Arab Institute for Security Studies: İsrail'in Gazze ve propaganda savaşı
Vietnam savaşını eleştirenler "komünist sempatizanı" olarak adlandırılırken, bugün İsrail'i eleştirenler "antisemitik" olarak adlandırılıyor. Peki değişen medya ortamı, İsrail'in propaganda savaşını nasıl etkiliyor?
BAE merkezli düşünce kuruluşlarından Arab Institute for Security Studies'de, İsrail'in Gazze'deki savaşının propaganda sürecinin değerlendirildi bir analiz yayınlandı.
ABD'li politikacılar ve medyanın Hamas'ın eylemlerini hedef gösterirken, İsrail'in eylemlerinin benzer versiyonlarını sorgulayanları ise kınadığı belirtilen analizde, süreç Vietnam Savaşı ile kıyaslandı.
Analizde ayrıca, artık medyanın değiştiği ve savaş suçlarına ilişkin gerçeklerin, halkın algılarını değiştirdiği belirtildi.
İşte Arab Institute for Security Studies'de yayınlanan analiz:
İsrail, Batılı politikacıların ve büyük ölçüde yanlı haber medyasının desteğiyle hem şiddet hem de Filistinlilere karşı propaganda savaşında her zaman üstünlüğü elinde tutmuştu.
ABD'li politikacılar ve medya, Hamas'ın saldırıların kınarken, İsrail'in eylemlerinin benzer versiyonlarını sorgulayan herkesi kınadı.
ABD'li politikacılar ve medya İsrail'in Gazze'de çoğunlukla Filistinli kadın ve çocuklardan oluşan sivilleri öldürmesini "doğrulanmamış" olarak nitelendiriyor.
Medyanın bu dengesiz yayınları nedeniyle ABD ve Batı'da oluşan tepki, İsrail'e katliamlarına devam etmesi için tartışmasız bir yetki verdi. İsrailli sivillerin ölümleri şok edici bir şekilde ve herhangi bir meydan okuma olmaksızın haberleştirilirken, Filistinli sivillerin kayıpları en aza indirilmekte ve meydan okunmaktadır.
Batı'da İsrail'e duyulan sempati gerçeklerin ve olguların ötesinde abartılıyor.
Son kamuoyu yoklamalarının; Amerikalıların İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik kapsamlı saldırılarında haklı olduğuna inandıklarını, katliama duyarsız kaldıklarını ve İsrail'e milyarlarca dolar askeri ve "insani" yardım yapmaya istekli olduklarını göstermesine şaşmamalı.
İsrailli liderler söylemlerinde Filistinlileri "hayvanlar" olarak adlandırarak bu durumu istismar ediyor. Nikki Haley gibi siyasetçiler İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'yu "onları bitirmeye" çağırıyor.
İsrail'in "Sineklerin Tanrısı" canlandırması öfkeyi, nefreti ve daha fazla önyargıyı körüklerken, Filistinliler ölüyor.
Yine de bu sonsuza kadar sürmeyecek. Zira; gerçek her zaman ortaya çıkmayı başarır. İsrail son yirmi yıldır neredeyse her hafta Filistinlileri öldürüyor, evlerini yıkıyor, topraklarını çalıyor ve ABD'li politikacılardan ya da haber medyasından neredeyse hiç kınama gelmiyor.
Eninde sonunda Amerikalılar propaganda ve yalanların ötesini görecek ve şiddetin İsrail politikaları ve eylemlerinin doğrudan bir sonucu olduğu çirkin ve acı gerçeğine uyanacaklardır.
Neden mi?
Tarihsel olarak Amerikalılar gerçeğin inançlarını etkileyeceğini ve Vietnam Savaşı sırasında olduğu gibi inançlarının değişeceğini göstermişlerdir.
İsrail'in Gazze'deki savaşı gibi Vietnam Savaşı da yalanlara ve Batı'da dikkatle yönetilen propagandaya dayanıyordu.
Amerikalılar Vietnam'ın komünistler tarafından ele geçirilmesinin diğer Güneydoğu Asya ülkelerine ve oradan da Avrupa, Afrika ve Güney Amerika'ya yayılacağından korkuyorlardı. Buna "Domino Teorisi" deniyordu.
Tıpkı İsrail'in Filistinlilere karşı yürüttüğü savaşta olduğu gibi Vietnam Savaşı sırasında da bu sorgulanmayan duyguyu güçlendirmek için yalanlar ve abartılar kullanıldı.
