AB Chaillot Raporu: Avrupalılar, Afrika'da Çin'e tek rakip olan Türkiye ile işbirliği yollarını arıyor
Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın hazırladığı rapora göre, Türkiye'nin Afrika'da artan nüfuzu Avrupa Birliği'nin dikkatini çekti. Avrupa Birliği, Ankara ile yapıcı bir ortaklık kurmayı hedefliyor.
Türkiye'nin Afrika'da artan nüfuzu, resmi raporlara girecek kadar AB'nin dikkatini çekti. İtalyanlar başta olmak üzere Avrupalılar, kıtadaki tek rakibi Çin olan Türkiye ile işbirliğinin yollarını arıyor.
AB'nin Chaillot Raporu, Türkiye'nin kıtadaki ayak izini her gün genişlettiği ve AB'nin Ankara ile yapıcı bir ortaklık kurmasının giderek önemli hale geldiği" tespitinde bulunuyor.
Övgüler raporla sınırlı değil. Alman Dışişleri'nin hazırlattığı bir raporda, bu stratejiden çıkarılacak dersler sıralanıyor. Atlantic Council'e göre de NATO'nun kıtadaki etkisi Türkiye sayesinde artabilir.
İşte o rapor...
Afrika, dünyanın en fakir uluslarının paradoksal bir şekilde en zengin doğal kaynaklar üzerinde yaşadığı muazzam bir kıta. 1.3 milyar kişinin yaşadığı topraklarda geniş petrol, gaz ve kobalt, altın ve elmas gibi maden yataklarının yanı sıra palm yağı, kakao, çay, kahve ve vanilya gibi endüstriyel üretimde çok kritik ürünler var. Durum böyle olunca son yıllarda Afrika tüm dünyanın ilgisini üzerine çekmiş durumda. Tabii kıtanın sömürge geçmişi, buradaki birçok ülkeyi yeniden eski günlere dönmek konusunda tedirgin etmeye yetiyor. Bu nedenle de Burundi, Ruanda, Tanzanya, Namibya, Kamerun, Gabon, Kongo, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Nijerya, Togo, Gana, Yeni Gine gibi ülkeleri geçmişte sömürgeleştiren Almanya ile Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan ve Eritre’yi sömürge olarak yıllarca yöneten Fransa kıtada etkileri olsa da hoş karşılanmayan Avrupa’nın iki lokomotif ülkesi.
Avrupa’ya yönelik bu tedirgin pozisyon kıtayı ABD, Rusya, Çin gibi devlerin hedefi haline getirirken son yıllarda yayınlanan uluslararası raporlar bu süpergüçlerin arasından sıyrılmayı başararak Afrika’da büyük bir nüfuz sahibi olan Türkiye’yi konu alıyor. Bunun son örneği de AB Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (EU Institute for Security Studies) tarafından yayınlanan rapor. Burada açık bir şekilde Türkiye’nin uyguladığı strateji övülüyor ve Avrupa Birliği’nin bundan dersler çıkarması gerektiği belirtiliyor.
1998’de atılan kritik adım
Aslında Türkiye’nin Afrika stratejisinin AB tarafından bile imrenilecek bir atılım olarak görülmesinin temelleri 1998 yılına dayanıyor. O dönemde iktidarda olan ANASOL-D hükümeti tarafından Afrika Eylem Planı’nın başlatılmasından bu yana yeni bir eksene girildi. 2005 yılında Ankara’nın o yılı “Afrika yılı” ilan etmesi ve 2008 yılında Türkiye’nin Afrika Birliği’ne stratejik bir ortak olarak kabul edilmesiyle Türkiye’nin Afrika ile ilişkileri ivme kazandı. 5 yılda bir düzenlenen Türkiye-Afrika Ortaklık Zirveleri’nin sonuncusu İstanbul’da yapıldı. Afrika’da 2002 yılında 12 olan Türk büyükelçiliği sayısı bugün 44’e ulaştı. Türk Hava Yolları şu anda 60’tan fazla Afrika noktasına uçuyor. Son yirmi yılda Türkiye ile Afrika arasındaki ticaret 5.4 milyar dolardan 40 milyar doların üzerine çıktı. Bu stratejiye Türkiye’yi Osmanlı geçmişinden dolayı bir “Afro-Avrasya” devleti olarak tasvir eden bir anlatı da eşlik ediyor. Tabii bu noktada Türkiye’nin önemli bir rakibi de var. Çin, yıllardır Afrika kıtasında önemli bir nüfuz yaratmak için çaba gösteren ülkelerin başında geliyor. Birçok ülkede çok önemli Çin yatırımları mevcut.
