ABD'nin elinde Türkiye'yi operasyondan caydırmak için hiç kozu yok
Washington'un potansiyel Türk operasyonu etkili bir şekilde caydırmak veya cezalandırmak için elinde çok fazla kozu kalmaması, Türkiye'nin operasyon gerçekleştirmesi için önemli bir fırsat sunuyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'un Ankara'da Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu'nu ziyaretinde, Türkiye'nin Ukrayna tahıl ihracatı için güvenli bir ulaşım koridoru oluşturma önerisi en önemli gündem maddesi olacak.
Birleşmiş Milletler ve ekonomistler, Ukrayna'nın tahıl ihracatının devam eden blokajının Afrika'da kıtlığa ve istikrarsızlığa ve dünyadaki bir çok noktada yoksunluğa yol açabileceği konusunda uyarıyorlar.
Ancak Lavrov-Çavuşoğlu görüşmelerinde masadaki tek konu bu değil. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, yanında büyük bir askeri heyet götürecek ve ülkeler, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde PKK ile bağlantılı güçlere karşı yeni bir operasyon düzenleme niyetini tartışacaklar.
Lavrov kısa süre önce, Suriye sınırındaki Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladığını belirterek, bunları ABD'nin garanti altına aldığı Kürt ayrılıkçılığına bağladı. Ankara'daki analistler, bu açıklamayı, bir Türk operasyonunun zımni onayı olarak yorumladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise operasyonun kapsamını genişletti ve Fırat'ın batısındaki askeri açıdan önemli iki şehri, Tel Rıfat ve Menbiç'i elinde tutan PKK ile YPG milislerine odaklandı.
Diğer yandan, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın Türk mevkidaşlarını bu tür bir askeri harekata karşı uyardıkları bildirildi. Ancak Erdoğan ve Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar, harekatı ne olursa olsun yapacaklarını kamuoyu önünde taahhüt ettiler.
Rusya ve İran, Suriye'de askeri ve ticari üstünlük için uzun vadeli bir rekabet içerisindeler. Bu nedenle Türk analistler Moskova'nın, Rus birliklerini Ukrayna'ya kaydırmasından dolayı oluşan boşluğa İran askerleri yerine Türk kuvvetlerini tercih edeceğine inanıyorlar.
Ruslar, Ankara'nın PKK güçlerine saldırma kabiliyetini elinde tuttuğu sürece, Türkiye'yi gelecekte Esad rejimiyle bir anlaşmaya açık olarak görüyor.
Ruslar muhtemelen Türk askeri varlığının YPG'ye yaptığı baskıda birçok fayda görüyor. Zira zayıflamış bir milis güç, Suriye'deki uzun vadeli ABD askeri varlığının temelini baltalıyor ve grubun Esad rejimine tabi olmasını hızlandırıyor.
Neden şimdi?
Kuzey Suriye'de planlanan Türk askeri operasyonlarının mantığını ve zamanlamasını anlamak için, ABD ve Esad rejiminin bitmeyen rekabetini anlamak gerekiyor.
Diğer yandan Suriye'deki ABD'nin ortakları olan SDG ve YPG, PKK liderleri tarafından yönetiliyor. Erdoğan'ın hedef almak istediği YPG, 2003 yılında PKK'dan ayrıldığını ilan etse de yöntem ve ideolojisinin yanı sıra komuta ilişkilerini de koruyor. Suriye'de derin kökleri olan PKK ise Esad rejimiyle uzun vadeli zımni bir ittifak içinde.
Bu çerçevede, Türkiye şimdi 30 km derinliğindeki “güvenli bölgesini” pekiştirmek için harekete geçiyor. Türkiye'nin bu bölgeyi Suriye sınırı boyunca tamamlaması Erdoğan'ın Suriye iç savaşını sona erdirmek için nihai barış anlaşmaları için müzakere pozisyonunu güçlendirecektir. Bu operasyon aynı zamanda Türkiye'ye, Suriyeli müttefiklerini koruma ve mülteci dönüşleri için istikrarlı bir alan yaratma gücü verecek.
Türkiye'nin Suriye'deki önceki askeri operasyonlarının her biri (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı) güvenli bir bölgeyi kurmayı ve korumayı amaçlıyordu. Operasyonları Türkiye'deki seçim döngüleri, Kürt karşıtlığı veya Erdoğan'ın sözde patolojileri açısından değerlendirenler bu gerçeği görmezden geliyor.
Türkiye'nin bakış açısı, oluşan yeni faktörler doğrultusunda yeni bir operasyonu destekliyor.
Bu faktörlerden birincisi; Moskova'nın Ukrayna'daki askeri sorunları, Rusya'nın Suriye'deki Türk operasyonlarını engelleme kabiliyetini büyük ölçüde azalttı.
İkincisi; Libya, Suriye, Güney Kafkasya ve şimdi de Ukrayna'daki başarılı SİHA gücü, Ankara'nın PKK dahil olmak üzere diğer bölgesel aktörler karşısında artan askeri kapasitesini ortaya koyuyor.
Üçüncüsü, Washington'un potansiyel Türk operasyonu etkili bir şekilde caydırmak veya cezalandırmak için elinde çok fazla kozu kalmaması.
Dördüncü ve son faktör ise, Türkiye'nin Kiev'e verdiği etkin destek, arabulucu rolü ve İsveç ile Finlandiya'nın NATO'ya katılımı üzerindeki etkisi nedeniyle artan Türk etkisidir.
Lavrov ve ekibi, yeni bir Türk operasyonu için açık onay verse de vermese de, Türkiye'nin bu operasyondan vazgeçmesi pek olası değil.
ABD ise bu konuda daha çaresiz görünüyor. Türkiye'yi NATO'dan uzaklaştırmak veya askıya almak için yapılan bazı çağrılara rağmen, bunu yapacak bir mekanizma yok. Zaten böyle bir hamle NATO İttifak'ının çok zayıf düşmesine neden olacak. Ekonomik yaptırımlar ise Türkiye'yi önceki operasyonlarında caydırmadı ve silah ambargosu da zaten halihazırda yürürlükte. Özetle Erdoğan'ın onayladığı bir operasyonu durdurmak için ABD'nin elinde neredeyse hiç seçeneği ve kozu yok.
Lavrov'un ziyareti, Moskova'ya Ankara'nın başlatacağı neredeyse kesin olan bir operasyondan Rus çıkarlarına en az zarar verecek sonucu araması için bir araç sağlıyor. Amerika Birleşik Devletleri ve Batı da tıpkı Rusya gibi davranmalı ve en üst düzey isimleri ile Türkiye'yi “uyarmak” yerine en az zararı sağlamak için Türkiye ile uzlaşı yollarını aramalıdır.
The Atlantic Council'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.