Arab News: Dünyada ortaya çıkan yeni gerçeklik Türkiye'nin dış politikasına fayda sağlıyor
Türkiye, jeopolitik dönüşümler doğrultusunda giderek daha proaktif ve müdahaleci bir dış politika izliyor. Dünyada ortaya çıkan yeni gerçeklik, Türkiye'nin dış politikasına giderek daha fazla fayda sağlıyor.
Suudi Arabistan merkezli yayın organlarından Arab News'de, Türkiye'nin küresel gelişmeler karşısında yükselen dış politika stratejinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Türkiye'nin, jeopolitik dönüşümler doğrultusunda giderek daha proaktif ve müdahaleci bir dış politika izlediğine dikkat çekilen analizde, Türkiye'nin bu yeni dönemde siyasi, ekonomik ve sosyal olarak kullanabileceği tüm araçlarla dış politikasını kademeli olarak yeniden inşa ettiği belirtildi.
Analizde ayrıca, Türkiye'nin özellikle son dönemde bölgesel aktörlerle etkileşim içinde olduğu ve Türkiye'nin bölgedeki rolünün giderek daha fazla benimsendiği tespiti yapıldı.
İşte Arab News'de yayınlanan analiz:
Geçtiğimiz yirmi yılda Türkiye, jeopolitik dönüşümler ve bölgesel çatışmaların yapısal zorlukları doğrultusunda giderek daha proaktif ve müdahaleci bir dış politika izlemiştir.
İç politikadaki kısıtlamaların azalmasıyla birlikte Türk politika yapıcıları, zaman zaman hem küresel hem de bölgesel aktörlerle ilişkileri geren iddialı bir dış politika formüle etmek için geniş bir manevra alanına ve esnekliğe sahip oldu.
Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde dış politika başdanışmanlığını yapan ve şu anda istihbarat şefi olan İbrahim Kalın, Türkiye'nin o dönemde çok eleştirilen Orta Doğu politikasını gerekçelendirmek için uluslararası ilişkiler literatürüne "değerli yalnızlık" terimini kazandırmıştır.
Kalın bu terimi ilk kullandığında, Ankara ile Kahire arasında ciddi bir diplomatik kavga patlak vermişti. Suriye ve İsrail ile zaten gergin ilişkileri olan Türkiye, bazı Körfez ülkeleriyle de sorunlar yaşamaya başlamıştı.
Yeni yapısal zorluklarla birlikte, Türkiye'nin daha önce anlaşmazlık içinde olduğu devletlerle ilişkilerinde yeni bir dönem açıldı ve Türkiye bu yeni dönemi siyasi, ekonomik ve sosyal olarak kullanabileceği tüm araçlarla kademeli olarak inşa ediyor.
Türk dış politikasındaki bariz yeniden ayarlama bölge tarafından yakından gözlemlenmiştir.
Bu değişime hem iç hem de dış faktörler katkıda bulunmuştur. İç faktörler arasında iç siyasi gelişmeler (son iki seçim), ekonomik zorluklar ve kamuoyu yer almaktadır. Dış faktörler arasında ise küresel güç dinamiklerindeki değişimler (Orta Doğu'da Amerika sonrası dönem), bölgesel çatışmalar (İsrail'in Gazze savaşı) ve 2021 Al-Ula deklarasyonu ile başlayan bölgedeki daha geniş uzlaşı ikliminin bir parçası olmanın getirdiği diplomatik baskı yer almaktadır.
Bu faktörler Ankara'nın daha pragmatist ve itidalli bir dış politika benimsemesine yol açtı.
Türkiye'nin ABD, Mısır ve Irak ile ilişkilerinde yakaladığı yeni ivme bu dönüşümde etkili oldu. TBMM'nin İsveç'in NATO üyeliğini onaylaması ve ABD Kongresi'nin Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satışını onaylamasıyla Ankara'nın Washington ile ilişkileri yeni bir döneme girdi. Erdoğan'ın Mısır ziyareti bu stratejik ortaklıkta yeni bir döneme işaret ediyor.
Mısır Cumhurbaşkanı'nın yakında Ankara'ya yapacağı ziyaret de buna katkıda bulunacaktır. Mart ortasında Bağdat'ta yapılan Türkiye-Irak güvenlik zirvesi ilişkilerde ileri bir adım oldu. İki hükümet PKK ile mücadelede ortak adımlar atmış, kara sınırı boyunca bir güvenlik koridoru oluşturulması ve Kalkınma Yolu projesinin hızlandırılması konularını görüşmüştür.
Dengeli strateji
İç politikada üç önemli gelişme Türk dış politikasındaki dönüşümü şekillendirmiştir.
Mayıs 2023 seçimleri, ardından Mart 2024 seçimleri ve dış politika aygıtının yeniden düzenlenmesi. Eski istihbarat şefi Hakan Fidan'ın dışişlerinin başına getirilmesi Türk dış politikasına yeni bir ivme kazandırdı.Bu değişim, istihbarat ve diplomasinin artık yakın işbirliği içinde olduğu bir politikaya işaret etse de, sonuçta dış politikanın parametrelerini belirleyen Erdoğan'dır.
Ancak Fidan'ın Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başındayken, özellikle Suriye'ye yönelik dış politikanın şekillendirilmesi ve uygulanmasında önemli bir etkiye sahip olması ve Ankara'nın son on yılda yabancılaştığı Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirme çabalarının başlıca mimarı olması dikkat çekicidir.
Bu durum yeni, daha sakin ve pragmatik dış politika yaklaşımında da etkisini gösteriyor. Fidan, bölgedeki değişen dinamikleri yakından okuyan ve dış politika manzarasını buna göre yönlendiren sakin ve sessiz diplomasisiyle tanınıyor.
Geçmiş seçimler "neyin yanlış gittiği" üzerine düşünmeye yol açarak dış politikada yeniden bir ayarlama yapılmasına neden oldu.Hükümette veya liderlikte herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen, seçim sonuçlarının Türk dış politika yapıcılarının önceliklerini ve sonuç olarak ülkenin dış politikasının yönünü önemli ölçüde etkilediği görülmektedir.
Türkiye'nin mevcut dış politikası, bölgesel aktörlerle işbirliğinin stratejinin kilit bir unsuru olduğu 2010 öncesi dönemi andırıyor. Şu anda dış politika kararlarının şekillendirilmesinde ekonomik mülahazalar ideolojik faktörlerin önüne geçmektedir.
Belirsiz çok kutupluluğun hakim olduğu bir dünya düzeninde, diğer bölgesel güçler gibi Türkiye de "stratejik özerklik" arayışında dış politikasında geniş bir manevra alanına sahip olduğuna inanmaktadır.
Ancak bu yaklaşım, bölgesel aktörler arasında işbirliği ile uyumludur.Bölgesel krizlerde görüldüğü üzere, Türkiye eskiden olduğu gibi tek taraflı hamleler yapmaktan kaçınmakta, bölgesel ve küresel aktörlerle koordinasyon içinde hareket etmeye çalışmaktadır.Bazıları bunu pasiflik olarak yorumlasa da Türkiye'nin yeni dış politika yaklaşımı, özellikle bölgesel ortamın kısıtlayıcı olduğu durumlarda rasyonelliği ve temkini yansıtmaktadır.
Bir yandan yeni bölgesel gerçekleri dikkatle okumaya devam ederken diğer yandan da bölgesel aktörlerle etkileşim içinde olan Türkiye'nin bölgedeki rolünün benimsenmesi muhtemeldir.