Arab Center DC: Türkiye, Ukrayna savaşının realpolitik galibi oldu
Türkiye'nin tahıl koridoru arabuluculuğu dünya çapında 100 milyon insanın açlığını engelledi. Türkiye'nin oynadığı rol, Ankara'ya küresel sahnede olağanüstü bir görünürlük sağladı.
Rusya'nın Ukrayna'daki savaşıyla ilgili müzakerelerde Türkiye'nin oynadığı rol, Ankara'ya küresel sahnede olağanüstü bir görünürlük sağladı.
Özellikle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Temmuz 2022 Karadeniz tahıl anlaşmasının 120 günlük bir uzatarak, ortaya çıkan prestijden yararlandı. Anlaşma 18 Kasım 2022'de yürürlüğe girdi.
Türkiye'nin artan rolü, Rusya Devlet Başkanı Putin'in Ekim ayında tahıl anlaşmasından çekilme kararının ardından, Erdoğan'ın Putin ile görüşmesi ile hızla kararından geri dönmesine neden oldu.
Rusya'nın bu yaklaşımı, tahıl anlaşmasının uzun vadeli devam etmesi ile ilgili beklentileri de belirsiz bıraktı. Putin, ihracat sorununu Batı'nın Rusya'ya yönelik ağır yaptırımlarına karşı koz olarak kullanarak, konunun öngörülebilir gelecekte müzakere masasında kalacağının sinyalini verdi.
Ancak çarpıcı bir şekilde Putin, anlaşmadan çekilme kararı alsa bile Rusya'nın, Ukrayna'nın Türkiye'ye yaptığı tahıl ihracatını engellemeyeceğini açıkladı. Kremlin'den gelen bu tür olumlu açıklamalar, Türk hükümetini oldukça avantajlı bir konuma getirdi.
Türkiye ile Rusya arasında tahılla ilgili siyasetin birkaç yönü var.
İlk olarak, her iki ülke de dikkatli bir şekilde mevcut küresel gıda krizinden etkilenen yoksul ulusların yanında yer aldığına dair kamuoyunda bir imaj oluşturuyor. Batılı ülkeleri, küresel tahıl yollarına haksız erişim olduğunu iddia ettikleri için eleştiren Putin ve Erdoğan, Afrika ülkelerine tahıl bağışı için bir kampanya başlattı.
İkincisi, tahıl koridoru üzerindeki müzakereler, Erdoğan ile Putin arasında büyüyen bir stratejik ortaklığı ortaya çıkardı.
Ölüm kalım meselesi
Birleşmiş Milletler ve Türkiye'nin Rusya ile tahıl anlaşmasına arabuluculuk yaptığı Temmuz 2022'den bu yana Ukrayna, yaklaşık 11 milyon ton buğday, mısır, ayçiçek yağı, arpa ve diğer emtiaları ihraç edebildi ve böylece büyük bir kesimdeki kıtlık tehdidini hafifletti.
Zira, bu konuda ithalata bağımlı ülkelerdeki insanlar, savaşın gıda sevkiyatlarını aksatması nedeniyle karşı karşıya kalıyor.
BM verileri, tahıl anlaşmasının Ukrayna'nın ihracatını Rus işgalinden önceki seviyeye tam olarak geri getirmediğini gösteriyor. Ancak, potansiyel olarak ülkenin gıda ihracatını ikiye katladı. BM'ye göre, Türkiye'nin arabulucuğunda gerçekleşen anlaşma, şimdiden dünya çapında yaklaşık 100 milyon insanın aşırı yoksulluğa düşmesini engelledi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Ukrayna'nın küresel gıda tedarik zincirindeki kritik rolü göz önüne alındığında, yürürlükte bir tahıl anlaşması olmadan, "mevcut karşılanabilirlik krizinin bir bulunabilirlik krizine dönüşeceğini" belirtti. Son yapılan dört aylık uzatma bu endişeleri gidermiş olsa da, anlaşmayla ilgili gelecekteki müzakereler yüksek riskli bir siyasi oyun olmaya devam edecek.
Pek çok ülkenin büyük ölçüde Ukrayna ve Rusya'nın buğday ve gübre ihracatına bağımlı olduğu göz önüne alındığında, MENA bölgesi gıda güvenliğine yönelik tehditlere karşı özellikle savunmasızdır. Nüfusunun dörtte üçünün insani yardıma muhtaç olduğu Arap dünyasının en yoksul ülkesi olan Yemen, Ukrayna'daki savaştan önce buğdayının yaklaşık yarısını Ukrayna ve Rusya'dan ithal ediyordu. Ukrayna savaşının etkisinden ağır şekilde etkilenen diğer ülkeler arasında Nijerya, Kenya, Somali, Etiyopya, Mısır ve Lübnan yer alıyor.
Dünyanın en büyük buğday ithalatçısı olan Mısır, özellikle buğdayının yaklaşık yüzde 85'iniRusya ve Ukrayna'dan ithal ettiği için büyük bir zorlukla karşı karşıya. Mısırlı yetkililer, buğday ithalatı için kaynakları çeşitlendirmek için adımlar attı ve kendi kendine yeterlilik düzeylerini artırmaya yönelik planlar geliştirdi.
