester’deki ayrılıkçılara destek vermesi, Moldova’nın NATO ve AB’ye yönelmesini beraberinde getirirken; özellikle de NATO’nun genişlemesine ilişkin tartışmalar, Rusya tarafından kendisini çevrelemeye yönelik bir girişim şeklinde değerlendiriliyor. Kuşkusuz bu da meseleyi çok daha hassas bir hale getiriyor. Özellikle de Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından “Rus saldırganlığının bir sonraki hedefi Trans-Dinyester bölgesi mi olacak?” sorusu tartışılmaya başlandı.

3. Rusya, Trans-Dinyester bölgesine müdahale edebilir mi?

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlangıcında Moskova yönetiminin bir sonraki hedefinin Trans-Dinyester olacağı çok sık konuşuldu. Zira Rusya’nın Ukrayna’nın Odessa kentine ulaşacağı ve bunun Trans-Dinyester bağlamında Moldova’ya yönelik baskıyı arttıracağı öne sürüldü.

Bu anlamda Türkiye’nin arabuluculuğunda imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması, yalnızca gıda krizinin çözümü noktasında değil; aynı zamanda Kremlin’den Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Moldova’ya sıçramayacağının garantisinin alınması bakımından da mühimdi. Çünkü Tahıl Koridoru’nda Odessa Limanı kullanılıyor ve bu da Rusya’nın Odesssa’yı işgal etmeyeceği anlamına geliyordu. Fakat Moskova yönetiminin 17 Temmuz’da Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesi ve Odessa Limanı’nı bombalamaya başlaması, denklemin değiştiğine işaret ediyor.

Rus saldırılarının Odessa’da yoğunlaşması, ilerleyen dönemde Rusya’nın Trans-Dinyester’e müdahalede bulunabileceği düşüncesini de yeniden gündeme getiriyor. Bu yüzden de konunun incelenmesinde yarar var. Vurgulamak gerekirse, bahse konu olan bölgede zaten Rus Barış Gücü görev yapıyor.

Dolayısıyla bölgedeki statüko, Moskova’nın çok da değiştirmek isteyeceği bir statüko değil. Üstelik Ukrayna’daki savaşta ciddi sıkıntılar yaşayan ve savaşın başında planladığından çok daha farklı bir durumla yüzleşen Rusya’nın yeni bir cephe açması da rasyonel gözükmüyor. Çünkü Rusya’nın ikinci bir ülkeyle doğrudan savaşmayı ne ölçüde kaldırabileceği tartışmalı. Yani Trans-Dinyester’e yönelik bir müdahale, Rusya açısından rasyonel değil. Ancak Ukrayna’nın işgali de rasyonel değildi. Bu sebeple de Trans-Dinyester meselesi hassasiyetini koruyor.

4. Olası müdahalede Moldova ne yapar? Kişinev yönetiminin Romanya’ya bağlanma kararı alması mümkün mü?

Kişinev yönetimi, Rusya’nın Trans-Dinyester’e yönelik müdahalede bulunma ihtimaline karşı çeşitli senaryoları çalışıyor. Bu kapsamda Moldova, Batı’nın desteğini alma gayreti içerisinde. Nitekim Moldova, her ne kadar Kophenag Kriterleri’ni karşılamasa ve üyelik yolunda uzun bir sürecin kendisini beklediğini bilse de AB entegrasyonunu önemsiyor.

Buna ek olarak Moldova halkının NATO üyeliğine sıcak baktığı da biliniyor. Moldovalı yetkililer, NATO üyeliği ihtimalinin Rus müdahalesini getirebileceği endişesinden ötürü Moldova’nın NATO üyeliğini düşünmediğini ve ülkenin önceliğinin AB olduğunu dile getirse de Moldova’nın Belçika Büyükelçisi Viorel Cibotaru, ülkesinin NATO’nun genişletilmiş desteğiyle Kişinev'in savunma kabiliyetlerini güçlendirme programı kapsamındaki projelerinin son bir yılda üç kat artarak 18’e ulaştığını açıklamıştı.

Nitekim 2017’den beri Moldova’nın NATO’yla olan ilişkileri gelişiyor. Bu da ilerleyen süreçte NATO üyeliğinin en azından bir hedef olarak Kişinev yönetimi tarafından ortaya konulabileceğinin habercisi. Dahası Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski de ülkesinin NATO üyeliği hedefini dile getirirken; ittifakın Moldova’ya da güvenlik garantileri vermesi gerektiğini belirtiyor.

Tüm bunlara rağmen olası Rus müdahalesinde Moldova’nın NATO’ya hızlıca üye olması mümkün değil. AB için de aynı durumdan bahsedilebilir. Ukrayna örneği de bunu teyit ediyor. İki uluslararası örgüt de sınırları tartışmalı olan, toprak bütünlüğü saldırı altında bulunan ve üyelik kriterlerini karşılamayan aktörleri bünyesine dahil ederek emsal teşkil edecek adımlar atmak istemiyor. Yani Rusya’nın Trans-Dinyester’e müdahale etmesi halinde, Kişinev’in farklı bir formül bulması gerekecek.

Böylesi bir tabloda ise Moldova’nın birinci gündeminin Romanya’yla birleşme kararı almak olacağı öne sürülebilir. Zaten Kişinev’de bu yönde bir eğilim mevcut. Romanya da bu fikre soğuk yaklaşmıyor. Hatırlanacağı üzere 2018’de Romanya Parlamentosu, tarihte “Besarabya” olarak anılan bugünkü Moldova topraklarının Romanya’yla birleşmesinin 100. yıldönümü için gerçekleştirilen törende Moldova’yla bütünleşme konusunda niyet deklarasyonu yayınlamıştı. Yani Kişinev’in Romanya’ya bağlanma kararı alması, Bükreş tarafından da kabul edilebilir. Bu da Moldova’nın NATO üyesi olan Romanya üzerinden NATO’nun güvenlik şemsiyesine dahil olması anlamına gelecek.

5. Romanya’nın NATO üyeliği süreci nasıl etkiler?

Aslında Bükreş ve Kişinev yönetimlerinde Romanya ile Moldova’nın birleşmesi yönünde bir eğilimin bulunması, Rusya’nın Trans-Dinyester’e yönelik müdahalesinin önündeki en ciddi engel. Çünkü böylesi bir birleşme halinde, olası Rus saldırısı karşısında Moldova’nın Romanya’yla birleşme kararı alma ve Bükreş yönetiminin de NATO Antlaşması’nın 5. maddesi çerçevesinde söz konusu saldırının tüm müttefiklere yapılmış bir eylem olarak sayılması çağrısında bulunması mümkün. İttifakın kolektif savunma sürecini harekete geçirmesi ise NATO-Rusya Savaşı anlamına gelecektir. Buna Üçüncü Dünya Savaşı da denilebilir. Bu nedenle de Rusya’nın Trans-Dinyester politikası üzerinde caydırıcı etki yaratan en kritik faktörün Moldova ile Romanya’nın birleşme ihtimali olduğu ifade edilebilir.

Tartışma