gdh'de ara...

ABD Ukrayna’ya niçin Patriot veriyor?

💢 ABD Ukrayna’daki savaşın Rusya açısından bir yıpratma savaşına dönüşmesini istiyor.

💢 Washington, Ukrayna’nın kazandığı bir savaşı değil; devam eden bir savaşı tercih ediyor.

1. resim

24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, Moskova yönetiminin kısa sürede Kiev’de rejim değişikliği yaşanacağı yönündeki beklentisine rağmen sahada hüsranla karşılaşmasına yol açmış vaziyette. Halihazırda istediği neticeleri elde edemeyen Rusya’nın sahadaki dengeyi değiştirmeye dönük bir arayış içerisinde olduğu aşikar.

Bu anlamda Moskova yönetiminin hedefinin Ukrayna’yı savaşın ilk günlerindeki gibi iki cepheli bir savaş senaryosunu düşünmeye zorlamak olduğu ya da bir başka deyişle Ukrayna Ordusu’nun ilgisini ve odağını dağıtmak olduğu söylenebilir. Aynı zamanda Rusya’nın Kiev’e yönelik hava saldırılarını ve bu saldırıların yıkıcı etkisini arttıracağı bir üstünlük arayışında olduğu da ifade edilebilir.

Esasen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 19 Aralık 2022 tarihinde Belarus’u ziyaret etmesinin nedeni de budur. Putin, savaşın başından itibaren ilk kez Minsk’i ziyaret etmiş ve Belaruslu mevkidaşı Alexander Lukaşanko’yla görüşme gerçekleştirmiştir. Oysa savaşın başladığı günden beri Rusya’ya yakın bir çizgide konumlanan Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, genellikle Rusya’ya ziyaret gerçekleştirmekteydi.

Yani Putin’le olan görüşmelerinde ev sahibi değil; misafir konumundaydı ya da bir diğer ifadeyle Putin, Lukaşenko’nun ayağına gelmesini sağlayan bir ilişki biçimi geliştirmişti.

Fakat son dönemde Belarus, bilhassa da Rusya’yla olan münasebetlerinden ötürü Batı yaptırımlarının etkisi nedeniyle yeni çıkış yolu aramaya başlamıştır. Bunun temel sebebi ise zaten savaş yorgunu olan Rusya’nın Belarus’un ekonomik beklentilerini karşılayabilecek bir durumda olmaması ve Belarus halkının her geçen gün daha da fakirleşmesi.

İşte bu ortamda Minsk yönetimi, Moskova’ya verdiği desteğin diplomatik düzeyde kalmasını istemekte, askeri desteğin ise eğitim faaliyetleri için topraklarının kullanılmasının ötesine gitmemesine özen göstermekte.

Buna karşılık Kremlin ise Ukrayna’yı iki cepheli bir savaşa zorlamak ve Kiev’i hava operasyonlarıyla tehdit edebilmek maksadıyla Belarus’u bir cephe ülkesine dönüştürme arzusu içerisinde. Her ne kadar Minsk’in bahse konu olan talebe olumlu yaklaşmadığını ifade etmek mümkün olsa da Belarus’un Rusya’nın isteklerine direnebilmesi de çok kolay değil. Dolayısıyla Belarus’un savaşa resmen dahil olması şaşırtıcı bir etki yaratmayacaktır.

Bahsi geçen nedenlerden ötürü Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski’nin 21 Aralık 2021 tarihli ABD ziyaretini göz ardı etmemek gerekmekte. Mevzubahis ziyareti ön plana çıkaran temel husus ise ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Ukrayna’nın hava savunma kapasitesinin güçlendirilmesi noktasında söz konusu ülkeye Patriotlar verileceğini duyurması.

Washington yönetimi, bahse konu olan ziyaret vesilesiyle 1,8 milyar dolarlık askeri yardım paketi açıklamıştır. Burada dikkat çekilmesi gereken husus ise Patriotların niçin şimdi verileceğidir. Zira Zelenski yönetimi, savaşın başından beri Patirot talep ettiklerini çeşitli platformlarda dile getirmekte.