Egemenliğe saygı prensibi
Afrika’da yayınlanan The Nation gazetesi “Türkiye, Çin’in Afrika’daki ekonomik saltanatına nasıl karşı koyuyor?” analizinde daha önce Çinli firmalara verilen bazı ihalelerin, bu sektörde hala rakipsiz olan Pekin’in yeni rakiplere zemin kaybetmeye başlamasıyla Türk şirketlerine gittiği vurgulandı. Bu durum, Dünya Bankası’nın Afrika’nın nüfusunun hızla artması ve kentleşmenin etkisiyle altyapı harcamalarına olan talebin 2040 yılına kadar yılda 300 milyar ABD dolarına ulaşacağını açıkladığı bir dönemde gerçekleşiyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) 22 ofis kurması ve Maarif Vakfı’nın onlarca ülkede 200’e yakın okul işletmesi ile Türkiye uzun zamandır Afrika’da güçlü bir varlık gösteriyor. Bu durum Türk inşaat projelerinin çoğalmasına yol açtı. Türkiye Müteahhitler Birliği, Türk inşaat firmalarının şu anda Afrika’daki uluslararası inşaat işlerinin yüzde 20’sinden fazlasını yürüttüğünü belirtiyor.
Uluslararası raporlarda Türkiye’nin uyguladığı strateji ‘bromans’ olarak nitelendiriliyor. Bu ‘kardeşlik’ (brotherhood) ve aşk (romans) kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Burada en kritik olan ise Türkiye’nin sömürgeleşme travmasını atlatamayan bu ülkelere ‘egemenliğe saygı’ prensibiyle yaklaşması. Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Genel Sekreteri Wamkele Mene, “Türkiye hiçbir sömürge bagajı olmadan geliyor. Bu bir avantaj” diyor.
AB raporunda yer alan analiz: "Türkiye ile yapıcı ortaklık şart"
Chaillot Raporu adı verilen AB raporu Türkiye’nin dünyadaki dört farklı bölgedeki varlığını ve bu bölgelerle etkileşimini inceliyor: Batı Balkanlar; Güney Kafkasya; Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Körfez bölgesi ve Afrika. Raporun en geniş yer ayırdığı yer ise Afrika kıtası. Türkiye’nin artan etkisi bu bölümde Türk Hava Yolları’nın kıtanın en ücra köşelerine yaptığı uçuşlar, hemen hemen Afrika’daki tüm ülkelerle imzalanan güvenlik işbirliği anlaşmaları, İHA ve zırhlı satışları, Türkiye’nin eğitim kurumlarında okuyan binlerce Afrikalı öğrenci ve diplomatik ziyaretlerin giderek artan sıklığı örnek gösteriliyor. Raporda şu ifadelere yer veriliyor: “Türkiye’nin dünyanın çeşitli bölgelerindeki ayak izi giderek genişliyor. Bu durum sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda ülkenin sayısız eğitim ve sosyal yardım girişimine yansıyan yumuşak güç projeksiyonunda da kendini gösteriyor. Ayrıca başta silahlı insansız hava araçları olmak üzere bölgesel bir silah tedarikçisi olarak yükselen bir profile sahip. Ankara’nın diplomatik, ekonomik ve askeri alanlarda iddialı bir vizyon izlediği açık. Bu bölgelerle etkileşimin Türkiye için nasıl ikili bir amaca hizmet ettiğini göstermektedir: İzolasyona karşı ortaklıkları çeşitlendirmek ve Batı’dan uzaklaşarak stratejik özerkliğini savunmak. Türkiye’nin uluslararası ilişkilere giderek daha fazla işlemsel yaklaştığı göz önüne alındığında, AB’nin Türkiye’nin motivasyonlarını ve stratejilerini anlamakta çıkarı var. Dahası, daha geniş jeopolitik değişimler, AB’nin Türkiye ile yapıcı bir ortaklık kurmasını ve potansiyel sürtüşme alanlarını ele almasını giderek daha önemli hale getiriyor.”
İtalya Ankara ile ortak strateji peşinde
Nijer, Mali ve Gabon’da Fransa’ya sempati duyan rejimlerin yakın zamanda devrilmesi ve bununla birlikte Fransız güçlerinin geri çekilmesi Fransa’nın Batı Afrika’daki tarihi siyasi ve ekonomik etkisini ciddi şekilde zayıflattı. BBC’ye göre bu durum Afrika’da bir etki alanı oluşturmak isteyen İtalya’nın iştahını kabartmış durumda. İtalya’nın yeni Başbakanı Meloni’nin Türkiye’ye ocak ayında yaptığı ziyarette Afrika’da Türkiye ile ortak hareket etme isteğini dile getirdiği biliniyor.
