Afrika’da Fransa’ya vurulan darbeler Macron’u nasıl etkiliyor?
💢 Macron, siyasi hayatının en zor dönemlerinden biriyle karşı karşıya.
💢 Muhalefete göre Macron, başarısız kişileri sonuna kadar destekleme konusunda çok başarılı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, siyasi hayatının en zor dönemlerinden biriyle karşı karşıya. Zira eski Fransız sömürgesi olan Afrika ülkelerinde gerçekleşen darbeler, Paris’in kıtadaki nüfuzuna meydan okuyor. Özellikle de 2023 yazı, Fransa’nın kıtadan tasfiye edildiği yönündeki tartışmalara hız kazandıran gelişmelere tanıklık edilmesini sağladı. Zira önce Nijer’de ve daha sonra da Gabon’da gerçekleşen darbelerde, Afrika halklarının öfkesinin Paris yönetimine yöneldiği görüldü.
Fransa’nın yüzyıllar boyunca etkili olduğu ülkelerdeki nüfuzunu kaybetmesi, kuşkusuz Fransız siyasetinde de çeşitli eleştirilere yol açıyor. Aslında Paris’in dış politika önceliklerinin ilk sırasında Afrika’nın yer aldığını söylemek abartılı bir yorum olur. Özellikle de küresel güç mücadelesinin odağının Hint-Pasfik jeopolitiğine kaydığı bir dönemde. Üstelik Fransa’nın Pasifik’te adaları ve münhasır ekonomik bölgesi varken.
Esasen Paris, en azından teoride Afrika’daki etkisini azaltmayı kabullenmişti. Fakat uranyum ihracatının büyük kısmını gerçekleştirdiği Nijer’i ya da uzun yıllar kontrol ettiği ve demir madenleri açısından zengin olan Gabon’u tamamen kaybedeceği bir tabloyu görmek istemediği de aşikardı.
Kuşkusuz Fransa’nın Nijer’deki üssünün kapatılması talebi ve Nijer Büyükelçisi’nin sınır dışı edilmesine dönük çalışmalara yalnızca Gabon darbesini değil, aynı zamanda Mali, Burkina Faso ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki durumu da eklediğimizde, Paris’in kıtadaki geleceği açısından son derece sıkıntılı bir durum söz konusu. Elbette bu manzara, Macron’un Fransız siyasetinde ağır eleştirilerle yüzleşmesini beraberinde getiriyor.
Bilhassa Nijer’deki darbenin ardından 94 Fransız senatörün imzasıyla Macron’a yazılan mektubun geniş yankı uyandırdığını hatırlatmakta yarar var. Mektuba göre senatörler, Fransa’nın Afrika’daki başarısızlığını Ağustos 2014’te başlayan ve Kasım 2022’de sona eren başarısız Barkhane Operasyonu ile ilişkilendiriyor. Mektupta Fransa’nın Afrika’daki etkisinin yerini Rusya’nın nüfuzuna bıraktığı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) kıtadaki yumuşak gücünü arttırdığı vurgulanıyor.
Bu çerçevede senatörlerin Macron’a yönelttikleri soru şu: Fransa’nın Afrika politikasını gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi? Aslında bu konuda Fransa Başbakanı Elisabeth Borne da şu sözlerle itirafta bulundu:
Sadece son 3 yıl içerisinde Batı ve Orta Afrika’da 8 eski Fransız kolonisinde darbe oldu. Bu ülkeler, askerlerin yönetimi altında Fransa karşıtı bir duyguya sürükleniyor.
Fransız Le Monde gazetesi de bu konuya odaklanan bir analize yer verdi. Christophe Chatelot’un kaleme aldığı “Fransa Sahel’den nasıl sürüldü?” başlıklı analizde Chatelot’un şu çarpıcı tespiti yaptığı görülüyor:
Fransız politikacılar ve askerler, geçmişteki güçlü dönemin anısıyla istikrarsız kararlar alırken, Fransa’yı içinde bulundukları durumun suçlusu olarak gören Afrika halklarını anlamıyorlar.
