AA'nın "Kanıt" kitabı İsrail'in Gazze katliamını delillerle ortaya koyuyor
Anadolu Ajansı, İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarını tüm açıklığıyla ortaya koyan ve temel delil niteliğinde olan görselleri, "Kanıt" isimli kitabında topladı.
Anadolu Ajansının (AA), İsrail'in Gazze'de işlediği suçları tüm açıklığıyla ortaya koyan ve temel delil niteliğinde olan görsellerin yer aldığı "Kanıt" isimli kitabı yayınlandı.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda, 6 binden fazlası çocuk ve 4 binden fazlası kadın olmak üzere 15 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail'in kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırılara başta Batılı ülkeler olmak üzere çoğu ülke sessiz kalırken çoğu ülke ise katliamlar için "delil yetersizliği" tezini ileri sürdü.
Söz konusu iddialar üzerine AA, saldırıların başından bu yana önemli bir görev üstlenen foto muhabirleri ve kameramanların görüntülerini, uluslararası hukukta delil olması amacıyla kitaplaştırma kararı aldı.
Uzman bir ekip tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça hazırlanan kitap, "Kanıt" ismiyle yayımlandı.
Kanıt'ta, İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık suçları belge niteliğindeki fotoğraflarla gözler önüne serildi.
BM Konvansiyonel Silahlar Sözleşmesi'ne göre kullanılması suç olan ve İsrail ordusunun Gazze'nin yoğun nüfuslu sivil bölgelerinde kullandığı beyaz fosforlu top mermilerinin fotoğrafları da kitapta yer aldı.
Kitapta ayrıca, Uluslararası Ceza Mahkemesinde Filistinli mağdurları savunan Fransız Avukat Gilles Devers'in giriş yazısı bulunuyor.
Devers, AA muhabirlerinin çektiği bu fotoğraf ve videoları, "işlenen suçları tüm açıklığıyla ortaya koyan temel deliller" olarak nitelendiriyor.
"AA muhabirleri, savaş suçlarını kayıt altına aldı ve dünyaya duyurdu"
Kitabın önsözünde değerlendirmelerde bulunan AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, 7 Ekim'den itibaren Başbakan (Binyamin) Netanyahu başkanlığındaki İsrail yönetiminin Gazze'ye başlattığı saldırıların, insan hakları temel prensiplerini ve uluslararası hukuk ilkelerini bütünüyle ihlal eden yönleriyle bugünden kayıtlara geçtiğini bildirdi.
İsrail yönetiminin, bu saldırılarla 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nde yer alan "savaş zamanında sivillerin korunmasına ilişkin prensipleri" çiğneyerek uluslararası hukukun önünde hesap vermeyi zorunlu kılan savaş suçları işlemeye devam ettiğine dikkati çeken Karagöz, şunları kaydetti:
Hastanelerin, ibadethanelerin, okulların, ambulansların, yardım kuruluşlarının, Birleşmiş Milletlere (BM) ait merkezlerin ve altyapı tesislerinin bombalanmasına kadar uzanan saldırılar, Gazze Şeridi'nde yıllardır devam eden kuşatmayı daha da sertleştirdi.
Bu saldırılar ortaya koymuştur ki Başbakan Netanyahu yönetimindeki İsrail'in uluslararası hukuk ilkelerine ve BM kararlarına uygun bir şekilde 1967 sınırlarına çekilmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulması hayati önemdedir.
AA muhabirlerinin, saldırının ilk anından itibaren çok zor şartlarda görevlerini yerine getirerek işlenen savaş suçlarını kayıt altına aldığını ve dünyaya duyurduğunu aktaran Karagöz, şöyle devam etti:
Uluslararası Af Örgütünün, İsrail ordusunun Gazze'nin yoğun nüfuslu sivil bölgelerinde beyaz fosforlu top mermileri kullandığını belgelediği kanıtlar arasında AA foto muhabirinin çektiği fotoğraflar da yer aldı. AA muhabirlerinin çektiği bu fotoğraf ve videolar, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Filistinli mağdurları savunan Fransız Avukat Gilles Devers'e göre, işlenen suçları tüm açıklığıyla ortaya koyan temel delillerdir.
Kitap, halihazırda birçoğu taşıdığı kanıt niteliğiyle uluslararası hukuk kuruluşlarının Başbakan Netanyahu başkanlığındaki İsrail yönetimine karşı açtığı dava dosyalarına eklenen AA içeriklerine, işlenen suçların uluslararası mevzuat ve tüzükler çerçevesindeki hukuki tanımına ve bu suçlara karşı öngörülen cezai müeyyidelere yer veriyor.
Kanıt ismiyle yayımlanan kitabın Başbakan Netanyahu başkanlığındaki İsrail yönetiminin işlediği savaş suçları sebebiyle uluslararası hukuk önünde hesap vermesine katkıda bulunmasını umuyor, Gazze'deki insan hakları ihlallerini aynı sorumluluk bilinciyle dünya gündemine taşıma kararlılığımızı tekrar ifade ediyoruz.