Her ne kadar ABD, Ukrayna’ya savaş boyunca destek vermişse de esasen Washington, Ukrayna’nın kazandığı bir savaşı değil; devam eden bir savaşı tercih etmekte. Yani Beyaz Saray’daki karar alıcıların beklentisi, Ukrayna’daki savaşın Rusya açısından bir yıpratma savaşına dönüşmesi!

Dolayısıyla savaşın görece belirli bir dengede gittiği dönemde Ukrayna’ya verilmeyen hava savunma sistemlerinin Rusya’nın Belarus üzerinden hamle yapmaya dönük girişimlerinin akabinde Ukrayna’ya verilmesi kararlaştırılmıştır. Kuşkusuz bu durum, Ukrayna’nın direncinin arttırılmasına yönelik bir adım olarak yorumlanabilir.

Bilindiği gibi Ukrayna, savaşın başında S-300 Hava Savunma Sistemlerine sahipti. Lakin bu sistemler savaş sırasında S-300’ler Rus Ordusu tarafından hedef alınmış ve Ukrayna’nın elindeki S-300 sayısı azalmıştır. Dahası Ukrayna, savaş nedeniyle altyapısını hedef alan yaptırımlardan dolayı S-300 füzeleri üretmekten yoksundur. Söz konusu silah sistemlerinin Rusya menşeili olması nedeniyle Ukrayna, S-300 füzelerini tedarik etme noktasında da sorun yaşamaktadır. Dolayısıyla Ukrayna’nın hava savunma kapasitesinin arttırılması bir ihtiyaç haline gelmiştir, denilebilir.

Mevzubahis ihtiyaç göz önünde bulundurulduğunda, ABD’nin Patriot kararının iki amacının bulunduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, Rusya’ya karşı savaş sırasında özellikle de alçak uçuşlar karşısında Stringer füzeleri verilerek sağlanan hava savunma desteğinin Patriotlar aracılığıyla tamamlanmasıdır. Zira Patriotlar, 20 km kadar yükseklikteki balistik füzeleri engelleme kapasitesine sahiptir.

Üstelik çoklu vuruş becerisi bulunan bu sistemler, S-300’lere göre daha etkindir. Özellikle de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarında son dönemde balistik füzeleri daha sık kullandığı düşünüldüğünde ABD’nin kararının ehemmiyeti çok daha iyi anlaşılmakta. Kiev’i de hedef alabilecek hava saldırıları karşısında Ukrayna’nın eli rahatlatılmak ve özgüveni tazelenmek istenmekte.

İkinci olarak ABD, Patriotlar üzerinden Rusya’ya Ukrayna’nın düşmesine izin vermeyeceği mesajını iletmekte. Böylece Sovyetler Birliği’nin dağılmasına giden süreçte Afganistan’da Stringerlerin etkisiyle ağır bir yenilgi alan Ruslara, Ukrayna’da “Afganistan Sendromu” yaşatılmak istenmekte. Yani savaşı uzatmak, Rusya’yı yakalamışken; tamamen yıpratmak isteyen bir Beyaz Saray söz konusu.

Sonuç olarak Ukrayna’daki savaşta Kiev’i iki cepheli bir muharebeye zorlamak isteyen Rusya, Belarus’un savaşa katılması halinde Kiev’e yönelik hava saldırılarını arttırabilir. Bu da halihazırda Ukrayna lehine olan sahadaki dengenin değişmesine sebebiyet verebilir. Bu ortamda Ukrayna’nın direncinin kuvvetlendirilmesini arzulayan ABD, Patriotları Ukrayna’ya tedarik edeceğini duyurarak söz konusu ülkenin savunma kapasitesini arttıracağını ortaya koymakta. Tüm bu gelişmeler ise Washington’un Rusya-Ukrayna Savaşı’nın uzun yıllar devam edecek bir yıpratma savaşına dönüşmesini istediğini bir kez daha net bir biçimde gözler önüne sermektedir.

Tartışma