Afrika ülkeleri Bayraktar TB2 için sıraya giriyor

İHA diplomasisi Türkiye'nin Sahra'nın güneyine kadar uzanan dış politikasında önemli bir araç.

1. resim
29.08.2022

Kiev hükümetinin Rusya'nın işgaline karşı mücadelesini hızlandırırken ve Batı ağır topçuları ile roketatarlar gelmeye başlamadan çok daha öncesinde güvendiği bir silahı vardı: Bayraktar TB2 İnsansız Hava Aracı.

Türk yapımı bu silah, 2020 Dağlık Karabağ savaşında Azerbaycan'ın, Ermeni zırhlı kuvvetlerini yenmesine ve geniş toprakları geri almasına yardım ederek etkinliğini zaten kanıtlamıştı. Ancak İHA'nın yeteneklerinin hayranları sadece Doğu Avrupa ve Kafkasya ile sınırlı değil.

Son haftalarda, Burkina Faso'dan, Batı Afrika eyaleti Togo'ya kadar birçok Afrika ülkesine Bayraktar TB2'lerin teslim edildiği görülüyor.

Analist Paul Melly, Afrika devletlerinin, dünyadaki çeşitli çatışmalarda etkisini kanıtlanmasının ardından silahlı gruplarla savaşmak için giderek daha fazla Türk İnsansız Hava Aracı temin ettiğini belirtiyor.

Mayıs ayında Nijer, Sahra Çölü'nün güneyindeki Sahel bölgesinde ve Çad Gölü çevresindeki isyancı gruplara karşı sürdürdüğü askeri operasyonları için bu çok yönlü ve uygun fiyatlı İHA'lardan yarım düzine satın almıştı. Bayraktar TB2'nin diğer Afrikalı müşterileri Etiyopya, Fas ve Tunus olurken, Angola da Bayraktar TB2 ilgilendiğini dile getirdi.

Ancak oldukça güçlü gözetleme ve saldırı platformu olan Bayraktar TB2'leri Afrika kıtasında ilk kullanan ülke, BM tarafından tanınan Libya hükümeti olarak kayıtlara geçti.

Afrikalı ülkeler için özellikle de daha fakir ülkeler için, fazlasıyla maliyetli olan insanlı jetlerden oluşan geleneksel bir hava taarruz kuvveti geliştirmek oldukça zor. Fakat insansız hava araçları büyük maliyet olmadan önemli hava gücü elde etme şansı sağlıyor.

Bölge ülkeleri uzun zamandır; yüksek motivasyonlu ve hareketli militan gruplarını dizginlemekiiçin çaba sarfediyor. Bölge ülkeleri bu unsurların çalılıklarda kamp kurması ve motosikletle hızla hareket ederek tecrit edilmiş ordu ve jandarma karakollarına, sınır geçişlerine ve sivillere pusu kurması ve sürpriz saldırıları gibi karmaşık zorluklarla karşı karşıyalar.

Geçtiğimiz on yılın büyük bir bölümünde militan grupların faaliyetleri, Mali, Burkina Faso, Nijer, Fildişi Sahili, Gana, Togo ve Benin gibi bölgelerle sınırlıydı. Ancak son zamanlarda, silahlı gruplar erişimlerini Burkina Faso'nun büyük bir kısmına ve sınır boyunca uzanan kırsal alanlara genişlettikçe, Sahel'de durum değişmeye başladı.

İşte bu noktada Türk İHA'ları devreye girdi ve bölgedeki ülkelere, militan savaşçı grupları tespit etmek ve operasyon düzenlemek için kendi ulusal hava gözetleme kapasitesini kurmalarını sağlamaya başladı.

İHA kullanımı aslında Sahel Bölgesi için yeni değil. Hem Fransa hem de ABD'nin Nijer'de hükümetin güvenlik stratejisini desteklemek için faaliyet gösteren insansız hava araçları üsleri var.

Ancak insanlı uçaklarda olduğu gibi bu İHA'ların da riskleri de mevcut. Son olarak, Etiyopya'nın Tigray ihtilafında insansız hava araçlarının 300'den fazla sivili öldürdüğü iddia edildi.

Togo Ordusu da 9-10 Temmuz'da bir uçağın -insanlı mı yoksa insansız mı olduğu belirsiz- kendilerini bir grup militan sanıp bir saldırı başlatmasının ardından yanlışlıkla yedi genç sivili öldürdüğünü itiraf etti.

Hem Togo hem de Nijer için Türkiye ile tedarik ortaklığı aynı zamanda siyasi olarak da faydalı sonuçlar doğuruyor. Çünkü halkın önemli bir bölümünün tedirgin olduğu eski sömürge gücü Fransa ile ilişkilerin azalmasını sağlıyor.

Ankara'nın bakış açısına göre, "İHA diplomasisinin" daha yararlı noktaları var. Bu diplomasi, Türkiye'nin Sahra'nın güneyine kadar uzanan dış politikasında önemli bir araç haline geldi.

Türkiye bu diplomasi ile bölgede, havalimanları inşası ve diğer altyapı gibi kilit önemdeki unsurlar konusunda söz sahibi olmaya başladı. Ve bu durum Türk iş dünyası seçkinleri içinde de kişisel bağlantıların önünü açıyor.

BBC News'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.