Amini protestoları İran için bir dönüm noktası olabilir

Amini'nin ölümüyle ilgili protestolar, ekonominin zayıf durumu üzerine neredeyse her gün yapılan sokak gösterilerinin ardından geldi ve bu durum hükümet üzerinde ek baskı oluşturdu.

1. resim
23.09.2022

İran, İslami kıyafet kurallarını uygulayan başkentin ahlak polisi tarafından tutuklandıktan sonra ölen 22 yaşındaki bir kadının ölümünün yol açtığı halk isyanının ortasında.

Mahsa Amini'nin ölümü, İran halkını öfkeye sürüklerken, Amini'nin adı; kırk yıldır kadınlara yönelik devlet şiddetine diğer şikayetlere karşı adeta bir simge haline geldi ve bazı protestocuları İslam cumhuriyetine son verilmesi çağrısında bulunmaya teşvik etti.

Amini, ahlak polisi tarafından tutuklandıktan ve “eğitim” almak üzere bir karakola götürüldükten üç gün sonra Tahran'daki bir hastanede 16 Eylül'de hayatını kaybetti.

Polis birimleri yaptığı açıklamada, Amini'nin ani bir kalp krizi geçirdiğini açıkladı ve aktivistlerin kafasına darbe aldığı yönündeki iddialarını yalanladı.

Hükümet ise protestoların tırmanmasının ardından Amini'nin ailesine ulaştı ve bir soruşturma emri verdi.

Analistler, Amini'nin memleketi Saghez'de başlayan ve kısa sürede Kiş Adası ve kutsal Şii şehri Kum da dahil olmak üzere ülke genelinde düzinelerce şehir ve kasabaya yayılan protestoların İslam cumhuriyetinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olduğunu söylüyorlar.

New York merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) genel müdürü Hadi Ghaemi yaptığı açıklamada, "2019'dan bu yana İslam cumhuriyetine yönelik en büyük zorlukla karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı. 2019 protestoları, hızla gelen zamlar ve benzin fiyatındaki ani artışa karşı düzenlenmişti.

Ghaemi, "Sürecin nasıl gelişeceği, hükümetin protestoları ne kadar sert bir şekilde bastırdığına ve uluslararası toplumun karanlıkta kitlesel insan hakları ihlallerinin meydana gelmemesi için İran'ı ne ölçüde mercek altına aldığına bağlı" açıklamasında bulundu.

İran'da siyasi aktivist ve gazeteci Mohammad Sadegh Javadihessar ise Amini'nin ölümünün ülkeyi beklenmedik bir keder ve öfkeye sürüklediğini belirtti.

Javadihessar; “Başka bir şehirden Tahran'ı ziyaret için gelen genç bir kadın, polis tarafından güvende tutulması gerekirken, yine polis tarafından gözaltına alındı ve ardından bir hastanede öldü. Bu, İran toplumunu benzeri görülmemiş bir şekilde etkiledi. Bunun İran'daki sosyal davranışlarda bir dönüm noktası olabileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

İran'ın İslam cumhuriyetinin temel direklerinden birini oluşturan zorunlu başörtüsü kuralından vazgeçmesi pek olası değil. Ancak Javadihessar, ahlak polisinin yoğun kamuoyu baskısı altında taktiklerini gözden geçirebileceğini söylüyor ve Amini'nin trajik ölümünün ardından kurallarda ciddi bir esneme olabileceğini belirtiyor.

İran yönetimi, zaman zaman şiddete dönüşen protestoları durdurmak için çok sayıda güvenlik gücü görevlendirirken, aynı zamanda neredeyse tamamen İnternet kesintisi uyguladı.

Uluslararası Af Örgütü 21 Eylül'de altı erkek, bir kadın ve bir çocuk olmak üzere sekiz kişinin öldüğünü açıkladı ve dördünün güvenlik güçleri tarafından yakın mesafeden vurularak öldürüldüğünü belirtti.

İran Devlet televizyonu ise 22 Eylül'de yaptığı açıklamada, göstericiler ve polisler de dahil olmak üzere altı gece süren protestolarda 17 kişinin öldüğünü açıkladı. Bazı raporlar, güvenlik güçlerinin de dört üyesinin öldürüldüğünü belirtiyor.

1979 İslam Devrimi'nin ardından zorunlu hale gelen İslam cumhuriyetinin en görünür sembolü olan başörtüsünü hedef alan protestocular, "Kadın, yaşam ve özgürlük" ve "Adalet, özgürlük ve isteğe bağlı başörtüsü" sloganları attı.

İran merkezli birkaç aktris, ülkede bir daha asla hareket edememe riskini göze alarak zorunlu olan peçeyi takmadan sosyal medyada fotoğraf yayınladı. Hatta biri Amini'nin ölümünü protesto etmek için kafasını traş etti.

Tanınmış kadın hakları aktivisti ve araştırmacı Mansoureh Shojaee, protestoların bir dönüm noktası olduğuna inandığını söylüyor.

Shojaeyi yaptığı açıklamada, "Kadın düşmanı bir düzenin egemenliği altında geçen 40 yılın ardından, bu hareket Tahran'da kadınları ve erkekleri birleştiren bir hareket oldu." ifadelerini kullandı.

RFE/RL'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.