Amerikan halkının tutumları 1969'da değişmeye başladı. ABD askerlerinin Vietnamlılara karşı katliam yaptığına dair raporlar ortaya çıktı. Ağustos 1964'te Başkan Lyndon Johnson'a büyük bir saldırı başlatma yetkisi veren kritik bir olayla ilgili sorular gündeme geldi.
Herşey 2 Ağustos 1964'te Tonkin Körfezi'nde yaşanan bir çatışmayla başladı. Bir destroyer olan USS Maddox, Kuzey Vietnam donanmasına ait üç torpido botuyla çatışmaya girdi.
Johnson bu olayı savaşı meşrulaştırmak için kullandı. Sonunda Vietnam'a 500,000 asker gönderdi ve İsrail gibi komünizmi yok etmek için yakıp yıkma politikasına girişti.
Vietnam Savaşı büyük bir yıkıma ve milyonlarca sivilin ölümüne neden oldu.
Tonkin Körfezi olayının bir yalan olduğuna dair şüphelere rağmen, bunun ortaya çıkarılması yıllar aldı. Ancak şüpheler güvensizliği körükledi ve halkın endişeleri arttı.
Kırılma noktası Eylül 1969'da, bir ABD piyade birliğinin Vietnam köyü My Lai'de yaklaşık 500 Vietnamlı sivili katletmesinden 18 ay sonra geldi.
Erkekler, kadınlar, çocuklar ve bebekler o gün, 16 Mart 1968'de vahşice öldürüldü. Birdenbire haber medyası diğer katliamları araştırmaya ve katliamı TV haberlerinde göstermeye başladı. TV videoları, her şeyin yolunda gittiğini düşünen Amerikalıları şok etti.
1972 yılında, 9 yaşındaki Phan Thi Kim Phuc adlı bir kız çocuğunun Napalm saldırısı sonucu feci şekilde yandığı ve bir patikada dehşet içinde koştuğu bir fotoğraf yayınlandı. Fotoğrafı çeken fotoğrafçı Pulitzer Ödülü kazandı.Bir başka fotoğrafta ise Güney Vietnamlı Tuğgeneral Nguyen Ngoc Loan, bir Vietkong esirinin başına silah dayayıp onu infaz ederken görülüyordu.
Amerikalılar bu vahşi dehşetin nasıl gerçekleşebildiğini merak ediyordu.
Savaşı meşrulaştıran Tonkin Körfezi saldırısının bir yalan olduğu sonunda ortaya çıktı. My Lai katliamı, "Napalm Kızı" gibi fotoğraflar ve idam edilen mahkum, ABD ordusunun sivillere nasıl zulmettiğini gösterdi. Bu olay ABD genelinde ve üniversite kampüslerinde protestolara ve gösterilere yol açtı.
Savaşı protesto edenler "komünist sempatizanı" ve vatansever olmayanlar olarak adlandırıldı. Tıpkı İsrail'in şiddetini protesto edenlerin "antisemitik" olarak adlandırılması gibi.
Yıllar sonra analistler, Amerikalılara gerçeği gösteren ve halkın tutumunu değiştiren şeyin televizyon video haberlerinin ve zulüm fotoğraflarının artması olduğunu söyledi.
Sonunda Amerikalılar savaşa karşı çıktılar. Protestolardan bunalan Johnson yeniden seçilmek için aday olmamaya karar verdi. Halefi Richard Nixon, "uyanmış" bir haber medyasıyla mücadele etti ve Vietnam'dan çekilmek zorunda kaldı.
Mesele şu ki, gerçeği uzun süre saklayabilirsiniz. Ancak ortaya çıktığında, halkın tepkisi çok şiddetli olabilir.
İsrail'in Gazze'deki medya yayınlarını manipüle ve kontrol etmesinin ve internet erişimini engellemesinin bir nedeni de budur. Amerikan televizyonlarında gördüğünüz tek şey acı çeken İsrailli kadın ve çocukların görüntüleri ve binaları yerle bir eden füze saldırılarını gösteren İsrail tarafından sağlanan askeri videolar.
Öldürülen ya da yıkılan binaların enkazından çıkarılan Filistinli kadın ve çocukların görüntüleri Amerikan medyası tarafından nadiren gösteriliyor. Ama bu görüntüler var ve sosyal medyada yayılıyor.
Amerikalılar gerçeği gördükçe, İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarına ilişkin duyguları da tıpkı Vietnam'da işlenen savaş suçlarına ilişkin gerçeği gördüklerinde ki gibi değişiyor.