gdh'de ara...

Al Jazeera: Türkiye’nin “yardım diplomasisi” depreme verilen küresel tepkilerde geniş yankı buluyor

💢 Ülkeler cömert olmalı; çünkü Türkiye, başkalarına cömert davrandı.
💢 Kendi krizleriyle uğraşan birçok ülkenin depreme verdiği tepki, Türkiye’nin etkisinin altını çiziyor.

1. resim

Analistler, iktidardaki AK Parti’nin yıllardır insani yardım ağırlıklı dış politikayla nüfuz ve küresel güç kazandığını söylüyor.

Türkiye, iktidardaki AK Parti’nin 2013 yılında “insani diplomasi” veya daha yakın tarihte “girişimci ve insani dış politika” olarak nitelendirdiği politikasında yıllardır uluslararası yardım ve kalkınmayı vurguluyor.

Genellikle büyük doğal afetlere eşlik eden küresel dayanışma gösterileri ve destek vaatleri, Ankara’nın son yıllarda kazandığı itibarla birlikte 6 Şubat’tan bu yana ülkeyi ve komşu Suriye’yi sarsan yıkıcı depremlere verilen uluslararası tepkiye de yansıdı.

Türkiye’de 42.000’den, Suriye’de ise 5.900’dan kişinin ölümüne yol açan felaket, şehirlerin büyük bölümünü yerle bir etti ve milyonlarca kişiyi yerinden etti.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, “tıpkı Türkiye’nin geçmişte pek çok başka ülkeye kendi insani kurtarma uzmanlarıyla katkıda bulunduğu gibi” Washington’un da Türkiye’ye yardım sağlamaya devam edeceğini söyledi.

BM Türkiye Koordinatörü Alvaro Rodriguez ise Türkiye’nin yıllardır Suriye’de devam eden savaş atmosferinde ülkeyi dünyanın en büyük mülteci nüfusu haline getiren yaklaşık 3,7 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığına ve “Ankara’nın ihtiyaç duydukları zamanlarda diğer ülkelere sağladığı yardımlara” işaret etti. Rodriguez, Anadolu Ajansı’na “Dolayısıyla insanlar bunu hatırlamalı ve cömert olmalı çünkü Türkiye, başkalarına karşı cömert davrandı.” dedi.

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ise Türkiye’nin ülkesine geçmişte verdiği desteklere özel atıfta bulunarak dayanışma sözü verdi ve Anadolu Ajansı’na Ankara’nın Pakistan’da 2005’teki depremde, 2010’daki sel felaketinde ve geçen yıl yaşanan sel felaketinde yardım etmek için elinden geleni yaptığını hatırlattı.

Türkiye, 18 Şubat itibariyle 102 ülkenin yardım teklifinde bulunduğunu ve en az 74 uluslararası kurtarma ekibinin görevlendirildiğini açıkladı.

En büyük yardımlar arasında Dünya Bankası’ndan 1,78 milyar dolar, ABD’den 185 milyon dolar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden 100 milyon dolar yer alıyor.

‘Girişimci ve insani dış politika’

Analistler, Türkiye’nin genellikle kalkınma ve acil yardımları kapsayan geniş insani yardım alanında küresel bir lider olarak ün kazanmasının hızlı ve bilinçli bir stratejinin parçası olduğunu söylüyor. Bu strateji, çok taraflı kuruluşlara finansman sağlamanın aksine; iki taraflı insani yardıma yapılan vurguyla tanımlanıyor.

Anadolu Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Volkan Şeyşane’ye göre; bu sayede ülke, dağıtımların nereye gittiğini daha iyi kontrol edilebiliyor, yerel ve ulusal yetkililerle doğrudan temas kurulabiliyor ve dolayısıyla sahadaki görünürlük artıyor.

El Cezire’ye konuşan Şeyşane, “Türkiye, devlet öncülüğünde yürütülen insani diplomasinin en çarpıcı örneklerinden biri” diyerek bu “bilinçli” stratejinin “değişen uluslararası ortamda aktif bir uluslararası aktör olma arzusundan” kaynaklandığını ekledi: “Böylece Türkiye’yi hem merhametli hem de güçlü bir ülke olarak tanımlamak için insani diplomasiden yararlanıyorlar.”

AK Parti’nin 2002 yılında iktidara gelmesinin ardından gelişmeye başlayan bu yaklaşım, 2011 yılında başlayan Arap Baharı’nın ardından yaşanan insani krizlerin ortasında gelişmiş ve 2011’den itibaren Türkiye’nin Somali’ye yönelik büyük yardım girişimleri ve 2012’de Myanmar’ın Rakhine eyaletinde yaşayan Rohingya halkına BM dışında doğrudan yardım sağlayan ilk ülke olmasıyla daha da pekişmiştir.

Resmi hükümet verilerine göre, 2005’ten 2019’a kadar Türkiye’nin acil ve insani yardımları yıllık 178 milyon dolardan 7,5 milyar dolara yükseldi.

2017 yılında Türkiye, tek tek ülkeler tarafından sağlanan uluslararası yardımlara ilişkin Küresel İnsani Yardım Raporu’nda da en üst sırada yer aldı. Ancak sıralamada, Ankara’nın en az 8 milyar dolarlık katkısının diğer ülkelerle doğrudan karşılaştırılabilir olmadığı; çünkü gönüllü olarak bildirilen verilerin Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteciler için yapılan büyük harcamaları da içerdiği kaydedildi.

2021 yılında Türkiye, gayrisafi milli gelirinden uluslararası yardıma ayırdığı pay bakımından yüzde 0,86 ile en üst sırada yer aldı.