Benzer bir şekilde Cezayir asıllı Fransız gazeteci Nabila Ramdani de Paris’i eleştirenler arasında. Üstelik bu tenkit, Fransa’nın sadece kendisinin kaybetmediği; aynı zamanda Batı’ya ve özellikle de ABD’ye yük olduğu yönünde. Ramdani, görüşlerini şöyle özetlemişti:
Fransa, ABD de dahil olmak üzere müttefikleri için ciddi bir sorun. Sadece Nijer’e yapılan 2 mliyar dolarlık kalkınma yardımına rağmen başarısız bir sonuç ortaya çıktı.
Ramdani’nin görüşleri, Fransızları ürkütüyor. Örneğin Fransız Le Figaro gazetesi, Paris’n en büyük korkusunun Washington’un Afrika’daki eski Fransız sömürgelerinde oluşan güç boşluğunu doldurması olduğunu öne sürdü.
Anlaşılacağı üzere Fransız medyası, Macron’un politikalarının Paris’i yalnızca Afrika’da itibarsızlaştırmadığını; aynı zamanda ABD ile ilişkilerde de dengesiz bir noktaya sürüklediğini dile getiren görüşlere yer veriyor.
Tahmin edileceği üzere Fransız siyasetçiler de Macron’a sert eleştiriler yöneltiyor. Örneğin 2022’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda %22 oy alarak üçüncü olan La France Hareketi lideri Jean-Luc Melenchon, Macron’un Nijer’de olduğu gibi Gabon’da da devrik lidere sonuna kadar sahip çıkmasının hata olduğu görüşünde. Bu konuda Melenchon şunları ifade etti:
Macron, başarısız olanı sonuna kadar destekleme konusunda çok başarılı ve Fransa’nın çıkarlarını bir kez daha tehlikeye atıyor.
Macron’un en önemli rakibi olarak bilinen aşırı sağcı lider Marine Le Pen ise Afrika’daki başarıszılığın Macron’u acınası bir duruma sürüklediği kanaatinde. Nitekim Le Pen, Gabon’da gerçekleşen darbenin ardından sosyal platformu X ya da eski adıyla Twitter üzerinden Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonne’yu etiketleyerek yaptığı paylaşımda şunları yazdı:
Afrika politikanızı tanımlayan beceriksizlik göz önünde bulundurulduğunda, Fransa’nın bu tarihi dost ülkeyle ilişkilerinde yürüttüğü doktrinin tam olarak ne olduğunu bize anlatabilir misiniz? Çad, Mali, Nijer ve şimdi de Afrika’nın tarihsel olarak en Fransız yanlısı ülkelerinden Gabon’da acınası sonuçlarla karşı karşıyayız. Bunları gördüğümüzde Afrika politikamızın ne kadar tutarlı olduğunu sormamız gerekir.
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ise Macron’u inisiyatif almamakla eleştirerek şunları söyledi:
Mali'de ilk darbe olduğunda Fransa dahil olmak üzere uluslararası toplum ve ECOWAS'tan yeterli tepki gelmedi. Darbeler kabullenildi. Gelinen nokta ortada.
Sonuç olarak Fransa, 2023 yazında Nijer ve Gabon’da gerçekleşen darbelerin açık hedefi haline geldi. Bahse konu olan durum, Fransa’nın eski sömrügelerinden tasfiye edilmesi anlamını taşımakta. Elbette bu da Fransız siyasetinde ciddi tartışmalara yol açıyor. Macron, gazetecilerden siyasetçilere pek çok kişi tarafından Afrika politikası sebebiyle eleştiriliyor. Gelinen nokta itibarıyla Fransa’nın Afrika’daki varlığı açısından tarihinin en sıkıntılı sürecini yaşadığı önee sürülebilir. Zaten bu da Macron’a yönelik eleştirilerin temel nedeni. Macron, Napolyonist politikalarla eski sömürgelere dönmek için çıktığı yolda birer birer eski sömürgelerinden tasfiye edilen bir Fransa yarattı. Bu da Macron’un en büyük başarısızlığı olsa gerek.