Arab News: Avrupa Türkiye ile stratejik işbirliği derinleştirmeli!
Ortadoğu'daki son gelişmeler sonrası, Türkiye'nin Avrupa'nın güvenliğindeki kritik rolü daha da önem kazandı. AB, Suriye'de de kilit bir oyuncu haline gelen Türkiye ile yakın ilişkiler kurmalı!
Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Türkiye'nin özellikle Suriye'de Esed rejiminin düşmesinin ardından artan bölgesel rolünün ve AB ile ilişkilerinin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Rusya'nın saldırganlığından Orta Doğu'daki istikrarsızlığa kadar artan güvenlik tehditleri, Türkiye'nin Avrupa'nın güvenliğini desteklemedeki kritik rolünü daha da öne çıkardığı belirtilen analizde, Suriye'deki son gelişmelerin de Türkiye-AB arasındaki işbirliği için yeni bir başlangıç noktası olabileceği tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; Avrupa ülkelerinin kilit bir oyuncu olarak ortaya çıkan Türkiye ile yakın ilişkiler kurması gerektiği belirtildi.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
Türkiye-AB ilişkileri, 2011 yılında Arap ayaklanmalarının başlamasıyla birlikte kritik bir döneme girmişti Zira bu ayaklanmalar her iki taraf için de hayati stratejik çıkarlara sahip oldukları bir bölgede ciddi güvenlik sorunlarını beraberinde getirmiştir.
AB'nin endişeleri, Avrupa Komisyonu'nun 2012 yılında Türkiye ile yakın işbirliği yoluyla Orta Doğu'daki ortak zorlukları ele almayı amaçlayan bir “pozitif gündem” başlatmasına bile yol açtı.
Hem Türkiye'nin hem de bloğun birleşmesi halinde daha güçlü olabileceğini belirten AB ülkeleri, Ankara'nın bölgedeki stratejik önemi nedeniyle bu girişimi destekledi.
Ancak, bölgesel gelişmelere ilişkin tutumlarında bir yakınlaşma olmaması ve bazı AB ülkelerinin Türkiye'nin olası üyeliğine ilişkin tutumları nedeniyle, bu girişimden etkin bir işbirliği ve fayda sağlayamadılar.
Yine de, Türk ve AB liderleri arasındaki siyasi gerilim ve anlaşmazlıklara rağmen, Ankara bu dönem boyunca kritik güvenlik konularında Brüksel ile işbirliği yaptı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Türkiye'nin bölgede daha etkin bir güç olabilmesi için Avrupa ile bütünleşmesi gerektiğini, bunun da AB'yi bölgesel ve küresel meydan okumalara karşı daha dirençli kılacağını söyledi.
Türk politika yapıcılar, Türkiye'nin özellikle 2000'li yılların başından bu yana AB'ye tam üye olması halinde, Avrupa'nın çok daha entegre ve sağlam bir güvenlik mimarisine sahip olacağına inanıyor.
Batılı güvenlik yapıları içindeki yerleşik konumu, gelişmiş savunma sanayii ve kanıtlanmış askeri yetenekleri göz önüne alındığında Türkiye, Avrupa'nın güvenlik mimarisini güçlendirmek için iyi bir konumdadır.
Rusya'nın saldırganlığından Orta Doğu'daki istikrarsızlığa kadar artan güvenlik tehditleri, Türkiye'nin Avrupa'nın güvenliğini desteklemedeki kritik rolünü daha da kanıtlamaktadır.
Bu gerçeklik karşısında Fidan, Türkiye-AB ilişkilerinde bir değişim çağrısında bulunarak, 2007-2012 yılları arasında görev yapan eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye atıfla “Sarkozy öncesi” döneme geri dönülmesini istedi.
Ancak, Türkiye'nin BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü'ne yönelik yaklaşımı gibi taktiksel hedge'leri AB içindeki şüpheleri daha da derinleştirdi.
Fidan daha önce Türkiye'nin zaten AB üyesi olması halinde bu örgütlere katılmakla ilgilenmeyeceğini açıkça ifade etmişti. Bu da Ankara'nın bu örgütlere katılmayı ciddi olarak istemediğini gösteriyor.
AB ile süregelen gerginliklere rağmen, Türkiye'nin jeostratejik konumu onu Avrupa ile daha yakın işbirliği arayışına zorlamaktadır. Buna karşılık AB de ikiyüzlü tutumunu terk etmeli ve Türkiye'yi işbirliği için hayati bir ortak olarak tanımalıdır.
Ayaklanmalar sonrası dönemde, bölgesel zorluklar karşısında Türkiye ile işbirliği arayışında olan AB değil, tam tersi olmuştur. Hatta Mart 2016'da AB, Türkiye ile Türkiye üzerinden Avrupa'ya düzensiz göç akışını durdurmayı amaçlayan bir anlaşma imzaladı. Ancak bu anlaşma Türkiye-AB ilişkilerinde beklenen sonuçları vermedi.
Ankara şimdi, özellikle Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in geçen ay Ankara'ya yaptığı ve her iki tarafın da üst düzey siyasi diyaloğu yeniden başlatma arzusuna işaret eden ziyaretinin ardından, AB ile ilişkilerin yapıcı ve sonuç odaklı bir temelde geliştirilmesi çağrısında bulunuyor.
Fidan, tüm bu konularda nasıl ilerleneceğini koordine etmek üzere 2025 yılında bir Türkiye-AB zirvesi düzenlenmesi konusunda prensipte anlaştıklarını açıkladı.
AB'nin Türkiye ile işbirliği yapması için yeni bir fırsat penceresi açılıyor. Peki, neden Türkiye'nin AB'nin bölgesel stratejisinde kilit rol oynaması gerekiyor?
Esad rejiminin çöküşüyle birlikte, daha önce Türkiye-AB ilişkilerinin dinamiklerini temelden değiştiren Suriye, işbirliği için kilit bir başlangıç noktası olabilir.
Esad rejiminin geçen ay düşmesi, Suriye için sadece bölge için değil Avrupa için de geniş kapsamlı sonuçları olacak bir dönüm noktası oldu.
Türk liderlerle yaptığı görüşmelerin ardından Von der Leyen, AB'nin Beşar Esad'ı deviren yeni yönetimle angajmanını arttıracağını belirtti. Suriye hem Türkiye hem de AB üyesi ülkeler için odak noktası haline geldi.
Ankara'nın Suriye'de gelinen noktanın hem bölgesel istikrar hem de Avrupa'nın güvenliği için bir dönüm noktası olabilecek tarihi bir fırsat sunduğunu vurgulaması muhtemeldir.
Suriye'deki yeni yönetimin ülkenin yeniden inşası ve mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşü için uluslararası desteğe ihtiyacı var. Kuşkusuz Suriyeli mültecilerin evlerine dönmesi konusu Avrupa'daki siyasi tartışmaların ana odak noktalarından biri olacaktır. Suriye'de ve genel olarak bölgede önemli bir belirsizliğin yaşandığı bu dönem, işbirliği için de eşsiz bir fırsat sunmaktadır.
Avrupa, yalnızca mültecilerin geri dönüşüne ilişkin kısa vadeli planlara odaklanmak yerine, Suriye'nin yeniden inşasına yardımcı olma konusunda Türkiye'yi desteklemeye ve AB içinde kalmak isteyen Suriyelilerin başarılı bir şekilde entegrasyonunu kabul etmeye de öncelik vermelidir.
Bu strateji ancak Esad sonrası dönemde kilit bir oyuncu olarak ortaya çıkan Türkiye ile yakın işbirliği yoluyla başarılabilir.