Arab News: Erdoğan'ın Körfez ziyareti, bölgenin seyrini tamamen değiştirdi

Erdoğan ve yanındaki Türk heyetinin Körfez ülkelerine yaptığı ziyaret, bölgenin seyrini tamamen değiştirdi. Türkiye ve Mısır yakınlaşması, Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları konusunda büyük etki yaratabilir.

1. resim

Suudi Arabistan merkezli Arab News'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz hafta yaptığı Körfez ülkeleri turunun ve olası etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yanındaki Türk heyetinin Körfez ülkelerine yaptığı ziyaretin, bölgenin seyrini tamamen değiştirdiği tespiti yapılan analizde ayrıca, Türkiye ile Körfez bölgesi arasındaki savunma ve ekonomi başlıklarındaki anlaşmalara da dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, Türkiye ve Mısır arasındaki yakınlaşmanın Doğu Akdeniz'deki MEB sorununa dair de büyük bir etki uyandırabileceği kaydedildi.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Birkaç iniş çıkıştan sonra Türk-Arap ilişkileri artık istikrara kavuşmuş durumda. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta bir Körfez ülkeleri turu düzenledi.

Erdoğan ilk olarak Suudi Arabistan'da Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile sıcak bir görüş alışverişinde bulundu. Görüşmenin ardından yayınlanan ortak bildiride neredeyse tüm işbirliği konuları yer aldı.

Bildiride güvenlik ve savunma alanlarına ayrı bir bölüm ayrıldı. Erdoğan'ın damadının sahibi olduğu savunma sanayi şirketi ile Suudi Savunma Bakanlığı arasında bir satın alma sözleşmesi imzalandı.

Türkiye ile BAE arasındaki ilişkilerde de bazı dalgalanmalar yaşandı. Ankara bir aşamada BAE'yi sert bir dille eleştirerek 2016'da Türkiye'de gerçekleştirdiği askeri darbeye yardım etmekle suçladı.

Dahası, bu iki ülke Libya'daki kargaşada kendilerini karşıt taraflarda buldular. Bunun nedeni, Trablus'ta faaliyet gösteren Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni destekleyen Müslüman Kardeşler ile ilgiliydi. BAE ise Libya'da Mareşal Halife Hafter'in güçlerini destekliyordu.

İki ülke şimdi bu karşılıklı suçlamaları bir kenara bırakmış durumda. Ekonomik işbirliklerinde büyük bir potansiyel olduğu için bunu değerlendirmek istiyorlar.

BAE, siyasal İslam'ı Körfez ülkelerinin geleneksel yönetimleri için bir tehdit olarak görürken Türkiye, Erdoğan ve partisi Adalet ve Kalkınma Partisi bunu bir sorun olarak görmedi. Bu nedenle Türkiye-BAE ilişkileri bu dönemde daha soğuk bir hal aldı. Ancak geçen yıl Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid El Nahyan'ın Türkiye'ye yaptığı ziyaret bu soğuk ilişkilerin çözülmesine yardımcı oldu. Erdoğan da bu ziyarete büyük bir heyetle karşılık verdi.

Türk heyetinin BAE'ye yaptığı bu son ziyaret olayların seyrini değiştirdi ve 51 milyar dolar tutarında 13 anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlandı.

Bunun 8.5 milyar dolarlık kısmı Şubat ayında Türkiye'de meydana gelen depremin mağdurları yararına tahvil ihracı için kullanılacak. İki ülke ayrıca, ortak bir yüksek düzeyli stratejik konsey kurmaya karar verdi. Bu mekanizma iki ülkenin daha yapısal ilişkilere sahip olmasını sağlayacak.

Türkiye'nin güçlü ekonomik bağlara sahip olduğu diğer bazı ülkelerle de bu tür konseyleri bulunuyor. Bu tür ziyaretler sırasında imzalanan belgelerin çoğu mutabakat zabıtlarıdır. Dolayısıyla bunların uygulanması her iki tarafın kararlılığına bağlı olacaktır.

Türkiye Kuveyt ile de iyi ilişkilere sahiptir. İkili ilişkileri Ankara'nın BAE ile olan ilişkileri kadar sarsılmadı. Kuveyt savunma sanayinde de Türkiye ile işbirliği yapıyor. Türkiye ile Suudi Arabistan ve BAE gibi sorunlar yaşamadı.

Türkiye-Katar ikili ilişkileri şimdiye kadar iyi seyretti ancak Katar ile Körfez İşbirliği Konseyi'nin diğer üyeleri arasındaki gerginlik sırasında Türkiye Doha'nın yanında yer aldı. Katar ile KİK'in diğer üyeleri arasındaki gerginlik Araplar arası bir meseleydi. Dolayısıyla Türkiye'nin böyle bir anlaşmazlığa taraf olmaktan kaçınması gerekiyordu. Şimdi ise daha önce KİK ülkelerini bölen gerilim büyük ölçüde azalmış durumda.

Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler en çarpıcı olanıdır. İki taraf karşılıklı olarak sert söylemlerde bulunarak ve büyükelçilerini birbirlerinin başkentinden çekerek başladı. Bunun başlıca nedeni Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi'nin iktidara gelmesiydi. Türkiye daha önce demokratik yollarla seçilmiş Muhammed Mursi hükümetine güçlü bir destek vermişti. Yaşanan gerginliklere rağmen, iki ülke halkları arasındaki güçlü tarihi ilişkiler ticaret hacminin etkilenmemesini ve Mısır'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin büyük bir zorlukla karşılaşmamasını sağladı.

Erdoğan ve El-Sisi el sıkıştıktan sonra her şey tatmin edici bir şekilde gelişmeye başladı çünkü Türkiye-Mısır ilişkilerinin yapısı zaten sağlamdı.

Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin iyileşmesi, Kahire'nin bölgedeki başlıca aktörlerden biri olması nedeniyle Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarının belirlenmesine ilişkin sorunların çözümüne de katkı sağlayabilir.

Daha önce Türkiye'nin Mısır Büyükelçisi olarak dört yıl boyunca Türk-Mısır ilişkilerine katkıda bulunmuş biri olarak, bu iki dost ülkenin bağlarını daha da güçlendirdiğini görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

İki ülke yeniden büyükelçi teatisinde bulundu. Türkiye Kahire'ye büyükelçi unvanına sahip olan bir maslahatgüzar atadı. Maslahatgüzarın Türk Dışişleri Bakanlığı'nın seçkin bir üyesi olması formaliteleri kolaylaştırdı.

Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve İran Orta Doğu'nun ana sütunlarıdır. Bu dört ülke kendi aralarında iyi iletişim kurarlarsa bölgede istikrara büyük katkı sağlayabilirler.

Orta Doğu'nun barış ve istikrara ihtiyacı var. Bugünkü atmosfer bölgede kalıcı bir barış için uygun görünmektedir. Ancak Erdoğan'ın geçmişteki ilişkileri tatmin edici değildi. Bakalım Türkiye bu kez daha iyi bir performans sergileyecek mi?

Kaynaklar

Tartışma