American Enterprise Institute: Biden'ın dış politika stratejisi tamamen çöktü!

ABD, nükleer güç olan Rusya ve Çin'i caydırmak bir yana, kendi nükleer cephaneliğini ayakta tutmakta bile zorlanıyor. Biden'ın dış politika stratejisi çöktü ve ABD, üç cepheli bir meydan okumayla karşı karşıya!

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşu American Enterprise Institute'de, Biden yönetimindeki ABD'nin dış politikasının ve özellikle de Rusya-Çin ve Ortadoğu'daki krizlere yaklaşımının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Biden yönetiminin göreve geldikten sonra, çok sayıda kriz başlığı ile karşı karşıya kaldığı belirtilen analizde, ABD'nin müttefiklerini bir araya getirmek konusunda başarılı olduğu ancak Rusya-Çin ve şimdi de İsrail-Hamas krizi nedeniyle düşmanlarını caydıracak politikaları ortaya koyamadığı tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; ABD'nin dünyadaki eşzamanlı meydan okumalara karşılık verip veremeyeceğinin belli olmadığı hatta nükleer nükleer cephaneliğini ayakta tutmakta bile zorlandığı belirtildi.

İşte American Enterprise Institute'de yayınlanan analiz:

Biden'ın görev süresinin neredeyse üç yılı geride kalırken, dünya onun temel varsayımlarını yıkmaya devam ediyor.

Hamas'ın İsrail'e saldırısının ardından, Biden'ın dış politikası üçüncü evresine giriyor ve bu evre, neredeyse dünyanın her yerinde krizlerin olduğu bir evre olrak büyük zorluklar barındırıyor.

Biden'ın stratejisinin birinci aşaması, Avrasya'nın üç kilit bölgesinden ikisindeki gerilimleri yatıştırmayı amaçlıyordu.

Biden, ABD'nin enerjisini, Amerika'ya dünya çapında meydan okuyabilecek tek aktör olan Çin'den gelen tehdide karşı koymaya harcaması gerektiğine inanıyordu. Bu da muhtemelen daha az tehditkar olan diğer düşmanlarla mini anlaşmalar yapılmasını gerektiriyordu.

İran ile "daha uzun ve daha güçlü" bir nükleer anlaşma ve Rusya ile "istikrarlı ve öngörülebilir" bir ilişki kurmak bu anlamda Biden yönetiminin stratejisinin birinci aşamasıydı.

Ancak görünüşe göre bu aşama, Putin'in Ukrayna'yı işgal ederek Avrupa'nın dengesini bozmaya çalıştığı Şubat 2022 tarihine kadar sürdü.

Avrupa'nın nesiller boyunca yaşadığı en ciddi krizle karşı karşıya kaldığı bu gelişme sonrası Biden, Ukrayna'yı ayakta tutma ve Rusya'yı zayıflatma taahhüdünde bulundu ve krizi fırsata çevirerek, Avrupa'dan Hint-Pasifik'e kadar ABD ittifaklarını güçlendirmek için akıllıca kullandı.

Ancak bir yandan da Rusya'nın Ukrayna'da fena halde zayıflayacağı ve nihayetinde yenilgiye uğrayacağı düşünülüyordu ve bu şimdiye kadar gerçekleşmedi. Diğer yandan Orta Doğu'daki gerilim, resmi bir nükleer anlaşma olmasa bile yönetilebilirdi. Ancak Biden yönetimi, bu konuda da İran ile yaptığı görüşmelerde başarılı olamadı.

Son gelişmelerle birlikte ABD'nin bu stratejisindeki bir diğer köklü değişim ise İsrail- Hamas saldırısı ile ortaya çıktı. Hamas saldırılarını İran kışkırtmış olsun ya da olmasın, bölgesel bir "direniş eksenini" destekleme stratejisi mevcut krize zemin hazırladı.

Orta Doğu, şu anda Tahran'ın ya da vekillerinin çatışmaları tırmandırma potansiyeliyle kaynıyor. ABD'de bu nedenle, Suriye ve Irak'taki personeline drone saldırıları düzenleyen İran destekli güçlere hava harekatları düzenliyor.

Bu arada Rusya, Kiev'in karşı saldırısını büyük ölçüde atlattı ve muhtemelen 2024'e ve belki de ötesine kadar sürecek uzun süreli bir çatışmayla mücadele ediyor.

Çin tehdidi ise azalmak bir yana daha da şiddetleniyor. Pentagon'un yakın tarihli bir raporuna göre Pekin nükleer kuvvetlerini, hava kuvvetlerini ve donanmasını hızla güçlendiriyor ve ABD'ye karşı "savaşma ve savaş kazanma" kabiliyetini artırıyor.

ABD Hava Kuvvetleri Komutanı Frank Kendall Eylül ayında yaptığı değerlendirmede;

"Gerçek niyetlerinin ne olabileceğini söyleyemem. Ancak Çin bir savaşa ve özellikle de ABD ile bir savaşa hazırlanıyor."

ifadelerini kullanmıştı.

Gelinen noktada Biden'ın stratejisinin üçüncü aşaması, ABD'nin üç önemli alanda ciddi ve eşzamanlı meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Ancak bu yönetimin ya da ülkenin bu sınava hazır olup olmadığı belli değil.

ABD savunma sanayi üssü, zaten Ukrayna'daki savaşın ve Batı Pasifik'teki çatışma hazırlıklarının ağırlığı karşısında zorlanıyordu. Şimdi ise, bir başka büyük bölgesel hesaplaşma ile karşı karşıya ve İsrail'i desteklemek zorunda.

ABD, Rusya ve Çin gibi iki nükleer rakibini aynı anda caydırmak gibi yaklaşan bir zorluğun üstesinden gelmek bir yana, yaşlanan nükleer cephaneliğini ayakta tutmakta bile zorlanıyor.

Daha geniş anlamda ABD'nin savunma stratejisi, Pentagon'un her seferinde sadece bir büyük savaşla karşı karşıya kalacağı varsayımına dayanıyor ki bu görüş, bugün ortaya çıkan üç cepheli meydan okumayla tamamen çelişiyor.

Savunma harcamalarının GSYİH'ye oranı İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana neredeyse hiç olmadığı kadar düşük.

Biden'ın Amerika'nın koalisyonlarını güçlendirmedeki başarısına rağmen, temel başarısızlığı, ülkenin düşmanlarının kötü niyetini hafife alma ve dolayısıyla oluşturdukları tehditlere yanıt verme yeteneğini yetersiz kaynaklandırma eğilimi olmuştur.

Biden'a düşen görev, büyük stratejisinin bir sonraki aşamasında, Amerika'yı anın gerektirdiği savaş öncesi zemine oturtarak bu hatayı düzeltmeye başlamaktır.

Tartışma