Al Jazeera: Filistin, yapay zekanın oluşturacağı distopik geleceğin örneği haline geldi!
Filistin, yapay zekanın oluşturacağı distopik geleceğin fragmanı haline geldi! İsrail; Lavander, Blue Wolf ve Gospel gibi yazılımlarla soykırım yaptığı halkı nasıl katagorize ediyor?
Katar merkezli yayın organlarından Al Jazeera'de, İsrail'in devam eden soykırım savaşının arka planında kullanılan teknolojik altyapıya dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayınlandı.
Filistin'in içinde bulunduğu durumun, gelecekte tüm dünya halklarını bekleyen bir distopyanın fragmanı niteliğinde olduğu tespiti yapılan analizde, İsrail'in kullandığı Lavander, Blue Wolf ve Gospel gibi yazılımlarla soykırım için gerekli verileri nasıl işlediğine dair ayrıntılara yer verildi.
İşte Al Jazeera'de yayınlanan analiz:
Filistin'in içinde bulunduğu durum, gelecekte tüm dünya halklarını bekleyen bir distopyanın fragmanı niteliğindedir.
Gelinen noktada; yapay zeka destekli insan katliamı bir bilim kurgu konusu olmaktan çıkmış ve artık bir gerçeklik haline gelmiştir.
Filistin halkının içinde olduğu vaziyetin görüntülerini izlerken, distopik bilim kurgularda rast geldiğimiz sahneler, konseptler ve senaryoları sanki birebir tekrar görüyoruz.
Gazze'de devam eden soykırım belki de insanlık tarihinde teknolojinin bu seviyede kullanıldığı ilk vaka olabilir. Bombalar, ateşli silahlar, kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verme süreçleri dahil bu itlaf operasyonunun her aşamasında teknoloji kullanılıyor.
Gazze'de yaşayan hemen herkesin isimlerinin yer aldığı Lavender isimli bir yapay zeka destekli bilgisayar programı, mesela sosyal medya kullanımı gibi "veri girdilerini" işleyerek İsrail'in "vurulması gereken şahısları" belirlemesine yardım ederken, Gospel isimli bir başka program ise sivil halkın ikamet ettiği binalar da dahil olmak üzere bir sürü vurulacak hedefleri üretiyor.
Gazze'de yaşanmakta olan şeyler sanki yapay zekanın insanlığa savaş açtığı bir Hollywood filmi senaryosunu andırıyor.
Yakın gelecek
Fakat mesele tam da bu, gözlerimizin önünde ete kemiğe bürünen bu sözde "film senaryosu" yakın gelecekte bizleri nelerin beklediğinin de haberini veriyor. Bu gelecekte insanlar ekranların ardına saklanıp işin öldürme kısmını teknolojiye devredecekler.
İsrailliler bu geleceği bugün dahi geniş çaplı olarak uygulamaktadır. Sivillerin sokak ortasında ve hatta evlerinde vurulması için SİHA ve daha küçük çaplı dronların nasıl kullanıldığı artık son derece iyi bilinen bir meseledir. Hamas'ın kazdığı tünellerden korkan İsrailliler köpek şeklindeki robotları kullanarak yer altında keşif operasyonları gerçekleştirmektedir.
İsrail'in yapay zeka dahil birçok yüksek teknoloji ürünü aracı kullanıyor olmasının bir diğer sıkıntısı da Yahudilerin Filistinlileri "insandan aşağı gösterme" faaliyetlerinin son ayaklarından birisini teşkil etmesidir.
Söz ile "biz Filistinlileri insan olarak görmüyoruz" demek yerine teknoloji aracılığı ile bu halkı hedef gözetmeksizin öldürerek bu bakış açılarını tüm dünyaya ilan ediyorlar.
İsrail'in emrindeki soykırım odaklı yapay zeka teknolojisinin gücüne güç katan bir diğer yüksek teknoloji sektörü de izleme/denetleme faaliyetleridir. İsrail'i bu mecrada yol almaya iten sebep, işgali altında bulunan popülasyonu kontrol etme ihtiyacıdır.
Uluslararası Af Örgütü raporlarında "otomasyona bağlı apartheid" olarak betimlenen bu faaliyetler İsrail tarafından kontrol mekanizmaları olmadan kullanılıyor.
İsrail'in yapay zeka destekli bu sistemi; SİHA'lar, İHA'lardan tutun da çeşitli virüs yazılımlara, yüksek teknolojili kameralar ve yüz tanıma yazılımlarına kadar dünyanın en güçlü teknolojik araçlarını kullanarak Filistin halkının gerek dışarıdaki gerek de evinin içindeki en mahrem anlara erişim sağlamaktadır.
2022 yılına ait verilere göre İsrail'e ait insansız hava araçları Gazze üzerinde aylık ortalama 4 bin saat uçuş gerçekleştirdi. Bu şu anlama geliyor, Gazze üzerinde günün her dakikası aynı anda 5 ayrı İHA gözetleme yaptı.
İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs mahallelerinde de durum Gazze'dekinden pek farklı değildir.
İsrail yönetimi buralarda da birçoğu direkt olarak Filistinlilerin yaşadığı evlerin pencerelerine doğrultulmuş ve bu insanların aile hayatını izleyen güvenlik kameralarından müteşekkil geniş izleme ağları oluşturdu.
İsrail'in yüz tanıma teknolojini de yaygın şekilde kullandığı bilinmektedir.
Mesela bunlardan en bilineni, geçtiğimiz dönemlerde birçok medya kuruluşu tarafından hakkında haber yapılan Blue Wolf sistemidir.
Bu sisteme veri beslemek için İsrailli askerlere çocuklar ve ihtiyarlar da dahil olmak üzere gördükleri tüm Filistinlilerin fotoğraflarını çekme emri verilmiş ve en fazla fotoğraf çeken birliklere çeşitli ödüller verilmişti.
Sürekli gözetlemeye tabi olmanın getirdiği yük sadece korku ve kaygıdan ibaret olmayıp tıpkı 1984'te anlatıldığı gibi İsrail'in elindeki canavar gözetleme makinesi tarafından toplanan istihbarat sayesinde Filistinlilerin şahsi ve mahrem işleri onlara karşı kullanılmaktadır.
Bu metot, hedef kitle içerisinden işbirlikçi ve ispiyoncu devşirmek için kullanılan en aşağılık yöntemlerden birisi olup halkın birliğinin altına mayın döşemekle kalmayıp Filistinliler arasına nifak tohumları ekmekte ve buna ilaveten sayısız aileyi ve dostlukları yok etmektedir.
Başka yerlerde yaşayan insanlar için Gazze'de yaşanan soykırım uzaklarda bir yerlerdeki herhangi bir trajedi olabilir. Ama geleceklerini tam da burada görebilirler.
Geçtiğimiz yılın eylül ayında, yani İsrail ordusuna soykırım savaşını başlatma emri vermeden sadece üç hafta önce BMGK'da söz alan İsrail Başbakanı Netenyahu'nun konuşması sırasında sarf ettiği şu sözler son derece manidardır.
"İsrail'in teknolojik devrimi dünya için nasıl nefes kesen bir atılım sağladıysa, İsrail tarafından geliştirilen yapay zeka sistemlerinin insanlığın tamamına hayır getireceğine güvenim tamdır."
Dünyada, Gazze'nin içinde bulunduğu duruma düşmeden harekete geçmek için artık çok az zaman kaldığını belirtmek gerekmektedir.