Afrika’nın sömürgecilik karşıtı hayırsever ağabeyi
Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından düşünce kuruluşu Stiftung Wissenschaft und Politik’e hazırlatılan ‘Türkiye’nin Afrika’daki Güvenlik Ayak İzini İncelemek’ başlıklı raporda Türkiye’nin Afrika hamlelerinden çıkarılabilecek dersler sıralandı. Alman haber ajansı Deutsche Welle de Türkiye’yi Afrika’nın sömürge karşıtı cömert ağabeyi olarak tanımlayan detaylı bir analiz yayınladı. The Economist ise “Türkiye Afrika’ya büyük bir diplomatik ve kurumsal atılım yapıyor. Mühendisler ve dizilerin yanı sıra silahlar ve askerler de gönderiyor” diyerek bu çabaları övdü. Atlantic Council, “Türkiye’nin Afrika’ya yaklaşımı NATO’nun gelecekteki angajmanına ışık tutabilir” diyerek NATO’nun Afrika’daki etkisinin Türkiye ile gelişebileceği
yorumunu yaptı.
Afrika dünyada neden bu kadar ilgi çekiyor?
‘Yükselen Afrika’ için reel gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) büyümesinin 2024 ve 2025 yıllarında sırasıyla ortalama %3.8 ve %4.2 olması bekleniyor. Bu oran, %2.9 ve %3.2 olarak öngörülen küresel ortalamalardan daha yüksek. Yani Afrika, Asya’dan sonra en hızlı büyüyen ikinci bölge olmaya devam edecek. Bu da tüm dünyanın ekonomik açıdan bu bölgede iş yapma iştahını artırıyor.
25 okulda Afrikalı öğrencilere Türkçe eğitim
Maarif okulları olarak anılan bu okullar 25 Afrika ülkesinde yaklaşık yirmi bin öğrenciye Türkçe eğitim veriyor.
Son on yılda Afrika’dan 20 bine yakın öğrenci Türkiye’de üniversite okumak için burs aldı. Bu okullardan mezun olan öğrenciler Türkiye-Afrika arasında ticareti geliştirmek için kurulan birçok şirkette yönetici olarak kolaylıkla iş buluyorlar.
Büyük askeri anlaşmalar
Türk askerlerini ve Suriyeli paralı askerleri, Mısır, Fransa, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından desteklenen Halife El Hafter’e karşı savaşmak üzere Libya’ya gönderdi.
Türkiye Libya’da Mısır, Fransa, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından desteklenen Hafter rejimine karşı Trablus hükümetini askeri yardımlarla destekleyerek bölgede ‘ben de varım’ dedi. Somali’de atılan adımlar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Ankara’yı karşı karşıya getirdi. Türkiye Nijerya, Senegal ve Togo olmak üzere çeşitli Afrika ülkeleriyle askeri anlaşmalar imzaladı. Bu ülkelerin birçoğu Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki deneyiminden faydalandı.
Türkiye’ye atanan Afrikalı büyükelçilerin giderek artan bir bölümünün muvazzaf ya da emekli generaller olması da dikkat çekici bir ayrıntı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre Türkiye’nin bölgede İHA, zırhlılar gibi askeri satışlarında artık milyar dolarların telaffuz edilmesi şaşırtıcı olmayacak. Türkiye’nin Somali ile kıta sahanlığının korunması için yaptığı deniz anlaşması bu ülkede veya Cibuti’de bir deniz üssü kurmasıyla sonuçlanma ihtimalini taşıyor.
Türkiye’den ihtiyacı olana açık çek
Türkiye yardım yoluyla da nüfuz kazanıyor. Daha önce ağırlıklı olarak BM gibi uluslararası kuruluşlar aracılığıyla para veriyordu. 2003 yılında Türk yardımlarının yaklaşık %60’ı bu yolla yapılıyordu. Şimdilerde bu oran %2’ye düştü. Ankara’nın direkt yardımlarında Türk bayrakları gıda kolileri, okul ve su kuyusu açma törenlerini süslüyor. İngiliz düşünce kuruluşu Chatham House için çalışan Abel Abate Demissie, "Türkiye, ekonomik veya askeri yardıma çaresizce ihtiyaç duyduğunuzda açık çek vermesiyle tanınıyor" diyor.
Türk dizileri Afrika’da çok popüler
Türkiye’de çekilen dizi ve filmler Afrika’da Netflix gibi platformlarda en çok izlenen yapımlar arasında yer alıyor. Birçok Afrikalı Türkçeyi bu dizilerden öğrendiklerini söylüyor. Bu dizilerin Nijerya ve Uganda gibi birçok Afrika ülkesinin sosyo-kültürel yapısını bile etkilediği belirtiliyor.
Muhteşem Yüzyıl, Uganda televizyonuna geldiğinde büyük bir izleyici kitlesi bularak Türk ürünlerine yönelik artan bir talep yarattı. İtalya’daki Girona Üniversitesi’nden Sebastián Ruiz-Cabrera tarafından yayınlanan bir makale “Türk kültürel ürünlerinin Afrika’ya yönelik dış politikası üzerindeki etkileri: Kenya, Mozambik ve Senegal’de bir yumuşak güç örneği olarak Türk dizileri” başlığını taşıyordu.