Arab Center DC: BM öncülüğündeki dünya düzeni, Gazze savaşı ile nasıl yerle bir oldu?

BM öncülüğündeki dünya düzeni, Gazze savaşı ile yerle bir oldu. Artık; savaş sonrası Gazze'ye ne olması gerektiği değil, uluslararası sistem ve BM mimarisine ne olması gerektiği tartışılmalı!

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşu Arab Center DC'de, Gazze'de soykırım düzeyine ulaşan savaşın ve bu savaşa verilen tepkilerin uluslararası düzene olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD'nin son BGMK toplantısında 13 ülkeye karşı tek başına kullandığı ateşkese karşı vetonun, BM'nin konumunu sorgulatmaya başlattığı belirtilen analizde, BM öncülüğündeki dünya düzeninin Gazze savaşı ile yerle bir olduğu belirtildi.

Analizde ayrıca, ABD öncülüğündeki bazı ülkelerin savaştan sonra Gazze'ye ne olması gerektiğini tartıştığı, ancak aslında artol uluslararası sistemin ve BM mimarisinin tartışılması gerektiği belirtildi.

İşte Arab Center DC'de yayınlanan analiz:

Gazze'deki Filistinlilerin bu konuda ne hissettiklerini ancak hayal edebiliriz. Zira İsrail tarafından insan eliyle yaratılan cehennemin daha da derinlerine sürüklenirken BM onları skandal bir şekilde terk etti.

Winston Churchill bir keresinde

"Birleşmiş Milletler bizi cennete götürmek için değil, sadece cehennemden kurtarmak için kurulmuştur"

ifadelerini kullanmıştı.

Dünya sahnesinde Gazze'deki durumun uluslararası güvenliğe ciddi bir tehdit oluşturmadığına inanmayan ciddi bir aktör olabilir mi?

18,000'den fazla Filistinlinin öldürüldüğü, en az 46,000'inin yaralandığı ve Filistin nüfusunun yüzde 85'inden fazlasının yerlerinden edildiği bir ortamda, bu dehşeti tanımlamak için yeni terimler gerekebilir.

Bu katliam yayıldıkça risk de artıyor ve Batı Şeria, Lübnan ve diğer komşu ülkeler de savunmasız hale geliyor.

Husiler Kızıldeniz'deki gemilere saldırıyor, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği'ne saldırı da dahil olmak üzere bölgede çok sayıda kritik gelişme yaşanıyor.

Peki durumun daha ne kadar tehlikeli olması gerekiyor?

Görünüşe göre bu tehdidi görmezden gelmek isteyen üç devlet var ve İsrail acımasız ve insanlık dışı bombardımanında frene basmıyor.

ABD'nin, BAE tarafından önerilen ve ateşkes çağrısında bulunan BM Güvenlik Konseyi kararını veto etme kararı, sorumsuzluk düzeyi açısından dudak uçuklatan bir karar olarak kayıtlara geçti. Diğer yandan İngiltere'nin de aynı oylamadaki çekimser kalma kararı, bu iki ülkenin itibarına vurulan bir darbe oldu.

Kabul etmek gerekiyor ki; ABD ve İsrail'in dünyada bu kadar yalnız kaldığı bir durum nadiren bu kadar açık olarak ortaya çıkmıştır.

Ateşkes çağrısına destek vermeyi reddeden Amerika, İsrail'i korumak için bir veto daha kullanmıştır. Diğer 13 üyenin tamamı lehte oy kullanırken, İngiltere ise affedilmez bir şekilde çekimser kalmıştır.

Bu oylamadaki ortam 18 Ekim'deki oylamadan çok farklıydı. O zaman Washington'a yönelik daha az kötü niyet vardı. Belki de vetonun kaçınılmaz olduğuna dair bir anlayış vardı.

Elli yılı aşkın bir süredir ilk kez bir BM Genel Sekreteri BMGK'yı, "Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehdit edebilecek herhangi bir konuyu" tartışmaya zorlamak için kullanabileceği tek mekanizmaya yani BM Şartı'nın 99. Maddesini devreye soktu.

Guterres bu hamlesi ile konseyi; “insani bir felaketin önlenmesine yardımcı olmaya ve insani ateşkes ilan edilmesi çağrısında bulunmaya" çağırdı ve sözünü hiç sakınmadı.

Guterres;

"Gazze'deki insani destek sisteminin tamamen çökme riski yüksektir ve bunun yıkıcı sonuçları olacaktır"

ifadelerini kullandı.

Alınan karar; ABD ve İngiltere'nin BMGK, BM Genel Kurulu ve Genel Sekreter'e karşı cephe alırken, tüm BM kuruluşlarının liderlerinin çağrılarını görmezden geldiği anlamına geliyor.

İnsani yardım kuruluşları, Filistin'de insani felaketin boyutlarını kelimelere dökmekte zorlanıyor.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell;

"Gazze Şeridi, dünyada çocuk olmak için en tehlikeli yer"

uyarısında bulunurken,

Dünya Sağlık Örgütü sözcüsü Christian Lindmeier;

"İnsanlar ısınmak ya da ellerinde varsa yemek pişirmek için biraz yakacak oduna sahip olmak amacıyla telefon direklerini kesmeye başlıyor. Medeniyet yıkılmak üzere."

ifadelerini kullandı.

BM, Gazze'de İsrail bombardımanı nedeniyle en az 133 personelini kaybettiğini ve bu sayının tarihindeki diğer tüm çatışmalardan daha fazla olduğunu açıkladı.

Diplomatik açıdan pek çok devlet ve dünya kamuoyu, ABD ve İngiltere'nin bu duruşunu unutmayacak.

Biden yönetimi ne elde etmeyi umuyor olabilir?

ABD Yönetimi'ne yakın üst düzey kaynaklar, ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'e Gazze'deki büyük askeri operasyonu bitirmesi için bu yılın sonuna kadar süre verdiğini belirtiyor.

Ancak ABD'nin kullandığı en tuhaf argümanlardan biri, Washington'un BM Büyükelçi Yardımcısı Robert Wood'un;

"Sadece bir sonraki savaşın tohumlarını ekecek"

ifadeleriydi.

İngiltere'nin çekimser kalması da en az bu ifade kadar önemli. İngiltere belli ki, örtülü de olsa bu tavrı ile ABD ve İsrail'e destek veriyor.

Yaşananların ve bu kararların, uluslararası düzene verdiği zarar küçümsenemeyecek bir noktaya gelmiştir.

Gazze ne kadar harabeye dönmüşse, İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana teorik olarak yürürlükte olan kurallara dayalı uluslararası sistem de o kadar zarar görmüştür.

Pek çok kişi çatışmalar sona erdiğinde Gazze'ye ne olması gerektiğini tartışıyor. Ancak bundan daha önce, uluslararası sistemin ve BM mimarisine ne olması gerektiğini tartışmanın zamanı geldi.

Tartışma