Bir önceki raporla aynı uyarıyı içeren en son Küresel İnsani Yardım Raporu 2022’ye göre ise Türkiye’nin toplam insani yardımı bir önceki yıla göre yüzde 23’ten fazla azalarak 2022’de yaklaşık 5,6 milyar dolara düşmesine rağmen, uluslararası insani yardım finansmanında ABD’den sonra ikinci sırada yer aldı.

Krizden etkilenen ülkeler yanıt veriyor

Berlin merkezli Küresel Kamu Politikası Enstitüsü (GPPi) Direktörü Julia Steets, Türkiye’nin insani yardım konusundaki itibarının küresel sahnede ne kadar parlak olduğunu ve bunun “siyasetin değil; etkilenen insanların ihtiyaçlarının yönlendirmesi gereken” insani yardım müdahalesini ne ölçüde etkilediğini ve etkileyeceğini tartıştı.

Ankara’nın 2016 yılında, küresel yardım yapılarının elden geçirilmesi amacıyla BM tarafından düzenlenen ve türünün ilk örneği olan Dünya İnsani Zirvesi’ne ev sahipliği yaparak “zirve noktası” yaşamış olabileceğini belirtti. Steets, o dönemde Türkiye’nin “Suriyeli mülteciler için açık kapı politikasını sürdürerek” ve “Somali gibi çok zor bağlamlarda yenilikçi yaklaşımlara” öncülük ederek “sözünün eri olduğunu” gösterdiğini söyledi.

Bununla birlikte kendi krizleriyle uğraşan birçok ülkenin depreme verdiği tepki, Türkiye’nin etkisinin altını çiziyor gibi görünüyor.

Türkiye’nin geniş çaplı bir kalkınma girişimine öncülük ettiği kuraklıkla boğuşan Somali’de milletvekillerinin maaşlarının bir kısmını Türkiye’nin kurtarma çabalarına aktarmak üzere oy kullanması ve ülkenin iş dünyasının 3 milyon dolarlık yardım sözü vermesiyle bir bağış kampanyası başlattı.

Türkiye’nin Rohingya mültecilerine yardım sağlamada kilit rol oynadığı Bangladeş’teki büyükelçisinin ilaç ve gıda için yaptığı çağrılar da kısa sürede destek sözleriyle karşılandı.

Taliban’ın 2021’de yönetimi ele geçirmesinden bu yana Türkiye’nin önemli bir kalkınma oyuncusu olarak ortaya çıktığı Afganistan’daki Taliban yönetimi de içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara rağmen 165.000 dolar yardım sözü verdi.

İtalya’daki Trieste Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Federico Donelli, depremin Afrika medyasında yer almasının “Türkiye’deki doğal ya da siyasi olaylar için emsali olmadığını” belirtti.

Al Jazeera’ye verdiği demeçte, “Güney Afrika vev Etiyopya gibi büyük bölgesel oyuncuların ve hatta Sudan, Burundi ve Somali gibi birçok iç sorunu olan ülkelerin derhal Türkiye’ye yardım ekipleri göndermesi, beni oldukça etkileyen bir olay” dedi.

Kaynakların mevcudiyetine ve Ankara ile ilişkilerin türüne bakılmaksızın, tüm Afrika ülkeleri Türkiye’ye yakınlıklarını hissettirmeye çalıştı. Kuşkusuz bu tepki, Türkiye’nin uluslararası satranç tahtasındaki varlığını ve görünürlüğünü artırmak için insani diplomasi de dahil olmak üzere çeşitli araçları kullanan dış politikasının bir sonucudur.

İhtiyaç hala çok büyük

ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan Atlantik Konseyi’nin Türkiye direktör yardımcısı Grady Wilson’a göre, Türkiye’nin küresel sahnede geliştirdiği iyi niyet, doğal afetlerin ardından karşı ülkelerin daha tarafsız bir ortamda etkileşime girmesini tanımlayan bir terim olan “afet diplomasisi” ile de örtüşme potansiyeline sahip.

Wilson, Türkiye’nin gergin ilişkilere sahip olduğu Yunanistan, Ermenistan, İsveç ve İsrail’in de felaketin ardından yardıma koştuğunu belirtti.

El Cezire’ye verdiği demeçte “Klasik bir örnek, 1999 Türkiye-Yunanistan deprem diplomasisidir” dedi ve “Karşılıklı yardımlaşma ve ortak kayıplar, ikili ilişkilerde muhtemelen modern tarihin en büyük sakinliğine yol açan bir normalleşmeyi harekete geçirmeye yardımcı oldu.” diye ekledi. Wilson, “Daha geniş anlamda, bölgedeki ve dünyadaki ülkelerin siyasi karmaşıklıklardan uzak bir şekilde dayanışma sergilemek ve iyi niyet yaratmak için bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorum. Diplomaside açılış herhangi bir şey olabilir.”

GPPi’den Steets, Türkiye’nin kurtarma operasyonlarını daha yeni sonlandırması nedeniyle, önümüzdeki aylarda desteğe duyulan ihtiyacın çok büyük olacağını belirtti: BM, Türkiye için 1 milyar dolar, Suriye için ise yaklaşık 400 milyon dolar talep etti. Buna ek olarak Steets, “Türkiye’ye ne kadar yardım akacağını söylemek için henüz çok erken. Hükümetler kesinlikle ellerinden geldiğince çok sayıda arama ve kurtarma ekibi göndermiş görünüyorlar” dedi.

Steets, “Ancak ihtiyaçlar çok büyük ve geleneksel donör ülkeler, Ukrayna’daki savaş ve dünya genelindeki diğer krizler nedeniyle zaten çok gerilmiş durumdalar. Dolayısıyla insani yardım kuruluşları ve bağışçılar ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Türk hükümeti ve kamuoyunun yardım çabalarını yetersiz olarak algılaması mümkün.” yorumunda bulundu.

Kaynaklar

Tartışma