2020 Beyrut Limanı patlamasında ulusal tahıl rezervleri konusunda yıkıcı bir darbe alan Lübnan da buğdayının yüzde 60'ını Ukrayna'dan ithal ettiği için savunmasız durumda. Tunus, buğdayının yüzde 50'si için Ukrayna'ya güveniyor ve bu nedenle benzer endişelerden muzdarip. Tunus'un gıda fiyatlarındaki artışlar ve Uluslararası Para Fonu'nun Tunus'un kemer sıkma önlemleri uygulaması konusundaki ısrarı, Kays Said'in tartışmalı cumhurbaşkanlığını da ciddi şekilde test edecek.
Tahıl tedarik krizi, 2011 Arap Baharı ayaklanmalarında ön plana çıkan ekmeğin önemini hatırlatıyor ve Tunus'ta ve daha geniş anlamda MENA bölgesinde kitlesel şikayetlere ve istikrarsızlığa neden olabilir.
Tahıl ihracatı siyasetini analiz ederken, yoksulların kötü durumunu vurgulayan Batı karşıtı söylemin kullanımına dikkat etmek önemlidir.
Türkiye'nin Afrika Boynuzu'ndaki çıkarları göz önüne alındığında, Erdoğan bu fırsatı yoksullarla ilgili iddialarını desteklemek için kullandı. Türkiye cumhurbaşkanının gıda yardımı kampanyası başlatması ve Rusya'nın Ukrayna tahıl anlaşması sona ererse “en fakir ülkelere” ücretsiz gıda ve gübre gönderme sözü vermesi, Batı'ya meydan okumaya çalışan söylemlerin kullanıldığını gösteriyor.
Erdoğan'ın yoksul uluslara yardım ettiği haberleri, küresel lider imajını güçlendiriyor.
Putin “Türk İstisnacılığı”nı destekliyor
Putin'in Türkiye cumhurbaşkanının “yoksul ülkelerin çıkarları” çabalarına övgüsü, Ankara için ek bir prestij oldu.
Baltık Denizi'nin altındaki Kuzey Akım boru hattına zarar veren patlamaların ardından Putin, Türkiye'ye Avrupa'ya alternatif bir tedarik yolunun parçası olarak bir gaz merkezi inşa etmesini önerdi.
Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa için uluslararası bir gaz dağıtım merkezi kurmaya hazır olduğunu ve planı uygulamak için "beklemenin olmayacağını" hızlı bir şekilde duyurdu.
Rusya-Türkiye gaz planı , temelde Türkiye'nin her zaman pastasını yiyebileceği bir "Türk istisnacılığı" anlayışına dayanıyor. Batı yaptırımlarına katılmayı reddeden Türkiye, artık Rus şirketleri için de Avrupa'ya giden tek yol.
Türk yetkililer, Rus gazını Azerbaycan, Irak ve İran gibi kaynaklardan gelen gazla da harmanlama ve dolayısıyla “birden fazla gaz kaynağının özel kuruluşlar tarafından alınıp satıldığı bir gaz merkezi olarak ortaya çıkma” isteklerini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Son dönemde dikkate değer bir tersine dönüşle Türkiye, büyük ölçüde Rusya'nın Ukrayna savaşındaki başarısızlıklarını kullanarak Rusya'ya karşı bir üstünlük elde etti. Şimdi Türkiye, Almanya'nın yerini alarak Rusya'nın ilk üç ticaret ortağından biri olmaya aday.
Analistler, Rusya'nın teknoloji sektörünün artık ekipman bakımı ve diğer üretim süreçlerinde Türkiye'ye bağımlı olduğuna ve Türkiye'nin de Avrupa'dan teknoloji ürünleri teslimatı için yeni bir merkez haline geldiğine dikkat çekiyor.
Washington bölümlendirmeyi tercih ediyor
Biden yönetimi için tahıl anlaşmasının yenilenmesi dikkate değer bir başarıydı. Ancak ABD'li yetkililerin Türkiye'nin arabuluculuk çabalarına övgüde bulunmasına rağmen, Washington Erdoğan-Putin müzakerelerine şüpheyle bakıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Batılı müttefiklerini enerji kaynaklarını çeşitlendirmek ve böylece Rusya'ya bağımlılığı azaltmak için adımlar atmaya çağırarak Rusya ve Türkiye'nin gaz merkezi planlarına itiraz etti.
Washington, gelecekteki tahıl anlaşmalarını Erdoğan ve Putin'in samimi işbirliğinden ayırarak bölümlere ayırmayı tercih edecek.
Ukrayna savaşıyla birlikte Türkiye'nin önüne çıkan benzeri görülmemiş başka bir fırsatta, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyesi olmak için Türkiye'nin veto yetkisini kullanmamasına bağlı kalması.
Erdoğan'ın bu ülkelerin üyelik girişimlerini engellemeyi planladığına dair bir işaret olmamasına rağmen başvuruyu onaylaması karşılığında bir talepler listesi oluşturduğu görüldü.
Türk hükümetinin NATO onay sürecini oyalama çabaları, Türkiye'nin Washington ile F-16 müzakerelerinde veto yetkisini koz olarak kullanmayı amaçladığına işaret ediyor. Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Endonezya'da düzenlenen G20 zirvesinde Başkan Biden ile yaptığı görüşmenin ardından bir kez daha F-16 savaş uçağı alımını güvence altına alabileceğine dair umudunu dile getirdi.
Türkiye, Ukrayna savaşının iki tarafını da oynayarak sürecin realpolitik galibi oldu.